Yeşil mutabakat ve karbon ayak izi uygulamaları tarımı tehdit ediyor
ANAMOB Anadolu Mobilya Fuarı, Kayseri’de 61 ülkeden yabancı alıcıyı, yerli firmalarla buluşturuyor. Fuarın açılışında konuşan KAYMOS Başkanı Hasan Arapoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’den mobilya ihtisas OSB istediklerini söyledi.
Fikri CİNOKUR
Antalya “turizmin başkenti” olarak bilinse de, tarımda da çok önemli bir üretim ve ihracat merkezi. Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarımsal üretim, ticaret ve tarıma dayalı sanayinin, Antalya ekonomisinin yüzde 30’u civarında bir güce sahip olduğunu vurgulayarak, “Avrupa Birliği ihracatımız, yeşil mutabakat ve karbon ayak izi uygulamalarından doğrudan etkilenecektir. Başta karar vericiler olmak üzere hepimizin sektörümüzle ilgili bu yeni tehditlere karşı hazırlanması gerekmektedir” dedi.
Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Antalya tarımı için yakın gelecekteki tehditlerden birinin yeşil mutabakat ve karbon ayak izi uygulamaları olacağını belirtti. Çandır, ‘’Özellikle Avrupa Birliği ihracatımız, bu uygulamalardan doğrudan etkilenecektir. Başta karar vericiler olmak üzere hepimizin sektörümüzle ilgili bu yeni tehditlere karşı hazırlanması gerekiyor’’ dedi. EKONOMİ gazetesi Antalya Bölge Temsilcisi Duygu Şahin ile birlikte Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)Yönetim Kurulu Üyesi, Antalya Ticaret Borsası ve Antalya Tarım Konseyi Başkanı Ali Çandır ile Antalya tarımını konuştuk.
Tarım kan kaybediyor
Antalya’nın turizm kenti olarak bilinse de tarım ve tarımsal ekonomide de güçlü bir kent olduğunu belirten Çandır, “Tarımın yarattığı ekonomi kentin kılcal damarlarına kadar etki eder. Bu nedenle, tarımsal faaliyetlerimizin daralması ya da zayıfl aması, gelirlerimize doğrudan yansımaktadır” dedi. Antalya tarımının son yıllardaki fiziki ve parasal nispi gerilemesinin, kent ekonomisini etkilediğini anlatan Çandır şunları kaydetti: “Antalya, 2010 yılında kişi başına milli gelirde Türkiye 5’incisi iken şimdilerde ilk 10’a girmeye çalışıyoruz. Bu gerilemede tarımsal üretimdeki azalmanın payı büyük. Ekonomik olarak zirve yılımız olan 2010'u referans aldığımızda ülke olarak tarımsal milli gelirimiz 70 milyar dolardan 58 milyar dolara gerilerken, Antalya’nın tarımsal milli geliri 4,2 milyar dolardan 2,3 milyar dolara gerilemiştir. Üstelik genel ekonomi büyürken tarım, ezilmiş ve geride bırakılmıştır. Bu gerilemenin pek çok nedeni vardır. Tarım alanı 2010'dan bu yana ülkemizde yüzde 5 daralırken, kentimizde yüzde 3 ile 4,5 küçülmüştür. Çiftçi sayısında da benzer kayıplar yaşanmıştır. Tarımsal katma değerimizde de yüzde 50’ye varan düşüşler yaşanmıştır. Özellikle sebze ihracat birim fiyatlarımız da 2010 yılındakinden yüzde 20 daha ucuza satılabilmektedir. Tarımsal katma değerimizi tekrar 2010 seviyesine getirmeliyiz.”
