Maliyetlerimiz kontrol edilebilir noktadan çıktı

Ankara Sanayi Odası ve DÜNYA’nın Yuvarlak Masa toplantısında bir araya gelen 24 Numaralı Genel Amaçlı Makine ve Yedek Parça Sanayii Komitesi üyeleri, sektörün tedarik sorununun kaygı verici hale geldiğini belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Maliyetlerimiz kontrol edilebilir noktadan çıktı

Hüseyin GÖKÇE

Genel amaçlı makine sanayicisi, tedarik, finansman ve devletten KDV alacaklarıyla ilgili beklenti ve şikayetlerini Yuvarlar Masa’da dile getirdiler. Ankara Sanayi Odası ve DÜNYA gazetesince düzenlenen toplantıda konuşan sanayiciler, tedarik konusundaki sıkıntıların endişe verici hale geldiğini, kamunun alım ihalelerinde yabancı firmalar lehine hareket ettiğini belirterek, yerli malı kullanılması çağrısında bulundu.

ASO 24 Numaralı Genel Amaçlı Makine ve Yedek Parça Sanayii Komitesi üyelerinin konuk olduğu ve ASO Başkanı Nurettin Özdebir’in de katıldığı toplantıda, komite üyeleri gelinen noktada artık kâr etmeyi değil ayakta kalmayı önemsediklerinin altını çizerken, maliyetlerin kontrol edilebilir noktalardan çıktığını kaydettiler.

Fiyat artışlarında sadece tüketicilerin değil sanayicilerin şikayetlerinin de dikkate alınması gerektiğini belirten üyeler, birikmiş KDV alacaklarının da önemli bir finansman problemi yarattığına değindiler. Başkan Nurettin Özdebir de kamu alımları başta olmak üzere Türkiye’de yabancı ürün hayranlığı olduğunu kaydederken, KDV alacağının da eksi faizle devlette durduğunu belirtti. Komite üyelerinin dile getirdikleri görüşler şöyle oldu:

"VERGİSİNİ DÜZENLİ ÖDEYENE AVANTAJ SAĞLANSIN"

Yavuz Biçkes-MÜSAN Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

İçinde bulunduğumuz komite, Ankara Sanayi Odası içindeki en çok üyeye sahip komitelerden bir tanesi. Komitemizin büyük çoğunluğunu mikro ve küçük işletmeler oluşturuyor. Temel sorunlar olarak; nitelikli eleman temini, ucuz krediye ulaşamama, gümrük vergileri dahil olmak üzere sık yaşanan mevzuat değişiklikleri, vergi afl arı getirilirken ödemesini düzenli yapanlara herhangi bir avantaj sağlanmaması olarak sıralanabilir. Türkiye’de işletmelerin yüzde 99,5’ini oluşturan mikro ve küçük işletmelerin sorunlarının çözülebilmesi önemlidir. Bu aşamada çok fazla kâr elde etmekten çok, ayakta kalabilmenin daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Şimdi bu çok sık çıkarılan afl ar, ödemelerini düzenli yapan firmaları gerçekten çok üzüyor. Bence önümüzdeki süreçte, doğru işletmeler, doğru programlarla desteklenmeli. Yanı sıra önemli bir konu da desteklerde piyasaya yeni giren firmaların, devlet tarafından daha çok desteklenmesidir. Örneğin 30 yıldır üretim yapan, ürün geliştiren bir firma varken, aynı alanda yeni bir firma kurulup devletten yüksek teşvikler alarak, yılların üreticisine rakip oluyor.

"Asgari ücret sektörlere göre belirlensin"

Üreticilerimizin bir diğer temel problemi, meslek liselerinde okuyan gençlerin sanayi üretiminde çalışmak istememeleridir. Yani çocuklar daha meslek lisesinde okurken, AVM’de güvenlik görevlisi olmayı hedefl iyorlar. Eğer devlet, sanayide çalışacak gençlere yönelik maliyetlerde özel indirim yapar ve bunlar da çocukların ceplerine girerse, belki talep de artar. Yani belki asgari ücret sektörel olarak belirlenerek, meslek lisesi öğrencilerinin çalışmak için AVM’ye gitmeleri önlenebilir.

