Şahinler Holding Başkanı Kemal Şahin: Bir yıl daha dayak yiyeceğiz İhracatçıya kur desteği verilsin
Şahinler Holding Başkanı Kemal Şahin, enflasyonla mücadelenin kurları baskıladığını, ihracatçılara ek destek sağlanması gerektiğini söyledi ve “Bu sene içerdeki tekstil işimizden para kazanamadık, herkes de Mısır’a gidiyor. Bizim de Mısır’daki fabrikamız iyi para kazandı” dedi.
Sadi ÖZDEMİR
Türkiye’nin en büyük sanayi ve turizm gruplarından Şahinler Holding’in yönetim kurulu başkanı Kemal Şahin, yüksek enflasyona karşı uygulanan ekonomi programının kurlar üzerinde neden olduğu baskının özellikle ihracatı olumsuz etkilediğini söyledi. Antalya’da düzenlenen ‘Şahinler Holding Yılsonu Toplantıları’ ile ‘Sıfırdan Zirveye Kemal Şahin’ adlı kitabının tanıtımında konuşan Kemal Şahin şunları söyledi:
“Ekonomideki sıkıntılar gelecek sene de devam edecek, bir yıl daha dayak yiyeceğiz. Bu sırada özellikle ihracat yapan şirketleri sıkmaları iyi değil. Oraları sıkarsan döviz geliri azalır. İhracatçılara destek olmaları gerekiyor. Enflasyonla mücadele için ‘kurları tutmak yerine’ başka formüller de bulmak lazım. Enflasyon ile kurlar arasındaki fark çok açıldı. Sektörler eleman çıkarıyor, şirket kapatanlar var. Bunları hükümet düşünecek. Şimdi asgari ücreti çok verse firmalar batacak, az verse insanlar sıkıntılı.
Enflasyonun durulması lazım bunu da Mehmet Şimşek yapacak artık, Şimşek’ten adım bekliyoruz. Bakın, yurt içinde tamamı ihracata çalışan tekstil ve hazır giyim fabrikalarımızdan bu sene para kazanamadık. Mısır’daki fabrikamız iyi para kazandı. Arkadaşlarıma ‘onunla geçinirsiniz artık’ diyorum. Mısır’da 17 bin metrekare kapalı alana sahip yeni bir fabrika yatırımı yaptık. Orada 3 bin kişilik istihdamımız var. Yeni tesisle yılda 20 milyon adetlik üretimle 60 milyon dolar ciro hedefimiz var. Ülkemizde sektörün genel sıkıntılarını biz de çekiyoruz. Müşteri bizi rakiplerimizle kıyaslıyor ve fiyat farkı açıldıkça oralardan alıma yöneliyor” dedi.
Soldan Sağa: Deniz Şahin, Barış Şahin, Daron Acemoğlu, Kemal Şahin, Akın Şahin
Elazığ tamam, yeni serbest bölge için yer arıyoruz
Elazığ’da geçen yıl başladıkları yatırımın tamamlandığını, 17 bin metrekare kapalı alana sahip 1000 kişilik yeni istihdam sağlayacaklarını söyleyen Kemal Şahin şöyle devam etti: “Arkadaşlar, ‘Orada da para kazanacağız’ diyor. İnşallah kazanacaklar. Grup olarak ülkemizde de yeni yatırımlara devam edeceğiz. 10 bin metrekare kapalı alana sahip aylık 350 ton üretim yapacak ambalaj fabrikası yatırımımız sürüyor. Uzun süredir Avrupa Serbest Bölgesi’ni (ASB) genişletmek ya da yeni serbest bölge kurmak için yer arıyoruz. Bulursak onu da yapacağız. ASB’de 2 milyon metrekare alan yatırımlarla doldu, 3 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşıldı. Sürekli işimizi büyütmeye odaklıyız. Holding olarak, tekstil, hazır giyim, inşaat, serbest bölge işletmeciliği, hazır yemek, spor, ambalaj, turizm sektörlerinde faaliyet gösteriyoruz. Dolaylı 30 bin, doğrudan 10 bin kişilik istihdamımız ve yaklaşık 1 milyar dolara yakın toplam ciromuz var. İnşaat ve gayrimenkulde de yeni yatırımlar yapıyoruz. Daha önce West Side projemizde 1.200 konut ve 116 dükkân inşa ettik, tamamını sattık. Büyükçekmece Gölü’nün tepesinde, Karaağaç’ta 135 lüks villa inşa ediyoruz” dedi.
Turizmde büyümeye devam Kapadokya’da otel alıyoruz
Sanayici bir grup olarak yakın zamanda turizmde de hızlı büyüme yakaladıklarını vurgulayan Kemal Şahin, şöyle devam etti: “Sanayide de turizmde de çevreciyiz. GES yatırımlarımızı tamamladık. Kırıkkale, Edirne ve Ergene’de enerji üretip kullanıyoruz, kârlı da çıkıyoruz. Ülkemize katkı sağlıyoruz. Konyaaltı, Belek, Side ve Erciyes’te olmak üzere şu anda 5 otelimiz var. Yeni bir otel daha gelmek üzere, tam anlaşalım açıklayacağız ama şimdilik Kapadokya’da olabileceğini söyleyebilirim. Turizmde istediğimiz kadar olmaza da para kazanıyoruz ve bu sektörde yatırıma devam edeceğiz 5 otelimizde 2 bin kişilik istihdamımız var. 4 bin yatak kapasitemizle yılda 1 milyon turist ağırlıyoruz. Turizm sektöründe insan kaynağı açığını Türk Cumhuriyetlerinden karşılamaya başladık. Şu anda otellerimizde Türk cumhuriyetlerinden 100 çalışanımız var. Türk cumhuriyetleri ile ilişkilerimizi de çok iyi seviyelere getirmeliyiz.”
