TarLab Biyoteknoloji, ayçiçeği tohumunda yerli çözüm geliştirdi
Ayçiçeğinde klasik yöntemlerle yaklaşık 15 yıl zaman alan ıslah süresini yaptığı iyileştirmeler ile 5 yılın altına indiren TarLab Biyoteknoloji, ayçiçeği tohumunu kısa sürede genetik olarak yüzde 100 saf hale getirmeyi başardı. Sırada çeltik, buğday ve kanola var.
Marmara Üniversitesi’den girişimci akademisyenler tarafından kurulan TarLab Biyoteknoloji, ayçiçeği tohumunda dışa bağımlılığı azaltacak bir çalışmaya imza attı. TarLab Biyoteknoloji, ayçiçeğinde klasik yöntemlerle yaklaşık 15 yıl zaman alan ıslah süresini mevcut teknolojiler üzerinde yaptığı iyileştirmeler ile 5 yılın altına indirerek kısa sürede genetik olarak yüzde 100 saf hale getirmeyi başardı.
TarLab Biyoteknoloji, Marmara Üniversitesi İnovasyon ve Teknoloji Transfer Uygulama ve Araştırma Merkezi (MİTTO)’nun katkılarıyla ve TÜBİTAK’ın 1512-Teknogirişim Sermayesi Desteği-BİGG Programı desteğiyle, MİTTO Müdürü Prof. Dr. Ahu Altınkut Uncuoğlu, aynı üniversitede Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Aydın, Biyomühendislik Bölümü Doktora Öğrencisi Yunus Emre Aktaş tarafından kuruldu.
TÜBİTAK 1001 Projesi, başarının yolunu açtı
2015-2018 döneminde Tarım ve Orman Bakanlığı, TAGEM’e bağlı ülkemizde ayçiçeği ıslahında koordinatör görevi yapan Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü ortaklığıyla Marmara Üniversitesi tarafından yürütülen TÜBİTAK Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projeleri Destekleme Programı-1001 Projesi çalışmanın çıkış noktası oldu. Bu projede bursiyer olarak görev yapan Yunus Emre Aktaş’ın yüksek lisans çalışmasıyla da proje ivme kazandı.
Proje kapsamında Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü ve Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü’nün altyapı ve bilgi birikimiyle modern biyoteknolojik yöntemleri kullanılarak ayçiçeği tohumu düşük maliyetle, genetik açıdan yüzde 100 saflıkla üretildi. Bunun ticarileştirilmesine karar verilmesiyle de TarLab kuruldu.
Projenin sonucunda elde edilen başarının ticarileştirilmesi için şirket kurmalarında en önemli motivasyonlarının topluma ve ülkelerine karşı duydukları sorumluluk olduğuna dikkat çeken MİTTO Müdürü Prof. Dr. Ahu Altınkut Uncuoğlu, TarLab’ı şöyle anlattı: "Türkiye’de modern teknolojilerle gerek ayçiçeğinde gerekse diğer ürün gruplarında saf çeşit geliştirmeye yönelik araştırmalar yapan akademisyenler var, ancak şirketleştiren ve ticarileştiren bildiğimiz kadarıyla yok. Bu şekilde çalışma yapan ve TÜBİTAK desteği alarak kurulan ilk spin-off, TarLab oldu. Ayçiçeğinde bu hizmeti sunan başka bir firmanın olmayışı gerek ülkemizde ve gerekse dünyada TarLab’a gösterilen haklı bir ilgi ortaya koydu.”
Türkiye, Fransa ve Almanya’nın önde gelen tohum firmalarına bu hizmeti vermek üzere anlaşmalar imzalayan TarLab’ın büyük bir motivasyonla çalışmalarına başladığını ifade eden Uncuoğlu, “Böylelikle ülkemiz akademisyenleri mevcut teknolojiler üzerinde kendi birikim ve tecrübeleriyle yaptıkları iyileştirmeler ile yerli çözüm sunmuş oldular.” dedi.
Kurucu ortaklardan Prof. Dr. Yıldız Aydın ise, “Bizim uyguladığımız yöntemle geliştirilen tohumlar ıslahta anaç olarak kullanılıyor. Tarlada yapılan klasik ıslah yöntemlerinde bu çok uzun yıllar alıyor ve iyi genlerin aktarımı biraz tesadüfe kalıyor. Tohum ıslah süresini kısaltan bu yöntem klasik ıslah yöntemleriyle birlikte kullanılarak üretim maliyetlerinin de azaltılmasına katkı sağlıyor.” şeklinde konuştu.
Sırada çeltik, buğday ve kanola var
TarLab’ı kurarken uzun vadede ürün portföylerini genişleterek aynı yöntemi farklı bitki türlerinde de uygulamayı amaçladıklarını belirten TarLab Genel Müdürü Yunus Emre Aktaş, güncel olarak çeltik üzerinde çalışma yaptıklarını, buğday ve kanola üzerinde denemeler yapmayı planladıklarını söyledi.
TarLab tarafından verilen ‘doubled-haploid’ (genetik saflaştırma) teknolojisi hizmetinin tohumda dışa bağımlılığın azaltılmasında da önemli bir adım oluşturdurğuna dikkat çeken Aktaş, Türkiye’nin önemli oranda ithal tohum kullandığını aktardı. Dünya ile rekabet etmenin ıslah sürelerini kısaltmaktan geçtiğini belirten Aktaş, “Bizim bu verdiğimiz hizmetle katma değerli tohumlar da kısa sürede üretilebilecek. Türkiye olarak elimizdeki bu kaynak bitkileri sanayiye, üretime uygun bitkilere aktarmayı hızlandırmamız lazım.” ifadelerini kullandı.