İhracatın ‘kimya’sını değiştirmemiz lazım

Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder, sektörü ve sektörün sorunlarını, geleceğini DÜNYA için kaleme aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İhracatın ‘kimya’sını değiştirmemiz lazım

Pandemi dönemi dünyada olduğu gibi toplumumuzda da herkesi farklı etkiledi. Perakende sektörü ve imalat sanayinin büyük bölümü sadece ülkemizde değil dünyadaki tüm ülkelerde iş kayıplarına uğradı. Kamuoyuna farklı yansısa da ihracatını artıran firmalarımız dahi bu süreçte aslında kârlılıklarından feragat etti ve tüm diğer iş kolları gibi pandemiden olumsuz etkilendi. Şimdi ise ileriye bakma zamanı. Ülke olarak eksikliklerimizi görerek içinde bulunduğumuz durumdan dersler çıkartmamız gerekiyor.

Pandemi öncesine gidelim, 80’li yıllarda dünya ticaretinden sadece yüzde 1 pay alan Çin’in 2019 yılında 2.5 trilyon dolarlık hacme ulaşması, üstelik 430 milyar dolarlık fazla vermesi dünya ticaretindeki dengeleri inanılmaz derecede bozdu. ABD’nin özellikle Çin’den ithalatı engelleyerek, ikili ticareti dengeleme çabalarına rağmen 2019 rakamlarına göre Çin dünya ihracatının yüzde 13.3’ünü tek başına yapan büyük bir dev haline geldi.

Pandemi ile birlikte ABD dışında diğer ülkeler de Çin’in dünya ticaretindeki bu dominant yapısının kendi ekonomileri için ne denli riskli olduklarını görmeye başladılar ve daha denk bir ticaret hacmine, daha dengeli bir tedarikçi yapısına ulaşmak için politikalarını değiştirmeye başladılar. Çin ise üretim gücünü sürdürebilir kılmak için son dönemde özellikle yurtdışı yatırımlarına ağırlık verdi ve Afrika’da Sudan, Nijerya, Kongo, Angola, Tanzanya ve Zambiya gibi ülkelerde enerji ve maden ruhsatlarına sahip oldu, Avustralya’da önemli maden şirketlerinin hisselerini satın almayı başardı.

Son dönemde ise Çin’in özellikle ithalatını artırmak, daha dengeli bir dış ticaret için politikalar üretmeye başladığına tanık oluyoruz. İhracat tarafında ise hep arzu ettiğimiz katma değerli ihracatı Ar-Ge’ye yaptığı yatırımlar ve ‘Made in China’nın yerini alan ‘Designed in China’ söylemi ile başarmış gözüküyor. Düne kadar ucuz mal cenneti olarak gördüğümüz Çin, günümüzde birçok sektörde bizden daha yüksek birim fiyatlarla ihracat yapıyor.

Rakiplerimiz ile karşılaştırıldığında ülke olarak bugüne değin birçok konuda yanlış yaptığımız ortada ancak biz geçmişe saplanıp kalmak yerine ileriye odaklanalım ve bundan sonra Türkiye olarak neler yapmalıyız onu konuşalım?

16 milyar dolar açık veriliyor

Öncelikle lokomotif sektörlerimizi güçlendirmeli ve ticaretimizi dengelemeliyiz. 2018’deki dış ticaret açığımızı 55 milyar dolardan 2019’da 29.5 milyar dolara indirmemize rağmen 2019 rakamlarına göre en fazla ticaret açığı veren 10 ülke arasında olmamız ve bunun 16 milyar dolar gibi büyük bir kısmının petrol dışı kimya ürünlerinden kaynaklanması bizim en büyük dezavantajlarımız arasında.

