'İhracatçının Merkez Bankası’na bozdurduğu döviz kuruna verilen fark 15’e çıkarılmalı'

Tekstil ve hazır iç giyim sektörlerinin enflasyon-kur-faiz sarmalının altından kalkamadıklarını ifade eden ihracatçılar, Merkez Bankası’na bozdurulan döviz kuruna verilen farkın yüzde 2’den 15’e çıkarılmasını istiyor. Eskinazi, "İhracatçıya can suyu verilmesi lazım. İhracatçının kurunun artırılması enflasyonu tetiklemez ama işlere devam etmesi için şevk sağlar." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
'İhracatçının Merkez Bankası’na bozdurduğu döviz kuruna verilen fark 15’e çıkarılmalı'

İZMİR / EKONOMİ

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, döviz kurunun yükselmesinin ihracatçılara biraz motivasyon verdiğini ancak zararları karşılayabilecek boyutta olmadığını söyledi. Eskinazi, “Çünkü enflasyon, maliyet, asgari ücret hesaplarımızı altüst etti. Asgari ücretin açıklanmasıyla eskisinden de kötü duruma geldik. Beklemediğimiz bir durumdu. Asgari ücretin artırılmasına karşı değiliz ama kurlardaki duruş bizi eski karamsarlığımıza götürdü, tekrar fiyat tutturamaz duruma geldik. Tekstil için geçtiğimiz yıl en kötü yıllardan biriydi. Türkiye pamuk ithal ederken, üretimi kadar pamuğu devreder duruma geldi. Talep olmayınca stoklarda şişmeler var. Depolar ağzına kadar pamuk dolu. Eylül ayından sonra yeni hasat çıkacak, yeni hasatla ne yapılabileceğine dair bir fikrimiz yok. Ege’nin ihracatı pamuk nedeniyle artıyor. Dünyanın en ucuz pamuğu bizde kurlardan dolayı, ancak talep yok. Bu da bizi karamsarlığa götürüyor. Deprem bölgesi de üretim üssümüzdü ve ciddi zararlar aldık, şu an fabrikalarımız toparlanmış durumda.” ifadelerini kullandı.

Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra dünyada enerji fiyatlarının üç misline çıktığını ama bir buçuk sene sonra geriye geldiğini hatırlatan Başkan Eskinazi, “Biz yüzde 15-20’lik dilimler halinde bu fiyatları düşürdük. Rekabetçiliğimizi maliyetlerden dolayı kaybettik. Biz emek yoğun bir sektörüz. Bizde ücretler net 480 dolar brüt 800 dolar bandındayken rakip ülkelerde 200 dolar civarında. Bizim dünya ile rekabet edebilme şansımızın azaldığı buradan belli. Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in göreve geldikten hemen sonra ifade ettiği Türk ekonomisi rasyonel bir zemine oturacak söylemi vardı. En büyük ümidimiz Türk ekonomisinin rasyonel bir zemine oturması.” dedi.

Asgari ücretin yıllık yüzde 107,3 arttığını söyleyen Jak Eskinazi, “TÜİK’in enflasyonu ile arasında 67 puanlık fark var. Döviz kurlarının enflasyonla ve ücretlerle paralel gitmesi lazım. Kurban Bayramı nedeniyle bu ay 5 iş günü ihracat yapılamayacak o nedenle ihracatta aylık yüzde 4 mertebesinde olan kayıp yüzde 15-20’ye çıkacak. Yılın ilk yarısını ekside kapatacağız. Türkiye ekonomisi böyle bir duruma dayanamaz. Türkiye’nin dövize ihtiyacı var. Sadece Ortadoğu’dan gelen döviz Türkiye’nin yaralarına merhem olmaz. Hukuk sisteminin revize edilmesi gerekiyor. Bu şekilde yabancılar yatırım yapamaz. Türkiye’nin sıcak paradan çok yatırıma ihtiyacı var. İstihdamı sağlayacak ortama ihtiyacımız var.” diye konuştu.

