İnatçı hurda fiyatları Türk ihracatçısını zorluyor
Dünyada demir cevheri fiyatındaki düşüş Türk demir ihracatçısına yansımıyor. Dolar kurundaki artış ve hurda fiyatlarının yükselmesi maliyetleri artırınca Türk demiri rekabette zorlanıyor. Demir ihracatçısı hurda fiyatında düşüş istiyor, hurda üreticisi ise "tesis var ama dönüştürecek hurda yok" diye yakınıyor.
Evrim KÜÇÜK
Türk inşaat demiri üreticileri küresel piyasada zayıf taleple karşı karşıya. Dünyada demir cevheri fiyatlarındaki gerilemeye karşın dolar kurunun yükselmesi nedeniyle iç piyasada fiyat baskısı yaşayan inşaat demiri üreticileri, buna yüksek hurda fiyatları eklendiğinde ihracat pazarlarında zorlanıyor.
Türkiye inşaat demiri ihracat teklifl eri, bazı üreticilerden daha yüksek ve daha düşük fiyatlarda alınabilmesine rağmen, geçen hafta çoğunlukla 740-745 dolar/ ton fob seviyesinde yer aldı. Çin'deki fiyat düşüşlerinden kaynaklı olarak piyasalardaki zayıflama baskı yaratırken, Türk üreticilerin ihracat pazarlarında yer bulmakta zorlandığı iddia ediliyor. Sektöre ilişkin veri ve analizlere yer veren Kallanish’in haberine göre Türk üreticilerin şikayetleri artıyor. Bir Türk üretici Kallanish'e şunları söylüyor: “Çok yavaş bir hafta oldu. İsrail'e küçük miktarlarda satış yaptık ama bu büyük pazardaki talep de önemli ölçüde zayıfl adı." Başka bir üretici, "Neredeyse tüm destinasyonlarda talep eksikliği görülüyor" diyor. “Asya umutsuz, ABD daha düşük fiyatlar bekliyor, Kanada zaten yeterli miktardan fazlasını satın aldı, Latin Amerika ithalat yerine ihracata başladı, AB'de kotalar ana sorun, Afrika'da BDT üreticileriyle zar zor rekabet ediyoruz. Türkiye'nin tonaj fazlasını karşılayacak bir pazar kalmadı” açıklamasında bulunuyor. Üçüncü bir üretici, “Fiyatların bu seviyelerde kalmasının nedeni hurda fiyatları” diyor ve ekliyor: “Daha düşük seviyelerden hurda satın alamadık. Bu nedenle, üretim maliyetlerinde bir düşüş garanti edemeyiz ancak yine de inşaat demirini daha düşük fiyatlarla satamayız. Enerji maliyetlerindeki artışlar nedeniyle maliyetlerimiz zaten önemli ölçüde arttı.”
Hurdadan üretim maliyeti %25 arttı
Üreticiler, enerji maliyetlerinde görülen artışların ardından hurdadan inşaat demiri üretim maliyetinin 160 dolar/ton seviyesinden 190-200 dolara yükseldiğini iddia ediyor. Bazı üreticiler hurda satın almak yerine üretimi kısmayı düşüneceklerini söylüyor. Hemen hemen tüm üreticiler, Çin'de önemli bir toparlanma yaşanmadığı sürece, mevcut koşullar altında inşaat demiri fiyatlarında gerilemenin süreceği konusunda hemfikir. Ancak hurda değerlerinde bir gerileme görmeden, kendi fiyatlarını düşürmekten kaçınıyorlar. Yine de 725-730 dolar/ton FOB seviyesindeki teklifl eri uygulanabilir buluyorlar.
“Yeteri kadar hurda yok”
Hurda üreticileri ise fiyatlardaki artışın yeterince hurda çıkmamasından kaynaklandığını söylüyor. Sektörün önde gelen üreticilerine göre hurda kullanım alanlarının genişlemesine paralel şekilde gerek iç piyasada gerekse yurt dışında talep artıyor fakat yeterince hurda çıkarılamıyor. Türkiye hurdada önemli oranda dışa bağımlı olmayı sürdürüyor. Üreticiler, yurtiçinde hurda oluşumunun artması için yan sanayinin gelişmesi, kentsel dönüşümün hız kazanması ve sanayide çarklarının dönmesi gerektiğini vurguluyor. Bu şekilde daha fazla hurda çıkarılabileceği belirtiliyor. Hurda üretim tesislerine yönelik yatırımların arttığını ancak 2022’de 5 milyon tonluk yeni çelik üretim kapasitesinin devreye girmesinin beklendiğini söyleyen sektör temsilcileri ancak yeni hurda çıktısının yetersiz kaldığının altını çiziyorlar. Yetkililer, hurda tedariki için çevre ve insan sağlığı açısından çok uygun olmamasına rağmen gemi geri dönüşümüne yöneldiklerini ifade ediyor. Türkiye, Aliağa gemi söküm tesisleriyle bu alanda dünyada ilk sıralarda yer alıyor.
