Sektör acil destek bekliyor

Hazır Yemek Sanayi Komitesi, sektörün pandemi nedeniyle büyük yara aldığını belirtiyor. Komite, yüksek maliyet artışlarından, çalışan sorunlarına kadar sektörün sorunlarını Yuvarlak Masa’da konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Sektör acil destek bekliyor

Hüseyin GÖKÇE

Yuvarlak Masa’nın bu ayki konuğu Ankara Sanayi Odası (ASO) 33 numaralı Hazır Yemek Sanayi Komitesi oldu.

Komite üyeleri, kamu kurumlarının ve okulların kapalı kantin ve yemekhanelerinden kira alınmasının sektörü zor durumda bıraktığını belirtirken, kısa çalışma başta olmak üzere istihdama yönelik verilen desteklerin, en azından yılbaşına kadar uzatılmasını istediler. Sektör temsilcileri geçen yıldan bu yana maliyetlerde yaşanan yüksek oranlı artışları, ihalelerde yemek fiyatlarına yansıtamamaktan yakındılar.

"İstihdam destekleri yılbaşına kadar devam etmeli"

Emre Güner -24 Yemek Yönetimi Ticaret Ltd. Şirket Müdürü: Hazır yemek sektöründe 20 yıldır faaliyetteyiz. Ağırlıklı olarak eğitim kurumlarına hizmet veriyoruz. Sektörümüzün yaşadığı sorunlar yıllardır devam ediyor. Bu sorunların üzerine şimdi pandemi ile birlikte daha büyük sıkıntılar eklendi. Firmaların ve kamu kurumlarının uzaktan çalışmaya, okulların uzaktan eğitim sistemine geçmesiyle birlikte, hazır yemek sektörünün kapasitesi yüzde 50’nin altına geriledi. Özellikle MEB okulları ve üniversitelere hizmet veren firmalarımız büyük zorluk içine girdiler. Destekler pandemi öncesi ciro ile karşılaştırılarak verilmeli. Her ne kadar normalleşme başlasa da, vaka sayılarının artmasıyla birlikte tekrar kısıtlamalar başladı. O yüzden kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin desteği ve nakdi ücret desteğinin sene sonuna kadar, belirli kriterlerde devam etmesi gerek. Firmaların 2 yıl önceki cirolarını bugünkü cirolarıyla karşılaştırıp, kayıp yaşayan firmaların bu desteklerden yararlanmaya devam etmeleri sağlanmalıdır

"Tabak maliyetleri çok arttı"

Bu dönemde sektörün bir diğer sorunu da girdi maliyetlerinde olan yükseliş. 2020 tüketici fiyat endeksi %15, üretici fiyat endeksi ise %25 olarak gerçekleşti. Sadece tabak maliyeti üzerinden yapılan hesaplamada artış 2020’de %30’un üzerinde. Ürün bazında baktığımızda ise ayçiçek yağı örneğindeki gibi %100’ü bulan artışlar var. Hazır yemek hizmeti veren firmalar, gıda fiyatlarındaki bu yüksek artışlar nedeni ile büyük sıkıntı yaşıyor.

"Bakanlık daha geniş bilgi vermeli"

Pandemi döneminde işten çıkarma yasağıyla ilgili bazı sorunlar var. Kısa çalışmadaki işçilerin kıdem tazminatı hakkı nasıl değerlendirilecek? Kısa çalışmada geçen sürelerin kıdem tazminatı ve yıllık izin hak edişi bakımından nasıl değerlendirileceği mahkemelere taşındı. Çalışan ve işverenlere uygulama hakkında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bilgilendirme yapması faydalı olacaktır. “Fesih yasağı mahkemeleri uzun süre meşgul edecek” İşten çıkarma yasağı ile ilgili de iki tarafl ı sorunlar bulunuyor. İşten çıkarma yasağına, İş Kanunu'nun 25/2 maddesi istisnasının getirilmesi yüzünden haksız yere işten çıkarmalar oldu. İşçiler de kıdem tazminatlarını alabilmek için çeşitli gerekçeler göstererek kısa çalışma döneminde haklı fesih yöntemine başvurup, dava yoluna gidiyorlar. Fesih yasağında bu boşluklardan kaynaklanan sorunlar mahkemelerimizi uzun bir süre meşgul edecek. Birçok firma KGF kredisi kullandı ama özellikle henüz ivme kazanamamış sektörlerde taksitlerinin ödenmesinde dahi büyük güçlük yaşanıyor. Kredilerin geri ödemesinin, makul faizle ertelenmesi lazım. Oysa erteleme yapan bankalar güncel faiz oranları ile erteliyorlar.