Eskinazi, tekstil sektörünün yüzde 50’nin altında kapasiteyle çalıştığını anlatarak, “Sıkıntılı bir döneme giriyoruz. Bayramdan sonra ihracatçının Merkez Bankası’na bozdurduğu döviz kuruna verilen fark yüzde 2’den 15’e çıkarılmalı. Bu da enflasyona tesir etmeyecek ve ihracatçıya pozitif ayrımcılık olacaktır. İhracatçıya can suyu verilmesi lazım. İhracatçının kurunun artırılması enflasyonu tetiklemez ama işlere devam etmesi için şevk sağlar. Makul seviyelerde tabana yayılmış bir kredilendirme yapılırsa hareketlenme sağlayabiliriz. Sadece kurun artmasını beklemek yerine diğer teşviklerle baskı yapıp elde edersek hayatımızı devam ettirebiliriz. Kurla enflasyon doğru orantılı olmalı. Bizim ülkemizin en büyük belası enflasyon. Türkiye 20 senedir aynı malları ihraç ediyor. İhracatçının kendini yenilemesi gerekiyor. Dünyada rekabetçi olmak için ücretlerin 350-400 dolar bandında olması gerekiyor. Ülkemize 30 milyar doları aşan döviz getiren hazır giyim ve tekstil sektörlerimiz ihmal edilecek bir durumda değil. EYT dalgası geçirdik, sermayeleri erittik. Tekstil istihdam ağırlıklı bir sektör, darbe üzerine darbe yedik.” diye konuştu.  

500 dolarlık işçiliğin olduğu ülkeye fiyat bile sorulmaz

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş ise rekabet adına asgari ücretin makul seviyelerde olması gerektiğini anlatarak, “Bu koşullarda artık rekabet bile olmayacak. Türkiye’de asgari ücretin 500 dolar bandında olduğunu duyunca artık ülkemize sipariş bile sorulmayacak. En katma değerli üretim yapan üretici bile zarar eder durumda. Türkiye ekonomisi rasyonel zemine oturtulmalı söyleminin içinde asgari ücret artışı var mıydı? Herkes zamdan sonra şoka girdi. Asgari ücret artıyorsa bile desteklerle desteklenmesi, zararın aza indirilmesi gerekiyordu. Biz istihdam ve kalifiye elemana odaklanmış bir sektörüz ve mesleki eğitime yönelik birçok projemiz var. Ekonomik politikalar bizi esas gündemimizden uzaklaştırıyor. Sektör olarak artık umutlu değiliz.” dedi. 

Sertbaş, “Çalışanlarımıza yüzde 35 zam yapmamız gerekiyor ve bunu katma değerli üretimle karşılama şansımız yok. En büyük pazarımız Avrupa’da resesyonun etkisi azalıyor. Kurların artmasıyla 2024’de eski hale geliriz diye düşünüyorduk ancak şu an mümkün değil. İhracatçıyı, üretimi destekleyecek kararlar alınmasını istiyoruz. Bizim ekonomi politikamızı bu yönde yapmamız lazım. Döviz baskısıyla, asgari ücret artışlarıyla seçim yatırımı yapmamamız lazım. Bayramdan sonra hükümetin yeni kararlar alıp ihracatçının önünü açması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

"Müşterilerimizin çoğu Uzakdoğu’ya gitti"

Üretim yapmanın her geçen gün zorlaştığını vurgulayan Moda ve Hazır giyim Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk ise, “İhracat sıkıntılı durumda. Faiz enflasyon kur üçgeninden çıkıp üretim politikamızı oturtmalıyız. Aksi halde Türkiye’nin kazanımlarından vazgeçmesi gerekiyor. Sektörde yaşam mücadelesi var. 12 bine yakın üretici üyemiz var, 36 dernek var. Üreticinin düştüğü tuzağı fırsata çevirdiler, ranta çevirdiler. Ülkenin üreticisi yıllarca markamız olsun diye çabaladı. Geçen yıl Haziran sonrası hazır giyimcinin düştüğü nokta çok üzücüydü. İplik ve kumaşçılar Covid sonrası gereksiz bir zamla hazır giyimcileri sıkıştırdı. Kuzey Afrika’ya verdikleri fiyatla Türkiye’ye verdikleri fiyat arasında fark vardı. Müşterilerimizin çoğu Uzakdoğu’ya gitti. Deprem bölgesinde iplik fabrikaları kurduk, yatırımlar yapıldı. Biz kendi dalımızı kestik, biz kendi içimizde çözüm ortaklığı değil fırsat ortaklığı kurduk.” dedi.  

 

Sektör Haberleri