Örtüaltı üretim başarısı ile dünyaya açıldı
Antalya’nın tarımda başarı hikayesi yazan bir kent olduğuna dikkat çeken Çandır, tarımsal üretim, tarımsal ticaret ve tarıma dayalı sanayi olarak incelendiğinde Antalya ekonomisinin yüzde 30’u civarında bir ekonomik güce sahip olduğunu vurguladı. Ali Çandır: “Antalya, örtüaltı üretimdeki başarılı hamlesiyle dünyaya açılmayı başarmıştır.1980’lerden bu yana süs bitkileri ve sebzeciliği kapsayan örtüaltı üretim ve dış ticareti gelişmekte iken, son dönemde ise tropik-subtropik meyvecilik üretimi hız kazanmıştır” bilgisini verdi. Antalya’nın, Türkiye tarım alanlarının yüzde 1,5’ine sahip olmasına rağmen örtüaltı tarım alanlarının yüzde 38’ine sahip olduğunu anlatan Ali Çandır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kentimizin tarım alanlarının yüzde 51’i tarla bitkileri, yüzde 24’ü meyve bahçeleri, yüzde 13’ü sebze alanlarıdır. Antalya büyük ve çok çeşitli ekosistemi ile keçiboynuzu, adaçayı, mersin, kekik ve defne üretiminde de önemli paya sahiptir. Mantar üretiminde ilk sıradadır. Antalya, Türkiye keçi yetiştiriciliğinde 2. sıradadır. Kentimizin yüzölçümünün yüzde 17,2’sine denk gelen tarım alanlarında, 2022 itibari ile 8 milyon tonun üzerinde bitkisel üretim gerçekleştirilmiştir. Bu üretim miktarının yüzde 61’i sebze, yüzde 24’ü meyve, yüzde 15’i ise tarla bitkilerinden elde edilmiştir. Buna ilave olarak toplam üretimin değeri ise 40 milyar liraya yakındır.” Antalya’da 2022 yılında 308 bin 427 dekar alanda örtüaltı üretim yapıldığını hatırlatan Ali Çandır, “2005 yılından bu yana ülkemiz genelinde örtüaltı tarım alanları, Antalya’ya göre giderek artan bir hızla büyümektedir. 2015 yılı sonrasında Antalya’da büyüme neredeyse durmuştur. 2022'de ise hem Türkiye’de hem Antalya’da ciddi bir düşüş söz konusudur. Öyle ki 1990'dan bu yana ilk defa düşüş oldu. Antalya’da yüzde 6, Türkiye genelinde ise yüzde 5 düşüş yaşandı. Ülkemizde, örtüaltı üretilen her 4 sebzeden biri Antalya’da üretiliyor.Başat ürünümüz halen domatestir. 2022 yılında ülkemizde örtüaltı domatesin yüzde 60’ı Antalya’da üretilmiştir. Domatesi sırasıyla biber, hıyar, patlıcan ve kabak takip etmektedir. Ülkemizde örtüaltında üretilen her 4 meyveden biri Antalya’da üretilmektedir. Muz ve çilek en fazla üretilen örtüaltı meyveler olup, ilk sıralarda Manavgat, Alanya, Serik ve Gazipaşa ilçeleri gelmektedir. Örtüaltı kesme çiçekte ise ülkemiz üretiminin yüzde 60’ı Antalya’da yapılmaktadır. Öne çıkan ilçemiz Kepez’dir ve en fazla üretilen tür karanfildir. Örtüaltı üretimin en önemli girdilerinden, sebze tohumu üretiminin yüzde 70’i, sebze fidesi üretiminin yüzde 40’ı ve bombus arısı üretiminin ve ihracatının tamamı Antalya’da yapılmaktadır. 2022 yılı verileri ile örtüaltında lider olduğumuz türler domates, biber, hıyar, patlıcan, fasulye, marul, muz, karanfildir. Yine kabak, çilek ve kavunu da en fazla üreten 2. il konumundayız.”dedi.
Üreten Antalya destek alamıyor
Tarımsal üretimde Antalya’nın artı ve eksilerini de anlatan Ali Çandır, "Antalya, son yıl itibari ile ülkemiz toplam tarımsal üretiminin yüzde 3,7’sini ve bitkisel üretiminin yüzde 5,6’sını üretmesine karşın, tarımsal desteklemede yüzde 0,66 pay almıştır. Yani yarattığımız üretim değeriyle eş değer bir destek alamamaktayız. Tarım destekleri en az 3 yıllık açıklanmalı ve ödemeler de sezon başında yapılmalı. Destek ve teşviklerin havza bazlı olarak; yatırım tipine, üretici ölçeğine, yeterliliğine ve ürün gruplarına göre belirlenmesi gerekmektedir" diye konuştu.
GİTAP, Ziraat Bankası ile hayata geçirilmeli
Tarım sektörünün ilk sırada gelen sorunun girdi maliyetlerinin yüksekliği olduğunu anlatan Çandır, üreticilerin uygun fiyatlarla girdi tedarik etmeleri için Organize Girdi Tedarik Portalı (GİTAP) Ziraat Bankası finansmanı ile hayata geçirilmesini istedi.
