Tekstil Mısır'a göç ediyor!

Hazır giyim üretiminde Türkiye ile rakip ülkeler arasında fiyat farkının yüzde 40-50’lere ulaşması üretimi tehdit eder hale geldi. MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk, “Üretim iklimi hiç bu kadar kötü olmamıştı. Partnerlerimiz üretimi yurtdışına kaydırırsanız; sizinle çalışmaya devam ederiz teklifi ile geliyorlar. Bu nedenle Mısır’a göç yeniden hareketlendi” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Tekstil Mısır'a göç ediyor!

Yener KARADENİZ

Türkiye’de üretim maliyetlerinde 2022’den bu yana yaşanan artış, rakip ülkeler ile aynı üründe fiyat farkının yüzde 40-50’lere kadar çıkmasına yol açtı. Gelişmeye paralel dev alım grupları Türkiye’den alımlarını azaltırken onları yerli markalar takip etti ve bu da sektörde kapanma ve istihdam kayıplarını beraberinde getirdi. Verilere göre 2023’ün tamamında sadece hazır giyim sektöründe iç tüketim yüzde 15, ihracat ise yüzde 9,2 düşerken bunun karşılığında 2 bine yakın şirket kapandı ve 110 binden fazla istihdam kaybı gerçekleşti.

Tekstil ile birlikte bir yıllık istihdam kaybı 200 bini aştı. Moda ve Hazır Giyim Federasyonu’nun (MHGF) Başkanı Hüseyin Öztürk, üretim ikliminin bu kadar kötü olduğu başka bir dönem daha görmediklerini belirterek, “6. Bölge bile artık üreticiyi teşvik etmiyor. Sektörden çıkışlar artacak. Partnerlerimiz, ‘burada maliyetler şu ülkeye giderseniz, üretimi kaydırırsanız; sizinle çalışmaya devam ederiz’ teklifi ile geliyor. Alternatif üretim tesisleri için sıkıştırıyorlar” dedi. Bu kapsamda daha önce Hindistan, Pakistan ve Özbekistan gibi ülkelerin konuşulduğunu belirten Öztürk, son dönemde geçen ay gerçekleşen devalüasyonun da etkisi ile Mısır’ın yeniden popüler hale geldiği bilgisini verdi. Mısır Merkez Bankası geçen ay döviz kurunda yüzde 45'lik devalüasyona imza attı. Geçen yıl 30,9 bölgesinde işlem gören Dolar/Mısır poundu dün itibari ile 47 seviyelerini aştı.

Basic ürünlerde çok kaldık

Sektör, salgının hemen sonrasında her ne kadar verimlilik ile ilgili sorun yaşansa da işçilik ücretleri nedeni ile bir anlamda Anadolu’ya göç başlamıştı. Bu sürede Türkiye’de enflasyonun çok hızlı arttığını anlatan Hüseyin Öztürk, “Bu sektör enflasyonun, faizin yüksek olduğu bölgeleri değil, emeğin ucuz olduğu yerleri seçer. Buralarda da uzun süre kalır. Yine sektör standart ürünlerde bir coğrafyada 30 yıldan fazla kalmaz. 1987 yılını referans alırsak 2017 yılında bizim standart-basic ürünlerden çıkmamız gerekirdi. Biraz geç kaldık. Öte yandan gelinen noktada enerjiden işçilik ücretlerine enflasyondan finansman maliyetlerine kadar yatırım ikliminde önemli oranda bozulmalar yaşandı. Rakip ülkelerde 75-200 dolar arasında olan işçilik maliyeti bizde bin dolar seviyelerinde. Artık bizim bu ürünlerde rekabet etme şansımız yok. Ya üretimi başka ülkelere kaydıracağız ya da katma değerli ürünlere geçeceğiz. Aksi halde hayatta kalma şansınız yok” dedi.

