2030 yılına kadar küresel elektrik şebeke uzunluğu 1.7 kat artacak

EMSAD Başkanı Mustafa Güngör, uluslararası raporlara göre dünya elektromekanik sektöründe 2030'a kadar yıllık ortalama 550 milyar dolar, 2030–2050 arası ise yıllık ortalama 580 milyar dolar yatırım planlandığını açıkladı. Yapılan hesaplamalar ve öngörülere göre; aralarında güç transformatörlerinin de bulunduğu ekipman üretiminin yaklaşık iki katına çıkarılacağını Başkan Güngör, şebeke uzunluğunun da 1,7 katına çıkmasını beklediklerini aktardı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
2030 yılına kadar küresel elektrik şebeke uzunluğu 1.7 kat artacak

MEHMET NABİ BATUK / ANKARA 

TÜRKIYE’DE 1930’lu yıllardan itibaren güçlenmeye başlayan elektromekanik sektörü, 1960 yılının ardından başladığı endüstri atılımını artırarak sürdürüyor. Planlı kalkınma dönemleri ile birlikte büyümesine hız veren sektör; transformatör, kablo, ve alçak gerilim ve yüksek gerilim anahtarlama ve kontrol/kumanda ekipmanları üretiminde eriştiği yüksek üretim kapasitesiyle küresel piyasalardaki hacmini de her geçen gün artırıyor. Sektördeki önemli firmaların 1992 yılında bir araya gelerek kurduğu

Elektromekanik Sanayiciler Derneği de girişim ve faaliyetleri ile sektöre ışık tutuyor. Son olarak 12. Kalkınma Planı Elektrikli Teçhizatlar Çalışma Grubunun Başkanlığı ve raportörlüğünü yürüten EMSAD, ekleri ile birlikte 153 sayfalık raporunu bakanlığa sunarak sektörün sorunlarının çözümü ve gelişmesinde aktif rol üstleniyor.

EMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güngör, tüm dünyada NET SIFIR 2050 hedefleri doğrultunda enerjide temiz elektrik enerjine geçiş çalışmalarının en önemli gündemleri olduğunu aktardı. Özellikle ısıtma ve soğutma sistemleri, ulaşım ve sanayideki yeni yatırımların elektriğe olan talebi de artırdığına dikkat çeken Mustafa Güngör, yeni ek talebin karşılanması ile birlikte şebekeyi güvenilir tutmak, yenilenebilir kaynaklarını sisteme entegre edebilmek için yeni nesil trafo merkezlerine, enerji nakil hatlarına ihtiyacın daha da arttığını kaydetti. 2050 yılına kadar dünyada elektrik iletim ve dağıtım şebekelerine ciddi yatırımlar yapılacağını ifade eden Başkan Güngör, “Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından belirlenmiş politikalara göre (STEPS) dünyada 2030'a kadar yıllık ortalama 550 milyar ABD doları, 2030–2050 arası ise yıllık ortalama 580 milyar ABD doları yatırım planlandığını, GRID4Speed raporuna göre ise AB+NORVEÇ bölgesinde yıllık 67 milyar avroluk yatırımın yapılması gerekli görüldüğünü, iletim ve dağıtım şebekelerine yapılacak bu yatırımlar beraberinde elektromekanik sektör içinde yer alan transformatörler, kablolar, kontrol/kumanda ve anahtarlama ekipmanları gibi alt yapı teçhizatlarına, söz konusu teçhizatların imalatında kullanılan bakır, alüminyum, çelik, silisyumlu elektrik çeliği, kablolarda kullanılan elektrik yalıtım malzemeleri gibi ara hammaddelere olan talebi de ciddi oranda artırması söz konusu olacağını, yapılan hesaplamalar ve öngörülere göre aralarında güç transformatörlerinin de bulunduğu ekipman üretiminin yaklaşık iki katına, şebeke uzunluğunun 1,7 katına çıkmasının beklendiğini öngörüyoruz” dedi.

