TÜDÖKSAD Başkanı Kadir Efe: Döküm sektörü yüzde 20–25 düşüş yaşayabilir, ama fırsatlar var
Sektörün Yönü programında Süheyla Yılmaz’ın sorularını yanıtlayan Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) Başkanı Kadir Efe, Döküm sektörünün 2024’de cirosunun yüzde 20 – 25 oranında azalmasını öngörürken sektörü bekleyen avantajları da sıraladı.
Süheyla Yılmaz: Döküm sektörü en az üç yüz parametreyi bir araya getiren sanayide en önemli sektörlerden biri. Peki biz bunun öneminin ne kadar farkındayız? Ülkeyi ekonomisini sırtlayan bir sektörden bahsediyoruz ve nasıl bir önem arz ediyor sizden dinleyelim.
Kadir Efe: Süheyla Hanım zaten girişinizde fevkalade güzel özetlediniz. Minimum 300 parametrenin bir araya geldiği, her yerde karşılaşacağınız bir sektörden bahsediyoruz. İnşaattan, tarıma, makineden, otomotive, hatta sanata pek çok alanda faaliyet gösteriyor. Hem Türkiye’de hem de dünyada bazı sanatçılar sadece döküm üzerine çalışıyorlar.
Döküm tarihi itibariyle çok eski bir sektör, çok iyi biliyorsunuz. Olmayan sanayi dalı yoktur. Çünkü sonuçta illa ki direkt olmasa bile indirekt döküm sektörüyle karşılaştığınız muhakkak bir yerler vardır, olmak zorundadır. Ticaretin çok önemli bir parçası, ihracatın çok önemli bir parçası. O bağlamda da hep geliştiriyor kendisini. Sizin de belirttiğiniz gibi peki bu kadar yaygın ve mühim bir sektör ne kadar tanınıyor? Maalesef orada bizim de dökümcüler olarak eksiklerimiz veya hatalarımız var, diyebiliriz. Sektörü çok iyi tanıtabildik mi, sektör aslında neler yapıyor bunu anlatabildik mi? İşte programınızda verdiğiniz en önemli mesaj aslında bu. Onun için ayrıca bir kere daha teşekkür ediyorum. Hem sizlerin sayesinde hem de bizim de bu konuda çaba göstermemizle öneminin tüm kesimlerce anlaşılıyor olması lazım.
Süheyla Yılmaz: Küresel iflasların hızlanacağının öngörüldüğü bir ortam, bir şekilde istihdamın da bir kısılması demek. Döküm sektörü nasıl bir istihdam yaratıyor? Kolay günlerden geçmiyorken döküm sektörüne neden yönelmek gerekiyor?
Kadir Efe: Doğrudan istihdam zannediyorum70 binin üstü. Fakat döküm sektörünün en önemli noktası şu: İndirekt istihdamı kendi doğrudan yarattığı istihdamdan çok daha büyük, misli misli üzerinde. Üretimler, birden çok ayakta farklı farklı platformlarda yapılıyor. Fakat şimdi öyle bir noktaya geldik ki artık son teknolojiler ile iç içe entegrasyona gitmek zorundayız.
Sektörde muhakkak yeni gelişimler, yeni teknolojiler takip edilmek zorunda olduğu için özellikle beyaz yakadaki mühendis kadrosunun diğer sektörlere nazaran kesinlikle oransal açıdan fazla olduğunu söyleyebilirim.
Süheyla Yılmaz: Diyelim ki bir genç girişimci arkadaşımız geldi, dedi ki ben de döküm sektöründe var olmak istiyorum. Kadir Efe'nin anlattıklarından çok etkilendim ve ben de dedi gireceğim bu işe. Ne yapması gerekiyor? İzlemesi gereken adımlar neler?
Kadir Efe: Mavi yaka dediğinizde halihazırdaki çıraklık, kalfalık, ustalık sistemi söz konusu ve bu çok doğru bir sistem esasında.
