“Türk çayının geleceğine yatırım yapılmalı”

RTB Başkanı Mehmet Erdoğan, EKONOMİ Gazetesi’ne verdiği röportajda yaş çay alım fiyatından, çay üretiminde düşen kalite ve verimliliğe kadar pek çok konuda açıklamalarda bulundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Türk çayının geleceğine yatırım yapılmalı”

HAKAN ÖZBEK/RİZE

Rize Ticaret Borsası (RTB) Başkanı Mehmet Erdoğan, Türkiye’de çayın 100. yılında gelinen noktaya dair değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, EKONOMİ Gazetesi’ne verdiği röportajda yaş çay alım fiyatından, çay üretiminde düşen kalite ve verimliliğe kadar pek çok konuda fikirlerini paylaştı.

Türk çayının dünyada önemli noktaya gelmesi için hem toprak hem de bitki kalitesinin artırılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, devletin çay konusunda yasal düzenlemeler hazırlayarak Türk çayının geleceğine yatırım yapması gerektiğini söyledi.

“Yaş çaya verilen fiyat uygun”

RTB Başkanı Mehmet Erdoğan, yaş çay fiyatı konusunda üreticinin beklentilerinin karşılanmadığını ancak verilen fiyatın ise günün şartları neticesinde ortaya çıktığını belirtti.

Yaş çay fiyatının açıklanma sürecinde araştırmalar yaptıklarını, hem Ulusal Çay Konseyi ve ÇAYKUR Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim’in, hem de Rize Ticaret Borsası’nın 19 Türk lirası, artı destekleme olacak şeklinde bir fiyat beklentisinde olduğunu ve kuru çay fiyatına da zam beklediklerini belirten Erdoğan, üretici tarafında ne kadar tepki gösterilse de, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartlar göz önüne alındığında yaş çay için belirlenen fiyatın uygun olduğunu söyledi.

2024 yaş çay sezonu başladığında özel sektörün talep ettikleri fiyatı kabullenmesi adına 19 Türk lirası, artı destekleme ücreti ile birlikte çay alımına başladıklarını ancak bu süreçte kendisine çeşitli suçlamalar yöneltildiğini söyleyen Erdoğan, kendi markası olan Orçay için yaptığı alımlarda, konvansiyonel çayı devletin belirlediği 17 Türk lirası, artı destekleme ücreti ile satın aldıklarını ifade ederken, 2,5-3 yaprak normal kalite çaya 25 Türk lirası, elle toplanmış 2,5 yaprak çaya ise 75 Türk lirası fiyat verdiklerini belirtti.

Yaş çay fiyatı konusunda yapılan eylemlerin siyasi çevreler tarafından manipüle edildiğini ve kullanılacak bir alan olarak görüldüğünü dile getiren Erdoğan, müstahsillerle yaptıkları görüşmelerde verilen fiyatın kabul gördüğünü söyledi.

“Üretici kazancını artırabilir”

Bölgede son dönemde özel çay üretiminin arttığını ve bunun müstahsillere kazanç kapısı yarattığını belirten Erdoğan, üreticilerin bunu bir fırsat olarak görerek değerlendirmeleri gerektiğini ifade etti.

Erdoğan açıklamasında, “Bir müstahsil önce tarlasındaki tomurcuğu toplayarak 4 bin Türk lirasına bunu satabilir. Daha sonra elle 2,5 yaprak çay toplayarak bunu da 75 Türk lirasına satabilir. Son olarak ise konvansiyonel ürününü de toplayarak devletin verdiği fiyattan bunu satarak kazancını artırabilir” ifadelerini kullanırken, müstahsillerin ise buna katılımının oldukça az olduğunu ekledi.

Kaliteye göre fiyat

Çayda fiyatlamanın değişmeye başladığına ve kaliteye göre fiyat uygulamasının yavaş yavaş uygulanmaya başladığına işaret eden Erdoğan, burada eksper ile müstahsil ilişkisinin ise bu işi bozduğunu söyledi.