İhracattaki miktarsal artış durma noktasında

Tüm dünyada ve Türkiye’de elektrik sektörünün içinde faaliyet gösteren imalatçı ve yapımcı firmaların, 2050 yılına kadar çok canlı bir piyasanın içinde olacağını ifade eden Mustafa Güngör, küresel piyasalardaki ithalat ve ihracat oranlarını yönelik şu değerlendirmeyi yaptı: “Fırsatları görüp doğru yatırım yapan firmaların bu piyasadan karlı çıkmamaları için bir neden görmüyoruz. 2023 yılında; ihracat 8 milyar dolar, ithalat ise 7,5 milyar dolar civarında gerçekleşti. 2024 yılı sonunda ihracatın 9 milyar doları aşması bekleniyor. 2023 yılındaki ihracatında ihracat birim değeri, Türkiye ortalamasının yaklaşık 6 katından fazla. Türkiye ortalaması yaklaşık 1,5 USD/kg iken bu değer elektromekanik sektör ihracatında 9,73 USD/kg’a kadar yükseldi. Birkaç yıldır elektromekanik sektöründeki ihracat artışı ülke genelinin oldukça üzerinde gerçekleşti. 2022- 2023 yılları arasındaki Türkiye geneli ihracat artış oranı %0,4 iken, elektromekanik sektöründe bu artış, % 15 olarak gerçekleşmiştir. Son birkaç yıldır ihracatta miktar olarak büyük bir artış olmadı. Bu durum 2024 yılının ilk 3 (üç) ayında da benzer şekilde devam etti. Bunun başlıca nedeni olarak ihracat kalemlerinde yeşil dönüşüme destek verecek, akıllı şebekelere yönelik yeni ürünlerin dünya pazarlarına sunulamaması olarak değerlendiriyoruz.” 

Gerekli düzenlemelerle sektör ihracatı 15 milyar dolara çıkabılır

Enerjide değişime ayak uyduracak kamusal kararları almadaki gecikmelerinin sektörün uluslararası pazarlardaki konumunu zayıflattığına dikkat çeken Mustafa Güngör, “Elektromekanik sektöründe özel sektör yatırımları, uluslararası firmalar hariç, kural koyucunun taleplerine göre yönleniyor. Dış ticaret fazlası olan kalemlerde, ithalata dayalı üretim yapıyoruz. Örneğin güç trafolarından yaklaşık 1,5 milyar dolar dış ticaret fazlası var iken söz konusu üretim için ara ham maddelerin büyük bir kısmı ithal ediliyor. Aynı durum ne yazık ki kablo sektörü için de geçerli. Kabloda üretiminde kullanılan elektriksel yalıtım ham maddelerinin büyük bir kısmı ithal ediliyor. Mevzuatların güncellenmesi, kural koyucu konumunda olan kamunun yeşil dönüşüme destek verecek yeni ürünler için pazar oluşturması halinde elektromekanik sektörü ihracatının önümüzdeki 5 yıl içinde 15 milyar dolara ulaşması hayal bile olmayacak” diye konuştu.

TRANSFORMATÖR İMALATINDA İTHALATA BAĞIMLILIK AZALTILMALI

Türkiye elektromekanik sanayisinin en gelişmiş ve dünyada marka olmayı hakketmiş sektörlerinin başında transformatör sektörünün geldiğini vurgulayan Mustafa Güngör, “Ülkemizde toplam 11 şehirde 50’den fazla transformatör markası bulunuyor. 400 kV, 250 MVA üzerinde trafo üretebilen dünyanın sayılı 5 trafo üreticisi Türkiye’de bulunuyor. Transformatörlerimiz 120’yi aşkın ülkede her türlü coğrafi koşullarda başarı ile hizmet veriyor. Transformatör ihracatında ülkemiz dünyada ilk 5 içinde yer alıyor. Sektörün hak ettiği gerçek potansiyeli yakalaması için bazı reformalara ihtiyaç var. Öncelikli taleplerimiz imalat ana kalemlerinde yüksek oranda dışa bağımlılık sorunumuzu azaltacak önlemlerin alınmasıdır. İmalatın ana kalem malzemelerinden olan taneleri yönlendirilmiş silisli manyetik çelik, yalıtım ve soğutma amaçlı kullanılmakta olan trafo yağı üretimi bazı istisnalar dışında, ülkemizde maalesef yoktur. 36 kV gerilim seviyesinin üzerinde yer alan güç trafolarının kademe değiştiricileri ve buşinglerde de sektör, dışa bağımlıdır. Sektör çok küçük kar marjları ile çalışarak rekabet gücünü korumaya çalışıyor” şeklinde konuştu. 

