"Ya robotlarla iş arkadaşı olacağız ya da ‘2. tür’ riskiyle yüzleşeceğiz"

UiPath Türkiye’nin başında bulunan Tansu Yeğen, Dünya Gazetesi'nden İbrahim Ekinci'nin sorularını yanıtladı, bugünü ve geleceği, 'teknolojide dünya nereye gidiyor?' sorusunu yanıtladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
"Ya robotlarla iş arkadaşı olacağız ya da ‘2. tür’ riskiyle yüzleşeceğiz"

İbrahim EKİNCİ

Tansu Yeğen, UiPath Türkiye’nin başında. Romanya çıkışlı teknoloji şirketinin Avrupa Başkan Yardımcısı. 100’den fazla ülkeden 30’u doğrudan ona bağlı. Teknolojiyle yatıp teknolojiyle kalkıyor. Twitter’da 300 bin teknoloji meraklısının takibinde. Ona teknoloji gurusu da diyebiliriz. Sağlam aforizmaları var. Bugünü de konuştuk geleceği de. Dünya nereye gidiyor?

Böyle konuşmalar eninde sonunda gelir, “treni kaçırıyor muyuz?” sorusuna dayanır. Ama risk, eninde sonunda “treni kaçırmak”tır. Belki bir şekilde kaçan tren yakalanabilir, olmadı bir sonrakine binilebilir… Kaçtıysa üzücü ama ölüm kalım da değil hani. Ama şimdi “tren”den değil, bir “alt tür” olarak kalmaktan söz ediliyor! Doğrusu ürkütücü! Satış rekorları kıran Sapiens’in yazarı Yuval Noah Hariri’nin değerlendirmesiydi:

“İnsanlık yeni bir endüstri devrimi sürecinde. Biyoteknoloji ve yapay zekayı tanıyoruz. Çok büyük tehlike var. Geride kalanlar bir daha öndekileri asla yakalayamayacak. Çünkü insanoğlu bu kez nasıl beden ve beyin üretileceği üzerinde çalışıyor. Üst bir tür yaratılıyor. Geride kalanlar sadece geride kalmış olmayacak. Bir alt tür haline gelebilirler.”

Tansu Yeğen’e bunu da sordum. İşler giderek robotlara geçiyorsa gelecekte insanoğlunu nasıl bir dünyanın beklediğini de. Yeğen, en çok 5’inci endüstri devrimi üzerinde durdu. “Robotlarla insanların birlikte çalıştığı, robotların iş arkadaşlarına dönüştüğü bir döneme giriyoruz” dedi. Mitsubishi’nin Almanya Nürnberg’deki SPS IPC Drives Fuarı’nda, yeni robotu MELFA Assista Cobot’u, “insanlarla birlikte çalışan robot” olarak tanıttığını hatırladım. 5’inci endüstri devriminde yol alanlar fuardaydı. Türkiye neresinde bu işin?

Sorular böyle. Bundan sonrası tamamen Tansu Yeğen’in değerlendirmeleri:

- İkinci alt türe dönüşme riski vardır. Ülkeler arasındaki farkın açılışını belirleyecek olan şey yapay zeka. Belli bir yerden sonra gelişmiş ülkelerin hızı çok artacak. Bazı fütüristik görüşler vardır, 2045 civarında beynimizi yedeklemeyi konuşacağız. 2050’de yeni becerileri yükleyebileceğiz. Japonca konuşayım, piyano çalayım, uçak kullanayım… Eğer biz ülke olarak geride kalırsak belki başka ülkelerdeki insanların refah seviyelerini artırmak için çalışan insanlara döneceğiz.