Kira sözleşmeleri özel hukuka tabi olduğu için pandemi döneminde bu konuda bir şey yapılamadı. Birçok sözleşme mahkemeye taşındı. Kamuya ait işyerlerindeki kira sözleşmelerinin uygulamalarında farklılıklarla karşılaşıyoruz. Bazı kamu üniversiteleri yönetim kararı alarak kapalı olduğu dönem boyunca kira almazken, bazı kamu üniversiteleri ise bu dönemde kira talep etmeye devam ediyor. Yüz yüze eğitim başlayana kadar kira alınmaması ve bu uygulamanın tüm kamuya ait üniversitelerde benzer şekilde uygulanması için bir çalışma gerekiyor.

"Bankalar yasağa rağmen takip işlemine başladı"

Yıldız Yemek Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti Şirket Müdürü Adnan Keskin: Sektörde yaşadığımız sorunların çözümü amacıyla çok sayıda bürokrat ve bakan yardımcılarıyla görüşmeler yapıyoruz. Oysa bakan yardımcısı dahil görüştüğümüz kimsenin sorunlara yönelik yorum yapma yetkisi ve kabiliyeti yok. Finansman önemli bir sıkıntı olarak duruyor. Ekonomi yönetimi bankalara, ‘işletmelerin üzerine gitmeyin, takibe atma süresini uzatın’ dedi. Ancak bankalar bunu yapmadı. 90 günlük süre dolar dolmaz takip işlemlerine başladılar, yani firmaları yok etmeye başladılar. Teminat olmayınca saldırıyorlar. Bazı özel bankalar, faizde tefecilerle aynı noktaya geldiler. Taksit süresinin sonunda, ödeme yapamayanlara aşırı yüksek faiz bindirerek tebligat yapıyorlar. Haciz gönderiyorlar. Bizler emek yoğun sektörde, çok sayıda istihdam yaratıyoruz. Kapalı olan işletmeler, faturalarını nasıl ödeyecek? SGK primlerini nasıl ödeyecek? 1 yıldır fatura kesemeyen insanlar var, borçlarını nasıl ödeyecekler? Bankalar hazır yemek sektörünü, en riskli sektör olarak kabul ediyor. Ülkenin normale döndüğünü gerekçe göstererek, yapılandırma ve ilave krediye girmiyorlar. Neremiz normale döndü? Vaka sayısında dünyada ikinciyiz, günlük ölü sayımız 300’ün üzerinde.

Bir de iş davaları meselesi var ki, iş mahkemelerinin aldıkları kararlarla işletmeleri batıracaklarını bilmelerini istiyorum. İşletme battığında nasıl işçi çalıştıracak? Davalarda acımasızca işverenleri suçlu gösteriyorlar.

Öyle kararlar var ki, işçi günlük 22 saat çalıştığını söylüyor, ona göre ihbar, kıdem hesaplanıyor. Üstelik bu dava Yargıtay tarafından da onaylanıyor.

Böylesi gelişmeler ve pandemi sebebiyle yemek sektöründe iş barışı bozuldu. İşçilerimizle yolda karşılaştığımızda selamlaşamıyoruz. Elinde silahı olsa neredeyse bizi vuracak. Yaşanan sıkıntıları, bankalara, enfl asyona, pandemiye değil işverene çıkarıyorlar.

