Bakan Ersoy: İkinci dalga, ekonomi virüsü

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, "İkinci dalgadan bahsediliyor. Bana göre ikinci dalgası, ekonomi virüsü bunun. Bu bizim beklediğimiz bir şey sonuçta. Ülkeler sınırlı kaynaklarını kendi ekonomilerine aktarmak ve ekonomilerinin dışına çıkmasını engellemek istiyor." dedi.

AA
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Bakan Ersoy: İkinci dalga, ekonomi virüsü

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, CNN Türk'te canlı yayınlanan "Tarafsız Bölge" programında, Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtladı.

Turizm sektöründe yeni tip koronavirüs (COVID-19) tedbirleri kapsamında bazı kuralların getirildiğini anlatan Ersoy, maske, hijyen ve fiziksel mesafe kuralının turizmde de geçerli olduğuna işaret etti.

Bakan Ersoy, "Tatil diye baktığınız zaman fiziksel mesafe zaten sizin konforunuz. Üstüne fark vermeniz gereken bir konfor. Hijyen de zaten her insanın doğasında olması gereken bir şey, ne kadar temiz bir ortamda tatil yaparsan o kadar iyi. Maske var bir tek, maske de her tarafta geçerli olan bir şey değil. Gerçekten uygulamada bunu fark edeceksiniz. Aslında normal şartlarda bu fiziki mesafe için misafirler para ödüyor." diye konuştu.

Turizmde geçen yıl rekor kırıldığını aktaran Ersoy, "Bu sene onu ciddi bir şekilde egale etmeyi düşünüyorduk. Tabii ki eski rakamları tutturmamız bu sene için mümkün değil. Bu sene 1 Haziran'dan itibaren aşamalı bir şekilde turizme başladık." dedi.

"Tesislerimizin en azından yüzde 50'sini işletmeye almaya çalışıyoruz"

Bakan Ersoy, bu seneki hedefin rakam olarak belirlenmediğine değinerek, şöyle devam etti:

"Hedefimiz maksimum seviyede işletmenin tekrar işlemeye başlamasını sağlamak. Biz tesislerimizin en azından yüzde 50'sini işletmeye almaya çalışıyoruz. Bunun için gerekli yolcu tedariğinin sağlanması için uğraşıyoruz. Bu zaten yeterlidir bu sene için. Gönül ister ki yüzde 100'ü açılsın, daha fazlası açılsın. Şu koşullarda belli dolulukları yakalamak iyi bir standarttır. O zaman önümüzdeki sene daha iyi bir başlangıç yapma fırsatımız oluyor."

Normal koşullarda konaklama tesislerindeki ortalama dağılımın yüzde 15'inin iç turizm, yüzde 85'inin dış turizm şeklinde olduğuna değinen Ersoy, şunları kaydetti:

"Turizmde düzenli bir büyüme yaşamak istiyorsanız önce yakalamanız gereken şey; pazar çeşitliliğidir. Her türlü olasılığa karşı pazar çeşitliliğini yakalamanız lazım. Biz 2016'da da bir kriz yaşadık biliyorsunuz. O gün de pazar çeşitliliğine vurgu yapılmıştı. Geçen sene Turizm Geliştirme Ajansı kuruldu ve tanıtımda pazar çeşitliliğine ağırlık verilmeye başlandı. Çok daha fazla ülkeye Türk Hava Yolları uçmaya başladı ve çok farklı ülkelerden çok farklı turist profilleri getirilmeye başlandı."

Başlangıç için iç turizm

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, hedeflerde bir yer kısıtlaması yapmadıklarına dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Başlangıç için içeriden başlayacaksınız. Zaten dünya da bunu bu şekilde bekliyor ve bütün dünya bu şekilde oluyor. Siz önce iç dinamiklerinizi harekete geçireceksiniz. Dışarısı gözlemleyecek. Haziran sonuna kadar iyi bir ivmeye gelecek. Sizin bu taahhüt ettiğiniz standartları nasıl tutturduğunuz, içeride döngüyü nasıl sağladığınızı onlar da hem kendi basın yayın organları hem de sosyal medya aracılığıyla görecekler. Zaten belli bir seviyede güveni oluşturuyorsunuz. Zaten biz bu standartları yaratabilmek için farklı yöntemlere geçtik. Avrupa'da uygulanmayan yöntemlere geçtik."