Silisyumlu manyetikli çelikte yerli üretim stratejık hale geldı

Türkiye’de üretimi olmayan taneleri yönlendirilmiş silisyumlu manyetik çeliğin, ham madde olarak trafonun en az yüzde 30’unu oluşturduğuna dikkat çeken Mustafa Güngör, “Dünya pazarlarında rekabet eden firmalarımızın rakipleri olan bazı ülkelerde (Çin, Japonya, Fransa, Almanya, Hindistan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Rusya, Brezilya, Güney Kore ve Amerika Birleşik Devletleri), söz konusu üretim yapılabiliyor. Silisyumlu manyetik çelik sadece trafolar için değil aynı zamanda elektrikli otomobillerin elektrikli motorları için de gerekli bir ana hammadde olarak kullanılıyor. 2023 yılında ülkemizin toplam trafo ihracatı yaklaşık 1.400 milyon dolar iken, bu imalatı yapabilmek için ithal edilen taneleri yönlendirilmiş silisli manyetik çelik ithalatı ise yaklaşık 700-750 milyon dolar oldu. Transformatör sektörümüzün bekası için silisli manyetik çelik üretiminin Türkiye’de yapılabilmesine yönelik tüm idari ve teknik düzenlemelerin alınması, sektör için stratejik hale geldi. Yurt içinde üretim başlayana kadar silisyumlu manyetik çeliğe uygulanan gümrük vergisinin sıfırlanması da trafo sanayicilerimizin maliyetlerini önemli ölçüde azaltacaktır. Bu adım gerek ihracat pazarlarının kaybedilmemesi gerekse yurt içinde kullanılan ürünlerin maliyetlerinin azaltılması ve sektörün ithal edilen trafolara karşı rekabet şansını artırmak adına artık hayati bir öneme gelmiştir. Bu konuda Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğüne yazılı başvurularımızı yaptık, gelişmeleri takip ediyoruz” dedi.  

TÜİK verileri, silisyumlu elektrik çeliğinin gerçek ithalat miktarını yansıtmıyor

EMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güngör, “Taneleri yönlendirilmiş silisyumlu manyetik çeliğin tamamı ithal ediliyor. Ancak üretim teknolojisindeki farklılıktan dolayı içerdiği bakır oranının %0,4 den fazla olması gerekçe gösterilerek bazı taneleri yönlendirilmiş silisli manyetik çelikler, daha yüksek gümrük vergisi uygulanan Diğer Alaşımlı Çelikler grubunda değerlendiriliyor. Derneğimizin girişimleri sonucunda 2023 yılı sonunda yapılan bir düzenleme ile nihai ürünün transformatör olması halinde, gümrük vergisi oranının % 6’ya düşürülmesi sağlandı. Ancak söz konusu ürünlerin gümrük kaydı halen Diğer Alaşımlı Çelik içinde yapıldığından (ki bu başlık altında birçok başka ürün de yer almaktadır.) ülkemizin transformatör imalatında kullanılan silisyumlu manyetik çelik ithalatının tam ne kadar olduğunu bilmek mümkün olmuyor. Bu konularda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü ile Ticaret Bakanlığı İthalat ve Gümrükler Genel Müdürlüğüne gerekli yazılı başvuruların yapılmış, gelişmeleri takip ediyoruz” diye konuştu. 

Hammadde ithalat maliyetinin azaltılması sahte ve 2. el trafo kullanımını azaltır

Transformatör sektöründeki en önemli sorunlarının birisinin de sahte ve 2. el trafolar olduğunu kaydeden Mustafa Güngör, Türkiye’nin sahte ve 2.el trafoların hızla tüketildiği bir pazar haline geldiği uyarısında bulundu. TEDAŞ teknik şartnamelerine ve ilgili standartlara uygun olmayan trafoların kullanılmasının dağıtım şebekelerinde kayıp+kaçak oranlarını artırıp teknik sorunlara neden olduğunu vurgulayan Başkan Güngör, şöyle konuştu: “İnsanlar sahte mala ya da 2.ele, yenisinin fiyatının yüksek olmasından dolayı itibar ederler. Bu nedenle sahte ve 2.el trafolarla mücadelede silisli manyetik çelik ithalatında uygulanan gümrük vergisinin sıfırlanmasının önemli olacağını düşünüyoruz. Düşük kayıpları içeren dağıtım trafosu teknik şartnameleri en son 2017 yılında güncellendi. EPDK raporlarına göre; elektrik dağıtım şebekesinde 2017 yılında 450.827 adet olan dağıtım trafo sayısı, 2023 yılı sonunda 540.669 adete yükselmiş durumdadır. Bu tablo bize şebekenin en az %80’nin yüksek kayıplı dağıtım trafoları ile işletildiğini gösteriyor. Daha az teknik kayıp içeren ve daha verimli şebekeler için başta Bakanlık olmak üzere TEDAŞ, EPDK ve dağıtım şirketlerinin bu durumu gözden geçirmelerinin ülke menfaatine olacağını bildiriyoruz.” 

