Avrupalı belediyelerin otobüste ‘alternatifi’ Anadolu Isuzu oldu
Avrupa'da çevreci araçlara geçiş hızlanırken, belediyeler de alternatif yakıtlı otobüs alımlarını artırdı. 47 ülkeye ihracat yapan Anadolu Isuzu, 'Yılın Sürdürülebilir Otobüsü' ödülünü aldığı AB'de, CNG'li araçlardan sonra elektrikli otobüslerini de yollara çıkardı. 'Akıllı Fabrika'nın birinci fazını da tamamlayan şirket, otonom araçlar için de harekete geçti.
Aysel YÜCEL
Türkiye’nin önde gelen ticari araç üreticilerinden Anadolu Isuzu, çevreci araçlarıyla Avrupa’da büyümesini hızlandırıyor. CNG’li araçlardan sonra elektrikli otobüsünü de AB yolarına çıkaran şirket, 2022’ye umutlu giriyor. Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, şirketin gündemi ve 2022 hedeflerinin yanı sıra sektördeki son gelişmeleri de DÜNYA’ya anlattı.
Anadolu Isuzu, halihazırda kamyon, kamyonet ve pick up modellerinin dışında elektrikli ve CNG’li araçlar da dahil olmak üzere otobüs ve midibüs segmentinde 12 farklı model ve toplam 47 farklı versiyonun üretimini ve satışını gerçekleştiriyor. 46 ülkeye ihracat yapılan Çayırova Şekerpınar’daki tesisin yıllık toplam üretim kapasitesi tek vardiyada 19 bin adet araç. Araçlar, okul, personel ve şehirlerarası taşıma alanlarına hitap ediyor. Aynı zamanda ürettiği bir kamyon modelini de Avrupa’ya ihraç ediyor.
Henüz resmi rakamlar KAP’a açıklanmadı ancak, Anadolu Isuzu için 2021, 30 yıla uzanan ihracat tarihindeki en yüksek ihracat rakamına yaklaştığı bir yıl oldu. Aynı zamanda iç pazarda da başta kamyon segmenti olmak üzere önemli büyümeler gerçekleştirdi. Arıkan, 2020 sonunda piyasaya sundukları D-Max pick up araçlarının da büyük beğeni topladığına dikkat çekerek, “Pandemi etkisi altında geçen son iki yılda üretimimizi kesintisiz olarak sürdürürken üretim ve satış rakamlarımızı da artırmayı da başardık. Otobüs ve midibüs ihracatındaki genel düşüş trendine rağmen pandemi koşullarında pazar payımızı artırarak güçlü bir büyüme ivmesi yakaladık” dedi.
“İhalelerden başarılı sonuçlar alıyoruz”
Geçen yıl yurt dışı pazarlarda önemli ihaleler kazandıklarına vurgu yapan Arıkan, şu bilgileri verdi: “Birçok ihalede otobüs ve midibüslerimizle oldukça başarılı sonuçlar alıyoruz. Örneğin bu yıl kazandığımız 100 araçlık Moldova ihalesi bizim için oldukça önemliydi. Yine son dönemde Gürcistan’da önemli bir ihaleyi kazandık ve bu çerçevede toplam 200 otobüs ve midibüsün teslimatını gerçekleştirdik. Almanya ve Fransa da kazandığımız ihaleler kapsamında önemli teslimatlarımız söz konusu. Avrupa dışı pazarlarda da takip ettiğimiz önemli projeler var. Önümüzdeki dönem için daha önce etkin olmadığımız yeni ülke pazarlarına girmek için uğraş veriyoruz.”