Bu uygulamayı Orçay markası ile ilk olarak 1996 yılında denediklerini ancak verimli bir sonuç alamadıklarını ifade eden Erdoğan, “Çayımızın dünya çapında yer edinebilmesi için bu uygulamayı müstahsillerimize anlatabilirsek ve bunu yasal bir düzenleme ile desteklersek kaliteye göre fiyat uygulanabilir” dedi.

Öncelikli olarak yasa ile ürünün tarif edilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, literatürdeki tariflerde geçen, iki buçuk yaprak çayı artık bulamadıklarını, günümüzde yapılan hasatta buna dikkat edilmediğini söyledi. Bu konuda tek kabahatin üreticide olmadığını ifade eden Erdoğan, “Burada kabahatin yüzde 50’si vatandaşta, yüzde 50’si ise ÇAYKUR ve özel sektördedir. Vatandaş ne toplarsa satın alındı. Az miktarlarda yabancı madde olduğunda bu çay kabul edildi ve geldiğimiz noktada köksüz, yabancı madde olmayan çay bulamayacak hale geldik” dedi.

“Kötü hasat, sanayiciye ek maliyet çıkarıyor”

Çay alım yerlerine getirilen çaylarda artan kök ve yabancı madde nedeniyle fabrikaların fırın ve baca sistemlerinde emiş sistemi kurmak zorunda kaldıklarını ve bu yolla yabancı maddeyi çaydan ayırabildiklerini dile getiren Erdoğan, “Sadece bu değil, tasniflerde lif ayırıcı sistem, elekleme sistemleri mecburen daha güçlü hale getirildi. Normalde bir çay fabrikasında en zayıf olması gereken yerleri, mecburiyetten en güçlü hale dönüştürmek zorunda kaldık. Önceleri fabrikada çayın içindeki lifleri ayırırken, şimdi ise çayı lif ve yabancı maddelerden ayırmak için mücadele ediyoruz” dedi.

Toplanan ürün kalitesindeki düşüşün her anlamda zarar olduğunu ifade eden RTB Başkanı Mehmet Erdoğan, kaliteli hasat ile birlikte üründe yüzde 10’luk bir kayıp olacağını ancak kalitenin yüzde 20 artacağını söyledi. Hasat kalitesinin artmasının ilk yıldan sonra verimliliği de artıracağının altını çizen Erdoğan, aksi durumun ise hem sanayiciye ek maliyet çıkaracağını, hem de çayın ekstrat değerini düşüreceğini söyledi.

Erdoğan, “İçinde lif olan çayı alıyoruz. Ardından buna işçilik ödüyoruz. Sonrasında bu ürünün fabrikaya nakliyesini yapıyoruz. Solduruyoruz, kıvırmaya alıyoruz, sonunda ise tasnifte bu odunsu maddeyi ayırmaya çalışıyoruz. Bu sanayici için yüzde 20 kayıp demek. Diğer yandan çayda kalite ekstrat demek. Çayı içtiğimizde ağzımıza gelen aldığımız tat, koku, burukluk, polifenoller… Bu odunsu madde süngerimsi bir yapıda ve kıvırmaya girdiği zaman çaydaki bu özelliklerin bir kısmını emiyor. Dolayısıyla kalite kaybımız oluyor. Çayı bir ürüne dönüştürmeye çalışırken, bu odunsu maddeleri de ayırabilmek için belli bir küçüklüğe getirmek zorundayız ancak bu süreçte çayı bozmuş oluyoruz. Dünya literatüründe OPA, PEKOE gibi belli çay tarifleri var ancak bizim ürünümüzü tarif edecek bir yapı yok. O yüzden kırma çay diyorlar” dedi.

“Çayda yasal altyapıya ihtiyaç var”

Dünyada çay ekstratlarının 34-36 arasında değiştiğine vurgu yapan Erdoğan, Türk çayında ise bu oranın ilk sürgünde 30 civarında olduğunu, ikinci ve üçüncü sürgünde ise 26-27 seviyelerine düştüğünü söyledi.