“İnşaat firmaları yemek ihalelerine girmeye başladı”

Şimdi bir üniversite ile çalışıyorsunuz, okul kapalı olduğu halde yönetim kirasını istiyor. Koskoca profesör, kapalı kantin için aylık bin liralık kiranın ödenmesi gerektiğini söylüyor. Üstelik ödemezseniz, yıllardır oraya yaptığınız yatırımı da arkanızda bırakarak çıkmak zorunda kalıyorsunuz.

Başka bir konu ise artık kamu ihalelerini asıl işi yemek olan firmalar almıyor, bunların yerine inşaat firmaları, enerji firmaları alıyor. Kamu kurumlarının iş verirken yeterliliğini ölçmeleri lazım. Yıllardır bu işe emek veren, yatırım yapanlarla, hayatında bu işi hiç yapmamış olanları ayrı tutmalılar.

Yemek Sanayicileri Derneği’ni, maliyetlerin düşürülmesi, ucuz mal temin edilmesi gibi amaçları yerine getirmesi için kurmuştuk. Bunu büyük ölçüde de sağladık. Tarım Bakanlığı’nın merdiven altı işletmeleri engellemesi gereken heyeti bize gelip bu firmaları bildirmemizi istedi. Yani bunu çözmekle sorumlu olanlar gelip bizden muhbirlik yapmamızı istediler. Şu anda ekonominin yüzde 40’ı zaten kayıt dışı. Özellikle belli bölgelerde kayıt altında hiç sektör yok.Sektörümüzde bazı işleri rahatlıkla yapabilirsiniz ama ne yaparsanız yapın fiyatı düşüremezsiniz. Bir kere personel gideri en az yüzde 20, kimse bundan aşağı mal edemez. Ancak, bununla ilgili meslek odalarının yönetiminde olup da yemek tüccarlığı yapan, mevkisini kullanıp firma bağlantısı yapanlar var. Ben 30 yıldır sektörün içindeyim, 30 yıldır hep toprak yolda patinaj yapıyoruz, hiç mi asfalta çıkamayız biz? Sektörün 10 sorunundan 9’u işçilerle ilgili, kalanı da banka ve finans kaynaklı. Kamu ihalelerinde, torbacı diye tabir ettiğimiz, kendisini mafya gibi gösterenler çok oluyor. Bunlar ihaleleri ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakıyorlar.

Artık haksız kazancın devre dışı bırakılması lazım. İhalelerde öyle şartnameler hazırlanıyor ki; Yüksekova’da bir ihale yapılacak, yemek firmasının orada kurulu olması şartını arıyorlar.

“Parlayan yıldız, şimdi kayan yıldız haline geliyor’

Asgari ücret ve üzerindeki vergi yükünden bahsetmek istiyorum. Asgari ücreti devlet belirliyor ama bunun maliyetini tamamen işverene yıkıyor. Asgari ücretli için işverenin cebinden 5 bin 250 lira çıkıyor. Üstelik bunun sadece 3 bin liraya yakın kısmı işçinin eline geçiyor. Düşünsenize 200 kişi çalıştıran firmanın ödediği ücreti. Pandemide yeme içme sektörünün iyi iş yaptığı söyleniyor ama toplu tüketim öyle değil. Böyle giderse bir dönemin parlayan yıldızı olan hazır yemek sektörü, kayan yıldız haline gelecek.

Ben sektördeki firma sayısının 4 bin civarında olduğuna inanmıyorum. Batanları bir kenara bırakın en az 10 bin firma vardır. Yani lokanta olarak faaliyet gösterip tabldot satışı yapanlar var. Bunların da kullandıkları malzemeler dahil, mutlaka denetlenmesi lazım.