- Beşinci endüstri devriminin tanımı oluşuyor. Klişeyi tekrarlayalım, birincisi endüstri devrimi buhardı. İkincisi elektrik, üçüncüsü pc ve internetti. Dördüncünün tanımı net değil, çünkü tamamen dijital dönüşüm şapkası altında yer alan teknolojileri kapsıyor. Nesnelerin interneti, büyük veri, yapay zeka, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve robotlar var. Şimdi 5’inci devrimin tanımı oluşmaya başladı. İnsanların robotlarla birlikte çalışacağı bir dünyadan bahsediyoruz. Yeni çalışma arkadaşlarımız robotlar. Ama bu korkutucu bir şey değil. Çünkü robotlar bizlerin insan olarak zaten yapmamamız gereken işleri devralacaklar.

- Verimlilikteki tıkanma tartışmayı başlattı. 2000’li yılların başına kadar ciddi arttı ama sonra azalmaya başladı çünkü. Bir yerde bir yanlışlık var. Halbuki cep telefonları, yüksek teknolojiler, büyük bilgisayarlar, her şey çok hızlandı… Peki neden verimlilik artmıyor? 2000’li yıllar öncesinde akşam 6’da eve gidiyorum, hafta sonları çalışmıyorum, tatildeysem keyfini çıkarıyorum. Ama şimdi ne oldu? Teknoloji öyle bir çıktı ki bizler karşılıklı olarak birbirimiz için iş çıkarır hale geldik. Tatilde mesajlara bakıyorum. Cevaplamalıyım! Azap çekiyorum çünkü iş bende takılmış. Cevaplıyorum ama yeni sorular geliyor. İş devam ediyor. Şöyle bir dünya oldu bir anda; birileri oturuyor, ayın belirli günlerinde genel müdürleri için sunumlar hazırlıyor, rekabet hakkında bilgiler aranıyor, e posta cevaplamaları gerekiyor. Müşteriye hızlı geri dönüş yapamıyoruz. Bir yerlerde aksama var.

- Geçen yıl dünyada dijital dönüşüme 1.1 trilyon dolar harcandı. Yüzde 70’i çöpe gitmiş. Niye? Çünkü stratejisi doğru belirlenmemiş. Bir şeylere inanılmış, işimizi çözer denilmiş yazılıma donanıma dünyanın parası dökülmüş, sonuç hüsran! CEO’lara niye teknoloji yatırımı diye sorulunca, tek bir cevap var; hız kazanmak, hızlı olmak için! Temelde bütün şirketlerin dört ortak hedefi var: Ciroyu artırmak, masrafları azaltmak, müşteri memnuniyeti, çalışan memnuniyeti, dördüncüsü işlerin yasalara, regülasyonlara uyumlu yapılması. Bütün şirketler bu dört konuyu en iyi yapmanın cevabını arıyor. Sonuca hızla ulaşmak için teknoloji yatırımı yapıyorlar.

- Dijital dönüşüm anlamı tam anlaşılamadı. Sektör bir anda büyük veriyi konuşmaya başladı. Veri üretiliyor ama sıkıntı şu, kullanamıyoruz! Fakat bunlar olurken enteresan şeyler gelişti. 1997’de, bilgisayar, satranç maçında Rus şampiyon Kasparov’u yendi. Şaşırtıcıydı! Aklımız karıştı. İçine dünya şampiyonlarının sonraki 15 adımı koulmuş. Biz buna “makine öğrenimi” dedik. Netflix, Blue Tv, İnstagram, spotify kullanıcıları.. Bu şarkıyı beğendin bunu da beğenirsin, bunu izledin, bunu da izlemek istersin… Öneriler getiriyor. Müşteriyi tahmin etmeye başladık. İş büyük boyutlara gitti. Japonya’da bir şirket, Türkiye’de de bazı sitelerle anlaşmaları var. Her hangi bir kıyafet satın aldığınızda sadece resmi düşüyor. Japonya’da analiz ediyor, Türkiye’deki federasyona geri dönüyor: “Son bir haftadır kadınlar bej, ipek gömlek, erkekler mavi gömlek almıştır.” Bundan çıkarım, eğer kadınlar bej gömlek alıyorsa muhakkak gri etek, ceket de alır, erkek mavi gömlek alıyorsa altına gri kanvas pantolon alacaktır. Bir sonraki adımı tanımlıyor. Çin’de bir şirket üç bin parametreye bakarak size cep telefonundan 500 dolara kadar anında kredi veriyor.

