Kuzey Ren-Vestfalya biyoteknoloji start-up'ları için fırsat kapısı açıyor

DÜNYA Gazetesi'nin düzenlediği "Biyoteknoloji Startup'larının Avrupa'daki Merkezi: NRW" toplantısında, Türk biyoteknoloji start-up'larının uluslararasılaşmasının önemi tartışıldı. Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin, uluslararası geçerliliği olan biyoteknoloji araştırmaları için önemli bir ağı olduğu vurgulandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kuzey Ren-Vestfalya biyoteknoloji start-up'ları için fırsat kapısı açıyor

Selenay YAĞCI

22. Dünya Gazetesi Türk Dış Yatırımları Paneli, “Biyoteknoloji Start-up’larının Avrupa’daki Merkezi: NRW” başlığı altında çevrimiçi düzenlendi. Dünya Gazetesi’nin düzenlediği “Biyoteknoloji Start-up’larının Avrupa’daki Merkezi: NRW” toplantısında, Türk biyoteknoloji start-up’larının uluslararasılaşmasının önemi tartışıldı.

Ayrıca Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti uluslararası geçerliliği olan biyoteknoloji araştırmaları için önemli bir ağı olduğu vurgulandı. Dünya Gazetesi Yöneticisi Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde gerçekleşen çevrimiçi toplantının açılışında konuşan NRW Global Business Türkiye Temsilcilik Müdürü Adem Akkaya, biyoteknoloji start-up'ların Kuzey Ren-Vestfalya’ya neden gelmesi gerektiğine dair açıklamalarda bulundu. Akkaya yaptığı konuşmada, “Kuzey Ren-Vestfalya, Almanya’nın 16 eyaletten en büyüğü ve büyük potansiyel barındırıyor. 18 milyonluk nüfusun 9,6 milyonu çalışıyor. Toplamda 711 milyar Euro gayri safi yurtiçi hasılası var. 500 km yarıçapında 160 milyon tüketicinin yaşadığı pazara ulaşıyor. Avrupa topluluğunun 3’te 1’inden fazlasına tekabül ediyor. Bu rakam, satın alma gücünün yüzde 45’ine tekabül ediyor. Avrupa’ya açılmak, Avrupa’dan dünyaya açılmak istiyorsanız gelebileceğiniz 1 numaralı yer Kuzey Ren-Vestfalya” dedi.

Kuzey Ren-Vestfalya’nın, dünyanın en büyük fuar merkezi olduğuna dikkat çeken Akkaya, “Yabancı yatırımlar Kuzey Ren-Vestfalya için önemli, 9,6 milyon çalışandan 1,3 milyonun a yabancı firmalar istihdam sağlıyor. 20 binin üzerinde yabancı firma Avrupa ve Almanya’daki faaliyetlerini Kuzey Ren-Vestfalya’dan yürütüyor” dedi. Son dönemde firma sayısı anlamında en fazla yatırımın Çin, ABD ve Türkiye’den olduğunu dile getiren Akkaya, Türkiye’den 700 firma Kuzey Ren-Vestfalya’da faaliyet gösterdiğini söyledi. Startup'lar için son dönemde Berlin’in çok popüler olduğunu ancak Berlin’de müşteriye ulaşmanın zorlanıldığını anlatan Akkay, “Düsseldorf ve Köln bölgesinde olmanız daha çok müşteri anlamına geliyor. B2B ya da B2C işler yapıyorsanız en fazla nüfus da en fazla firma da Kuzey Ren-Vestfalya’da yer alıyor. Mesela Türkiye’te satış ofisi kuracak birisi için Ankara’da güzel şehir ama İstanbul’u tavsiye ederiz. Almanya içinde burası Kuzey Ren-Vestfalya’da” dedi.

Almanya’nın bin 800 büyük firması var, bir de ciroları milyonlarca Euro olan KOBİ düzeyinde 15 bin firma var. Bunlar yapılan araştırmalarda bir kısmı yeterli personeli olmadığından, vakit bulamadığından dijitalleşmeye yeterince vakit ayıramadığını söylüyor. Bunların dijitalleşmesini sağlayan da start-up'lar olacak. Kamu start-up'larla bu dijitalleşmeye ihtiyaç duyan KOBİ’leri birleştiren projeler yapıyor. Start-up'lara müşteri olacak bu 15 bin firmanın 3 bin 500 tanesi Kuzey Ren-Vestfalya’da. Sağlık alanında önemli bir açık var” diye konuştu.

