“300 binden fazla istihdam sağlayan plastik sektörü itibarsızlaştırılmamalı”
Yuvarlak Masanın konuğu, 10 numaralı Kauçuk ve Kauçuk Ürünleri Sanayi ile 11 Numaralı Plastik ve Plastik Ürünleri Sanayi Komitesi oldu. Sektörler, ortak sorun olarak; kurlardaki belirsizlik, finansmana erişim ve finansman maliyetinin yükseliğini belirttiler. Sanayiciler, hammaddede dışa bağımlılığın, sürdürülebilir tedarik açısından risk oluşturduğunu anlattılar.
Hüseyin GÖKÇE
DÜNYA ve Ankara Sanayi Odası tarafından düzenlenen Yuvarlak Masanın konuğu, 10 numaralı Kauçuk ve Kauçuk Ürünleri Sanayi ile 11 Numaralı Plastik ve Plastik Ürünleri Sanayi Komitesi oldu.
Sektörler, ortak sorun olarak; kurlardaki belirsizlik, finansmana erişim ve finansman maliyetinin yüksekliğini belirttiler. Sanayiciler, hammaddede dışa bağımlılığın, sürdürülebilir tedarik açısından risk oluşturduğunu anlattılar.
“FİYATLARIN ÇOK YÜKSELMESİNE RAĞMEN ÜRÜN YOK”
Babacan Kauçuk /Genel Müdür Akman Karakülah
Konuyu genel olarak ele aldığımız vakit görüyoruz ki kauçuk ve plastik sektörlerinin sıkıntıları birbirine benziyor. Hammadde fiyatları oldukça yüksek. Bu yüksek fiyatlara razı olsanız bile hammadde bulamıyorsunuz. Bulsanız bile hammaddenin sevkiyatında çeşitli sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Yansıyan navlun fiyatları, taşımacılığa eklenen birçok yan etkenler de bu duruma sebep açmakta. Kısacası hem hammadde bulmak zor hem de getirtmek zor.
Bizim de içinde bulunduğumuz kauçuk sektöründe atık dediğimiz şey çok fazla yok. Özellikle lastik fabrikalarının kullanmadığı kauçuklar ikince el olarak çıkıyor. 31 Aralık’ta bir tebliğ çıktı ve 'Artık ülkemize ikinci el kauçuk girmeyecek, standart oluşacak' denildi.
Bunun üzerine Kauçuk Kümesi olarak, ASO ile TOBB ve Bakanlıklara ziyarette bulunduk. Ülkemize giren ürünlerin atık olmadığını, sadece formül hatalı ürünler olduğunu, bunların tekrar kullanımıyla sektöre fayda sağlayacağını söyledik. Üstelik bunu ihraç ederek ülkemize ciddi döviz girişinin de sağlandığını belirttik.
Bakanlıkta yaptığımız görüşmelerde çevre kirliliği konusunda çok baskı geldiği söyleniyor. Oysa bunlar çevreyi kirletmiyor.
Günümüzde artık granül ürünler ve kauçuk tozu var. Bunları birkaç firma kullanıyor. Bu kullanımlar da sektörümüze ciddi katkı sağlıyorlar fakat bu ürünlerin üretimde kullanımı yasaklandı. Çok uğraşmamıza, bütün çabalarımıza rağmen maalesef ki fiyat 3’e katlandı. Fiyatı önceden 1,5 lira olan ürün 3,5-4,00 liralara kadar yükseldi.
PETKİM özelleştirilmeden önce sentetik kauçuk üretiyordu ve çok kaliteli sonuçlar elde ediliyordu. Ödemesini 15 gün öncesinden gerçekleştirip bekliyorduk bu ürün için ancak artık o da üretilmiyor. Oysa PETKİM’in özelleştirme sözleşmesinde üretim zorunluluğu da maddeler arasında vardı.
Tekrar etmek gerekirse, hammadde sıkıntısı ciddiyet arz ederek sürüyor. Fiyatlar çok fazla yükselmesine rağmen ürün ya yok ya da bulması zorlaşmakta. Tedarikçi firmalar teslimat günü vermiyorlar. Çu durum karşısında ne yapacağımızı bilmiyor durumdayız.