- 2016’da dünya olarak bir şeye kilitlendik. Google dedi ki ben Deepmind’i aldım. AlphaGo yazılımı ürettim. Yazılım, kendi kendine Uzakdoğu’nun 3 bin yıldır oynağı go oyununu oynamayı öğrendi. Kore’de dünya şampiyonu Lee Se-dol ile karşılaştı ve kazandı. Herkes çökmüş durumda. Mikrofonlar tutulduğunda, “O 37’nci hamleyi nasıl yaptı ya?” şaşkınlığı. Bu oyunda bilgisayarların öğrenmenin ötesine geçtiğini gördük. Makine oyunu 4 – 1 kazandı. Bir yıl sonra bu sefer alfa go zero yazılımı yüz kez arka arkaya kazandı. Se – Dol kariyerini bıraktı. Makinelerin kendi kendilerine öğrenebilmesi birçok alanda öğrenebilmesi demek. Yapay zeka çok yıkıcı geliyor. Ülkeler bu konuda çalışmalar yapıyorlar. Se-dol yenilince Çinliler harekete geçti. Hükümet oluşacak ek 15 trilyon dolarlık ekonominin yüzde 50’sine gözünü dikti.

Robotlar işimizi değil görevimizi devralacak

Yapay zeka 15 trilyon dolarlık pasta oluşturuyor. Ülkeler pay yarışında. Dünyanın büyük şirketleri yatırım yapıyor. CEO’ların % 87’si yapay zeka yatırımı yapacağını söyledi. ABD’nin ilk 30 şirketinde ortalamada 325 kişi yapay zeka konusunda çalışıyor. Önümüzdeki yıl bu sayının 200 daha artması bekleniyor. ABD’deki yüzde 90 CEO, önümüzdeki 3 yıl boyunca çalışanlarını eğitmek üzere programa başladıklarını veya başlayacaklarını söylüyor. Niye? Yıl 2018, robotlar tüm dünyada işlerin 28’ini yapıyor. 2025 bu rakam yüzde 52 robotlar lehine artacak. 2022’de yeni 130 milyon görev çıkacak. Bu 130 milyon görevin 70 milyonunu robotlar yapacak.

Biz görev ve işi aynı anlamda kullanıyoruz. Pozisyona da “görev” diyoruz. Robotlar bizim görevlerimizi, pozisyonlarımızı değil, bu görev altında yapmış olduğumuz işleri devralacaklar. Bunlar bizim zaten yapmamamız gereken işler. Her yerde üç kez tekrarlıyorum, “Dijital dönüşüm demek çalışanlarımızı işten çıkarmak demek değildir. Çalışanlarımıza çok daha yüksek verimlilik sağlayıp şirkete bir değil 1.5 çalışan seviyesinde katkıda bulunmasını sağlamaktır. Cironuz da 1.5 kat artacak ama çalışanın maliyeti 1 kalacak” diyorum. Dijital dönüşümlerin en büyük yararı ek çalışan kapasitesine odaklanması. Çalışanlara şunu söz verin; “Şu işlerden kurtulacaksın, onlar zaten sıkıcı işlerdi. Eğitim programları başlatıyorum, sizi daha yukarı çekeceğim.”

Türkiye’de de önemli çalışmalar var. Biraz kopukluk olduğu söylenebilir. Bizim işimiz şirketlere yazılım robotları vermek. Burada 110 kurum kullanıyor robotlarımızı... Robotlar biz insanların yapmış oyduğu sıkıcı ve analiz gerektiren işleri devralıyor. Bizde, ofiste bilgisayarlar çalışıyor ama kimse yok önlerinde. Rekabet hakkında ne çıkmış diye saatlerce arama yapmıyorum. Önümüze hazır geliyor. İş sonuçlarım istediğim formatta sunum olarak geliyor.

Teknoloji