Tesislerin haziran başında açılmaya başladığını hatırlatan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ayın 15'inden sonra hızlanarak devam edecek. Temmuz itibarıyla açılmayı hedefleyen tesislerin hepsinin açılacağını düşünüyorum. Bizim ve İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelgeler var. Bu geneldeye uymak zorundasınız. COVID'den kaynaklanan belli kriterler var. Özünde 3 ana kuralı içeriyor. Personelin pandemi eğitimi, hijyen kuralları ve fiziki mesafeyi içeren bir genelge. Konaklama tesisleri buna uyacak."

Turizmde sertifikasyon

Turizmde pandemi sonrası yaşanan gelişmeleri ve sertifikasyon uygulamasını anlatan Ersoy, "Bizim sadece Türk misafiri ikna etmemiz gerekmiyor, yabancı misafiri de ikna etmemiz lazım. Bağımsız, tarafsız firmalar bu açıdan önemli ama ikinci noktası şeffaflık." dedi.

Sertifika edilmiş tesislerin kapılarında ve görünen yerlerinde sertifika belgeleri bulunduğunu aktaran Ersoy, her otele, konaklama tesisine, havalimanına, taşıta özel hazırlanan belgelerin üzerindeki QR kod sayesinde misafirlerin yapılan denetim raporlarına erişilebildiğini kaydetti.

Bakan Ersoy, turizm açısından sertifikasyon uygulamasının kurallarına ve önemine değinerek, tesislerin bu belgeyi kaybetmemek için çok ciddi çaba sarf edeceğinin altını çizdi.

"İkinci dalga, ekonomi virüsü"

Bu sene tesislerin fiyat artırma beklentisi içinde olmadığını aktaran Ersoy, tekrar bir başlangıç yapabilmenin amaçlandığını dile getirdi. Ersoy, sertifikasyona başvuru sayısının 500'ü geçtiğinin de altını çizerek, "Bu sene açılacak tesislerin yarısının bu sertifikasyona dahil olacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

Mehmet Nuri Ersoy, sertifikasyonu salgın bittikten sonra da devam ettirmek istediklerini sözlerine ekleyerek, şunları söyledi:

"Pandemiye özgü bazı kriterler kalkacak ama ilave yeni kriterler getireceğiz. Türkiye'yi sertifike edilmiş konaklama tesisleri ve turizm taşıtları, havalimanlarıyla ayrıştırmayı düşünüyoruz. Kuralları ne kadar üst seviyede standardize ederseniz nitelikli turistin ilgisini o kadar çekersiniz."

Dışarıdan turistlerin Türkiye'ye ne zaman gelmeye başlayacağının sorulması üzerine Ersoy, "İkinci dalgadan bahsediliyor. Bana göre ikinci dalgası, ekonomi virüsü bunun. Bu bizim beklediğimiz bir şey sonuçta. Ülkeler sınırlı kaynaklarını kendi ekonomilerine aktarmak ve ekonomilerinin dışına çıkmasını engellemek istiyor." dedi.

Bakan Ersoy, Almanya ve diğer ülkelerdeki muadil bakanlıklarla düzenli olarak görüştüklerini belirterek, "Sertifikasyon konusunda çok başarılı buluyorlar. Avrupa'da bu işi bu kadar düzgün ve güvenilir şekilde yapan ilk ülke Türkiye." diye konuştu.

"Dünyada uygulanan sistemlere adapte olmak zorundayız"

Bugün itibarıyla Almanya'dan Türkiye'ye uçakların ve Alman yolcuların da gelmeye başladığını belirten Ersoy, Türkiye'ye gelen turistleri nelerin beklediğine ilişkin şu bilgileri verdi:

"Normalleşme süreciyle birlikte dünyada uygulanan sistemlere adapte olmak zorundayız. Yabancı misafir olarak Türkiye'ye geldiğiniz zaman, özellikle turist kabul eden Antalya, Bodrum, Dalaman, İzmir, İstanbul ve İzmir havalimanlarımızda Sağlık Bakanlığımızla birlikte test merkezleri kurduk.

