'Çocuklar sadece fiziksel dünyada değil, dijital dünyada da savunmasız'

SosyalBen Vakfı, taşımalı eğitimin yarattığı eşitsizlikleri azaltarak, resimden tarıma kadar çeşitli atölyelerle her çocuğa hayal kurma ve kendini keşfetme fırsatı sunmayı hedefliyor. Vakıf’ın Kurucusu Ece Çiftçi; “Çocuklar barınma, beslenme ve yaşam hakkı gibi temel ihtiyaçlarının yanı sıra, dijital dünyada da savunmasızlar” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
'Çocuklar sadece fiziksel dünyada değil, dijital dünyada da savunmasız'

MERVE YEDEKÇİ / İSTANBUL

Dünya genelinde milyonlarca çocuk hâlâ temel haklarından mahrum kalıyor ve eğitim, sağlık, barınma ile temiz suya erişim gibi en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk yaşıyor. Bu nedenle, dünyanın dört bir yanında hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler, bu hakların hayata geçirilmesi için yoğun çalışmalar gerçekleştiriyor.

 Çocukların haklarının farkında olmaları ve hayal kurmaları için gerekli ortamları oluşturmayı hedefleyen SosyalBen Vakfı, her çocuğun yeteneklerini keşfetmesi ve farklı alanlarda deneyim kazanması için resim, müzik, spor, tarım gibi atölyeler düzenleyerek sanatı ve sporu dezavantajlı bölgelere taşıyor. Ayrıca, okullarda gerçekleştirdikleri projelerle çocukların özgüvenlerini artırmayı, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi ve sosyalleşmelerine katkı sağlıyor.

 Çocuk hakları, yalnızca fiziksel güvenliklerini değil, aynı zamanda eğitim, sağlık, gelişim ve karar alma gibi temel alanları da kapsayan geniş bir alanı içeriyor. Bu konuda farkındalık yaratmak için çalışmalar yürüten Avrupa Konseyi Daimi Komite Üyesi ve SosyalBen Vakfı Kurucusu Ece Çiftçi ile bir araya geldik. Çiftçi, psikososyal desteğin uzun vadeli bir süreç olduğunu belirterek, Türkiye’de taşımalı eğitim sisteminin çocukların eğitime erişiminde büyük bir engel oluşturduğunu vurguluyor.

Çocuklara haklarını anlatılmalı hayal kurmaları için fırsatlar yaratmalı

“SosyalBen Vakfı olarak, her çocuğun kendini keşfetmesi için çeşitli alanlarda deneyim elde etme hakkına önem veriyoruz. Resim, müzik, dans, oyun, yaratıcı yazarlık, kısa film, fotoğrafçılık, spor, icat ve bu yıl eklenen tarım atölyeleriyle çocukların bu alanları tanıyıp deneyimlemelerini sağlıyoruz. Denemeyen hayal edemez değil mi? Çalıştığımız okullardaki çocuklar, genellikle sadece öğretmen, polis ya da doktor olabileceklerini düşünüyor ve sosyalleşme alanı olarak yalnızca köyün kahvesini biliyor. Bu nedenle sanata, spora, kültürel faaliyetlere ve sağlıklı sosyalleşebilecekleri alanlara erişimleri çok önemli. Biz, onlara bu alanların varlığını gösteriyor ve gezici atölye çalışmalarımızla ve açılışını yaptığımız Beceri Geliştirme Merkezleri (BEGEM) ile güvenle sosyalleşmelerini, problem çözmelerini, kendilerini ifade etmelerini, özgüven kazanmalarını ve birbirlerinden öğrenmelerini sağlıyoruz. Okul sonrası atölye çalışmalarımızla çocuklara yeni beceriler kazandırıyor, yeteneklerini keşfedenleri gelişimlerine uygun kurumlara yönlendiriyoruz. Öncelikle çocuklara haklarını açıklamalı ve anlamalarını sağlamalı, hayal kurmaları için fırsatlar yaratmalıyız. Haklarını bilen ve hayal güçlerini kullanabilen çocuklar, kendi hikâyelerini yazabilecekleri imkânlarla gelecekteki yaşamlarına en değerli desteği almış olurlar.”

Travma sonrası iyileşme için psikososyal destek şart

Çiftçi, çocukların yaşadığı zorlayıcı olaylar (travmalar, kayıplar, doğal afetler vb.) sonrasında psikososyal desteğin rolünü şöyle anlatıyor: “Bu tür olayların ardından psikososyal destek, uzun vadeli bir süreç. Sadece büyük kayıplar ve travmalar değil, çevresel koşullarla birleşen ve derinleşen uzun yas süreçlerinden söz ediyoruz. Psikososyal destek, çocukların iyileşme sürecine başlayabilmesi, ailesiyle ve toplumla ilişkilerini yeniden kurup geliştirebilmesi, kendini tanıyıp yapabileceklerine güvenmesi ve en önemlisi, kendini doğru ifade edebilmesi için hayati öneme sahiptir. Araştırmalar, bu desteğin uzun vadede güven sorunları, kaygı bozuklukları ve içine kapanıklık gibi olumsuz etkileri önleyebileceğini ortaya koymak.”