"İhale yöntemi değişmeli, çoğu firma ihaleye bile girmiyor"

Roka Kurumsal Yemek Hizmetleri Genel Müdürü, Yemek Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Arslan Atlı: Kamu tarafında özellikle üniversiteler, yurtlar, polis okulları ve kantinlerin kapatılmasından dolayı sektör hacmi, yüzde 50’den fazla daraldı. Sektör, ciddi krizin eşiğinde, problemlerimiz 2 yıl öncesine göre katlanarak devam ediyor.

Çok sayıda firma sektörden çekildi. Bu çekilmenin bir kısmı kendi rızalarıyla, bir kısmı da batarak, ifl as ederek gerçekleşti. Sektörümüz çıkış noktası arıyor ama devlet tarafından verilen destekler bugüne kadar tatmin edici düzeyde olmadı. Destekler, genellikle kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin gibi adlar altında işçilere yönelik verildi. İşverenlere somut bir destek yok. Başka bir konu ise, hizmet verdiğimiz yerlerin kapalı olmasına rağmen, işçi çıkarma yasağının devam etmesi firmalarımızı sıkıntıya sokuyor. Bir kuruş kazancımız olmadığı halde kıdem tazminatı yükü devam ediyor. Üstelik kıdem tazminatını ödemezsek, kurumdaki teminatlarımızı da çözemiyoruz. Hükümet, bu konuya toplu ve kesin bir çözüm bulmak zorunda. Konu, yargıya taşındığında ise işveren, potansiyel suçlu olduğu için davaları hep kaybediyoruz. Kamudaki bütün ihalelerin e-ihale yöntemiyle yapılması gerekiyor. Şeff af, rekabeti artırıcı, katılımın daha çok sağlanacağı düzenlemeler yapmak gerekiyor.

“İhalelerde şiddet görüntüleri oluyor”

Yemek sektöründe öyle ihaleler yapılıyor ki, ihale salonunun dışına baktığınızda, sanki ihale değil, iki üç grup arasında kavga, şiddete dayalı olumsuz görüntüler oluyor. Bu arada pek çok firmanın ihalelere teklif vermesi engelleniyor ve tam rekabet sağlanamıyor. Şu anda kamuda yapılan ihalelerin yüzde 35 civarındaki kısmı e-ihale olarak yapılıyor. Kamuda rekabetin, şeff afl ığın ve katılımın artması adına ihalelerin tamamının e-ihale olarak yapılmasının daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Kamu İhale Kurumu ile yapmış olduğumuz sektör görüşmelerinde, Kamu İhale Kanunu’nda yeni düzenlemelerin yapılacağıyla ilgili çalışmaların olduğu söylendi. Ancak bu çalışmalar, sektör temsilcilerinin de görüşleri alınarak yapılırsa daha faydalı olacağı düşüncesindeyiz. Kamuda iş yapan arkadaşlarımız, ihaleye girmek için teminat mektubu kullanıyorlar. Ancak, pandemi ile birlikte sektördeki pek çok firmanın sıkıntıya düşmesi, bankalar nezdinde hazır yemek sektörünü en riskli sektör haline getirmiştir. Bankalar, kredi limitlerini aşağı çekerken sektöre kredi ve teminat vermemek için ciddi bir direnç gösteriyorlar. Eğer bankaların sektöre yaklaşımları böyle devam ederse, pek çok firma ihalelere teklif veremeyecek hale gelecek. Bu noktada, özellikle kamu bankalarının, sektöre ciddi bir teminat ve kredi desteği sağlaması, sektörümüz için çok önemlidir. Kamuda yaklaşık maliyetler belirlenirken, TÜİK’ in enfl asyon verileri dikkate alınıyor. Ancak sektörün gıda enfl asyon oranı, TÜİK’in belirlediği oranın en az iki katı. Kurumların, gıda enfl asyonunu dikkate alarak yaklaşık maliyeleri belirlemesi, daha uygun olacaktır. Sektörümüzün en büyük problemlerinden bir tanesi de sektördeki denetimsizliktir. Denetimsizliğin getirdiği en büyük problem de merdiven altı ve kayıt dışı firmaların varlığıdır. Kayıt dışı merdiven altı firmalar, her türlü denetimden uzak üretimlerine devam ediyor. Sektörde vergi mükellefi kimliği taşıyan, beş bine yakın firmanın faaliyette olduğu tahmin ediliyor. Pandemi ile birlikte bu firmaların büyük sıkıntılar yaşadığını, pek çok firmanın da sektörden çekildiğini ve sektördeki daralmadan dolayı işlerini yürütemediğini görmekteyiz.