Şimdi sanayiciler, üretime yönelik bağlı bulundukları odalardan kapasite raporları alıyorlar. Bu raporlar ciddi hazırlık istiyor, üstelik yerli malı belgesinin süresi 1 yıl ve bunun her yıl yenilenmesi gerekiyor. Başka bir ifade ile belgeyi aldıktan çok kısa süre sonra yeni belge için hazırlıklara başlıyoruz. Bunun yerine hem yerli malı belgesi hem kapasite raporu 5 yıllık verilip, sonra yıllık denetim yapılabilir. Böylece odalarımızın yükü de hafifl emiş olur.

“DMO ithal ürünleri destekliyor”

Çalışma esasları itibarıyla DMO, özellikle mikro işletmelerin sıkıntılı olduğu bir kurum. DMO, ithal ürünleri daha fazla destekliyor. Fiyat oluşturma sistemi de gerçekçi değil. Zaten yüksek fiyatla ithal edilip, kamuya yüksek fiyattan pazarlanan ürünler araştırıldığında, ne demek istediğim çok daha iyi anlaşılacak. Veya DMO yerine YMO adında Yerli Malı Ofisi kurulmalıdır. DMO ithalat lobilerinin etkisi altında. Bir kamu kurumu ithal ürünlerin satışına nasıl aracılık edebilir? Krizlerin sık aralıklarla tekrar ettiği ülkemizde daha fazla işsiz istemiyorsak yerli ürünleri tercih edip yabancı hayranlığından kurtulmalıyız. Yıllarca kamu alımlarında yerli alım istendiğinde AB müktesabatı örnek gösterilerek alınmıyordu. AB ile ilgili sorun kalmadı, görüşmeler zaten durdu. Artık bu dönemde devletimiz yerli malı haftasını tekrar kutlamaya başlamalıdır.

“Yerli mal üretimi faizsiz kredi ile desteklensin” Ayrıca ucuz kredilerin doğru kaynaklara gitmediğini düşünüyorum. Önerim yerli malı belgeli üretim yapanlara kredi paketi çıkarılması, bunlardan faiz alınmaması bu faiz de zorunlu istihdam için kullanılabilir. COVID-19’un ilk başladığı dönemde, kısa çalışma ve vergi erteleme dahil çeşitli destekler sağlandı. Ancak imalat sanayi vergi ertelemelerinden yararlanamadı. İşleri iyi gidenler desteklenirken, kapalı işletmeler hiç destek alamadı. COVID henüz bitmedi ve Eylül ayında yeni önlemlerin geleceğini, Ekim’de ise yeni desteklerin verileceğini tahmin ediyorum. Bu noktada gerek makine, gerekse imalat sanayi erteleme kapsamına alınmalıdır. İşverenlerin tamamının yaşadığı bir sorundan daha bahsetmek istiyorum. İş davaları daha başlamadan işveren suçlu kabul ediliyor. Öyle mahkeme kararları var ki işçiler bundan çok heyecanlanıyor ve SGK’ya herhangi bir şikayet olduğunda firma günlerce inceleniyor. Bu durum küçük ve mikro işletmeler için güçlük yaşatıyor. Oysa burada şikayetin haksız yapıldığının tespit edilmesi halinde, başvuruyu yapana da yaptırım uygulanabilir. Şimdi bazı alımlarda ucuz fiyat politikası yüzünden, firmaların yıllarca altyapıya yaptığı yatırımlar umursanmıyor. Yedek parça üretimi yapan firmaların, uzun süreli sözleşmeleri bankalarda teminat yerine geçmesi, bu şirketleri finansman yönünden rahatlatacaktır. Biz sanayiciler döviz kuru değişim hızına yetişemiyoruz. Bazı sanayiciler gün boyu kur ekranını takip etmekten iş yapamıyor. Döviz kuru bahane edilerek artırılan fiyatlar, kur düşünce düşmüyor. Fahiş kazanç engellenmeli, fiyat artışlarında sadece tüketici şikayetleri değil, sanayicinin şikayetleri de ele alınmalı. İhracat yapan, teşvik belgeli satış yapan firmalara gerekli destek verilmelidir. KDV iadesi geç alındığı için bir anlamda kamuya faizsiz borç veren firmalar zarar ediyor. Devlet, ihracatçı mikro işletmelere ayrı destek vermeli. Destek adı altında bir şey var ama mekanizmadan yararlanamıyorsunuz. Küçük ihracatçı gerçek destek ve gerçek teşvik bekliyor. Bu firmalara vergi indirim ve istisnalarla destek verilmelidir. Firmalar hak ettiği KDV’yi geri alabilmek için büyük mücadele veriyor.