Girişte sağlık denetiminden geçiyor, vücut ısınız ölçülüyor. Ateşiniz 37,8 derecenin üzerindeyse ve semptomlardan bir tanesini taşıyorsanız, şüpheli görüntünüz varsa o zaman sizi teste tabi tutuyoruz. PCR testi, çok hızlı, bir saat içinde sonuçlanan bir test. Negatifse zaten sorun yok. Pozitifse o zaman tedavi görmeniz gerekiyor."

"Önceliğimiz karşılıklı olarak bütün ülkelerle hava trafiğini başlatmak"

Turizmde yeni tip koronavirüs (COVID-19) tedbirleriyle birlikte turizm sektöründe yapılanlar konusunda yurt dışında ilgili kişileri bilgilendirdiklerini anlatan Ersoy, şunları kaydetti:

"Önceliğimiz karşılıklı olarak bütün ülkelerle hava trafiğini başlatmak. Çok sayıda Türk kökenli vatandaşımızın Avrupa'da yaşamasından dolayı da Avrupa ile farklı ilişkilerimiz var. Onlar zaten normal olarak yılda 1-2 kere Türkiye'ye geliyor. Bunların da bir trafiği var ve bu trafik kesilemez ki, bu trafik başladı. İkinci Avrupa ülkelerinin özellikle Türkiye'de çok ciddi turizm yatırımları var. Onlar da ticaretin başlamasını istiyorlar."

"19 Haziran'da bu 60 ülkenin büyükelçilerini Antalya'ya davet ettik"

Riskleri daha az olduğu için turizm sektöründeki küçük işletmelerin tesislerini açmaya başladığını dile getiren Ersoy, şöyle devam etti:

"Kurumsal işletmeler veya zincir oteller için de şöyle bir kolaylık var; tesislerinin yarısını açıyor, diğer yarısı için izleyip görmek istiyor. Otellerin tesislerini açmaları yönünde tavsiyeler var. Bu önümüzdeki senenin hazır olması açısından da önemli. İkincisi sizin korumak zorunda olduğunuz yetişmiş personeliniz var. Bu personeli kaybetmemek açısından da önemli. Hayata geçirilmesi lazım ama 'Ne ön görüyorsunuz?' diyorsanız bu iş başlıyor, başladı. Haziran ayı itibarıyla artarak devam edecek, temmuz ayında ciddi bir şekilde yabancı trafikte de artış olacak ve yavaş yavaş ağustos ayı gibi biz birçok ülkeyle trafiği tamamlamış olacağız.

Mayıs ayında biz ilk operasyonu başlattık. Türkiye'ye en fazla misafir veren 60 ülkeye mektup yazdık. Bu mektuplarla birlikte iki tane ek dosya gönderdim. Dosyalardan biri Türkiye'nin başlattığı sertifikasyon programıydı, ikincisi ise hastane altyapımızla ilgiliydi. Sonra o ülkelerin Türkiye'deki elçileriyle tek tek görüşerek bu uygulamaları anlattık. Aynı anda bizim o ülkelerdeki Türk Büyükelçilerini bilgilendirdik ve onlarda bulundukları ülkelerdeki makamlarla görüştüler. Ardında da Dışişleri Bakanımızla beraber telefon diplomasisi başlattık."

