'Tekstilde sürdürülebilir başarı için hedef ülkelerde yapılanmalıyız'
Türk tekstil sektörünün global başarısının sürdürülebilir olması için hedef pazarlarda Türkiye’nin marka değerinin artırılması gerektiğine işaret eden UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, pandemi döneminde global tedarik zincirindeki kırılmalar sonucunda Türkiye’nin öne çıktığını, özellikle Avrupa ve Amerikalı alıcıların yönünü Türkiye’ye döndüğünü söyledi.
Esra ÖZARFAT
BURSA - Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Başkanı Pınar Taşdelen Engin, tekstil sektörünün dünyada bir marka haline gelebilmesi için tüm ihraç ürünlerinde Türkiye’nin marka değerinin artırılması gerektiğini söyledi.
Tekstil sektöründeki gelişmeleri DÜNYA’nın Bursa Bölge Temsilcisi Ömer Faruk Çiftçi ile paylaşan UTİB Başkanı Engin, özellikle hedef pazarları mercek altına alarak burada Türkiye markasını yükseltmek gerektiğinin altını çizdi. Pınar Taşdelen Engin şunları söyledi: “Her sektör ayrı ayrı çaba gösteriyor. Oysa içinde bakanlıkların, kamunun, ihracatçılar meclisinin, özel sektörün olacağı bir proje olarak ele alıp topyekün bir hareket başlatmamız lazım. Hedef ülkelerde bir an önce yapılanmamız lazım.” Uzakdoğu’dan Türkiye’ye yönelen tekstil talebinin devam etmesini öngördüklerini ifade eden Engin, bu noktada Türk tekstilinin hacim sorunu yaşamadığını, firmaların kolektif çalışmalarıyla, oluşacak talebin karşılık bulabileceğini aktardı. Bunun örneğinin ev tekstilinde yaşandığını hatırlatan Pınar Taşdelen Engin, ev tekstilcilerinin bir araya gelerek Çin’e ihracatlarını artırdıklarını anlattı. Engin, “Kapasiteleri sadece özel, nitelikli, katma değerli ve butik ürünlerle doldurmak mümkün değil. Tekstil sektörü olarak amacımız katma değerli üründen daha fazla pay almak olmalı. Gelinen noktada tekstil ürünleri ihracatımızın yüzde 20’sini teknik tekstiller oluşturuyor. Ama bunun yanında standart ürünleri de yapmaya devam edeceğiz” dedi.
“Önümüzde fırsat var, değerlendirmeliyiz”
Aşı uygulaması ve normalleşmenin ardından ihracat pazarlarının yeniden hareketlendiğine dikkat çeken Engin, pandemi döneminde kırılan tedarik zincirine rağmen Türkiye’nin çok büyük problem yaşamadığını ifade etti. Amerika ve Avrupa’nın yüzünü Türkiye’ye dönmek istediğini kaydeden Pınar Taşdelen Engin, “Önümüzde bir fırsat var, değerlendirmemiz gerek. Özellikle Amerika bizden almaya çok niyetli. Bizden gelen ürünleri beğeniyorlar. Amerika’ya tekstil ihracatında artış gözleniyor. Bizim bu noktada hızlı hareket etmemiz gerek. Çünkü Amerikalı alımda hızlı karar vermek istiyor. Büyük markalar alıma Amerika’da karar veriyor. Ama bizim ürettiğimiz ürün Fas’a mı, Romanya’ya mı gidiyor bilemiyoruz. Özetle, Amerika’da yapılan etkinlikler sadece Amerika için değil. Oradan dünyaya satmış oluyoruz. Ayrıca İngiltere de hala önemli bir pazar Türk tekstili için. Önümüzdeki günlerde orada özellikle giyimlik tekstiller için çeşitli çalışmalar yapacağız” değerlendirmesini yaptı. UTİB’in Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığı tekstil ihracatı eylül ayında yüzde 18,64 artarken, yılın 9 ayındaki ihracat rakamı yüzde 40 artışla 84 milyon dolar oldu.
