Un sanayinde kapasite kullanım oranı yüzde 85'e çıktı
Salgında atıl kapasitenin de kullanıldığı Türkiye un sanayinde kapasite kullanım oranı yüzde 50’den yüzde 85’e ulaştı.
Türk un sanayine ilişkin açıklamalarda bulunan Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Eren Günhan Ulusoy, Türk un sanayisinin 163 ülkeye temel gıda maddesi olan ekmeğin hammaddesini ürettiğini söyledi.
Dünyada kişi başı unlu mamuller tüketiminin en yüksek olduğu Türkiye’deki arzı başarıyla sağladıklarına dikkat çeken Ulusoy, sektör olarak yılda 3-3,4 milyon ton buğday unu ihraç ettiklerini, bunun karşılığında 1 milyar doların üzerinde gelir sağladıklarını bildirdi.
2002’de 253 bin ton olan un ihracatının 2020 yıl sonu itibarıyla yaklaşık 3 milyon tona ulaştığını belirten Ulusoy, “Yaratılan gelir açısından ise aynı yıllarla karşılaştırınca, 47 milyon dolardan 1 milyar dolara yükseliş var. Un sektörü, dünyada en aktif ve en önemli sektörlerde birisidir. Hane geliriyle birlikte tüketim tercihlerinin yön verdiği un sektörü, gıda güvenliğinin oldukça ön planda olduğu bu dönemde arz konusunda en dikkat edilmesi gereken ürünün üretimini sağlamaktadır. Türkiye bu alanda hem üretim ve tüketim hem de ürünün ticaretinde dünyanın önde gelen ülkelerindendir. Kişi başı ortalama 160 kilogram yıllık tüketimle soframızdaki yeri oldukça sağlam olan un ve unlu mamuller, yurt dışı ticarette de önemli bir yere sahip. Türkiye’nin üretim kapasitesi Türkiye’nin iki katından fazladır. Sektörümüzün en büyük problemlerinden biri atıl kapasiteydi. Kapasitemizin sadece yarısını kullanabiliyorduk. Yani Türkiye’deki talep, bizim arzımızın yarısına denk geliyordu. Bugün baktığımız zaman bunun ne kadar önemli bir sigorta olduğunu görüyoruz. Talep ikiye katlansa bile Türkiye’nin bunu üretecek kapasitesi var." şeklinde konuştu.
"Tüketimdeki düşüş, perakende un satışındaki artışla dengelendi"
Ulusoy, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre Türkiye'de 563 aktif un fabrikası bulunduğunu ifade ederek, Türkiye’nin toplamda yıllık 28 milyon ton un üretim kapasitesi bulunduğunu söyledi. Sektörün salgın başlayana kadar kapasitesinin yaklaşık yarısını kullandığını belirten Ulusoy, şöyle konuştu: "Pandemi süreciyle birlikte kapasite kullanımımız yüzde 50’lerden yüzde 85’lere kadar çıktı. Pandemiyle birlikte kısa bir sürede rafların bir anda boşaldığını gördük. Herkesin raflarda ilk satın aldıkları şey, un, makarna, kolonya gibi ürünler oldu. Restoran ve kafelerin kapanmasının ardından un tüketiminde yaşanan düşüş, perakende un satışındaki artışla dengelendi. Ekmek ve diğer unlu mamullerin üretiminde fırınlar çalışmaya devam ettiler. Talepte perakende tarafına doğru bir kayış söz konusu oldu. Perakende una gelen ani talep üzerine yüzde 5’lik talep oranının yüzde 10-12’lere çıktığını gördük. Şu anda yüzde 7-8’lere geriledi. Başka bir ifadeyle pandemi öncesinde perakende un tüketimi yıllık yaklaşık 500 bin tonun üzerindeydi. Pandemiyle birlikte bu 1 milyon tonun üzerine çıktı. Talep bir anda birkaç aya yayılmış oldu."
"Sektörümüz, bu yılı da zirvenin uzak ara sahibi olarak tamamladı"
Ulusoy, tüketim alışkanlıkları yavaş yavaş yerine oturduğunu ifade ederek, eskiye oranla perakendenin payının bir miktar daha yukarıda devam etmesini beklediklerini söyledi.
Dış ticarette de etkisini hissettiren salgının ihracatta yıl sonundaki beklentileri aşağıya çektiğini anlatan Ulusoy, şöyle konuştu: "2020 yılını yaklaşık 3 milyon tonluk bir ihracat ve 1 milyar dolar gelirle kapattık. Son 7 yıldır dünyada ihracat şampiyonu olan un sektörümüz, bu yılı da zirvenin uzak ara sahibi olarak tamamladı. Pandemiye rağmen iyi bir yıl geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Önümüzdeki yıl tekrar istikrarı yakalayıp hedeflediğimiz noktalara ulaşabileceğimizi düşünüyorum. 2021 yılı için hedefimiz 3,3 milyar dolarlık bir gelir elde edebilmek. 2020 yılında en çok ihracat yaptığımız ilk 5 pazar, sırasıyla Irak, Yemen, Suriye, Venezuela ve Angola oldu. Geçtiğimiz yıla göre ilk kez Moldavya, Norveç, Mozambik, Nijerya gibi farklı kıtalardan ülkelere ihracat gerçekleştirdik. Dünyaya baktığımız zaman ise 770 milyon tonluk bir rekolte üretimi, buna karşılık 750 milyon tonluk bir buğday tüketimi söz konusu. Bu sayede dünyadaki buğday stokları 320 milyon tondan 330 milyon tona yükselecek."
"Çin’in 7 milyon ton ithalat yapacağı öngörülüyor"
Salgın sonrası dönemde birçok ülkenin kendi stoklarını güçlendirmek yönünde bir hareketlilik yaşandığını belirten Ulusoy, “Pakistan, normal süreçte hiç ithalat yapmayan bir ülkeyken, günümüzde üst üste ihalelerle buğday aldı. Çin’in kendi stoklarını güçlendirmek için 7 milyon ton ithalat yapacağı öngörülüyor. Mısır, Suudi Arabistan zaten her sene olduğu gibi güçlü alımlarına devam ediyorlar. Bu yüksek alımlar, fiyatların yükselmesine sebebiyet verdi. Çin’in özelinde baktığımızda dönem sonunda 163 milyon ton stokla kapatması bekleniyor. Bu da dünya stokunun yarısı anlamına geliyor. Pandemi sonrası bütün ülkeler gıda güvenliğinde buğdayı çok önemli, stratejik bir noktaya koydular. Tedarikte aksama olmaması için stoklarını yüksek tutuyorlar. Buradan yine Türkiye’ye dönersek Türkiye’de de benzer bir durum söz konusu. Gıdanın önemi, önceki dönemden artan öneminden dolayı yüksek bir talep görüyoruz." dedi.