Özellikle KGF aracılığıyla kullandırılan kredilerin, geri ödenmesinde büyük güçlük yaşanıyor. Bu yüzden başta yeme içme sektörü olduğu gibi, henüz kendisini toparlayamamış sektörlerde krediler, güncel faiz yerine, makul faizle yenilenmelidir. Kira sözleşmeleri konusunda da önemli bir ilerleme sağlanamadı. Devletin bu alanda genel bir düzenleme yapması lazım. Yerel yönetimler kiralarda kolaylık sağlarken, kapalı olan eğitim kurumlarının bazıları kira almaya devam ediyor. Sonuç olarak, hazır yemek sektörünün tüm sorunlarının çözümüne yönelik ilgili bütün kurumların (bakanlıklar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları vb.) oluşturacağı bir çalışma grubu oluşturulmalı, kısa ve uzun vadede alınabilecek tedbirler ve öneriler tartışılmalı ve uygulamaya konulmalıdır. Bu durum insan sağlığı açısından ve sektörün geleceği bakımından büyük önem taşımaktadır.

"İş ve işveren yoksa işçi de olmaz"

RevaYemek Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Ortağı Hakan Bozkurt: Hazır yemek sektöründe personelle ilgili çok sıkıntı yaşıyoruz. Örneğin mesai konusunda düzenleme yapılmasının şart olduğunu düşünüyorum. Kıdem tazminatı yükü bizim üzerimizden alınmalı, bu tam bir saatli bomba gibi. Hükümet bunu çözmeye çalışıyor ama çözemiyor. Ancak şunu bilmeleri lazım ki, iş yoksa, işveren yoksa, işçi de olmaz. İşten çıkarma yasağı konusunda da sıkıntı var. İşveren isterse yasal haklarını ödeyip işi sonlandırabilmelidir. Bunda ısrarın anlamı yok. Maaşı 5 bin lira olan adamı eve gönderip 1800 lira verirsen bu para ile nasıl geçinecek? Bu yapılan topu taca atmaktır. Sektörün bir diğer problemi KDV. Yemekte KDV yüzde 1’e düşürüldü ama bizim aldığımız ürünlerde yüzde 8 ve yüzde 18 KDV var. Yüzde 1’i müşteriden alıyoruz, gerisi bize yük olarak kalıyor. Sözde tüketiciye iyilik yapılıyor ama o zaman giriş ve çıkış KDV’si eşit olsun bari. Aradaki farkı bize ödetip, iyilik yaptıklarını söylüyorlar. Yani birine iyilik yaparken, diğerine kötülük yapmamak lazım.

Gelinen noktada, önümüzü göremiyoruz. Pandemi bitecek deniliyor ama bu mutasyon virüse aşı da fayda etmiyor, ilaç yok. Destek zaten alamıyoruz. KGF kaynaklı kredilerde yapılandırmaya gidiyorsunuz, bankalar yüzde 22 faiz istiyor. Biz zaten ödeyemeyip kapılarına gitmişiz, bizden niye bu kadar yüksek faiz alınıyor. Bence pandemi döneminde, kurumsal firmalar bile ayakta durmakta zorlanırken, merdivenin altında kimse kalmadı. Üstündekiler zor duruyor zaten. Sektörün içindeki samimi arkadaşlarımız öyle fiyat veriyorlar ki bırakın merdivenin altını, bodruma bile girse bunun altında mal edemez. Kira stopajında indirim yapıldı, bizim stopaj kaynaklı 20-30 bin lira iade almamız gerekirken, bunun yerine devlete fazladan vergi ödedik. Yani indirilmiş stopajı kiracı değil, mal sahibi ödedi.