“Fabrikada kullandığımız araçların masraflarını gider gösteremiyoruz”
Bir de devletin bize ciddi oranda yansıttığı vergi yükleri var bir türlü indiremediğimiz. Örneğin fabrikalarımızda kullandığımız özel araçlarımız var. Müşteri ziyaretlerimizi bu özel araçlarla gerçekleştiriyoruz. Ancak bu araçların masrafl arını gider olarak gösteremiyoruz ve vergilendirmeden düşüremiyoruz. Binek araçlar için yapılan harcamaların yüzde 30’u gider olarak yazılmıyor. Akaryakıtın KDV’sinin yüzde 30’u düşmüyor. Bunların dışında binek araçlarının MTV’lerini de düşemiyoruz. Telefon faturalarının ÖİV’si indirimi kabul görmüyor. Bizler özellikle bu dönemde uygulanan vergiler üzerinde indirim yapılmasını beklerken aksine vergi oranımız yükselmektedir. Her fabrikada ortalama 15-20 özel araç var. Bu araçların harcamasını neden vergilendirmeden düşemiyoruz anlayamıyoruz. Devletin sağlamış olduğu kredi imkanlarını geri dönüşü yüksek faizli olduğu için kullanamadık. Neredeyse yüzde 20’ye yaklaşan faiz oranları şu dar durumda yüzde 10’dan bile kullanılamaz hale gelmiştir. Olası kredi taleplerimizde, 'Şimdi kredi veririm ama SGK borcu olmayacak, devlete borcun olmayacak, yazılmış çek senet olmayacak' diyorlar. Bu talepleri karşılayabilecek bir kişi veya firma, yani borçları olmayan krediyi ne yapsın?
“KONKORDATO ALAN FİRMALAR FARKLI VURGUNCULUK YAPTI”
Tambursan Plastik Kauçuk / Genel Müdür Ezgin Öğünç Durhan
2010 yılında faaliyete başladık. İç piyasada 7 yıl çalıştım ve bu süreçte kauçuk kümesinin bana çok katkısı oldu. Bu süreç içerisinde hem iç hem de dış piyasayı inceleme fırsatımız oldu. Toplamda 8 ülkeye ihracat yapıyoruz.
Ülke olarak imalat sektörüne daha fazla önem vermemiz gerekiyor. Sektör gereği birçok alana ürün hizmeti veriyoruz. İmalat desteklerimiz arttıkça dışa bağımlılığımız azalacak ve yerli- milli ürünlerle ülkemizin kalkınmasında amiral gemi olacağız.
Fabrikamızda maden sektöründe kullanılan kauçuk ve metal aksamları ürünleri kullanıyoruz. Sektörümüz; maden, savunma, tarım, makine gibi sektörlere hitap ettiği için pandemide mağdur olmadı.
Bu dönemde karşımıza çıkan en önemli konu, finansman maliyetlerindeki yükseklik. Bir diğer konu ise hammaddelerimizin önemli bir kısmının yurt dışı menşeli olması ve kur artışlarından dolayı maliyetimizde yaşanan artışlardır. Normal şartlarda kendimize 3-5 hatta 10 yıllık yol haritası çiziyoruz. Ancak sürekli değişen fiyatların çıkardığı engellemelerden dolayı 3 yıldır yol haritası çizemiyoruz.
SGK ve vergi primleri çok yüksek olduğu halde kimseyi işten çıkarmadım. Arabamı satıp, maaşları ve vergi borçlarını ödedim.
Çek için getirilen afl ardan ve konkardato veren fabrikalardan çok rahatsızım. 2019’dan buyana birçok firma sermayelerini bu konkarto atılan firmalara kaptırdı. Konkardato alan firmalar, farklı vurgunculuk yaptı.
İstihdam maliyetlerimiz çok yüksek ve kalifiye eleman bulmakta zorluk yaşıyoruz. Biz imalatçıların gecesi, gündüzü, tatili, hastalığı yoktur. İlk önce iş sonra geri kalanını yaşarız. Bundan sonra ne olur bilmem. Bildiğim tek şey üretmek, üretmek...