Beyaz yaka tarafına geldiğinizde ise çok iyi bir eğitim bekliyoruz. Genç arkadaşlarım belki bana kızacaklar ama kızmasınlar ben de mühendisim. Onlardan konsantre oldukları veya eğitimini aldıkları alanı benimsemelerini ve benimsedikten sonra sektörün nasıl bir gelişimi haiz olacağını, neler yapabileceğini bilmelerini bekliyoruz. Üniversite diploması sadece askerlikte veya evlenirken kullanacağımız bir belge değil artık. Şu konjonktürde üniversiteden anladığımız gencin ‘ben bir noktaya konsantre oldum’ demesidir. Sadece mühendislik dalı için konuşmuyorum, her dal için bu böyle. Eğitimden sonra deneyim gelecek. Bu sektörde deneyim çok önemli. Fuarlarda ve seminerlerde de görüyorum ki bu deneyimi elde ettikten sonra kendilerinde bir ışık görülüyorsa yurtdışına açılabilirler. Firmaların bu gençlerin peşine düştüklerini görebiliyoruz. Yani sebat ve çalışma.
Süheyla Yılmaz: Asıl önemli noktalardan biri de ihracat bacağı. Cari çığı bitirebilmemiz, sağlıklı bir cari fazla verebilmemiz için dış ticaretimizin sağlam olması şart. Bu doğrultuda döküm sanayinin ihracattaki rolü nedir?
Kadir Efe: Döküm sanayi ihracatta da çok başarılı. 9 milyar dolar 2023’teki toplam ciro. Bunun 7 milyar doları doğrudan ihracat. Yani aslında döküm sanayinin üretimin yüzde 70’i ihracat için yapılıyor. Burada da Avrupa Birliği bizim için çok önemli. Avrupa’nın hele de Almanya’nın zayıflamış olması bizim için de önem arz ediyor.
Süheyla Yılmaz: Bizimle pek tabii 2023 rakamlarını paylaşıyorsunuz. Bir öngörüde bulunmak gerekirse eğer, 2024 rakamları, 2023’ü devirebilecek mi?
Kadir Efe: Süheyla Hanım çok net konuşmak lazım. Mayıs çok zor görünüyor. İnşallah deviririz ve ben yanılırım ama zor görünüyor. Muhtemelen döküm sektörü bu yıl yüzde 20 – 25 arasında düşüş yaşayacak. Bir kere daha belirteyim ki inşallah ben yanılırım. Bizim sadece Avrupa Birliği’ne odaklanmamız çok yanlış. Yavaş yavaş firmalarımızda bu algı da açılıyor. Amerika pazarı da bizim için önem arz ediyor. Asya'ya ihracat yapan firmalar, sanayici arkadaşlarımız var. Afrika var. Sonuçta ihracatçı muhakkak ve muhakkak ürettiği ürünü satmak zorunda.
Sizin bitmiş ürün dediğiniz, yani bugün A firmasına yarın B firmasına satacağınız hiçbir ürününüz yok. Biz genellikle fasoncuyuz. Arkadaşlarım bana kızmasın ama bir otomotiv sektöründe diyelim, bir otomotiv sektöründe ta ki çizimlerle başlayan, ondan sonra kimyasalı vesairesi hepsi beraber yapılıyor. Sonuçta sizin bugün ürettiğiniz bu bardağı yarın bir bardak olarak ikinci bir firmaya satabilme şansınız yok.
Fakat bunu da avantaja çevirebiliriz. Diğer pazarlara açılabiliriz. Geçen haftalarda İtalya'daydık. Daha önce misafir ettiğimiz 5 dökümhaneye iadei ziyarette bulunduk. Oralarda da kayıp üç aşağı beş yukarı bizdeki gibi.
Şu bir gerçek ki herhalde bugün ihracata çalışan döküm firmalarının çoğu ya başa baş çalışıyor ya da üzgünüm ama biraz eksiyle çalışıyor. Çünkü bugün bu firmaların Süheyla Hanım, istediği zaman girip istediği zaman çıkabilme şansı yok. Yani kontratlar ağır yükümlülük altında bırakıyor. İşte orada kitleniyorsunuz. O alanı bırakmamak için elinizden ne geliyorsa deniyorsunuz .