"İç pazarda hareketlilik başladı"

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, konaklama tesislerinde fiyatların dövize endeksli olduğunu hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Salgın öncesi kurun durumu göz önüne alınarak erken rezervasyonlarını yapmış olanlar için bir fiyatlama vardı. Kurlar artmış olsa dahi o fiyat farkları yansıtılmadı. Yani ilk açıklanan Türk lirası fiyatları üzerinden revize yapılmadı. Yabancıyla kıyasladığınız zaman yerli misafirler daha ucuza gelmiş oldu. Yani kasım ayında açıklanan fiyatlar neyse aynı fiyatlarla devam ediliyor şu anda baktığınız zaman. Benim gözlemlediğim birçok tesiste öyle ama zaten bu sene otelcinin esas hedefi -konaklama tesisleri için söylüyorum- bunu tekrar bir başlatıp sistemin çalıştığını gösterebilmektir."

Mehmet Nuri Ersoy, 1 Haziran sonrasındaki hareketliliğe değinerek, şunları kaydetti:

"İç pazarda hareketlilik başladı, çok düşmüştü. Kapıları kapattık, her şeyi kapattık. Şehirlerarası yasakları zaten biliyorsunuz. Yüzde 2-3'lere düşmüştü hareket. Şu anda yüzde 45-50'lere geldi. İç turizm hareketi başladı. İleriye dönük de ölçümlüyorum anlık diye bakmayın. Rezervasyon akışlarını alıyoruz biz. Rezervasyon akışlarıyla geçen sene bugünü kıyasladığınız zaman yüzde 45’lere geldi. Bu demektir ki, haziran sonuna kadar geçen seneki rakamları iç turizm hareketleri yakalayacak. İç turizm açısından bakarsanız çok iyi."

Beyoğlu Kültür Yolu Projesi

Beyoğlu Kültür Yolu Projesi'nin, Galataport ile başlayıp AKM ile geliştiğini anlatan Ersoy, şöyle devam etti:

"İlk aşamasını geçen hafta gerçekleştirdik. Belli duraklar belirlemiştik. Galataport, Galata Kulesi, Doğan Apartmanı’nın önünden, Tarık Zafer Tunaya... Narmanlı Han bitmişti zaten. Atlas Pasajı, Emek Sineması... Şimdi ilave birkaç şey daha ekledik, Mısır Apartmanı, Mehmet Akif Ersoy'un Müze Evi, Fransız Konsolosluğu, Taksim’deki cami altında gerçekleştirilecek olan kültür merkezi ve AKM'ye bağlanan bir sistem. Orada çok hızlı hareket ediyoruz, Tarık Zafer Tunaya'yı hizmete aldık. 7 Haziran diye söz vermiştik. Orası çok amaçlı bir salon. İçinde bir tiyatro var, yaklaşık 100 koltuklu. Bir de 97 koltuklu sineması var. 140 metrekarelik çok amaçlı bir salonu ve iki de küçük salonu var. Düzenli tiyatrolar sergilenecek."

"Böylelikle Beyoğlu’na eski canlılığını getirmeye çalışıyoruz"

Ersoy, Atlas Pasajı'nın da proje içinde yer aldığını ifade ederek, "Orada çok yoğunlaştık. Beklentinin çok üzerinde bir bina çıktı. Orayı renove ettikçe altından şaheserler çıktı." değerlendirmesinde bulundu.

Galataport'un cazibe merkezi oluşturduğunun altını çizen Ersoy, "Orası sadece bir liman olmaktan çıktı. Yaşam merkezi. Hem yerli hem yabancı turisti etkileyen bir çekim trafiği oluştu. Bu trafiği Galata Kulesi veya oradan Doğan Apartmanı’nın önünden Tarık Zafer Tunaya’dan Beyoğlu’na bağlamak, Beyoğlu’nda da birçok kültür noktası yaratarak AKM’ye kadar bağlamak. Böylelikle Beyoğlu’na eski canlılığını getirmeye çalışıyoruz." diye konuştu.

"15 Eylül'de Galata Kulesi'ni yeni yüzüyle açacağız"

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Galata Kulesi’nde de ciddi bir renovasyona başladıklarına dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Geçen hafta itibarıyla projelendirmeleri tamamlandı. Haziran ayı içinde ihaleleri bitiyor. Hedefimiz 15 Eylül. 15 Eylül’de Galata Kulesi’ni yeni yüzüyle açacağız. İçinde kafeterya, restoran, mutfak ve idari ofisler var. Böyle kullanılmaması lazım. Galata Kulesi İstanbul’un ilk orijinal meydanlarından birinde. Ceneviz Meydanı. O aslında yangın kulesi. Biz onun içini komple soyuyoruz. Kule özelliğini koruyoruz ama içindeki o bin metrekarelik kapalı alanı boşaltıp, müze haline getiriyoruz."