Dünyada çevreci otobüsler giderek daha fazla ilgi görüyor. 2021’de Batı Avrupa pazarında satılan toplu ulaşım otobüslerinin yüzde 63’ü alternatif yakıtlı sistemlere sahipti. Avrupa’da elektrikli ve gazlı alternatif yakıtlı araçlara çok hızlı bir geçiş yaşanıyor. Belediyelerin teşvikleri ve regülasyonlar bu geçişi hızlandırıyor. Avrupa Birliği 2025 yılına kadar 13 milyon sıfır veya düşük emisyonlu aracın trafiğe çıkmasını hedefl iyor. Bu kapsamda gerekli şarj istasyonu alt yapısını da geliştiriyor. Anadolu Isuzu’nun ürettiği çevre dostu, sessiz, konforlu ve akıllı araçlarla bu talepleri tam olarak karşıladığını ve giderek daha fazla tercih edildiğini vurgulayan Arıkan, “Bu trendleri yakından takip ediyoruz. Ürün gamımızda alternatif yakıtlı araçlara öncelik veriyoruz. Bu çalışmalarımızın en yeni örneklerinden biri olan çevre dostu aracımız Kendo CNG bunlardan sadece bir tanesi. Kendo CNG gibi, Citiport 12 ve Citiport 18 olmak üzere CNG motora sahip farklı modellerimiz mevcut. Otomotiv dünyası yeni alternatif yakıtlı araçlar anlamında büyük bir değişimin içinde. Özellikle 2022 itibariyle otomotiv sektöründe çevreci teknolojilere yapılan yatırımların hızlanacağını düşünüyoruz” dedi. Dünya standartlarında, yenilikçi teknolojilere sahip çevre dostu NovoCITI VOLT elektrikli otobüsü de Avrupa’dan ilgi görmeye başladı. İlk teslimat Fransa’ya yapıldı. Arıkan, “Elektrikli ve bağlantılı araçlarla ilgili geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Üretimini ve tasarımını yaptığımız tam elektrikli otobüsümüz NovoCITI VOLT da bu yöndeki odağımızın en güçlü göstergelerinden biri. NovoCITI VOLT’un yurtdışı teslimatlarına başladık. İlk teslimatımızı geçtiğimiz aylarda Fransa’ya gerçekleştirdik. Diğer elektrikli modellerimizin geliştirme çalışmaları da son hızla devam ediyor. Yurt içindeki talebin de 2022 yılında bazı büyükşehirlerde başlayacağını öngörüyoruz” dedi.
Otonomda level 3, level 4 çalışıyor
Otonom araçlar ile ilgili Ar-Ge çalışmalarını da yoğun bir şekilde sürdürdüklerini belirten Arıkan, “otonom seviyelerinde level 3, level 4 ve üzeri çalışmalara devam ediyoruz. Buradaki en büyük hedefimiz yerli ekosistemi geliştirmelerde devreye sokmak” dedi. Şirket, dijital dönüşüm ve endüstri 4.0 konularında da önemli çalışmalar yürütüyor. Akıllı Fabrika projesinin ilk fazı pandemi koşullarına rağmen başarıyla tamamlandı.
Hammadde krizlerine kalıcı çözüm, yerlileşme
Ticari araçları da etkileyen mikro çip arzındaki sıkıntının tedarik sorunlarından sadece biri olduğunu ifade eden Arıkan, “Birçok hammadde de tedarik sorunu var. Çip üretiminde sorunların devam ettiğini ve kısa sürede çözülmeyeceğini görüyoruz. Çipteki bulunabilirlik ve erişim sorunlarının 2023 yılına kadar devam etme ihtimali yüksek. Tüm bu sorunların kalıcı çözümünün ‘yerlileşme’ olduğunu düşünüyoruz” dedi
'Tedarikte Türkiye’ye kayış var, ana sanayi için de ümitliyiz'
Tedarikte birçok platformda belirttiğim gibi Türk otomotiv sanayii, yan sanayisi ve yetişmiş insanları ile bir bütün olarak dünyada ve özellikle Avrupa’da önemli bir güç. Kamyon ve otobüs segmentlerinde Avrupa’ya hizmet veren önemli bir güç konumundayız. Özellikle tedarik sanayimizde pandemi döneminde global OEM’lerin siparişlerinin arttığını memnuniyetle takip ediyoruz. Ana üreticilere bu trend daha tam yansımadı ama zaman içinde buralarda da pozitif gelişmeler olmasını bekliyoruz. Tabii burada bazı tehditler de söz konusu. Özellikle alternatif yakıtlı araçlar ve akıllı araçlar trendine uygun olarak yan sanayimizin daha istenilen seviyelerde olmadığını görüyoruz. Burada özellikle Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın da bazı teşvik hamlelerinin başlaması memnuniyet verici, bu programlarla yerli işbirliklerinin artacağını bekliyoruz. Biz de şirket olarak buna çok önem veriyoruz. Ana üreticiler, yan sanayi, start up’lar, mühendislik firmaları ve üniversitelerin yer aldığı ekosistemin bu anlamda yerlileştirmeye önem vermesi sektörümüzün geleceği açısından çok önemli. Tüm bunlar yapıldığında otomotiv sektörümüzün global tedarik zincirindeki payı daha da artacak” açıklamasını yaptı.