Elektrik şebekelerini akıllandıracak sistemlere daha çok talep yaratılmalı

Türkiye elektromekanik sektörü teknoloji ve dijitalleşme yatırımlarındaki rehberinin, karbon emisyonunda “NET SIFIR” hedefleri olması gerektiğini belirten Mustafa Güngör, şöyle devam etti: "Bu kapsamda, yatırım yapılacak yeni alanlar olarak; akıllı şebekeler için teçhizatlar ile katma değeri yüksek ürünlerin gündeme alınması öneriyoruz. Bunların bazıları; güç elektroniği, invertör, konvertör gibi çeviriciler, akım ve gerilim sensörleri, elektrik iletim ve dağıtım şebekelerinin “akıllı” hale getirilebilmesi yönelik olarak yazılım geliştirme, SF6 FREE teknolojiler, vakumlu anahtarlama cihazları, orta gerilim havai hat şebekelerinde kullanılmak üzere otomatik yük ayırıcıları ve tekrar kapamalı kesiciler ve bunların ortak kombinasyonları, akıllı kompakt dağıtım trafo merkezleri, orta gerilim anahtarlama ve kumanda teçhizatlarının kablo ile elektrik bağlantısını sağlayan ayrılabilir kablo başlıkları, yük altında kademe şalteri içeren MV/LV dağıtım trafoları ve şönt reaktörleri gibi ürünlerin üretilebilmesi için gerekli yatırım ikliminin oluşturulmasını önemli olarak değerlendiriyoruz.”

Sektöre acilen yüksek gerilim güç laboratuvarı kazandırılmalı

Yüksek Gerilim Güç laboratuvarlarının elektromekanik sektörünün gelişmesi ve bağımsızlığı için çok önemli olduğuna dikkat çeken Mustafa Güngör, akredite laboratuvarlardan alınmış test sertifikası olmayan ürünlerin elektrik şebekelerinde kullanılmasının imkansız hale geldiğini aktardı. Başkan Güngör, “Böyle bir yatırımın stratejik ve maliyeti yüksek bir yatırım olmasında dolayı özel sektör tarafından gerçekleştirilmesinin pek mümkün değil. Ayrıca yatırımda karlılığın arka planda düşünülmesi gerekiyor. 50 yıldan beri konuşulan bu konunun artık kamu öncülüğünde hayata geçirilmesinin gerekli olduğunu belirtiyoruz. Yıllık ihracatı 10 milyar dolara yaklaşan sektörün Ar-Ge ve Sertifikasyon için yurt içinde kullanabileceği bir Yüksek Gerilim Güç Laboratuvarını en hızlı şekilde kurmalıyız” dedi. 

‘Elektrik kuvvetli akım tesisleri yönetmeliği’ acilen güncellenmeli

Her sektör gibi elektromekanik sanayinin de kamudan bağımsız gelişmesini düşünmenin mümkün olmadığını dile getiren EMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güngör, “Kamudan beklentimiz yüksek. Teknik şartnameler, mevzuatlar alanında yer alacak teknik bilgilerin doğru olması, tarif edilen ürünlerin teknik özelliklerinin şebeke parametreleri ile uyumlu olması çok önemli. Bu şartnamelerde maliyetleri artırıcı gereksiz tanım ve ifadelerden kaçınılması gerekiyor. Sektörün en önemli yazılı mevzuatlarından biri de Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğidir. Yönetmelik, sektörün hem üretici hem de kullanıcı paydaşlarının yol göstericisi, bir anlamda anayasasıdır. Teknik içerik anlamında en son 1998 yılında değişmiştir. O günden bu güne dünyada ve ülkemizde sektörü önemli biçimde etkileyen gelişmeler olmasına rağmen teknik içerik anlamında bir güncelleme yapılmadı. Söz konusu Yönetmeliğin ilgili sektör paydaşlarının önünü açması, yeni yatırımlara yönelebilmesi için mutlaka güncellenmesi gerekiyor. Başkan Güngör EMSAD olarak bu konuda adım attıklarını, güncelleme talebini gerekçeleriyle birlikte 2024 yılının başlarında ETKB Enerji İşleri Genel Müdürlüğüne yazılı olarak bildirdik” diye konuştu.

 

 

Şirket Haberleri