AB’nin hurda vergisi Türkiye’ye negatif yansıyabilir
Avrupa Birliği’nin (AB) atık sevkiyatı düzenlemesine ilişkin inceleme sonuçlarını yarın açıklaması bekleniyor. Olası bir hurda ihracat vergisinin AB atık işleme standartlarına uymayan ülkelere uygulanabileceği, bu yüzden de Türkiye’nin AB’den yaptığı hurda ithalatında kısa vadede önemli bir değişiklik olmaması umuluyor. AB’nin hurda ihracatı 2020 yılında 17.45 milyon ton olurken, bu yılın ilk yarısında 11.24 milyon ton oldu. Öte yandan 2020’de AB’den 11.93 milyon ton, bu yılın ilk dokuz ayında ise 9.78 milyon ton hurda ithal eden Türkiye’nin olası bir yasaktan nasıl etkileneceği merak ediliyor.
Türkiye’nin eli güçlü
Türk hurda üreticileri, AB’nin hurda rejimiyle ilgili olarak şunları söylüyor: “Geri dönüşümü destek veriyorlar ancak vergiler hurdadaki vergiler kendi söylemleriyle çelişiyor. Karbon salınımının azaltılması için cevherden değil metalden dönüşüm yapan ark ocakları, tesisler desteklenmeli. Eğer karar bizim gibi düşük karbon üretimli ülkeleri de kapsarsa sürdürülebilir olmaz. Çünkü AB’nin önemli miktarda dönüşüme ihtiyaç var. Onlardan aldığımız hurdayı işleyip onlara satıyoruz. Eğer hurda satamazlarsa mamul alamazlar. Türkiye’nin verdiği 45 günlük termin süresini bile aşağı çekmek istiyorlar. Demek ki Türkiye’den gelen mamule ihtiyaç büyük. Bunu ancak Türkiye ile çözebilirler. Hindistan’dan ve Çin’den gelen üründen yüzde 100 daha kaliteliyiz. Finansman, termin, satış sonrası hizmet alanında da elimiz daha güçlü.
Sektördeki yetkililer, AB’nin hurda ihracatına kısıtlama getirmesini bir pazarlık kozu haline getirebileceğini ifade ediyorlar. Yani mamul ithalatını kolaylaştıracak adımlar atılmasını sağlamak için hurdanın bir pazarlık unsuru olarak kullanılmasının söz konusu olabileceğini söylüyorlar ve kalıcı olmasını beklemiyorlar.
Rusya, hurdacıya yasal zorluk çıkarıyor
AB’nin yanı sıra Rusya ve Ukrayna da hurda ihracatında kısıtlamaları güçlendirmeyi düşünüyor. Rusya hurda ihracat vergisini 70 Euro/ton seviyesinden 100 Euroya çıkarmayı planlarken, Ukrayna mevcut ihracat vergisini 58 dolardan 200 dolara yükseltmenin yollarını arıyor. Türkiye’deki sektör temsilcileri Rusya ve Ukrayna’nın rekabet güçlerini artırmaya çalıştığını söylüyor. Bu ülkelerin hurda yerine mamul ve yarı mamul satışlarını artırmayı hedefl ediğini söyleyen yetkililer, “Aslında Rus kütüğü bizden yüzde 10 daha ucuz ancak zor prosedürlerden dolayı getiremiyoruz. Analizlerde zorluk çıkarıyorlar, yasal sıkıntılar çıkarıyorlar, gemileri bekletiyorlar. BDT menşeli kütük de yüzde 10 daha ucuza mal oluyor. Ancak içeri alamıyoruz” şeklinde şikayette bulunuyorlar.
“Korumacılıkta sınır tanınmayan bir dönemdeyiz”
Hüseyin GÖKÇE
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, başta Rusya ve Ukrayna olmak üzere sektörde korumacılıkta sınır tanınmayan bir döneme girildiğini söyledi. İhracat yasağı ve ek vergi konusunda Avrupa’da çatlak sesler olduğunu ve görüş birliği bulunmadığını dile getiren Yayan, Avrupa’nın tavrının 17 Kasım’da(yarın) netleşeceğini bildirdi. Yayan, şu değerlendirmede bulundu; “Rusya ve Ukrayna kendi sektörlerini korumak ve daha rekabetçi olmaları sağlamak amacıyla hurda ihracatına 100 dolar civarında vergi getirdiler, daha ileri aşamada yasaklamayı da planladıklarını söylüyorlar. Ancak burada hurda ihracatına yasaklama getirmelerinin kendilerine çok fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Zaten vergi getirdiklerinde fiilen yasaklamış gibi oluyorlar. Ayrıca bu yasaklama ile birlikte karşı tarafa her türlü karşı tedbir hakkını vermiş olurlar. Şu anda sektörde korumacılıkta sınır tanınmayan dönemdeyiz. Avrupa’da ise kısıtlama konusunda çatlak sisler var. Yani 17 Kasım’da yapılacak toplantıda Avrupa durumunu netleştirmiş olacak. Yasaklama yerine tarife dışı engeller getirilebilir. Hammadde fiyatlarındaki değişim dönemlerinden cevher kullananların kısmen yararlanıyor olduğunu söyleyebiliriz. Ancak piyasada fiyat, cevher ve hurda kullanan tesislerin ortak maliyetiyle belirleniyor. Üretimin yüzde 70’i ark ocaklı tesislerde yapıldığı için bu dalgalanmalar piyasa fiyatını çok etkilemiyor.