İhracatçı kota ve DİR engelini aşmak istiyor
Türkiye’nin nohut ve mercimek üretiminde rekor seviyeye ulaşması, ihracatçıların yüzde 30 kota ve DİR uygulamalarının kaldırılmasını talep etmesine neden oldu. Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar sektörünün ihracatçıları, bu ürünlerdeki arz fazlasının dış pazarlarda değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
AHMET YİĞİT / MERSİN
MEHMET NABİ BATUK / Ş. URFA
İBRAHİM ÇİÇEKÇİ / KONYA
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre bu yıl 580 bin ton nohut, 400 bin ton kırmızı mercimek üretimi hedefleniyor. Yüzde 30 artış beklenen rekolteyle Türkiye’nin tüketiminin iki katı kadar üretim gerçekleşecek. Fazla mahsulün ihraç edilememesi durumunda fiyatlarının düşmesi ve buna bağlı olarak gelecek yıl üreticinin ürün ekmemesinden endişe ediliyor. Türk Lirası’ndaki devalüasyonun ihracata güç kattığını belirten Küresel Bakliyat Konfederasyonu (Global Pulse Confederation-GPC) Yönetim Kurulu Üyesi Fethi Sönmez, ihracatı kuvvetlendirmenin bir ayağının eksik kaldığını söyledi. Gıda enflasyonunu baskı altında tutmak için uygulanan mevzuatın değiştirilmesi için geç kalındığını dile getiren Sönmez, kurla beraber ihracatın önünün açıldığını düşünürken, önceki yıl uygulamaya konulan mevzuat nedeniyle ihracat yapamadıklarını kaydetti.
“Çiftçi üretimden kopar, ithalat yapmak zorunda kalırız”
Türkiye’de son yılların en büyük rekoltesinin oluştuğunu, kurun etkisiyle beraber talebin de arttığını ancak ihracat yapamadıklarını aktaran Sönmez, “Her firmanın kotası bulunuyor. Acilen kotanın kaldırılması lazım. Aynı zamanda, merkezi hükümet ve Merkez Bankası’nın piyasadaki parasal sıkılaşma politikasından dolayı herhangi bir destekleme alımı da yok. Hal böyle olunca fiyatlar giderek düşüyor, ihracatçı iç piyasaya mahkûm oluyor. Rakamlar, önemli bir arz fazlası oluştuğunu açıkça ortaya koyuyor. Bunun tek yolu ihracat yapmak ki ülkemizin paraya ihtiyacı var. Kotanın kaldırılmaması ve arz fazlasının devam etmesi halinde çiftçi üretimden kopar. Sonraki yıllarda afaki rakamlar üzerinden ithalat yapmak zorunda kalırız. Kuzey yarım kürede mahsulü erken almamızdan dolayı üç aylık bir avantajımız var. Biz Haziran’da kırmızı mercimek alırken; Kanada ve Kazakistan Eylül’de hasat yapar. Gerekli aksiyonları erken alıp, Haziran ve Eylül ayında çok mal satabiliriz. Kota ve yönetmelikler engel olduğu için bu avantajı kullanamıyor, piyasada yönlendirici olamıyoruz ve pazarlama gücümüzü kaybediyoruz” dedi.
“Satışında zorluk yaşanan ürünlerin fiyatı düşüyor”
Son bir yılda nohutta enflasyon oranının genel gıda enflasyonundan yaklaşık 10 puan daha düşük olduğunu anımsatan, kırmızı mercimekte ise fiyatların neredeyse hiç artmadığından kayda değer bir enflasyon görülmediğini anlatan Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir ise rekolte beklentisinin yüksekliği nedeniyle, hasadı yapılan bu ürünlerde üreticilerimiz ürünlerini satmakta zorluk yaşamakta ve bu husus ürün fiyatlarını düşürmekte olduğunu söyledi. İhracata getirilen kısıtlamaların da ürün fiyatları üzerinde baskılayıcı yönde etki yaptığını vurgulayan Özdemir, “Üstelik nohut ihracatında uygulanan kota sistemi, firmalar arasında haksız rekabete yol açtığından ve bu durum piyasayı tekelci bir yapıya dönüştürdüğünden yoğun şikayetlere neden olmakta. Bu piyasa gerçeklerinden yola çıkarak, nohut ve kırmızı mercimekte halen uygulanmakta olan ihracat kısıtlamalarının kaldırılması olmazsa olmaz bir durumdadır. Sektörümüz açısından faydalı olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
■ “İhracat kısıtlamaları çiftçinin üretim eğilimini olumsuz etkiliyor”
Şanlıurfa’da uygun toprak ve iklim yapısı sayesinde yüksek kaliteli mercimek üretimi gerçekleştirdiklerini söyleyen Şanlıurfa Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Kaya, “İç piyasadaki fiyatlar üreticinin beklentisini karşılamıyor. İhracatta uygulanan kısıtlama ürün fiyatları üzerinde baskılayıcı etki yaratıyor. Bu gibi faktörler doğal olarak çiftçinin üretim eğilimini etkilemekte. Urfa’da yetişen mercimeğin desteklenmesi, daha iyi pazarlar bulabilmesi ve daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için markalaşmanın en önemli husus olduğunu her zaman belirttik. Ancak dış ticaret etkenlerine bağlı olarak fiyat endeksinde oluşan olumsuzluk Ekim alanlarının daralmasına ve dolayısıyla da markalaşma çabalarını yavaşlatmaya sebep oluyor. İhracat kısıtlamaların kaldırılması, finansal açıdan rahatlamayla birlikte ekonominin temel direği olan rekabeti de artırır” dedi.
■ Hem çiftçi hem devlet rahatlayacak
Türkiye’nin kuru baklagil üretiminin yüzde 10’nu karşıladıklarını anımsatan Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Emin Gül, “Türkiye geneli üretimimiz, ülke olarak tüketimimizin neredeyse iki katı. Fazlasını ihraç etmek çok yönlü fayda sağlayacak. İhracatta bu yıl yüzde 30’luk sınır kaldırılırsa Toprak Mahsulleri Ofisimiz de alım sürecinde yorulmaz. Çiftçi de ürününü ihraç etmiş olur. Hem TMO yorulmayacak hem çiftçi ürününü değerli satacak hem de ülke ekonomisine katkı sağlayacak” dedi.