Düşük kur ucuz ithalatı tetikledi, deri sektörü 1,1 milyar dolar açık verdi
Yüksek maliyetlerin yanı sıra düşük kur politikasının etkisi ile bu yıl deri sektöründe 1,1 milyar dolar dış ticaret açığı verildiğini söyleyen İDMİB Başkanı Güven Karaca, düşük kur politikasının ucuz ithalatı tetiklediğini belirtti. Bu yıl itibari ile artırılan İGV’nin yedikleri golü telafi etmeye yetmeyeceğini belirten Karaca, kurdaki seyrin devam etmesi halinde ithalattaki artışın da süreceğine dikkat çekti.
Yener KARADENİZ/İSTANBUL
Geçen yıl enflasyon oranının altında kalan kur, tüketim ithalatında önemli oranda artışa yol açtı. Söz konusu gelişme, deri sektöründe yıllık bazda 1,1 milyar dolar dış ticaret açığı olarak kendini gösterdi. 2024’ün tamamında kur artışı ile enflasyon arasında 20 puan fark olduğuna dikkat çeken Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Deri ve Deri Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, düşük kur politikasının ucuz ithalatı tetiklediğini söyledi. Karaca, 31 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayınlanarak 1 Ocak itibari ile uygulanmaya başlanan İlave Gümrük Vergisi’ndeki (İGV) artışın yedikleri golü telafi etmeyeceğini belirterek, kurdaki seyrin devam etmesi halinde ithalattaki artışın da süreceğine dikkat çekti. Deri ve deri mamulleri sektörünün 2024 yılının değerlendirilip 2025 yılı hedeflerinin paylaşıldığı toplantı TİM Deri ve Deri Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı ve İDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, Saraciye Sanayicileri Derneği (SSD) Başkanı Hasan Süren, Türkiye Deri Sanayicileri Derneği (TDSD) Başkanı ve İDMİB Başkan Yardımcısı Burak Uyguner, Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Başkanı Cengiz Sarıgül, Organik Giyim Sanayicileri Derneği (OGSD) Başkanı Ali Yavuz Boynukısa, Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) Başkanı Sait Salıcı’nın da katıldığı toplantının açılışında konuşan İDMİB Başkanı Güven Karaca, geçen yıl sektör açısından en büyük riskin kur ve maliyetler arasındaki makasın olduğunu hatırlattı. Geçen yılın tamamında genel ihracatın yüzde 2,5 arttığı dönemde deri ve deri mamulleri sektörünün yılı yüzde 17,9 düşüş ve 1 milyar 526 milyon dolar ihraç at ile kapattığını anlattı. Katma değerde ise önemli bir artış kaydettiklerini belirten Karaca, “değerde yüzde 18’e kayın kaybımız olsa da kg başına değerde 11,8 dolarla Türkiye ortalamasının 7,5 katına ulaşarak Türkiye’nin en değerli dördüncü sektörü olduk” dedi. 2023’te yüzde 67,3 olan kapasite kullanım oranının ise geçen yıl yüzde 62,1’e gerilediğini anlatan Karaca, “2021’de ihracat rekoru kırdığımız dönemde istihdamda büyük problemler vardı. Düz işçi de nitelikli eleman da bulamıyorduk. O dönem 80 bin olan istihdam aradan geçen 2 yılda 62 bine geriledi. Biz bu durumu emek yoğun sektörlerin tamamında gördük” dedi.
Türkiye’nin gururu yerel markalar ithalatı tercih etti
Dış ticaret dengesindeki gelişmelere de değinen Karaca, “2022’de dış ticaret fazlası veriyorduk. Ancak, sonraki yıllarda denge negatif yönde değişti. Sektörümüz 2023 yılında 546 milyon dolar dış ticaret açığı verdi. 2024 yıl sonunda ise 1,1 milyar doların üzerinde bir dış ticaret açığı gerçekleşmesi öngörülüyor” diye konuştu. Sektörün, 2024 yılında yüksek üretim maliyetleri sebebiyle dış pazarlarda ihracat kaybı yaşadığını, Türkiye’nin gururu olan yerel markaların da ithalatı tercih ettiğini kaydeden Güven Karaca, sektördeki firmaların rekabetçi olamayacağını fark etmesi ve satış hedeflerini tutturamamasının üretim kapasitelerini düşürdüğüne dikkat çekti. 2024’te toplam sektör ithalatının 2,4 milyar dolara ulaştığını anlatan Karaca, bunun sebebinin ucuz kur politikası olduğunu belirterek, “Para ve sıkılaşma politikaları ile sürdürülen dezenflasyon süreci reel sektörü ve hane halkını derinden etkiledi. Mevcut mücadele, sanayide soğuma oluştururken tüketimde beklenen soğuma görülmedi. Sonucunda da TÜFE/ÜFE makası açıldı. Maalesef bu tüketim talebi sektörümüz özelindeki ürün gruplarında ithalatla karşılandı. 2024 yıl sonu ÜFE 22,52 iken, TÜFE 44,38 olarak gerçekleşti. Bu dönemde dolar, yılbaşından yıl sonuna kadar TL karşısında yüzde 20 değer kazanırken, enflasyon yüzde 44 oldu. Bu da bizim rakibimiz olan Asya ülkelerinden hatta Avrupa ülkelerinden daha pahalı kalmamıza sebep olarak rekabetçiliğimizi düşürdü” diye konuştu.