"KUZEY REN VESTFALYA, BİYOTEKNOLOJİDE ALMANYA'NIN ÖNEMLİ MERKEZİ"

Kuzey Ren Vesfalya’nın biyoteknoloji alanında hızla büyüdüğünü söyleyen Akkaya, “Kuzey Ren Vesfalya’da 500 sağlık şirketi var. Bunlar 15 milyar Euro ciro yapıyor. Bunların 100’ü ise biyoteknoloji alanında faaliyet gösteriyor. Almanya’nın biyoteknoloji alanında önemli merkezi. Buradaki 60 teknoloji merkezinden 22 tanesi biyoteknoloji merkezi… Ayrıca burada araştırma anlamında da önemli bir network var. Üniversite, yüksekokul, meslek yüksekokulu üniversite dışı araştırma şirketleriyle önemli araştırma ağı oluşturuyor” açıklamasında bulundu.

"ULUSLARARASILAŞMAK SADECE SATIŞ YAPMAK DEĞİL"

ReDis Innovation Kurucusu Selin Arslanhan, biyoteknoloji start-up'larının uluslararasılaşmasının çok kritik olduğunu kaydederek, şunları anlattı: “Pandemiyle birlikte herkesin ilgilendiği alan oldu biyoteknoloji. Biontech aşının yanında bir de şirket yapısıyla ve Pfizer’de ortaklığıyla bildiği bir hikaye haline geldi. İyi bir örnek aslında çünkü biyoteknoloji start-up'ları için işbirlikleri çok daha kritik hale geliyor. Belli partnerlerle belli rolleri paylaşmadan büyümeyemiyorlar. Start-up'ların genelinin doğasında işbirliği ve uluslararasılaşarak büyüme var ama biyoteknoloji uluslararasılaşmadan büyüyemiyorlar. İç pazar büyüklüğümüz biyoteknoloji start-up'larının büyümesini besleyecek düzeyde değil. Uluslararasılaşma deyince akla sadece satış yaparak ya da bir şirket kurmak gelebiliyor. Uluslararası bir kuluçkaya dahil olarak da uluslararası olabilirsiniz, henüz pazarda ürününüz yokken bile. Biyoteknoloji start-up'larında uluslararası klinik çalışmalar önem kazanıyor. Yurtdışında yatırım ararken klinik çalışmalarınızı uluslararası partnerle yapıp yapmadığınız soruluyor. Uluslararasılaşmayı uluslararası klinik çalışmayı yaparak başlatılabilir.”

Melek yatırımcı ve mentor Orhan Mutlu Topal, ise “Merkezlerini almanya gibi ülkelere pazara açılmada gerçek var Almanya merkezli olarak kalitenizi ispat şartınız yok. Hızlı yol alabilmek için bir gerçek. TTOBB’da biyoteknoloji meclisi kurduk, ve biz çok azınlık kaldık ilaç sektörü olarak.arım ve plastik sanayi ilaç sektörünü geçmiş biyoteknoloji alanında. Sağlıkla ilgili yatırımlarda hızlı bir geri dönüş beklemek doğru değil" dedi.

Medicawell CEO’su İbrahim Balaban, “Fikrimiz vardı, ürünü üretmek konusunda Türkiye’de zorlandık. BTM’de aldığımız eğitimler sonrasında 3 günde kendimiz Almanya’da buldum. Almanya bize kapılar açtı. 2022’de Almanya ve Amerika pazarlarını hedef aldık. Almanya’da şirket kurup, üretim bandımızı da taşıyoruz” dedi. ENBIOSIS Biotechnology CEO’su Ömer Özkan, operasyona Türkiye’de devam edeceğiz, ama Amerika’ya da taşınmak istiyoruz. Almanya’da enstitü ile anlaşmak üzereyiz. Bir hastalık için klinik çalışma yaptık, çok hızlı yaygınlaşmak istedik ama Amerika, bir tane pilot uygulama istiyor. klinik çalışmayı Türkiye’de yaptığımız için… Bu yüzden Almanya’da enstitü ile anlaşıyoruz. Silikon Vadisi’nde doğmadık ama daha güzel hikaye yazmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

4,5 yılda BTM girişimlerinin değeri 1 milyar lirayı buldu

Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi Genel Müdürü İbrahim Elbaşı, “İTO tarafından startup merkezi olarak kurulan BTM, ülkede girişimcilik ekosistemini öne çıkarıyor. Ekonominin dönüşümü için çalışıyoruz. Biz değer müştereğinde buluşuyoruz. Seviyelerine göre girişimcilere destek veriyoruz. Girişimci yatırımcı eşleştirmeleri şeklinde yapıyoruz. Mezunlarımız, sahne XL’ye çıkan girişimcilerimiz yüzde 10’u kapsıyor. 4,5 yılda BTM’nin girişimlerinin değerlemeleri 1 milyar lirayı buldu; 90 milyonluk satışlara ulaşıldı” dedi.

Sektör Haberleri