"KAMUDAN ALAMADIĞIMIZ PARANIN VERGİSİNİ PEŞİN ÖDÜYORUZ"

Murat Demir- Demirden Makine Endüstri Otomotiv Medikal Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Genel Müdürü

Yurt dışı ile çalışan büyük ölçekli firmalar finans sektöründe rahat hareket edebiliyor ama küçük ve orta ölçekli işletmeler bankalardan kredi alımlarında büyük zorluklar yaşıyor. Kredi alabilen işletmelerde kredilerini ödemek amacıyla tekrar krediye başvurup almak zorunda kalıyor ve borçlarını büyüterek dipsiz bir kuyuya düşüyor. (piyasadaki iş ve tahsilat sıkıntısı sebebiyle). Destek kredilerinin faiz oranları çok yüksek ve şartlarının oluşturulması zor, birçok firma bu sebeplerden dolayı kredi alamıyor. Bence bu aşamada devletin kredi desteğinden ziyade kdv oranları, vergi, SGK primleri, stopajda indirim yapması işletmeler açısından, faaliyetlerini sürdürebilmeleri için daha rahatlatıcı ve faydalı olacaktır. Vergilerinin ve SGK primlerinin ödemelerini zamanında ve düzenli yapan firmalara devlet daha fazla vergi indirimi veya teşvik vermesi halinde devletin kendi alamadığı vergi, prim yükününde azalmasını sağlayacaktır. Ayrıca firmaların ödemelerini düzenli ve zamanında yapmasını teşvik edecektir ve işletmelere de bir nevi nefes olacaktır. Ben Ekim ayından sonra piyasada daha büyük darboğaz olacağını öngörüyorum. Yaz aylarında biraz hareket oluyor ama kışa doğru sıkıntı olacağını düşünüyorum. Piyasalarda nakit dönüşü şimdiden çok zayıf, Ayrıca döviz kurlarının öngörülür olmaması sebebiyle malzeme teminlerinde ve fiyat verilme aşamalarında çok sıkıntı çekiliyor. İç piyasada ticari kartlar nakit para yerine kullanılıyor. Ticari kart limitlerinin daha serbest olması ve faiz oranlarının daha düşük olması gerektiğini düşünüyorum. Bizim firma olarak ihracatımız Ortadoğu ölçekli idi, bölgesel sorunlar yüzünden şuanda gerçekleştiremiyoruz ve iç piyasaya yöneldik bunun içinde kamu kuruluşları ve belediyeler bulunmakta. Kamu kuruluşlarında ve belediyelerde satın almada genel olarak temel kriterin fiyat olduğunu görüyoruz, uzak doğu menşeli kalitesiz ürünler de şartname kriterlerine uyuyor ama kalite yönünden büyük sıkıntı doğruyor. Kamuda satın almaların kalite öncelikli olması gerektiğini düşünüyorum, çünkü kalitesiz malların dayanım ömürleri kısa ve randımansız olması sebebiyle kamu ve belediyeler aynı ürünler için kısa sürede tekrar alım yapmak zorunda kalıyorlar ve bu da devletimizi zarara uğratıyor. Kamu ve belediyeler ile çalışmalarımızda teslim sırasında faturamızı kesiyoruz ama ödemeler için bekliyoruz. Ödemeleri almadan KDV ve vergilerini peşin ödüyoruz. Bu da işletmelere haksızlık oluyor. Oysa vergilerin ve KDV’lerin tahsilattan sonra ödenmesi daha doğru olur. İş mahkemelerindeki davalarda işverenler suçluymuş gibi başlıyor. Özellikle işçi şikayetlerinde haksız çıkan işçilere cezai müeyyide uygulanmalıdır. İşçilere geçmişlerine dair bir karne veya doküman tablosu oluşturulmalı, işverenlerin işe alımlarında bu karne ve dokümanlara ulaşabilmesi art niyetli yapılan geçmişteki olayların bilinmesi kötü amaçlı olayların azaltılabilmesi ve işverenlerin eleman alımlarında daha rahat davranabilmesi sağlanabilir.

