“Prim üretiminde 100 milyar TL’yi zorlarız”
Sigorta sektörünün haziran ayı itibariyle yeniden yükselişe geçtiğini aktaran IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Çiftçi, “Dijitalleşmenin yaygınlaşması ve Türkiye’nin toparlanmasıyla birlikte bir atak bekliyoruz. Sektör prim üretiminde bu yıl 100 milyar TL’yi zorlayacak gibi görünüyor” dedi.
Selçuk ALTUN
Yıla hızlı bir başlangıç yaptıktan sonra koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle 2 aylık bir durgunluk dönemi yaşayan sigorta sektöründe yılsonuna dair beklentiler umut veriyor. Hükümet’in ekonomik büyümeye yönelik hamleleriyle birlikte hemen her sektörde hızlı bir toparlanma yaşanırken, bu toparlanmanın etkisi sigorta sektöründe de hissediliyor. COVID-19 sürecine yönelik değerlendirmede bulunan ve yılın ikinci yarısına dair öngörülerini paylaşan IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, sigorta sektörünün güneşli günlerine haziran itibariyle yeniden kavuştuğunu söyledi.
Sigorta sektöründeki negatif etkilere rağmen büyümenin sürdüğüne dikkat çeken Çiftçi, “Sektör, yıla hızlı bir şekilde başladı. Mart sonu verilerine baktığımızda da 21.6 milyar TL prim üretimiyle, aslında bir önceki seneye göre yine yüzde 25 büyüme gerçekleşti. Reel anlamda da yüzde 11’lik bir büyüme söz konusuydu. Nisan ayında tüm sektörlerde olduğu gibi sigorta sektörünün de negatif etkilenmesine rağmen, önceki seneye oranla yüzde 9’luk bir artışla ivme devam etti. Mayıs ayında bu ivme yavaşladı, ancak haziran itibariyle, sigorta sektörü kaldığı yerden devam edecek gibi gözüküyor” dedi.
Pandemi döneminde bazı ürünlerin negatif etkilenmesine rağmen yıldızı parlayan ürünler de olduğunu söyleyen Çiftçi, şu şekilde devam etti; “Bu dönemde insanlar araçlarını kullanamadığından dolayı trafik, kasko gibi ürünlere ihtiyaç azaldı. Ancak özellikle sağlık sigortası tarafında kullanıcı bilincinin artmasının da etkisiyle, daha önce bu ürünleri hiç kullanmayan yeni oyuncular piyasaya girdi. Bu da prim artışına pozitif etki sağladı. Sektör, 2019 senesini 69 milyar TL gibi bir prim üretimiyle kapatmıştı. 2020 sonu itibariyle, 100 milyar TL limitini zorlayacağı görüşündeyiz.”
Pandemi sürecinde olduğu gibi sonrasında da tamamlayıcı sağlık sigortalarının revaçta olacağını kaydeden Murat Çiftçi, bu ürünün prim üretimine de katkısının bir önceki döneme kıyasla iki katı olarak gerçekleşeceğini aktardı.
Bununla birlikte son yılların trend ürünü siber sigortaların, pandemi dönemi ile birlikte sektörde daha aktif yer almaya başladığını belirten Çiftçi, şunları söyledi; “Özellikle, şirketlerin evden çalışma düzenine geçmesiyle beraber, aslında siber sigortaların ne kadar önemli olduğunu daha net gözlemlemiş olduk. KOBİ’lerden büyük holdinglere kadar birçok şirket saldırılara uğruyor. IT altyapınız müsaitse, korunaklı bir şekilde, işlerinizi evden, e-çalışma düzeni ile götürebilirken, maalesef bu sisteme uygun altyapınız yoksa, bu tür saldırılara maruz kalıyorsunuz. Özellikle son iki ayda, sadece Türkiye özelinde değil, global ölçekte ciddi hacker saldırıları gerçekleşti. Bunlara karşılık, ciddi fidyeler isteniyor. Siber sigortalar bu anlamda ihtiyaca cevap veren ürünler. Son iki ayda en fazla satılan ürün, tamamlayıcı sağlık sigortası ile beraber siber sigortalar oldu diyebiliriz.”
