Anadolu'nun arı ürünleri "Coğrafi İşaret" ile markalaşacak

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Güvenilir Ürün Platformu tarafından düzenlenen "Yöresel Arıcılık Ürünlerinde Coğrafi İşaretlemeler Paneli" online olarak gerçekleşti. Yöresel bal ve arıcılık ürünlerine ilişkin tüm konuların ele alındığı panelde, Türkiye arı ürünleri sektörünün küresel pazarda hak ettiği yere coğrafi işaretlerle markalaşmasıyla gelebileceğine dikkat çekildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Anadolu'nun arı ürünleri "Coğrafi İşaret" ile markalaşacak

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Güvenilir Ürün Platformu tarafından, BEE’O Propolis’in sponsorluğunda düzenlenen "Yöresel Arıcılık Ürünlerinde Coğrafi İşaretlemeler Paneli" 700'ü aşkının kişinin katılımıyla online olarak gerçekleşti.

Açılışını Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşin Ayşe Işıkgece’nin yaptığı panelde, yöresel ürünlerin pazarda ayırt edilmesini sağlamanın yanında bölgesel kalkınmadan turizme kadar birçok alanda önemli katkısı olan coğrafi işaretlemeler, arı ve arıcılık ürünleri özelinde ele alındı.

"Coğrafi işaret üreticiyi de tüketiciyi de koruma altına alır"

Panelde, "Arı Ürünlerinde Coğrafi İşaretlemenin Önemi ve Pazara Yansımaları" konusunda sunum yapan BEE’O Genel Müdürü Aslı Elif Tanuğur Samancı, "Coğrafi işaret; balın kalitesini garantiler, benzerlerinden ayırt eder. Üretici ve tüketiciyi koruma altına alarak taklit ve tağşişin önüne geçilmesini sağlar. Bunun yanında bölge tanıtımına, kültürel ve kırsal turizme de katkıda bulunur." dedi.

Türkiye'de 9 adet coğrafi işaret almış bal ve 1 adet de propolis çeşidinin bulunduğunu, 25 bal çeşidinde onay sürecinin ise devam ettiğini söyleyen Samancı, Türkiye'de "arı ekmeği", "polen", "arı sütü" için coğrafi işaret tescil edilmediğine dikkat çekti. “Yöresel ürünlerimizin dünyaya tanıtılmasında coğrafi işaretlemenin elzem olduğunu biliyoruz. Özellikle bal ve arıcılık ürünlerinde coğrafi işaretler ve tescil, Anadolu ürünlerinin geleceği için çok önemli" diyen Samancı, dünyada yaklaşık 56 milyon arı kovanının bulunduğunu bildirdi. Dünyada 1,2 milyon ton civarında bal üretildiğini belirten Samancı, dünya arı ürünleri pazarının 2027 yılına kadar yaklaşık 13 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini aktardı.

"Ballarımızı dünya markası yapabiliriz"

Anadolu balının ve propolisinin Türkiye menşei olduğu ispatlanarak dünya pazarına sunulmasının önemine dikkat çeken Aslı Elif Tanuğur Samancı, bu konuda Yeni Zelanda'nın "Manuka" balını örnek gösterdi. Samancı, Yeni Zelanda'nın "Manuka" bal çeşidini dünya markası yapmayı başardığını, bu sayede Yeni Zelanda'nın diğer ürünlerine de ilginin arttığını vurguladı.

Bunu yaparken bağımsız laboratuvarlarda ürünün antibakteriyel ve kimyasal özelliklerine baktıklarını anlatan Samancı, şöyle konuştu: "Analizlerini yaptılar ve bunları uluslararası yayınlar haline getirip, 'Manuka balı, diğer ülkelerde üretilen ballardan daha yüksek kalitede antibakteriyel aktivite göstermektedir' dediler. Bir tanımlama yaptılar ve bunun tebliğini oluşturdular. Bunu da akademik yayın ve çalışmalarla dünyaya kabul ettirdiler. Bunun ardından bu bal çeşitlerini antibakteriyel etkisine göre sınıflandırarak dünya pazarına sundular. Normalde o güne kadar kilosu 3-5 dolara satılan bir bal çeşidi olan Manuka böylece kilosu 150-200 dolara satılan bir bal çeşidine dönüştü. Ürünün fiyatını arttıran ve dünya markası olmasını sağlayan çalışmayı ülke olarak elbirliği ile başardılar. Biz kendi ülkemizde üretilen arı ürünlerinin ve ballı karışımların Manuka'yla karşılaştırma testlerini yaptık. Bu çalışmada üç ayrı üniversite yer aldı ve görüldü ki ülkemizde üretilen ballar çok değerli. Mesela çam balımız Manuka Balı’nın yüksek kalite olduğunu iddia eden ve en pahalı satılan balı kadar antioksidan ile antibakteriyel aktivite gösteriyor, ama beş kat daha ucuza satılıyor. Bunu bir örnek olarak veriyorum. Sektörümüz ve ülkemiz için burada bir fırsat var. Bunu elbirliğiyle anlatmamız gerekiyor. Endemik bitki çeşitliliğinden ötürü ülkemizde üretilen arı ürünlerinin özellikleri dünyanın başka yerlerinde yok. Bunu iyi değerlendirirsek Anadolu arı ürünlerini dünyada markalaştırmamız mümkün."

"Balda kalitenin anahtarı: Sözleşmeli Arıcılık"

Panelde "Yöresel Arıcılığın Gelişmesi için Yapılması Gerekenler" adlı bir sumun gerçekleştiren Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Genel Başkanı Ziya Şahin, Türkiye'nin dünya bal üretiminde üçüncü sırada yer aldığını söyledi. Türkiye'nin dünya bal üretimine olan katkısının yüzde 6,9 olduğunu belirten Şahin, "Ülkemizin potansiyeli değerlendirildiğinde yüzde 6,9 oldukça düşük bir oran. Bu oranın artırılması gerekiyor. Bunun için de öncelikle bal verimini artırmalıyız. Verim konusunda mutlak düzenlemeler yapmamız kaçınılmaz." dedi.

Türkiye'nin dokuz ay boyunca üretim potansiyelinin bulunduğunu, "göçer" ve "sabit arıcılığa" uygun farklı iklim ve coğrafi bölgelerin olduğunu belirten Şahin; "Muğla Çam Balı", "Marmaris Çiçek Balı", "Siirt Pervari Balı", "Kars Balı" ve "Ardahan Çiçek Balı"nın tescillenmiş ballar olduğunu, coğrafi tescillerde bireysellikten öte birlikler bazında çalışmalar yapılması ve toplum bilincinin sağlanması gerektiğini söyledi. Sözleşmeli arıcılığın doğal ve kaliteli ürüne giden yol olduğuna dikkat çeken Şahin, "Arıcılıkta doğal ürünü üretmenin en temel yolu doğal girdilerin kullanılması ve doğal alanlarda üretim yapılmasına bağlı." ifadesini kullandı.

Arı ürünleri fiyatlarında da değinen Şahin, üreticiden 20 TL'ye alınan balın, marketlerde 70-80 TL'ye satışa sunulduğuna dikkat çekerek, "Bu noktada üreticilerin emeklerinin ve maddi giderlerinin karşılığı mutlaka verilmeli, kaliteli üretim desteklenerek mutlaka hak ettiği değeri bulmalı." diye konuştu.

Gıda