Kule, cazibe noktası olarak insanları çekecek. Kulenin üzerinden gördüğünüz diğer kültür varlıklarımız, arkeolojik değerlerimiz ve tarihi yapılarımızın detaylarını, içerideki müzede göreceksiniz. Biraz dijital, modern bir teknoloji müzesi haline de getiriyoruz. Çevresi zaten kafe, restoran. O esnafın işi. Seyir terasından merdivenle inerken bütün bu müzeyi dolaşarak ineceksiniz. Yani cazibe noktası, sizi İstanbul’un diğer cazibe noktalarına yönlendirecek."

"AKM sadece bir bina değil, bir konsepttir"

Mehmet Nuri Ersoy, tarihi bölgenin, yuvarlak bir alan içinde olduğunun altını çizerek, şunları aktardı:

"Dairenin içerisinde uygunsuz, oraya aykırı bir yapı var. O yapıyı da kamulaştırma çalışmalarını başladık. Yokuşta biliyorsunuz orası. Yokuşu da doğal bir amfi tiyatro haline getireceğiz. Bize bağlı kültür kurumları orada aktiviteler gerçekleştirecek. Bir kültür sanat meydanı şeklinde de olacak. Oradan yürüyerek Tarık Zafer Tunaya’da sergiler, tiyatrolar vs. göreceksiniz. Sizi Beyoğlu’na bağlamaya çalışıyoruz."

Çalışmaların hepsini yıl sonuna bitirmeye çalıştıklarını söyleyen Ersoy, şöyle devam etti:

"Eylül sonuna kadar Atlas Pasajı’nda hem bir sinema müzesi hem de çok güzel bir sinema salonu yapıyoruz. Bundan sonra Yeşilçam’ın galalarını orada yapacak, o eski atmosfere gideceğiz. AKM’nin inşaatını da yıl sonuna tamamlayıp içerisine bir kültür sokağı oluşturuyoruz. AKM sadece bir bina değil, bir konsepttir. Onunla ilgili birçok hukuki ve yasal düzenlemeler de yapıyoruz. AKM İstanbul’un sanat merkezi olacak. Yönetimi de orada olacak. Bizim hedefimiz yıl sonuna kadar inşaatını bitirip yönetim kadrolarının binaya yerleşmesi. İçinde yönetimli hayat başlayacak."

"Turizm gerekçe olarak gösterilmesin"

Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla ilgili bir soru üzerine Ersoy, hukuki sürecin devam ettiğini hatırlatarak, "Türkiye bir hukuk devleti, Danıştay'ın vereceği karara göre hükümet gerekli uygulamaları alır." dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Ayasofya'nın ibadete açılmasının turizme etkilerine ilişkin, şu değerlendirmede bulundu:

"Mahkemenin kararından sonra turizm açısından endişelenmem. Biz onun çözümünü buluruz. Onu da çok güzel yönetiriz. Turizm bir gerekçe olarak gösterilmesin. Bizim çok iyi yönetebileceğimiz bir süreç. Başarılı da oluruz. Ama dediğim gibi şu anda yorum yapmak için erken."

Danıştay'ın kararının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin alacağı kararlara göre gerekli düzenlemelerin yapılacağını vurgulayan Ersoy, "Önden yapılan spekülasyonlara pek inanmıyorum da güvenmiyorum da." ifadesini kullandı.

AKM ile Taksim Camisi'nin de yıllarca konuşulduğunu ve şu an çok güzel eserlerin yapıldığını dile getiren Ersoy, "Siz konsantre olup çözüm ararsanız çözüm var, başarılı çözümler var. Herkes rahat etsin." şeklinde konuştu.

Turizm