MTC Metalurji, ‘nano hata’ ile akredite laboratuvarlar kuruyor
Türkiye’de 20’den fazla akredite laboratuvar kuran ve endüstrilerin ihtiyaç duyduğu test cihazları ile kontrol ekipmanlarının satışını yapan MTC Metalurji ‘nano hata’ sloganıyla firmaların ar-ge ve teknolojik gelişimine katkı sağlamaya devam ediyor.
ALİ ŞAHİN/BURSA
Laboratuvar ve kalite kontrol aşamalarında tüm endüstrilerin ihtiyaç duyduğu test cihazları ve kontrol ekipmanlarının satışı ve bu ekipmanlar hakkındaki eğitimler konusunda 2011’den bu yana hizmet veren MTC Metalurji, dünyada 3 firmanın ürettiği bir cihazın yerlileştirilmesi adına başlattığı çalışmalarda da son aşamaya geldi. Firma olarak otomotiv, demir-çelik ve makine başta olmak üzere laboratuvar ve kalite kontrol olan her sektöre hizmet verdiklerini belirten MTC Metalurji Genel Müdürü Ümit Karagülle, “Genel itibarıyla baktığınızda ithalatçı bir firmayız. 15’i Avrupalı olmak üzere 22 farklı markanın distribütörlüğünü yapıyoruz. Ticaretini yaptığımız ürünlerin ya yerli ikamesi yok, ya da üretimleri ihtiyacı karşılayamayacak kadar sınırlı cihazlar. Kalitesi ile ön plana çıkan, uzun yıllar sorunsuz kullanılabilecek, tamamı internete erişim sağladığı için servis hizmetini de uzaktan verebildiğimiz yüksek teknolojiye sahip cihazları endüstrilerin hizmetine sunuyoruz. Ucuzu değil kaliteliyi ‘nano hata’ sloganıyla son kullanıcıyla buluşturuyoruz” dedi.
Ticaretini yaptıkları ürünler ile firmaların ar-ge ve teknolojik gelişimine katkı sağladıklarını söyleyen Karagülle, “Ürünleri sadece satmıyor, onların eğitimleri konusunda da son kullanıcıya hizmet veriyoruz. Türkiye’de 20’den fazla akredite laboratuvar kurduk. Aynı zamanda birçok markamız ile yaptığımız anlaşmalar kapsamında Türki Cumhuriyetler ve orta doğu gibi lokasyonlara da ürün gönderiyoruz. Bu bölgelere yaptığımız ihracatta ciromuzun yüzde 20’sini oluşturuyor” diye konuştu.
“Bir cihazı yerlileştiriyoruz”
Türkiye’de üretimin mutlak suretle desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Karagülle, “Üretimin azaldığını fuarlara gelen katılımcıların profillerinden çok net görebiliyoruz. İthalatı zorlaştırılan ürünlerin üretimine de teşvik vererek bu süreci hızlandırmadığımız sürece ilerlemek mümkün değil. Çalıştığımız grupta Avrupalı üreticiler daha teknoloji odaklı ve süreci kolaylaştıran ürünler geliştirirken, kopyalamadan öteye gidemeyen Çinli markalar geride kaldı. İçinde bulunduğumuz süreçten çıkmanın anahtarı da burada. Fuarlarda iş hacimleri düşmeye başladı ve bunu aşmak istiyorsak üretimdeki eksikleri gidermeliyiz. Firma olarak zorunlu ithalatçılardan birisiyiz ama dünyada az sayıda marka tarafından sınırlı adette üretilen bir cihazın Türkiye’de üretimi konusunda çalışmalara başlamıştık. 2 yıldır yürüttüğümüz çalışmalarda son aşamaya geldik. 450 bin dolarlık bir yatırımla birlikte yürüttüğümüz projemiz nihayete erince katma değeri yüksek bir ürünü yerli imkanlarla üretip dünya pazarına sunacağız” diye konuştu.