Tarımda ilk kez karbon ayak izini ölçen yazılım
Antalya tarımı için son zamanlardaki büyük tehditlerden birinin de dünya genelinde olduğu gibi iklim değişikliğinin yarattığı etki olduğunu dile getiren ATB Başkanı Ali Çandır, bu yeni duruma uyum sağlayıcı politikaların ve uygulamaların bakanlık tarafından mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Çandır, şöyle devam etti. ‘’Antalya tarımı için yakın gelecekteki tehditlerden biri de yeşil mutabakat ve karbon ayak izi uygulamaları olacaktır. Özellikle AB ihracatı, bu uygulamalardan doğrudan etkilenecektir. 2021 ve 2022 yılını “sürdürülebilirlik yılı” ilan eden Borsamız, “Tarımsal Karbon Ayak İzini Hesaplama” yazılımı geliştirerek, tarım sektörünün hizmetine sundu. Tarım sektöründe faaliyet gösterenlere farkındalık oluşturmak amacıyla hazırladığımız yazılım, Türkiye’de bir ilk. Borsamız, www.antalyaborsa.org.tr adresinden ulaşabileceğiniz ‘Tarımsal Karbon Ayak İzi Hesaplama’ yazılımı sistemine girenler, 11 adımda istenilen bilgileri girerek, üretime yönelik karbon salımı ve azaltma potansiyelini değerlendirebiliyor. Karbon ayak izini bilen işletmeler, hem üretim hem ticaretine yön verebilir. Tarımsal faaliyetlerimizde yaşamakta olduğumuz eksilerin yani olumsuzlukların giderilmesine yardımcı olmasını beklediğimiz mevzuat düzenlemeleri, maalesef tam tersine etki yaratacak nitelikte oluyor. Bunun son örnekleri, tarımsal üretim planlama ve sözleşmeli üretim düzenlemeleri olmuştur. Hazırlıklarının devam ettiğini düşündüğümüz ve yeterince bilgi sahibi olamadığımız yeni hal yasası da bu kapsamda değerlendirilebilir.’’
YÖREX Fuarı, yöresel ürünleri dünyaya açtı
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, bu yıl 12.sini düzenleyecekleri Yöresel Ürünler Fuarı ile ilgili şu bilgileri verdi: “Antalya Ticaret Borsası olarak kıyıda köşede kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş zenginliklerimizin hakkını hukukunu koruyarak ekonomiye tekrar kazandırmak için son 15 yıldır ciddi bir çalışma yürütüyoruz. Bu kapsamda, 2008 yılında başladığımız yöresel ürünler projemizin bir etabı olan Yöresel Ürünler Fuarı - YÖREX’i “Sizin Oraların Nesi Meşhur?” sloganıyla 2010 yılından beri düzenliyoruz. Pandemi nedeniyle 2 yıl ara vermek durumda kaldığımız YÖREX’in 12’ncisini bu yıl 2-5 Kasım tarihlerinde ANFAŞ Fuar Merkezi’nde düzenleyeceğiz. Anadolu’nun zenginliği olan yöresel ürünlerin ekonomik değerini artırmak ve markalaşmasını sağlamak amacıyla ikili iş görüşmeleri, coğrafi işaretlerin etkin kullanımı ve yaygınlaştırılması temalı paneller, seminerler, yarışmalar ve çeşitli etkinliklerle YÖREX’i gerçekleştireceğiz.’’
Yöresel ürüne katma değer kazandırmak istiyoruz
Yöresel ürünlerin vitrini konumundaki YÖREX ile yöresel ürünlere olan ilginin, bilginin, yönetişimin ve katma değerin artması için gayret gösterdiklerini anlatan Çandır, şunları kaydetti: ”İnsanımızın yöresel ürünlere bakışını değiştirdik. Yerli ve yabancı milyonlarca kişi ülkemize ait yöresel lezzetleri tanımasını ve hissetmesini sağladık. Coğrafi işaretli ürünlerin, ulusal pazardan ve uluslararası pazara yayılmasını, market rafl arına girmesini ve e-ticarete konu edilmesi, otellerimizin yerinden bu ürünleri tedarik etmelerini sağladık. Akademik çalışmaların artması ve coğrafi işaret ile ilgili kanun ve yönetmeliklerin çıkarılması gibi pek çok farklı alanda yine farkındalığın artmasına katkı verdik.