Bu değerin yükseltilmesi için topraktan bardağa kadar bir sistematiğe ihtiyaç olduğunu belirten Erdoğan, Çay Araştırma ve Uygulama Merkezi (ÇAYMER) ile bu sürece destek vermeye hazır olduklarını ancak çayda yasal bir altyapı hazırlanması gerektiğini ifade etti.

Erdoğan, yapılacak toprak analizleri ile hangi bölgede toprağın neye ihtiyacının olduğunun tespitinin büyük öneme sahip olduğunu belirtti. Önceliğin toprağın ihtiyacını belirlemek olduğunu söyleyen Erdoğan, “İhtiyaç belirledikten sonra, bu vatandaşlara anlatılmalı ve devlet ihtiyaca uygun gübre kullanılmasını sağlamalı. Böylece hem verim hem de kalite artar. Üreticimiz pahalı gübre kullanıyor, olmuyor. Ucuz gübre kullanıyor, yine olmuyor. Belli ki toprağın ihtiyacı o gübre değil. Analiz yapılsa, belki üretici daha düşük maliyetlerle toprağın ihtiyacını karşılayacak” dedi.

Erdoğan, toprak analizi konusunda devletin yasal düzenleme yapmasının şart olduğunu, bu konunun üretici inisiyatifine bırakılmaması gerektiğini söyledi.

Erdoğan, “Bunun yasa ile düzenlenmesi lazım. Müstahsile çayın bakımını belirlediğim şekilde yapacaksın, senin kaybını devlet telafi edecek desek, müstahsilimiz bunu uygular. Yine sanayiciye de, ekspere de, nakliyeciye de ne yapıp neyi yapmayacağını söylememiz gerekiyor” dedi.

Bu yıl yaş çay hasadının 1,5 milyona yakın olmasını beklediklerini belirten Erdoğan, “Rakamsal olarak ürün yükselecek ancak kalitesi düşecek. Normal şartlarda ilk sürgünde üretilen ürünün yüzde 20 fazlası ikinci sürgünde üretilirdi ancak bu yıl temmuz sonunda rekoltenin düşük olacağını tahmin ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Kuru çay fiyatı artmazsa ÇAYKUR zarar eder”

Konvansiyonel üretim yapan çay sanayicilerinin karlılığının düştüğünü ifade eden RTB Başkanı Erdoğan, kuru çay fiyatında bir artış olmaması halinde ÇAYKUR’un zarar edeceğini söyledi.

Erdoğan, “ÇAYKUR bu yıl kar elde edip edemeyeceğini bilmiyor. 1 kilogram çayın rafa ulaştığındaki maliyeti 160 Türk lirası civarında ancak bugün bu ürünün raf fiyatının 200 Türk lirasının üzerinde olması gerekiyor. Aksi halde ÇAYKUR geçmiş yıllarda olduğu gibi yine zarar eder. Sektördeki maliyetlerden ötürü ilk sürgünde çay alan sanayicilerin bazıları ikinci sürgünde çay almayacak. Çünkü KDV, market ve bayi karı, paketleme ve nakliye maliyetleri, üstüne bir de sanayiciye ödemelerin vadeli olarak yapılması konvansiyonel üretim yapan sanayiciyi zor duruma sokuyor. Fabrikamızı işletmesek, sonraki yıl yeniden işletme maliyetlerimiz çok artıyor. Hem makinelerde sorun oluyor, hem insan gücümüzden oluyoruz. Ancak, belki piyasa düzelir, umuduyla üretime devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Hedefimiz marka yaratmak isteyenlere destek vermek”

Rize Ticaret Borsası’nın butik üretim yapmak ve çay alanında marka yaratmak isteyenlere ÇAYMER ile destek verdiğini söyleyen Erdoğan, butik üretim yapan girişimlerin çoğunun ÇAYMER desteğiyle hayata geçtiğini söyledi. ÇAYMER’in bu süreçte üretimin nasıl yapılacağı noktasından, gerekli makinelerin alınmasına kadar tüm aşamalarda üreticiye destek olduğunu ifade eden Erdoğan, bu hizmetler için ise girişimcilerden ücret alınmadığını söyledi.