Kimya sektörü güçlü olmayan veya dışa bağımlılığı fazla olan ülkeler, maalesef ekonomideki genişlemelerini sürdürebilir bir seviyeye getiremiyor ve dış şoklara açık oluyor. Kimya sektörü çok geniş bir yelpazede ürün grubuna sahip olmasına karşın rakip ülkeler ile karşılaştırıldığında ihracatımız çok da iyi bir düzeyde değil. Kimya sektörü Türkiye’nin toplam ihracatında 2 veya 3. sırada yer alıyor ama bunun yanında petrol dışı kimya ürünleri kategorisinde en fazla ihracat yapan ülkeler sıralamasında ancak 32’nci sırayı alabiliyoruz. Daha basit ve net bir ifade ile petrolü dışarıda tuttuğumuzda dahi kimya sektöründe ihraç ettiğimizin iki katını ithal eder durumdayız.

Hiç vakit geçirmeden kimya sektörüne yapılacak gerçekçi yatırımlarla bu açığı kapatmamız ve otomotivden tekstile, ilaç, medikal, gıda ve tarımda kullanılan gübreye kadar diğer bütün sektörlere etki eden bu alanı güçlendirmemiz ekonomimiz için çok önemli. Tüm bunları yaparken kısa vadeli planlardan kaçınmalı ve orta/uzun vadeli stratejileri de hayata geçirmeliyiz. Salt ihracatı artırmak yerine dış ticaret dengesini de gözetmeli, birim ihracat değerimizi artıracak adımlar atmalıyız.

“EVSİD olarak tasarıma odaklandık”

Kimya sektörünün önemli ayağı olan Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği olarak bugüne kadar yaptığımız tüm faaliyetlerde aslında birim ihracat değerlerinin ne kadar önemli olduğu üzerinde duruyor ve faaliyetlerimizi bu doğrultuda sürdürmeye çalışıyoruz. Evet sektörümüzün ihracatına önemli katkılarda bulunup ihracatımızı artırmak hepimiz için önemli ancak özellikle endüstriyel tasarım alanında başlattığımız çalışmalar ile birlikte daha katma değerli ihracat yapmanın, sektörümüze çok farklı bir vizyon kazandırmanın adımlarını atıyor olacağız. Tasarım ve ArGe biliyorsunuz son 10 yılda en çok konuştuğumuz konuların başında geliyor. Birçok sivil toplum kuruluşumuz tasarım yarışmaları düzenliyor. Ama 10 yılda toplam 10 tasarımı dahi sanayileştiremiyoruz. Artık el ele verip daha akılcı politikalar üretmenin ve somut başarılar elde etmenin zamanı ve biz buna hazırız. Teşvik sistemimizi de tüm sivil toplum kuruluşları ile birlikte bir araya gelerek hep birlikte yeniden dizayn edebilir, daha uzun vadeli stratejiler çizebiliriz.

NE YAPMALI?

1. Gömleğin ilk düğmesi insan. İnsan kaynağına çok daha fazla önem vermeliyiz. Düşünebilen, şüphe eden, sorgulayan bireyler yetiştirmeliyiz. Kaliteli müfredat, nitelikli maarif sistemi şart.

2. Yabancı yatırımcı da önemli. Dünyaya güven veren güçlü ve uluslararası platformda kabul gören hukuk reformu olmalı.

3. İhracat artışı önemli ama daha önemlisi birim ihracat değerinin artışına odaklanmalı.

4. Kısa vadeli planlar yerine orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirmeli.

5. Çin, Güney Kore ve Vietnam gibi rakip ülkeler incelenerek Türkiye’ye özgü modeller oluşturulmalı.

6. Petrol dışı kimyasal ürünler ihracatında ilk sırayı alan Almanya, Belçika, İrlanda gibi güçlü ülkeleri inceleyerek Türkiye olarak ihracatımızı artırıcı adımlar atılmalı.

7. Teşvik sistemi hep birlikte geliştirilmeli, gerçek manada teşvik edici yapıya dönüşmeli. Katma değerli ihracata yönelik teşvikler hayata geçirilmeli ve ödüllendirme yapılmalı.

Sektör Haberleri