"YABANCI HAYRANLIĞINI BİR TÜRLÜ YENEMEDİK"

ASO Başkanı Nurettin Özdebir

Pandemiyle beraber daralan ekonomimizde iç pazarımız çok önemli. Ancak ülkemizde yabancı hayranlığını da bir türlü yenemedik. Hem tüketicilerimiz, hem de kamu yöneticileri gerek marka bağımlılığı, gerekse yabancı hayranlığı kaynaklı olmak üzere yerli ürünü tercih etmiyorlar. Bazı kamu yöneticileri ise yerli ürünler konusunda sorumluluk almak istemiyorlar. Yani ürünle ilgili bir sıkıntı çıkarsa yabancı ürünün kendileri için sorun yaratmayacağını düşünüyorlar. Oysa şu anda dünyanın en kaliteli ürünlerini üretebilecek kapasiteye sahip bir sanayimiz var. Kaldı ki yerli sanayimizi geliştirebilmek için kamu alımlarını bir araç olarak da kullanmak zorundayız. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri sanayilerini böyle desteklediler. Kamuda ve özellikle belediyelerimizdeki bu düşünce yapısının süratle değişmesi lazım. Sanayicimizin diğer önemli bir sorunu KDV iadeleri konusu. Bazı sanayicilerimizin yeni bir fabrika kuracak kadar KDV alacağı var. Bu konuda sanayicilerimizin sesini daha çok çıkarması lazım. Bir yandan devletten KDV alacağımız var ve eksi faizle devlette duruyor, diğer yandan yüzde 22- 23 faizlerle bankalardan para kullanmak zorunda kalıyoruz. Bu yük artık taşınabilir olmaktan çıktı. Uzun bir süredir gündeme getirdiğimiz ikame para önerimizin mutlaka değerlendirilmesi ve ivedilikle bu soruna bir çözüm üretilmesi gerekiyor.

"MALİYETLERDE ÇOK CİDDİ ARTIŞLAR YAŞADIK"

Mustafa Bozkurt-HİDROMEK Yönetim Kurulu Başkanı

Pandemi sürecinde en büyük sıkıntımız tedarik zincirinin kopması ve kopma ihtimaliydi. Biz firma olarak çok mesai harcadık. Özellikle yurt dışından gelen parçalarda büyük sıkıntı yaşıyoruz. İkame üretici arıyoruz. Avrupa’da büyük üreticiler var ama onlar da en az iki ay malzeme veremeyeceklerini söylüyorlar. Keza otomotiv sektörüne hizmet veren firmalar da tedarik sürecini yürütemez noktaya getirdiler. Bu durum gerçekten bizi çok kaygılandırıyor ve nereye kadar gideceğini bilmiyoruz. Maliyetlerde çok ciddi artışlar yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Özellikle hammadde ağırlığı fazla olan, metal ağırlığı fazla olan ürünlerde ciddi artışlar var. Sıkıntıların 4’üncü çeyreğe kadar devam etmeyeceğini tahmin ediyorduk ama şu an 2022’nin ikinci yarısına kadar devam edecek gibi görünüyor. Yani sonuç itibarıyla maliyetlerimiz kontrol edilebilir noktadan çok uzaklaştı. Birçok firmanın bekleyen KDV alacağı var ve tahsilat dönemleri giderek uzamaya başladı. Firmanın ölçeğine göre bekleyen KDV miktarının etkisi de büyüyor.

"AB'DE İHALEYE EŞİT ŞARTLARDA ALMIYORLAR"

Ahmet Şuyun-TİS Teknolojik İzolatör Sistemleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı

Özel bir konu gibi olsa da benim başıma gelen bir olayı aktarmak istiyorum. Çünkü bu konu büyüdükçe tüm paydaşlarımızı etkileyecektir. Romanya’da yapılacak olan otoyol projesinde bulunan çelik köprü ihalesine giriyorum. Tarafımıza teslim edilen çelik köprü şartnamesinde “AB dışında üretilmiş çelik kullanılamayacak” ifadesi var. Diğer tüm şartları sağlamamıza rağmen bizi devre dışı bırakmasa da maliyetlerimizi çok etkileyecektir. AB üyesi hammadde üreticilerinden alınan çelik malzeme maliyeti Türkiye'den alınacak hammadde maliyetinden yüksek olacaktır. Sonucunda fiyatımızın yükselmesi ile rekabetçi bir fiyat veremeyeceğiz. Bu gibi engellemeler önceden sözlü olarak yapılıyordu. Şimdi yazılı olarak da yapılamaya başlandı. Bu gerçekten çok büyük tehlike bizim açımızdan. Durumu Büyükelçiliğimize ve ticari ataşeliğimize bildirdim. Bunun için mutlaka önlem alınması gerekiyor. Çünkü biz aday ülkeyiz ve Gümrük Birliği üyesiyiz.

Sektör Haberleri