Desteğin ekonomik etkisi az olsa da psikolojik etkisi yüksek
Faizlerin çok yüksek olduğu 2024 yılında ciddi bir finansal kaza geçirmeyen sektörün finansal dayanıklılık sınavını geçtiğine vurgu yapan Güven Karaca, “İyileşme sürecine devam ediyoruz. Bu çerçevede 2025'in ilk günlerine girerken, ithalatta korunma önlemlerini ve emek yoğun sektörlere verilecek olan destekleri olumlu görüyoruz. Ekonomik etkisi az olsa da psikolojik etkilerinin yüksek olacağını düşünüyoruz. Dezenflasyon sürecinin başladığını görüyor, bu sürecin kalıcı olacağını umuyor ve buna paralel olarak da faiz oranlarının geri gelerek üretim ve yatırımda finansmana ulaşım maliyetinin düşmesini önemsiyoruz” ifadelerini kullandı. Karaca, 2025 için beklentilerinin ise 2024’teki istihdam ve ihracat rakamlarını korumak olduğunu belirterek, Türkiye’deki ekonomi politikaları ve dezenflasyon süreci tamamlanıp üretim ve yatırım ortamı iyileştiği noktada sektörün yeniden rekorlar kırabileceğini de söyledi.
Sektörün 10 yıllık master planı hazırlanıyor
Düzenlenen toplantıda sektörü temsil eden tüm sivil toplum kuruluşlarının ve yönetimlerinin tek bir masa etrafında toplanarak gelecek 10 yılı kapsayan orta vadeli master plan konusunda mutabakat sağladığını kaydeden Güven Karaca, “Günün koşulları ve gerçekleri ile geleceği kurgulayamayız. Ancak, güncel sorunlarla mücadele ederken, geleceği de kurgulamak için çalışıyoruz” dedi.
Sektör başkanları ne dedi?
Sektörde maliyetler içinde genel gider ve işçiliğin payının 2019’da yüzde 40’larda iken bu oranın şimdilerde yüzde 60’lara ulaştığını söyleyen Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, “Dünyada şu anda bu oran yüzde 40’larda. Bizim şu an bu açıdan bakıldığında restoranlardan bir farkımız yok. verimlilik ve teknoloji gibi alanlarda eksiklikler var. Bunlar da sermaye ile çözülür. Sektörümüz 1,5 yıldır karsızlık ile mücadele veriyor. Bu şartlarda üretim yapmak zor ama buna rağmen üretimi yurtdışında kaydırmayan tek sektörüz. Gerekli destek verilmediği takdirde 10 yıl içinde Türkiye’de bu sektör de kalmayacak. Nasıl Çin, marka alımından üretime kadar birçok alanda üreticilerine destek veriyorsa bizim de buna ihtiyacımız var” dedi.
TASD Başkanı Berke İçten ise deri sektörünün en büyük alt kategorisi olan ayakkabıda ithalatın 1,6 milyar dolara yaklaştığını belirterek, “Dış ticaret açığı veriyoruz. 25 milyon çift ithalat 70 milyon çifte ulaştı. adetsel bazda ciddi artış var. Bunun yüzde 50’si küresel ve zincir markalar. İGV’yi ne kadar artırırsak artıralım bunu tüketenler alacak. Bizim stratejimiz bunların Türkiye’de üretilmesinin sağlanması üzerine” diye konuştu.
SSD Başkanı Hasan Süren ise emek yoğun sektör olarak finansa ulaşmakta zorlandıklarını belirterek, “Tüm bu olumsuz gelişmelerin yanında güzel bir gelişme olarak yurtdışında ciddi mağazalar açan genç markalarımız oluştu. Bu bize değer kazandırdı” dedi.
TDSD Başkanı ve İDMİB Başkan Yardımcısı Burak Uyguner de “5 milyon büyük, 50 milyon küçük başın katan mezbaha çıktılarına değer katan bir sektörüz. Ancak son dönemde canlı hayvan ithalatı artı bu da ham deri kalitesine ciddi yansıdı. Bu bizim ve müşterilerimizin işini zorlaştırdı” ifadelerini kullandı.
AYSAD Başkanı Salıcı ise doğru tespit, teşhis ve tedavinin önemine dikkat çekerek, “Bunlarda bir eksik olduğunda tedavi de kalıcı olmuyor. Bu kapsamda kalıcı yapısal reformlara ihtiyaç var” dedi. Ayakkabı sektörünün yan sanayi ürünleri ithalatında vergi indirimi talebi konusunda ise Salıcı, vergi indirimi yerine DİR’i işaret etti.