İstihdam kaybı 250 bini aştı

Bu konuda Mısır örneğini veren Öztürk, şöyle devam etti: “Şu an her şey dahil Mısır’da işçilik ücreti son yapılan devalüasyon ile birlikte 95 dolara kadar geriledi. Bizde ortalama maliyet bin dolar. Türkiye çok hızlı bir dönüşüm geçirdi. Yüzde 8,5 faiz ile işletme kredisi maliyeti 10 ayda 10 kat arttı. Yüzde 70-75’ler konuşuluyor. Bir işletmenin bu maliyeti karşılaması mümkün değil. Şimdi enerji fiyatlarında yeni zamlar konuşuluyor. Üretim iklimi yatırımcı için hiç olmadığı kadar kötü. Diyarbakır’a bir arkadaşımız ciddi bir yatırım yaptı. Ama yatırımı tamamlamadan Mısır’a taşıdı. 6. Bölge, teşvikli böleler bile artık üreticiyi teşvik etmiyor. Bu ülkenin üretim koşullarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Kanaat önderleri ‘biz hangi sektörde sektörün de hangi alanında yatırım yapmalıyız ve bu alanda da eğitimden satış kanallarına kadar nasıl bir re-organizasyona gitmemiz gerekir’ diye planlama yapması lazım. Her şeyden vazgeçip şartlar ne olursa olsun bütçeyi denkleştireceğiz şeklinde bakılmaması gerekiyor. Çünkü bu sektör istihdam için çok önemli. Son bir yılda 250 bin istihdam kaybı oldu. Yaşadığımız süreç bizim gerçeğimiz ama mutlaka üretimi ayakta tutarak daralmaya gidilmesi gerekiyor.”

Sahayı kapatmamak lazım

Türkiye’nin özkaynağı bulunduğunu ve iradesinin de güçlü olduğunu vurgulayan Öztürk, “Güveni tesis edildiğinde ve o güvenin altında da samimiyet olduğunda kısa sürede toparlar. Çalışma azmi var. Ama burada en önemli unsur tarafların terini soğutmadan bu işin devam etmesi. Saha terk edilmeden oyuna ara verilebilir ama sahayı kapattırmamak lazım. Ülkede şu an sahayı kapatma modu kendini gösteriyor. O düşünceyi, algıyı değiştirmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Anadolu’da sendikalaşma arttı

Üreticiler için maliyetlerin yanı sıra bir diğer handikabın ise Anadolu’da artan sendikalaşma hareketi olduğunu söyleyen MHGF Başkanı Öztürk, “Sancılı bir süreç yaşıyoruz. Bu sektör rahatsız edilmekten hoşlanmıyor. Bu sektör devlet organizasyonunun da çok önünde giden bir sektör. Bugün karbon ayak izinde, yeşil ekonomide hazır giyimciler diğer sektörlerden çok öndedir. Çünkü alıcı küresel markalardır. Türkiye’yi model olarak alıyor. Sonra başka ülkelerde uyguluyor. Örneğin sosyal uygunluğumuz Vietnam ile karşılaştırılamayacak kadar iyi” diye konuştu.

 

En büyük sitemlerden biri yerli markalara

Burada bizim en büyük sitemlerinden birinin muhatabının yerli markalar olduğunu vurgulayan Hüseyin Öztürk, “Bu markalar hazır giyim sektörünün uçtan uca var olan üretim gücü ile var oldular. Üreticiler bu markaları destekledi ama maalesef markalar 2021 Temmuz itibari ile üreticinin sırtına nasıl bineriz, ne kadar fayda üretiriz bir koyudan birkaç post daha alabilir miyiz hesabı yaptılar. Bu hesap yanlış ve duyarsız bir hesaptı. Gelinen noktada bu markalar yurtdışından mal almakta zorlanacaklar ama içerde de hiçbir üretici bu markalara uzun sürede sürdürülebilir ürün vermeyecek” değerlendirmesinde bulundu.

Sektörün sorunları ve beklentileri:

· Üretimi ayakta tutarak daralmaya gidilmesi gerekiyor.

· İhracata kesinlikle özel kur verilmeli.

· Üreticinin istihdam yükü hafifletilmeli. İstihdam kaybının uzun vadeli sonuçları çok daha ağır olur.

· Enerjide rakipler ile inanılmaz fiyat farkı var. Finansman maliyeti oldukça yükseldi.

· Finansa ulaşım durdu. Üretimin tamamında marttan sonra tufan diye bir algı oluştu.

· Dünya hızla dijitalleşirken biz endüstriyel devrimleri kaçırdık, şimdi bunları da kaçırma tehlikesi ile karşı karşıyayız.

· Üretim maliyeti hiç olmadığı kadar yüksek. Üretim gücü kayboluyor.

· Şu anda herkesin gardı düşük. 12 bin üyemiz var. Yıla girdiğimizde yılın sonunu görüp hazırlık yapardık ama şu an herkes ‘kontrolü küçülerek nasıl yılın sonunu görebilirim’ hesabı yapıyor.

 

Tekstil