“Tekstilde yatırımlar başlayacak”
Türkiye’nin bir tekstil ülkesi olduğunu ve sektörün gelecek adına büyük potansiyel taşıdığını belirten Engin, önümüzdeki süreçte finansal yapısı çok kırılgan olmayan firmaların yatırımlara başlayacağını söyledi. Pınar Taşdelen Engin, “Pandemi sürecinde pazarda yaşanan daralma ve belirsizlik doğal olarak firmaları olumsuz etkilemişti. Bu süreçte devletin destekleri ve sektörün hızlı hareket ederek, maske ve koruyucu giysiler gibi alanlara yönelmesi krizin etkilerinin çok yüksek olmasını engelledi. Firmalar zor bir dönemden geçerken, yeni yatırımlar doğal olarak askıya alınmıştı. 2021 yılbaşından itibaren piyasalarda yeniden bir hareketlilik söz konusu. Mevcut yatırımların revizesine yönelik yatırımlara rastlıyoruz. Ancak kapasite artırımına yönelik yeni yatırımlardan söz etmek için şu an erken. Devlet tarafından tekstile daha fazla teşvikler sağlanırsa bunun önü daha da açılır. Özellikle 5 ve 6’ncı bölge desteklerini kapsayan yerler konfeksiyoncular için gözde bölgeler. Bazı özel sanayi bölgelerinde de teşviklerin devam etmesi lazım. Desteklerin yanı sıra devlet Türkiye’nin aynı zamanda bir tekstil ülkesi olduğunu söylemlerine de taşımalı” diye konuştu.
“Geri dönüşüm ürününün hammaddesi atık pozisyonundan çıkarılmalı”
Dünyanın büyük markalarının artık geri dönüştürülmüş hammaddeden ürün üretme trendi başlattığını vurgulayan Engin, ancak bu ürünlerin üretiminde kullanılacak hammaddenin atık pozisyonunda bulunduğu için ithal edilemediğini söyledi. Pınar Taşdelen Engin, “Recycle ürünün hammaddesinin atık olarak gözüküyor olması büyük bir yanlış. Türkiye’de üretimi başladı, yapan firmalar var ama yeterli değil. Türkiye’den çok büyük alım yapan firmalar artık sattıkları ürünlerin belli bir kısmını recycle ürünlerden oluşacağını söylüyorlar. Yavaş yavaş sektörde başlayan recycle mantığı onların da zorlamasıyla bir patlama yaşamak zorunda. Çünkü çok büyük rakamlar. Buna bağlı olarak polyester iplik yatırımları arttı. Bizim bunu karşılayabiliyor olmamız lazım. Bununla ilgili hem yatırımlara mutlaka teşvik verilmeli. Hem de recycle ürün için kullanılacak hammadde atık pozisyonundan çıkarılmalı” dedi.
“Tekstil sektörünü zorlu bir süreç bekliyor”
Yeşil Mutabakat’ın Avrupa ile ticaret ilişkileri olan herkesi etkileyecek bir mutabakat olduğuna dikkat çeken Engin şu değerlendirmeyi yaptı: “Dönüşüm sürecini yakından takip ediyoruz. UTİB, UHKİB ve BTSO ortaklığında kurduğumuz BUTEKOM’da özellikle çevreci üretim konusuna odaklanan eğitimler düzenliyoruz. AB pazarına yapılan ihracatın içerdiği karbon için, ton başına güncel değer olan 30 Euro ödemek zorunda kalınacak. Bu yoldan hareketle tekstil sektörünün 135 milyon Euro’ya yakın bir maliyet ile karşı karşıya kalması bekleniyor. Vergisel yükün yanında; üretim sürecinde elektriği yoğun olarak kullanan tekstil sektörünün diğer sektörlere nazaran Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD) riskine karşı daha kırılgan halde olduğu görülüyor. Bu nedenle elektrik sektörünün karbonsuzlaşması başta tekstil sektörümüz olmak üzere tüm sektörlerin rekabet düzeylerini korumaları için önem aşıyor. Bir diğer önemli başlık ise üretimde tehlikeli kimyasalların kullanımı ile mücadele edilmesi. Tüketicileri ve üreticileri daha sürdürülebilir tekstil hammaddelerine yönlendirilmesi ve yeniden kullanım, onarım gibi hizmetlere daha kolay erişim sağlanması da strateji içerisinde yer alıyor. Bu konuda da tekstil sektörünü zorlu bir süreç bekliyor. Yeşil Mutabakata uyum konusunda Bakanlığımız ve Türkiye İhracatçılar Meclisimizin önderliğinde, konu hakkında sürekli bilinçlendirme faaliyetlerinin düzenlenmesi gerekiyor. Konu ile ilgili devlet destekleri ile stratejik planların detaylarıyla önceden tasarlanması ve firmalarımızın hangi alanda neler yapmaları gerektiğinin net olarak ortaya konulması ve firmalarımızı kamu ile işbirliği içinde süratle doğru alanlara yönlendirmemiz gerekiyor.”