'2022’de gecikmiş talebin olumlu etkilerini görmeye başlayabiliriz'
Turizm ve okul taşımacılığının pandemiden en fazla etkilenen sektörler arasında yer aldığını ve bu durumun otobüs segmentine darbe vurduğunu hatırlatan Tuğrul Arıkan, bu alandaki son gelişmeleri şöyle aktardı: “Toplu ulaşımdaki doluluk oranlarının artan aşılama oranıyla birlikte arttığını gözlemliyoruz. Toplu taşıma araçlarındaki kapasite kullanım oranının artmasıyla birlikte maliyetlerin iyileşeceğini ve belediyelerin toplu taşıma araçlarına yatırım yapmalarını bekliyoruz. 2022’de turizmin toparlanmaya başlayacağını, okul taşımacılığının eski günlerine döneceğini ve ötelenen taleplerin alıma dönüşmeye başlayacağını öngörüyoruz ancak midibüs ve otobüs segmentinin genel anlamda eski yıllardaki yüksek adetlere ulaşmasının birkaç yıl alabileceğini tahmin ediyoruz. 2022’de otobüs ve midibüs segmentlerinde hem yurt içi hem yurtdışı pazarlarda artışlar bekliyoruz. Aşılanmanın artması ile birlikte hareketlenecek olan sektörlerin biri de turizm. İç ve dış turizmin pandemi öncesi seviyelere gelmesi biraz daha vakit alabilir ancak bu yıl 2019 seviyesine yaklaşabileceğimizi düşünüyoruz. Okul ve personel taşımacılığı ve toplu taşıma gibi alanlarda da bir talep artışı bekliyoruz. 2022 yılı bizim için 2021’de yakaladığımız güçlü ivmeyi sürdüreceğimiz bir gelişim yıl olacak. Kamyon segmentinde lojistik alanındaki canlılığın pazarı güçlü seviyede tutacağına hatta 2022 yılında talebin daha da yükselebileceğini söyleyebiliriz. Kuşkusuz riskler var. Tedarik sıkıntıları bizi çok daha esnek çalışma ihtiyacına yönlendiriyor. Pandemi hala bir risk faktörü ancak özellikle Avrupa’da artan aşılama daha umutla bakmamızı sağlıyor.”
'İhracatta yüksek değil, istikrarlı kura ihtiyaç var'
Kurdaki dalgalanmanın ihracata etkisini değerlendiren Arıkan, şunları kaydetti: “Bizler genel olarak kurun istikrarından yanayız. Böyle bir dönemde fiyat vermek, öngörülemeyen maliyetler nedeniyle oldukça zorlaştı. Teoride kurdaki artışın ihracatta rekabet avantajı yaratması beklenir; ancak dalgalanmaların bu kadar yüksek olması, rekabet avantajının sürdürülebilir olmasını engelliyor. İhracat özelinde, kurdaki artışlar kısa vadede olumlu etkiler gösterebilir ancak aynı zamanda tüm ithal ve yerli malzeme tedarik maliyetimiz de bu dalgalanmalardan olumsuz etkileniyor. Biz şirket politikamız paralelinde türev enstrümanlarını da kullanarak mali tabloları kur riskinden bertaraf ediyoruz.”