'Türkiye 2 yıl içinde buğday ithal etmeden ihracat gerçekleştirebilir'
Doruk Un, Tekirdağ’da 20 bin m2’lik üretim fabrikasında yıllık 350 bin ton un üretimi gerçekleştiriyor. Şirket, bu yıl toplamda 8,5 milyon TL Ar-Ge yatırımıyla hayata geçirdiği perakende markası PanPan ile sağlıklı un portföyünü yılsonuna kadar iç pazarda yüzde 50’nin üstünde tonaj artışı ile büyütmeyi hedefliyor.
MERVE YEDEKÇİ / TEKİRDAĞ
Kendi tohumunu geliştiren Doruk Un, Türkiye’de ilk ‘Sağlıklı Un’ kategorisiyle yerli ata tohumlarından 3 farklı ürün üretirken, yakın zamanda üretimine glutensiz unu da ekleyecek. Şirket, beş yılda 50 milyon dolar yatırım hedefi ile ürün gruplarında glutensiz un, noodle üretim, depolama, lojistik alanı yatırımı ve fabrika silo kapasitesinin 20 bin tonu için antrepo yatırımını da faaliyete geçirecek.
Doruk Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap; “Marmara Bölgesi Türkiye buğday ekim alanlarının yüzde 16’sını, üretimin yaklaşık yüzde 21’ini karşılıyor. Yıllık yağış ortalaması yaklaşık olarak 585 mm olduğu bölgede iklim ve toprak özelliklerinin de hububat tarımı için uygun olması ve yüksek verim elde edilmesi, dolayısı ile yüksek gelir getirmesi ekmeklik buğday tarımının bölge için önemini artırıyor. Marmara Bölgesi’nde buğday verimi uzun yıllara göre aynı seviyede. 2023 yılına göre de yaklaşık olarak yüzde 10 artış bekliyoruz. Buğdayın verimliliği için en önemli nokta ekim zamanında yağış alınması. Bu sene Marmara Bölgesi’ndeki ekim zamanı yaşanan kuraklık ve sonrasında alınan aşırı yağış sebebiyle lokal alanlarda ekim hazırlığı yapılamadı. Ekimler bu sebeple bazı bölgelerde az gerçekleşti, fakat ekim yapılan tarlalarda döllenme ve dane dolum dönemindeki (kritik dönem) uygun yağışlar nedeniyle, rekoltede yüzde 10 ila yüzde 15 arasında artış bekleniyor” açıklamasını yaptı.
Sürdürülebilir tarım çalışmaları hayata geçirildi
Erbap, ekolojik uygunluk ve çeşidin verim düzeyine göre ekim yapılmasının önemine vurgu yaparak; “Gelecek; sürdürülebilir gıda tedariği konusunda yatırım yapan şirketlerin. Doğru tarım politikaları ve verimliliğe odaklanmış üretim yaklaşımlarıyla Türkiye 2 yıl içinde buğday ithal etmeden ihracat gerçekleştirebilir. Buradan yola çıkarak Marmara Bölgesi’nde üç, İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde beş olmak üzere toplam sekiz ayrı sahada buğday, arpa, yulaf, mısır, ayçiçek, acıbakla gibi 80’e yakın tohum geliştiriyoruz. Türkiye buğday verimi açısından kıyaslandığında 3 kat fazla verim gösteren çeşitlerimiz, en önemli kalite parametresi olan protein değerinde de Türkiye ortalamasının yaklaşık yüzde 25 üzerine çıktı. Yaptığımız Ar-Ge çalışmaları sonunda 2024 ekim dönemine 5 çeşit sertifikalı tohumu üreticilerle buluşturacağız ve üreticilerin aynı tarım arazisinde maksimum verim elde etmesini sağlayacağız. Dünyada iklim değişikliği nedeniyle ciddi bir gıda krizi söz konusuyken tarım arazilerindeki azalma sebebiyle bu kriz yıllar içinde daha da derinleşecek. Tarım arazileri çoğalmayacağına göre verimi artırmak, üretimi teknolojiyle buluşturmak ve çiftçi ve üreticilerin bilinçlendirilmesini sağlamak sektörün en önemli konusu olmalı” dedi ve ekledi: “Buğday yetiştiriciliğinde de elde edilecek verimi etkileyen en önemli faktörlerden biri çeşit seçimi... Trakya bölgesinde verimli hasat için kışa ve kurağa dayanıklı çeşit seçilmeli. Bölgemizde 150’den fazla buğday çeşidi ekiliyor. Çeşidin bu kadar fazla olması nedeniyle sağlıklı buğday üretimi yapılamazken, daha önceden görülmeyen bazı hastalıklara dayanıklı tohumlar kullanılmadığı için bölgede verim kaybı yaşanıyor. Yapmış olduğumuz Ar-Ge çalışmalarında verimi ve kalitesi yüksek, kuraklığa, hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşitler geliştirdik. Bu tohum çeşitlerini yakın zamanda çiftçilerimizle paylaşmaya hazırlanıyoruz.”