Eğitime erişimindeki en büyük engel ‘taşımalı sistem’

“Türkiye’de çocukların eğitim, sağlık ve sosyal haklara erişiminde maddi zorlukların yanı sıra, taşımalı eğitim sisteminin yarattığı sorunlar da önemli bir yer tutuyor. Bu sistem, birçok çocuğun eğitime ulaşmasını sağlasa da, aynı zamanda ciddi sınırlamalar ve eşitsizliklere yol açıyor. SosyalBen, bu nedenle odağına taşımalı eğitim kapsamındaki çocukları alıyor. Köylerinde okul bulunmayan bu çocuklar, eğitim hakkına erişebilmek için genellikle daha merkezi bir konumda bulunan yan köylere gitmek zorunda kalıyor. Ancak "yan köy" denilen yerler çoğu zaman sanıldığı kadar yakın değil ve köylerin ulaşım imkânları genellikle kısıtlı. Yolların elverişsiz olması, bu çocukların okula ulaşabilmek ve derslere katılabilmek için zorlu koşullarla mücadele etmesine neden oluyor. Taşımalı eğitim kapsamındaki çocuklar, öğrenme kaybı ve akran zorbalığı gibi sorunlarla karşı karşıya kalırken, okula devamlılık oranları da oldukça düşük seviyelerde. Eğitim hakkı için yan köye gitmek zorunda kalan bu çocuklar, bir kütüphane ya da spor, kültür-sanat faaliyetleriyle çoğu zaman tanışamıyor. İşte bu yüzden, sanatı ve sporu taşraya ulaştırarak, bu deneyimleri çocuklara götürmeye çalışıyoruz.”

Adaletli fırsat eşitliği sağlanmalı

“Dezavantajlı çocuklara fırsat eşitliği için herkesin elini taşın altına koyması gerekli. Devletin, bu çocukları doğru bir şekilde tespit ederek şartlarını iyileştirecek projeler geliştirmesi ve benzer çalışmalar yürüten STK’lara alan açıp destek vermesi büyük önem taşıyor. Bu süreçte en kritik nokta, birlikte çalışma yetkinliğini geliştirmek ve ortak bir dayanışma kültürü inşa etmek. Fırsat eşitliğinden söz ederken, en önemli unsur adaletli bir şekilde her alanda bu eşitliğin sağlanabilmesi. Bu, ancak coğrafi, sosyal, kültürel ve ekonomik arka planlara göre ihtiyaçları belirleyip her çocuğa bu doğrultuda eşit imkânlar sunarak mümkün olabilir. Eğitimde adaletli bir fırsat eşitliği sağlamak için atılacak ilk adım ise doğru ve kapsamlı bir ihtiyaç analizi yapmak.”

Teknolojinin gelişmesi, hak ihlallerini artırıyor

“Teknolojinin gelişimiyle birlikte çocuk haklarını korumaya yönelik yeni önlemler önem kazanıyor. Biz de çocukların dijital haklarını koruma konusunda adımlar atıyor, dijital platformlarda yaptığımız paylaşımlarda çocukların yüzlerini göstermemeye ve kimlik bilgilerini paylaşmamaya özen gösteriyoruz. Bu yaklaşım, çocuk hakları ve mahremiyetin korunması açısından büyük önem taşıyor. Bu yıl Avrupa Konseyi’nde bu konuyu gündeme taşıma fırsatım oldu. Teknolojinin gelişimi, çocukların korunmasına yönelik gereklilikleri her geçen gün artırıyor. Ancak benim özellikle vurgulamak istediğim nokta, afet dönemlerinde çocuk haklarına yönelik ihlallerin artması ve bu konuda daha güçlü önlemlerin alınması gerektiğiydi. Örneğin, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında çocukların yaşam hakkı, barınma hakkı, sağlıklı beslenme hakkı gibi temel haklarının yanı sıra, dijital dünyada ne kadar savunmasız olduklarını açıkça gördük. Bu nedenle, afet durumlarında çocuk haklarının korunmasına yönelik çalışmaların yapılması ve her ülkede uygulanması hayati bir önem taşıyor.”

BEGEM Belgeseli tanıtıldı

SosyalBen Vakfı, depremden etkilenen çocuklar için Çimko, Mavi, Migros, Nestlé Nesquik ve Vestel’in destekleriyle Hatay ve Adıyaman’da iki Beceri Geliştirme Merkezi (BEGEM) hayata geçirmişti. Bu merkezler, çocuklara psikososyal destek sağlamak amacıyla bugüne kadar 600 gönüllü ile 13 bin çocuğa ulaştı ve 1000 saati aşkın atölye çalışması gerçekleşti. Çocukların eğitim, sağlık, barınma, oyun oynama ve kendini ifade etme gibi temel haklarını koruma ve bu konularda farkındalık oluşturmayı amaçlayan vakıf, Beceri Geliştirme Merkezleri’nde yürüttüğü çalışmaları 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde ‘BEGEM Belgeseli’ ile paylaştı. Belgesel, SosyalBen Vakfı’nın YouTube kanalında izlenebilir.

 

Sürdürülebilir Ekonomi