Yine İtalya örneğinden gidelim. Ortalama 20 – 25 bin ton kapasitelerle çalışıyorlar. Yani büyük bir yatırım yapıp da kapasitelerini artırmamışlar. Ama yaptıkları ürün hakikaten iyi kalitede ve minimum istihdam ile gerçekleştiriyorlar. Verdikleri rakamlar bende ama rakamlara baktığınız zaman evet bizim ortalamalarımızın tam 2 misli.
Misli ücretlerle çalışanları var, beyaz ve mavi yaka ama sorduğumuz zaman da kişi başı üretimi 200 ton. Türkiye'de 100 ton. Burada avantajımızı kaçırıyoruz. Yani bütün olay dönüyor, dolaşıyor, verimliliğe geliyor.
Şimdi bu ortamda Çin ile nasıl baş ederiz.Çin'i siz tabii benden çok daha iyi biliyorsunuz. Çin yüksek, daha doğrusu uzun süreli işlere yönelmiş durumda.
Yani mesela biz bazı dokümhaneler vardır ki günde10 – 15 defa parça değiştirirler. Çinlilere baktığımız zaman haftada bir değiştiriyor. Böyle bir hat kurmuş. Öyle bir müşteriye sahip. Şimdi onunla kalkıp da ben seninle baş ederim demek yanlış. Teşviklerine hiç girmiyorum bile. Yani bildiğimiz teşvikler var. Bilmediğimiz teşvikler var. Özellikle bazı arkadaşlarımızın bu Çin ziyaretlerinde aldığı güzel teklifler var. Sadece maddi olarak değil ar –ge, arazi hatta hazır fabrika gibi destekler alıyor Çinli döküm sektörü.
Bize dönüp baktığınıda ise arsa, yerleşke sıkıntısı sadece döküm sektörünün değil genelin sıkıntısı. Türkiye’nin buna rağmen avntajlarını görmesi lazım. Örneğin covid’den sonra dökümhaneler ful kapasite çalışmaya başladı. Çünkü Çin ister istemez aradan çekilmek zorunda kaldı. Coğrafi avantajımızı iyi kullanmamız lazım. Daha kaliteli ve niş ürünler çıkarmaya yönelmemiz lazım.
Şimdi dökümhanelerin artık yapması gereken en önemli iş kapasite artışı değil nihai ürüne yönelmek, işlemeye yönelmek olmalı. İyi boyahanelerinin olması, iyi galvanizleme hatlarının olması iyi bir komponent haline getirip satabilmeleri lazım. Yani ez cümle sanayici arkadaşlarımı tenzih edeyim, kendim için konuşayım tonaj yarışı odaklanılması gereken yer değil.
Süheyla Yılmaz: Biraz da TÜDÖKSAD’ın faaliyetlerinden bahsedelim. İkinci defa başkan seçildiniz.
Kadir Efe: Tüdöksad’da genel teamül 2 dönem, onu belirteyim. Sağ olsun tabii ki arkadaşlarımız. Sadece şahsım değil tabii yönetim kurulunu kastediyorum ilişkilerimizde de açık ve samimiyiz, güzel bir iletişim kurduk. İnşallah bizim görev süremiz bitene kadar da bunu devam ettiririz.
Tüdöksad 1976’da Turgut Özal'ın kurduğu bir dernek. Daha önceden ağırlıklı dökümcülerin sonrasında da döküm tedarikçilerinin katılımı ile büyümüş. Gördüğüm kadarıyla başarılı da gitmiş. Tüdöksad sadece sektör temsilciği değil lobi faaliyetlerini de yönetiyor. Sayın bakanlarımız başta olmak üzere bize açılan her kapıdan girip gerekli briefleri veriyoruz.
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) Başkanı Kadir Efe'nin Söktörün Yönü'ne verdiği röportajın tamamını buradan izleyebilirsiniz...