Coğrafi işaretli ürünlerde atılım var
YÖREX ile ulusal ve uluslararası alanda ülkemize ait yöresel ürünlerin coğrafi işaret ile tescil ettirilmesinde yani bize ait olan ürünlere bir nevi sahip çıkılmasında farkındalık sağladık’’ diye konuşan Ali Çandır, coğrafi işaretli ürünlerde atılım yapıldığını bildirdi. Çandır, şöyle devam etti:” YÖREX’e başladığımız 2010 yılında 109 olan coğrafi işaretli ürün sayımız, 1466’ya yükselirken, başvurusu yapılmış 628 ürün de tescil bekliyor. Artık ulusal boyutta farkına vardığımız coğrafi işaret konusuna daha fazla eğilmeli ve markalaşmaya önem vermeliyiz. Geniş kapsamlı koruma için 14 olan Avrupa nezdindeki tescilli ürün sayımızı artırmaya odaklanmalıyız.Antalya, coğrafi işaretli ürün bakımından zengin bir ilimiz. Antalya’da 16 yöresel ürünümüz coğrafi işaretle tescillendi. Antalya Ticaret Borsası olarak Antalya Tavşan Yüreği Zeytini ve Korkuteli Karyağdı Armuduna coğrafi işaret alarak tescilledik. Bölgedeki oda ve belediyelerin girişimiyle Alanya Avokadosu, Alanya Hülüklü Çorba, Alanya Muzu, Alanya Yenidünyası, Antalya Bergamot Kabuğu Reçeli, Antalya Kabak Tatlısı, Antalya Paça Çorbası, Antalya Piyazı, Antalya Serpme Böreği, Antalya Turunç Kabuğu Reçeli, Döşemealtı El Halısı, Finike Portakalı, Manavgat Altın Susamı, Gazipaşa Çekirdeksiz Narı coğrafi işaret alan ürünlerimiz.
Yöresel ürünlerin ihracat potansiyeli çok yüksek
Türkiye’nin yöresel ürün potansiyelini iyi değerlendirerek ihracatını daha da artırabileceğini ifade eden Çandır, ”Yöresel ürünlerden kısa sürede 5 milyar dolarlık bir ihracat geliri elde edebiliriz. Bu rakamı kısa sürede 10 milyar dolar orta ve uzun vade de ise toplam 30 milyar dolar düzeyine çıkarabilecek potansiyelimiz var’’ dedi. YÖREX’i, başta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun desteği ve katkıları olmak üzere yerel yönetimler, oda ve borsalar, kalkınma ajansları ve girişimci ruha sahip işletmeler ile el ele vererek hep birlikte düzenlediklerini anımsatan Ali Çandır, sözlerini şöyle tamamladı:”Üreticilerimizi, ticaret erbabımızı ve kurumlarımızı yörelerine ait ürünleri tanıtmaları, ticaretlerini artırmaları ve yeni müşteriler kazanmaları, coğrafi işaretli ürünler piyasasını yerinde görmeleri, yeni fi kirler edinmeleri ve profesyonellerle yüz yüze görüşmelerde bulunmaları için 12.YÖREX’te yer almaya ve Antalya’da buluşmaya davet ediyorum.”
SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Üretim ve ticarette ölçek büyütmenin zorluklarını dikkate alarak mutlaka toplu planlamayı, ortaklaşa rekabeti ve birlikte hareket etmeyi motive edecek destek ve teşvik politikaları geliştirmesi gerektiğini anlatan Ali Çandır, tarımda üretimin sorun ve çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
- Bitkisel üretim faaliyetleri için hazine arazi bilgilerinin yatırımcıların erişimine şeff af olarak açılması gerekir.
- Yaş sebze, meyve ve süs bitkileri başta olmak üzere tarımsal ürünlerin havayolu taşıma maliyetlerinin uygun hale getirilmelidir.
- Dünya ticaretinde mukayeseli üstünlüklere sahip ve katma değeri yüksek yeni ürün kompozisyonlarını keşfetmeliyiz. Antalya olarak hedefi miz; yükte hafif pahada ağır ürünleri üretmek ve daha fazla ihracat geliri elde etmek olmalıdır.
- Ürün gamımızı, gelecekte, küresel rekabet avantajı sağlayabileceğimiz tohum, fi de üretimi vb. alanlara evirmeliyiz. İçinde bulunduğumuz dönemde, yeni mevzuat ile bir üretim planlaması yürürlüğe girecek. Bu planlamalarla, kentimizin tarımsal ürün gamını belirlerken, özellikle muz, avokado ve diğer tropikal türlerde üretimimizi artırmayı düşünüyorsak, muhakkak su kullanım rejimimizin yapısını tamamen değiştirmemiz gerekecek. Şu an AB ülkelerine ihracat açısından avokado ve bazı tropikal türlerde asıl üretim ülkelerine oranla yakın olmamız sebebiyle taşıma maliyetleri bakımından bir avantaj yakalamamız söz konusu olabilir. Ancak 2030 yılı ve sonrasında su rejimimizin yapısını değiştirmezsek, sınırda karbon uygulamaları sebebiyle bu ürünlerde ihracattaki avantajımızı kaybedebiliriz.