“ALACAK SİGORTASI HACMİNDE YÜZDE 15 ARTIŞ VAR”
Salgın döneminde özellikle KOBİ’lerin pandemi sürecinden etkilenmemesi adına ticari alacak sigortasında değişikliğe gidildiğini hatırlatan Murat Çiftçi, “Söz konusu sigorta kapsamında ciro sınırı 25 milyondan 125 milyon TL’ye, teminat limiti de alıcı başına maksimum 750 bin TL’ye yükseltildi. Bu da sektöre önemli bir can suyu oldu. Bu sayede, ticari alacak sigortasından daha fazla işletmenin yararlanması sağlandı. Nisan ayından itibaren aktif bir şekilde çalışmaya başlayan bu sistemde 3 aylık zaman içinde ciddi bir potansiyel ve talep gerçekleşti. Bu değişiklikle beraber, ticari alacak sigortasında poliçe sayısı ve toplam hacimde yüzde 15 artış olacağını tahmin ediyoruz. Sene sonu itibariyle de prim üretiminde ciddi bir katkısı olacağını söyleyebiliriz” dedi.
IBS, SİNGAPUR VE DUBAİ’YE AÇILACAK
IBS olarak krizi fırsata çeviren firmalardan biri olduklarını söyleyen Murat Çiftçi, “Çanakkale Köprüsü ve İstanbul Hava Limanı gibi projelerin ciddi montanlı sigorta ve reasürans işlemlerini gerçekleştirdik. Geleneksel plasman yapısının dışında bir yaklaşım ile böyle zorlu bir süreçte müşterimize ciddi anlamda bir maliyet avantajı yarattık. Türk Reasürans gibi yerli şirketlerin kurulması bizim bu hamlelerimizde daha yaratıcı olmamıza sebep veriyor” dedi. Çiftçi, SDDK’nın kurulması, kamu şirketlerinin birleşerek farklı bir vizyonda bundan sonraki süreçte ilerlemesi ve Türk Reasürans gibi milli kurumların sektörde ciddi anlamda yatırım yapmasının IBS gibi özel şirketlerin doğru vizyonla önünü açan unsurlar olduğunu belirterek “IBS markasını önümüzdeki dönemde, Türkiye dışında sigorta hub’ı diye geçen Singapur ve Dubai gibi bölgelerde de faaliyete geçireceğiz. IBS olarak prim üretiminde geçen seneye göre yüzde 25 artışımız var. Yeni düzenlemelerle brokerinden acentasına, sigorta şirketinden eksperine temeli sağlam paydaşlardan oluşan bir sigorta sektörü bizleri bekliyor” diye konuştu.
“BANKACILIĞA RAKİP BİR SEKTÖR GELİYOR”
“Oyunun kurallarının kesinlikte değiştiği bir dönem bizleri bekliyor” diyen Murat Çiftçi, İngiliz ortaklarının Türkiye’yi hala gözbebeği olarak gördüğünü belirtti. Murat Çiftçi, şunları kaydetti: “Türkiye özelinde, sigorta sektöründe bankacılığa rakip bir sektör geliyor. Londra piyasası geleneksel bir piyasa, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması ile Lloyd’s’un geleceği ne olacak herkes için merak konusu. Üzerine COVID kaynaklı hasarların geldiğinde ve ilgili hükümetlerin, politik olarak sigorta şirketlerine bu hasarları ödemeye zorlaması buradaki firmaların ciddi anlamda zarar yazmalarına sebep olacak. Diğer ülkelerin de yapılarını bundan sonra değiştiriyor olmaları lazım. Biz Türkiye piyasası olarak normalleşme sürecini başlattık. Ama Lloyd’s of London, bugün itibariyle hâlâ kapalı ve söylentilere göre ekim ayından önce açılmayacak. Yüz yüze iş yapan bir markette, bu tarz düzenin oluşması, aslında yeni kuralların geleceğinin göstergesi. Dijital anlamda sigortacılık, bundan sonra genel geçer olacak. Türkiye kesinlikle bunu daha rahat atlatacaktır.”