Türkiye nüfusu çok hızlı yaşlanıyor Almanya, G. Kore gibi yapmalıyız
Nobel Ekonomi Ödülü sahibi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Profesörü Daron Acemoğlu, yakın gelecek için önemli akımları, fırsatları ve riskleri anlattı. Şahinler Holding Yılsonu Toplantıları kapsamında, holding çalışanlarına sunum yapan Acemoğlu, dünya genelinde yaşlanan nüfus sorununun büyüdüğünü belirterek, “Türkiye’de de çok tehlikeli gelişmeler var. 1960’larda, 50 yaş üstü nüfus yüzde 50’nin altındaydı. Önce Japonya hızlı yaşlandı, sonra da bütün dünya yaşlandı. Çin daha da hızlı yaşlanacak ve bu gelişme Çin’i değiştirecek. ABD daha yavaş yaşlanacak, göçmeni çok. Türkiye’nin yaşlanması, Japonya gibi çok hızlı olacak. Türkiye buna kesinlikle hazır değil” dedi. Bu tablonun söylediğine ters olarak Türkiye’de erken emeklilikler sağlandığını vurgulayan Acemoğlu şunları söyledi: “İnsan kaynaklarını daha iyi kullanmak yerine daha kötü kararlar alıyoruz. Böyle yaşlanıyorsak bunun ekonomik maliyeti nedir? Çok yüksek olacak. 20-49 yaş daha üretkendir, şimdi iyiyiz ama sonra sıkıntı büyüyecek. Bazı ülkelerde yaşlanmaya rağmen refah seviyesi düşmedi. Cevap: teknolojinin devreye girişinde yatıyor. G. Kore dünyanın en yaşlı ülkelerinden ama refah seviyesini koruyor. Çünkü yoğun olarak robot kullanıyor. Almanya ve Güney Kore’de robot patlaması var. İnsanları da daha iyi teknisyen yapıyorlar. Yaşlanan diğer ülkeler de robot yatırımları yapıyor. Türkiye de bunu doğru şekilde yapabilmeli” dedi.
100 yılda bir olacak karmaşanın ortasındayız
Daron Acemoğlu, küresel değişimlerin de riskler ve fırsatlar barındırdığını, Rusya-Ukrayna Savaşı, Çin-ABD Rekabeti gibi konuların her şeyi değiştirebildiğini söyledi. Bunun dünya düzeninde belirliliği ortadan kaldırdığını vurgulayan Acemoğlu, şöyle konuştu: “ABD’nin ithalatında Çin geriliyor, Tayvan, Vietnam öne çıkıyor. Türkiye ise tehlikeli bölgelere yakın. Mesela 3 jeopolitik riskten ikisinin tam ortasında. Bunlara hazır mıyız? İş dünyası hazır mı? Ne yazık ki değil. Mesela milli gelirde Türkiye son 20 yılda iyi büyüdü ama bir aşağı bir yukarı çalkalanıyor ve belirsizlik var. Bu nedenle şirketler geleceğe dönük yatırımlar yapamıyor. Teknolojik olarak da geriye düşüyoruz. Her 100 yılda bir kez olabilecek kadar karmaşık bir ortamın içindeyiz. Bunun fırsatları için insan kaynakları, eğitim, teknolojiyi doğru kullanmak, kurumsal olarak desteklemek, reformlar yapmak gerekiyor.”
Yapay zeka, otomasyon için kullanılıyor
Prof. Acemoğlu, yapay zeka için yatırımların şimdiden 1 trilyon doları geçtiğini, ABD, Avrupa ve Çin’de korkunç ve hızlı gelişmeler yaşandığını söyledi. Yapay zekanın ‘ak yüzü, kara yüzü’ yani kontrol mekanizması tartışmalarının önemli olduğunu vurgulayan Acemoğlu, “En büyük umudumuz, insana karar vermede, teknik konularda hatta yaratıcı işlerde yardımcı olacak doğru bilgi için kullanılabilmesi. Yapay zekanın gelişme hattında bir dizi engeller çıkacak. Toplam açısından bilginin kontrolünün tekelleşmesi önemli problem olabilir. Şimdiki modellerin tasarımı da insanın bilgeliğini kullanmayı kolaylaştırmıyor” diye konuştu. Acemoğlu, yapay zekanın insanlara daha iyi iş yaptırmak yerine onların işini almak için kullanılması gibi bir sorunla da karşı karşıya gelindiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Teknolojiyi sadece otomasyon için kullanmak eskiden beri tartışılıyor. ABD’deki ücret sisteminde son 40 senede reel ücretlerde iyileşme görülmedi hatta gerileme yaşandı. Bunun otomasyon ve dijitalleşmeyle ilgisi var. Her demografik grubun dijital otomasyondan ne kadar etkilendiğine bakınca ABD’deki eşitsizlik patlamasının yüzde 60’ının otomasyondan geldiğini görülüyor. Paylaşılan büyüme yerine büyük kesimin fayda görmediği bir büyüme oluyor. Çünkü dijital teknoloji insanların verimliliğini artırmak için kullanılmıyor. Bu, yapay zekada nasıl olacak? Maalesef o da otomasyon ile aynı yönde. ABD’de 2010’dan sonra yapay zeka kullanımında patlama oluyor ve ağırlıklı olarak otomasyonda kullanılıyor. Eleman alımları hızla düşüyor. Makine her şeyi sizden iyi yapıyorsa birçok yerde makine kullanırsak her şey daha iyi olur mu? Patent sayısı da hızla artıyor ama toplam faktör verimliliği büyümesi yok.”