“Gıda üssü Türkiye için bakliyat çok önemli”
Gıda güvenliğinin sağlanması için tarımsal üretimin önemi artarken, hem toprağı beslemesi hem de daha az suya ihtiyaç duyması nedeniyle bakliyat ürünleri öne çıkıyor. Bu alanda dünyanın önemli oyuncularından birisi olan Türkiye ise üretimle birlikte ihracatta pazar payını artırmak için yeni pazarlara odaklanıyor.
ANKARA/EKONOMİ
Gıda güvenliğinin hayati meselelerden birisi haline geldiğini belirten Orta Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Gümüş, bunda iklim değişikliği, çatışmalar, gıda tedarik zincirindeki bozulmalar, salgın hastalıklar, enerji krizi ve göç dalgaları gibi derin sorunların etkisi olduğunu söyledi.
Kirlenen çevre, doğa ve toprak yapısı, karbon salınımı, okyanuslardaki plastikler dahil değişen dinamiklerin yeni arayışları zorunlu kıldığını dile getiren Hasan Gümüş, Rusya-Ukrayna geriliminin, dünya tarım/gıda piyasasının nasıl bir tehdit altında kalabileceğini bir kez daha gösterdiğini kaydetti. Bu iki ülkenin dünya ayçiçeği tohumu üretiminin yüzde 60’ını, ayçiçeği yağı ihracatının ise yaklaşık yüzde 75’ini gerçekleştirdiğini dile getiren Gümüş, “Dolayısıyla çatışmalar ve jeopolitik riskler dünya gıda güvenliğini tehdit ederken, ülkelerin kendi üretimleri ile tüketimini karşılaması önemini artırdı” dedi.
Bu noktada bakliyatın sağlıklı, ekonomik, çevreci beslenme için hayati öneme sahip bir bitkisel ürün grubu olduğunu ve sorunların çözümüne yönelik ilaç niteliği taşıdığını belirten Gümüş, “Geleceğin en önemli, stratejik besin kaynaklarından biridir. Ekonomik, her kıtada yetiştirilebilir, aynı zamanda toprağın azot vb. ihtiyacını karşılayarak çevre ve doğa dostu üretimi sağlar. Lojistik ve uzun mesafelere taşınması açısından dayanıklı olup birkaç yıllık periyotta muhafaza edilebiliyor” ifadelerini kullandı.
Gıda üretimi yüzde 60 artırılmalı
Birleşmiş Milletler tarafından 2016’nın ‘Bakliyat Yılı’ olarak ilan edildiğini hatırlatan Gümüş, “Dünya bakliyatın kıymetini daha iyi anlıyor. Bakliyat ürünlerinin tüketimi teşvik edilmekte, daha fazla nüfusun söz konusu ürünlere dayalı beslenmesi arzulanıyor. Gelecek 30 yıl içinde mevcut gıda üretiminin artan nüfusu beslemek için yüzde 60 oranında artırılması ihtiyacı, insanlık için önemli bir sorundur. Bu sorunu aşmanın yolu toprağa, doğaya dost, insanı besleyen ve ekonomik nitelik taşıyan besin kaynaklarına erişimin artırılması ile mümkün” diye konuştu.
Su ihtiyacının giderek arttığı dönemde daha az su tüketimi ile bakliyatın önemli olduğunu vurgulayan Gümüş, “Dünya genelinde; turizm ve etnik marketlerin etkisi ile tüketim kültürlerinde bakliyatın öne çıkıyor. Gıda güvenirliği endişeleri, besleyici ve ekonomik oluşu, ana tüketici Asya ülkelerindeki nüfus artışları gibi faktörler tüketimi de artırıyor. Dünya nohut pazarının gelecek 10 yıl içinde 10,2 milyar dolardan 17,8 milyar dolarlık hacme ulaşması bekleniyor. Dolayısıyla gelecek yıllarda bakliyat ürünlerine olan talep artarak devam edecek ve dış ticaret hacimleri önemli ölçüde büyüyecek” dedi.
“Pazar çeşitliliği ve ihracat artışı sürüyor”
Uluslararası piyasalarda artan riskler, Karadeniz ülkelerinin tarım ve gıda için önemi yanı sıra Türkiye’nin bölgesel avantajları açısından yeni ticari fırsatlar sunduğuna değinen Hasan Gümüş, “Gıda Üssü Türkiye” için bakliyatın önemli bir sektör olduğunu aktardı. Dünya bakliyat piyasasında Türkiye’nin son derece aktif olduğunu belirten Gümüş,
“Türkiye bakliyat pazarları her geçen yıl çeşitlenmekte ve artarak devam ediyor. Son yıllarda Almanya, Belçika, İtalya, Birleşik Krallık gibi Avrupa ülkelerine bakliyat ihracatındaki ivme gelecek için önemli fırsatları barındırıyor. Dünya bakliyat üretiminde ülkemiz ekiliş alanı olarak 20’inci, üretimde ise dünyada 14’ncü sırada bulunuyor. Ürün bazında baktığımızda ise kırmızı mercimek üretiminde dördüncü, nohut üretiminde ise üçüncü sıradadır” değerlendirmesinde bulundu.