“Su güvenliği olmadan gıda güvenliği de sağlanamaz”
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Araştırmacısı Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, Su güvenliği sağlanmadıkça, gıda güvenliğinin de sağlanamayacağını belirterek, “Bu durumun süreklilik kazanması halinde zorunlu göçler kaçınılmaz. Suya dair en önemli sorun güvenlik sorunu.” dedi.
MERVE YEDEKÇİ / İSTANBUL
Su kaynaklarının dünyada giderek azalması sürdürülebilirliğin ana gündemi… Tatlı su kaynaklarının önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 22 Mart’ta Uluslararası Dünya Su Günü kutlanıyor. Ancak, küresel nüfus artışı, insan faaliyetleri ve iklim değişikliği nedeniyle su kaynakları sürekli olarak azalmaya devam ediyor. Bu vesile ile bir araya geldiğimiz Sürdürülebilirlik Akademisi jüri üyesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Araştırmacısı Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, risk faktörlerini EKONOMİ için değerlendirdi.
“Aslında suyun miktarı sabit, su kaynakları azalmıyor. Bu nedenle de yenilenebilir kaynaklar arasında yer alıyor. Temel sorun, iklim değişikliğinin etkilerinden biri olan aşırı hava olaylarına bağlı olarak suyun döngüsünün bozulması. Su kaynaklarının kirlenmesi, nüfus artışı, şehirleşme oranının artması ve şehir hayatının gerektirdiği yaşam tarzı ve tüketim alışkanlıkları, sanayileşme ve tüm bu gelişmelere bağlı olarak üretim ve tüketim aşamasında suya olan talebin artması su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmakta. Su güvenliği sağlanmadıkça, gıda güvenliği de sağlanamaz. Bu durumun süreklilik kazanması halinde zorunlu göçler kaçınılmaz. Suya dair en önemli sorun güvenlik sorunu.”
Türkiye su kıtlığı yaşıyor
Türkiye’nin, bilinenin aksine su zengini değil, su kıtlığı yaşayan bir ülke olduğunu belirten Uyduranoğlu, “Su kullanımında AB direktifine uygun bir öncelik sırası şart. İlk olarak içme suyu ihtiyacı ve biyoçeşitliliğin korunması, sonra tarımsal üretim ve son olarak sanayide suyun kullanımı olarak öncelik alanları belirlenmiş. Suya ilişkin politikaların merkezi olmaktan ziyade coğrafi koşulları da dikkate alacak şekilde bölge bazlı, havza bazlı olması gerekir. Türkiye, Avrupa’nın aşırı hava olaylarına karşı en kırılgan ülkesi. Bunun nedeni ise, hem iklim değişikliğinden en çok etkilenen/etkilenecek coğrafyada yer almamız hem de değişen iklime uyum için uyguladığımız politikaların neredeyse yok denecek kadar yetersiz olması. Bu nedenle, var olan su kaynaklarımızı korumamız şart” görüşünü paylaştı.
Şirketler su politikalarını tedarikçileri ile oluşturmalı
Ayşe Uyduranoğlu şirketlerin suyla ilgili ajandalarını şu sözlerle yorumladı: “Su olmadan üretim olmaz. Bu nedenle şirketlerin suya ilişkin riskleri değerlendirmeleri ve ona göre önlem almaları gerekir. Dünya genelinde gittikçe artan sayıda şirket suya ilişkin saydamlık raporlaması yapıyor, bu raporda kendilerine ilişkin riskleri tanımlıyor ve bu risklerin önüne geçmek için ne gibi önlemler aldıklarını beyan ediyorlar. Suya erişememek ve/veya su kaynaklarını diğer canlılara karşı olan sorumluluk çerçevesinde kullanmamak şirketler açısından farklı tehditler içerir. Bu tehditlerin önüne geçmek için sadece kendi bünyelerinde değil, tedarikçilerini de dikkate alarak suyu verimli kullanmak için politikalar geliştirmek zorundalar. Sürdürülebilirliğin sağlanması için tedarikçilerinin de suya ilişkin risklerinin olmaması gerekir. Risklerin ve alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi sürdürülebilirlik raporlaması çok önemli bir role sahip. Son yıllarda, yeşil finansman, yeşil kredi konuları konuşulmaya başlandı. Yeşil kredi faizlerinin piyasa faiz oranlarına kıyasla daha düşük olması çok önemli. Ayrıca, kredi veren kuruluşlar verdikleri krediyi zamanında, sorunsuz tahsil etmek isteyeceği için bu raporlamaları kredi alabilmenin koşullarından biri olarak isteyecekler.”
TÜRKİYE’NİN TEMEL SORUNLARI
▶Küçük dereler üzerine hidroelektrik santrallerinin yapılması.
▶Kayıp- kaçak oranlarının OECD ortalamasına göre yüksek olması.
▶Suyun yeniden ekonomiye kazandırılmasının ülke geneline yayılmamış olması.
▶Suyun %70’ini kullanan tarımda sulamanın verimsiz yöntemler ile yapılması.