“Çay lifinin değerini geç anladık”

Çaydan çıkan lifin çok değerli olduğunu ancak Türkiye’de kıymetinin geç fark edildiğini belirten Erdoğan, “Eskiden bu liflerin yüzde 90’ı dökülürdü, yani çöp olurdu. Ayrıca bir mala karşılık olarak başka ülkelere verilirdi ancak karşılığında bir ücret alınmazdı. Bir mübadele ürünüydü. Öte yandan biz bu ürünün dünyada nasıl değerlendirildiğini gördükçe burada da çalışmalar yapmaya başladık. Farklı ülkelerin 15-20 yıl önce yapmaya başladıkları şeyleri, biz şu an yapabilir miyiz, diye deniyoruz. Biz de o yıllarda bu ürünü değerlendirebilseydik, bugün farklı bir noktada olurduk” dedi.

Lif konusunda Rize Belediyesi’nin bir tesis kurduğunu dile getiren Erdoğan, çay lifinden gübre, mangal kömürü gibi ürünler üretildiğini, ayrıca lifi yakarak ya da çürüterek enerjiye dönüştürmek için çalışmalar yapıldığını söyledi.

“Nüfus yüzde 70, çay tüketimimiz yüzde 300 arttı”

Türkiye’nin iç tüketiminin yıllık 280 bin ila 300 bin ton arasında olduğunu belirten Erdoğan, “Ürettiğimiz çay kadar tüketimimiz var. Önceleri ÇAYKUR’un stoklarında çay olurdu ancak 2019 sonrasında bir denge oluştu. Özel sektör 40 yıldır çay üretiyor. Bu süreçte Türkiye’nin nüfusu yüzde 70 artarken, çay tüketimimizdeki artış yüzde 300 oldu. O halde bunu sadece ÇAYKUR’un başarısı olarak görmemek lazım. Bu sektör özel sektör ile birlikte büyüdü” dedi.

“Çayda denetim artmalı”

Türkiye’de çay ürünlerinde denetim mekanizması olmadığını ifade eden Mehmet Erdoğan, “Tarlada nasıl üretirsen üret, istediğin gibi istifle, fabrikada istediğin gibi işle ve pazara gir. Burada sadece nihai üretime bakılıyor ve ürettiğiniz çay belli bir değerin altında ise size ceza kesiliyor ancak ürününüz piyasaya girmiş oluyor. Ben 2010 yılından bu yana, tarladan bardağa kadar olan süreci denetleyecek, yönetecek, yönlendirecek bir mekanizma olması için çabalıyorum” diye konuştu.

2010 yılında çay konusunda bir yasal düzenleme çalışması yaptıklarını ve çok sayıda kuruma incelemeleri için hazırladıkları çalışmayı paylaştıklarını söyleyen Erdoğan, “Çok beğenenler oldu ancak 16 sayfalık düzenlemeye 32 sayfalık neden olmaması gerektiğine dair cevap gönderen de oldu. Yine bu düzenleme ile ÇAYKUR’un yok olacağını ve çayın elden gideceğini söyleyen de oldu. Sonuç olarak en çok ses çıkaran grup korku pompalayanlar oldu. Daha sonra İmdat Sütlüoğlu’nun ÇAYKUR genel müdürlüğü döneminde bir taslak hazırlanmasını istedik ancak bu taslağa müdahil olmadık. Bir taslak hazırlandı, yine aynı sesler çıkınca konu bir kez daha kapandı” dedi.

Çay konusunda kanunsuzluktan nemalananlar olduğunu iddia eden Erdoğan, “Elini taşın altına koyanlar sıkıntı çekerken, onların rahatları hiç bozulmadı. Tarlaya giren müstahsil sıkıntıyı çeker, sanayici sıkıntıyı çeker, çayı alan da bundan ne çıkacak diye sıkıntıyla çayını demler” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Tarım