Kiracı ile mal sahibi birbirine düşman gibi, kira sözleşmelerinde bir düzenlemeye gidilmeli, tarafl arın masaya oturup aralarında anlaşmaları lazım. Ancak daha kamu bizimle tam olarak anlaşamazken, kiracı ile mal sahibi nasıl anlaşacak?

"İhalelerde düşük fiyat verenler uygunsuz ürün kullanıyor"

Öz Gaziantep Lokantacılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Şirket Müdürü Taylan Yetkinşekerci: Hem ülke hem de sektör olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçten geçerken de en büyük zararı yeme içme sektörü görüyor. Sektörün yıllardır kanayan yarası merdiven altı üretim ve tüketim. Bizim masrafl arımız belli, sigortasız eleman çalıştıramıyoruz, ucuz malzeme kullanamıyoruz. Maliyette en büyük unsur demirbaş masrafl arı. Fabrika bazında tesis kurduğumuz noktada bu maliyetleri düşürme şansımız yok. Merdiven altı firmalar kaçak, uygunsuz ürün kullanarak çok ucuz fiyat verebiliyorlar. Örneğin bizim kullandığımız yağ 320 lirayken, onlar 200 liralık yağ kullanabiliyorlar. Biz zaten maliyeti düşüremediğimiz için bunlar devreye giriyor.

"İş mahkemeleri çok ön yargılı davranıyor"

Hardal Gıda Yemek Sanayi Ltd.Şti Şirket Müdürü Nurten Karaeyvaz: Özellikle pandeminin etkisi ile her sektörde olduğu gibi, bizde de büyük bir kriz yaşanıyor. Hardal yemek olarak 23 yıldır bu sektördeyiz, daha önce ki yıllarda da çeşitli ekonomik krizler yaşadık, hiçbir zaman işçi çıkararak çözüm bulmaya çalışmadık. Bu sefer diğer dönemlere göre ekonomik kriz çok daha etkili. Hükümetin ücretsiz izin desteği vermesine rağmen, girdi maliyetlerinin yükselmesiyle giderlerimiz katlanarak arttı. Artan maliyete rağmen fiyatları artıramıyoruz. Çözüm için bankalardan kredi almak zorunda kalıyoruz. Kredi faizleri de tavan yapmış durumda, geri ödemelerde zorlanıyoruz. Bunun dışında da, iş mahkemeleri önyargılı davranarak işverenleri potansiyel suçluymuşçasına değerlendiriyor. Adil ve hakkaniyetli yargılama yapmıyor. Bu sebepten dolayı, gerek biz gerekse birçok firma haksız yere cezalandırılıyor. Türkiye’de sektörümüzün istihdama katkısı çok büyük olmasına rağmen, ne teşviklerden, ne hibelerden, ne de düşük faizli kredilerden faydalanamıyoruz. Sektörün küçülmesiyle hem istihdam olumsuz etkilenecek hem de hizmet verdiğimiz firmalar. Ülke olarak bu zor günleri atlatacağımıza inancım sonsuz.

Öne çıkanlar

✔ Bazı özel bankalar faizde, tefecilerle aynı noktaya geldi
✔ Bankalar yasağa rağmen takip işlemine başladı.
✔ Kısa çalışma dahil istihdam destekleri yıl sonuna kadar sürmeli
✔ Maliyetler çok arttı ama yemek fiyatına yansıtamıyoruz
✔ Destekler pandemi öncesi ciro ile karşılaştırılarak verilmeli
✔ Kapalı okulların kantinleri için kira isteyenler var
✔ Firmalar düşük faizli krediyi bile ödeyemezken, bankalar yüksek güncel faizden yapılandırıyor.

Sektör Haberleri