TechXtile Start-Up Challenge girişimcilik platformu haline geldi
Tekstil sektöründe istihdam açığı olduğuna ve öğrencilerin bu bölümü tercih etmesi çalışmalar yaptıklarına ve burs verdiklerine vurgu yapan UTİB Başkanı Engin, bunun yanı sıra girişimciliğin özendirilmesi için yürütülen TechXtile Start-Up Challenge programıyla ilgili de bilgi verdi. TechXtile Start-Up Challenge’ın Türkiye’nin tekstil sektörü odağındaki en önemli girişimcilik programı olduğunun altını çizen Pınar Taşdelen Engin şunları söyledi: “Pandemiye rağmen geçen yıl yüzde 66’lık rekor bir artışla 174 projenin yarıştığı programımıza, kadın girişimcilerimizin yoğun katılım göstermesi ile de dikkat çekti. Sürekli yaşayan bir girişimcilik platformu haline gelen programımızı daha etkili kılmak için bu yıl yeni ve büyük bir adım daha attık. Mart ayında gerçekleştirdiğimiz çalıştay sonucunda; 2021 yılında girişimcilik ile ilgili tüm faaliyetleri tek çatı altında toplayan bir girişimcilik platformuna dönüşümü sağladık. TechXtile Platform ile hem bireysel girişimcilerin hem de firmaların girişimcilik yönlerini ön plana çıkarmayı hedefliyoruz. Girişimci adaylarının projelerinin yarıştığı ‘Start-Up Challenge’ın yanı sıra, firmaların inovatif çalışmalarını diğer paydaşlar nezdinde sergileyeceği ve yarışacağı ‘İnovasyon Ligi’, Ekosistemi geliştiren ve ilham veren ‘Akıl-Fikir Buluşmaları’, kıymetli eğitimleri içeren ‘Akademi’ son alarak da finalistlerin üyeliğiyle sürekli desteklendiği ‘Members Club’ ile kesintisiz yaşayan, tekstil düzeyinde sürekli özelleşmiş bir girişimcilik platformu haline getirdik. TechXtile Start Up Challenge için 13 Eylül’de başvuru sürecini başlattık. Girişimcilerin son başvuru tarihi ise 24 Ekim olarak belirlendi. Başvurular tamamlandıktan sonra eğitim v e değerlendirme süreçlerine geçeceğiz. 9 Aralık’ta ise gerçekleştireceğimiz final töreni ile kazananları açıklayacağız.”
Rakamlarla tekstil sektörü
- Eylül ayında sektör ihracatı % 37.5 artarak 944,6 milyon dolar oldu.
- Sektörün bu dönemde toplam ihracattan aldığı pay yüzde 4.5
- UTİB’in Eylül ayı ihracatı ise % 24 artarak 120,1 milyon dolar oldu.
Geriye dönük 12 aylık ihracatı %24 artışla 1,27 milyar dolar oldu.
- Sektör doğrudan ve dolaylı olarak 2 milyonu aşkın kişiye istihdam sağlıyor.
- Türkiye ev tekstilinde dünyanın 4’üncü, tekstilde ise Avrupa’nın 3’üncü büyük ihracatçısı.
- Sektör her yıl 15 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası veriyor.
- Türkiye’nin tüm sektörlerde kilogram başına ihracat birim fiyatı ortalaması 1.12 dolar, UTİB’in ise 8 dolar seviyesinde.