Arsa devletten, konut özel sektörden
GYODER, “Yeni Konut Modeli” olarak tanıttığı formülle kiracı-ev sahibi gerginliklerini çözecek, yüksek kiraları düşürecek bir çözüm peşinde. İstanbul’da 5 ilçe belediyesi ile görüşen dernek, yabancı fonlarla da finansman için temas halinde. GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu, konut maliyetlerini yükselten en büyük payın arsa fiyatları olduğuna işaret ediyor.
HANDAN SEMA CEYLAN
Türkiye’de kira krizi derinleşirken, Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) soruna çözüm olması amacıyla bir model geliştirdi. Modele göre arsa devletten, konut inşası özel sektörden olacak şekilde 500 bin konut üretilecek. Bu konutların yüzde 10’u satılacak, geri kalanı hane halkının gelirinin yüzde 30’unu geçmeyecek fiyatlarla kiralanacak. Model kapsamında sorunun en çok yaşandığı İstanbul’da 5 ilçe belediyesi ile görüşüldü, modelin finansmanı için de Hollanda başta olmak üzere, Çin, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlik’ten fonlarla temasa geçildi. Böylece adeta bir sosyal soruna dönen ev sahibi-kiracı gerginliklerinin sona ermesi, kiralamanın kötü bir yöntem olmadığının gösterilmesi de amaçlanıyor.
“Mutluluğun ev sahibi olmayla bağlantısı yok!”
Bir grup gazeteciyle bir araya gelen GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu, “Yüksek kiralar, ev sahibi-kiracı sorunları en çok İstanbul’da yaşanıyor. Bu nedenle İstanbul’daki belediyeler ile temasa geçtik. Çünkü hali hazırda onların yap-işlet-devret hakları var. Biz bunu kamu-özel sektör işbirliği modeli ile öneriyoruz. Üsküdar, Ümraniye, Şişli, Avcılar ve Başakşehir belediyeleri ile görüştük. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden de randevu bekliyoruz. İlçelerin en büyük problemi arazi üretmek” dedi. Kalyoncu, “Dünyanın hiçbir yerinde arsa sahibinin bu kadar kazandığı bir durum yok. İşte sorun asıl buradan kaynaklanıyor” diyerek, “Arsa sahibinin Türkiye’de arsanın geliştirme sürecinde oluşturulan toplam değerden aldığı pay yüzde 50. Avrupa’da bu oran yüzde 20. Aradaki fark konutu alan vatandaşın cebinden çıkıyor” şeklinde konuştu.
Hollanda ve Çin finansmana sıcak
“Yeni Konut Modeli” olarak adlandırdıkları bu formülün lansmanını temmuz ayında yaptıklarını anımsatan Kalyoncu, “Bu modeli anlatırken ‘kiracı olmanın’ kötü olmadığını da anlatmamız gerek. Türkiye’de herkes ev sahibi olmak istiyor, çünkü sürekli ev sahipleriyle sorun yaşanıyor, hızlı kira artışları oluyor. Dolayısıyla haklı gerekçeleri var. Ama bunu değiştirmek zorundayız. Böyle bir model hayata geçerse Avrupa’daki kiracılığa sıcak bakabiliriz. Çünkü ev sahibi olmak ile mutluluk arasında bir bağ yok. Ev sahipliği oranı Çin’de yüzde 89, Rusya’da yüzde 88, İsviçre’de yüzde 34.”
Kalyoncu, modelin finansmanı için Merkez Bankası ve beş banka ile görüştüklerini belirten, yurtdışında emeklilik fonlarının başta olmak üzere fonlarla görüştüklerini söyledi. Kalyoncu, şunları söyledi: “Hollanda, Çin, Suudi Arabistan ve BAE’den ilgili bakanlıklar ve finans kuruluşlarıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Hollandalı NHG Dutch Foundation Homeownership Guarantee Fund (NHG Hollanda Vakfı Ev Sahipliği Garanti Fonu) ile önceki hafta İstanbul’da görüştük. Eğer döviz riski yönetilirse, yeni konut modelinin kaynağı Hollanda’dan gelebilir Suudi Arabistan’ın TOKİ’si ve büyük şirketleriyle bir araya geldik. Çinli China State Construction Engineering ile görüşüyoruz. ENR dünya listesinde birinci olan Çinli firma 12 kişilik ekiple geldi. Niyet mektubu alma ve işbirliği protokolü aşamasına geldik. ICBC aracılığı ile neler yapılabilir konuşuyoruz.”
Bu kiralama formülü devletçi bir model
Yeni model gerçekleşirse vatandaşın piyasa dalgalanmalarından etkilenmeden kiracı olabileceğini belirten Kalyoncu, “Hane halkı gelirinin yüzde 30’unu barınmaya ayıracak, yaşam standartları yükselecek. Düşük kira rakamlarıyla çevredeki yerleşim yerlerinin de ucuzlaması hedefleniyor. Halkın faydalandığı halkçı bir model ve aynı zamanda kamunun başta mülkiyet olmak üzere haklarının korunduğu devletçi bir model. Biz İstanbul’da da en az yüzde 10 kurumsal kiraya verenin olduğu bir kiralık konut stoku olması gerektiğini düşünüyoruz. Yani 500 bin kiralık konuttan söz ediyoruz” açıklamalarında bulundu.
Sertifika için SPK ile son aşamada
Öte yandan gayrimenkul sertifikası ile ilgili de çalışmaları olduğunu belirten Kalyoncu, “SPK ile de toplantılar yaptık, Gayrimenkul sertifikası ve gayrimenkul fonları ile ilgili tebliğ önerilerimizi haftaya iletmiş oluruz, son aşamadayız” dedi.
▌Kentsel dönüşümü de kiralık konut sıkıntısı engelliyor
Kentsel dönüşümün önündeki en büyük engelin de kiralık konut sıkıntısı olduğunu anlatan Kalyoncu, “İnsanlar evlerinden çıkacak, kiralık konut bulacak ki o binalar yıkılabilsin. TÜİK’e göre bir binada yaklaşık 4 konut var. Dolayısıyla 500 bin konut üretimi, 125 bin eski binanın yeniden inşası demek. İstanbul’da 262 bin binanın 1980 öncesi yapıldığını düşündüğümüzde bu hayati öneme sahip oluyor. Nitekim Kandilli Rasathanesi’nin araştırmasına göre 7.5 şiddetinde bir depremden yaklaşık 40 bin bina ağır hasar, 136 bin bina orta hasar, 300 bin bina ise hafif hasar alacak. 2024 yılında bu modeldeki ilk konutların üretimini ülkemizde göreceğimizi düşünüyoruz” diye konuştu.
“Akıllı bizi bir yere götürmedi, vicdanlı şehir lazım”
Mehmet Kalyoncu, 25-26 Ekim’de GYODER’in 18. Gayrimenkul Zirvesi’ni İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenleyeceklerini kaydederek, şunları anlattı: “Depremi unutturmamak için içeriğin yarısından fazlasını deprem üzerine kurguladık. Mottomuz şöyle: ‘Şehrini Vicdanla Tamamla.’ Zirvede çıkış noktamız ‘akıllı şehirleri’ bırakalım bizi bir yere götürmedi, ‘vicdanlı şehirlere’ bakalım. Vicdanlı olmak ‘daha az kazanmak’ değil ‘kazancın adil paylaşılması’ ile olur. Sürekli deprem konuşulmasına karşı çıkanlar var. Ama biliyoruz ki depremi İstanbul unutursa Türkiye unutur ve İstanbul unutmak üzere!”