“DIŞA BAĞIMLILIK TEDARİK AÇISINDAN RİSK OLUŞTURUYOR”
Ören Kauçuk / Şirket Müdürü Fatih Üren
Kauçuk ürünleri özellikle son yıllarda kullanımı gittikçe artmaktadır. Bu denli artan ölçüde kullanılan kauçuk için sektörün uluslararası alanda rekabet gücüne sahip olabilmesi ve ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayabilmesi çok önemlidir. Bu nedenle sektörle ilgili sıkıntıların en kısa zamanda çözülmesi gerektiğine inanmaktayım. Türkiye'de hammadde üretiminin sınırlı olması, bazı ürünlerde de hiç olmaması sektörün önündeki en büyük sorunudur. Kauçuk üretiminde hammaddede dışa bağımlılığımız sektörün önündeki en büyük engel. Üretimi durdurulan sentetik kauçuk ve karbon siyahının da ithal edilmeye başlanmasıyla, hammadde olarak tamamen dışa bağımlı hale gelinmiş ve bu durum ülke ekonomisine büyük zarar vermiştir. Ülkemiz, kauçuk sanayinin temel girdileri doğal kauçukta yüzde 100, sentetik kauçukta ise yüzde 99 ithalata bağımlı. Bu sebeple hammadde de dışa bağımlılığı azaltmak için; Türkiye’de sentetik ve karbon siyahı üretimi için kapanan tesislerin yerine yenilerinin açılması ya da Petkim vb.firmalarla görüşülerek tekrar sentetik kauçuk ve karbon siyahı üretime başlanılması sağlanmalıdır. Bu sayede dışa bağımlılığın azalması ve üretilebilecek bir hammaddenin dışarıdan alınmasının kısmen de olsa önüne geçilmiş olacaktır.
Kauçuk, genelde endüstriyel bazda kullanılan bir üründür. Ayrıca tekstil ürünlerinde de kullanılmaktadır. Ancak tekstilde KDV %8 iken, kauçuktan %18 KDV alınıyor. Bu konunun da çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. Kauçuk sektörümüz, enerjiyi en pahalı kullanan sektördür. Bu durum da maliyeti olumsuz etkilemektedir. Elektrik enerjisinin sübvanse edilmesi özellikle yurt dışı ile rekabet edilebilmesi açısından önemli bir destek olacaktır.
“PLASTİĞE YÖNELİK ALGI OPERASYONU VAR”
Güno Pazarlama Reklamcılık / Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçındere
2016 Yılında Davos zirvesinde gündemimize giren Yeni Dünya Düzeni ile yeni plastik ekonomisi süreci ile ilgili, çeşitli uluslararası kuruluş ve vakıfl arın çalışmaları ile algı operasyonu sürüyor. Yeni plastik ekonomisi süreci nedeniyle petrol bazlı ürünleri sınırlandırılması ve yasaklamaları sürüyor. Bunlardan biri de tek kullanımlık ürünlerin AB’de 1 Temmuz 2021’den itibaren petrol bazlı olanların yasaklanması kadar, bio bazlı plastikler yasaklanmamıştır. 2016 Yılından bu yana doğa, çevre ve iklim değişikliğine yönelik duyarlılık arttıkça küresel firmaların “doğayı kirleten öder” prensibinden kurtulmak için bu çalışmalara önem verdiklerini görüyoruz. Yeni plastik ekonomisi çerçevesinde, özellikle doğa ve çevre açısından geri dönüşüm önemli hale geldi. Hatta küresel firmalar, fırsat olarak değerlendirerek ürünlerinde geri dönüştürülmüş hammadde kullanımlarını taahhüt ederek ürünlerini de geliştirip satışlarını sürdürmektedirler. AB kültüründe artık çöp yok, plastik atıklar değerli hammadde olarak kabul edilmektedir. Kamuda, yerel yönetimde ve tüketicilerde bilinç oluşmuş. Plastik sektörüyle birlikte söz sahibi olması geri dönüşümü geliştiriyor.
“MEVZUATIN SÜREKLİ DEĞİŞMESİNDEN SIKINTI YAŞIYORUZ”
Öz Norm Ambalaj Plastik / Genel Müdür Selçuk Erdem
Tüm girdilerimizde sorun var. Örneğin enerji maliyetimiz yüzde 20 arttı. Benim elektrik maliyetim geçen aya göre yüzde 20 yükseldi. Hammadde, navlun, enerji, petrol, nakliye, kredi faizi, döviz gibi konulardaki artışlar yanı sıra mevzuatın sürekli değişmesinin sıkıntısını da yaşıyoruz. Ben üretimin yüzde 80’ini ihraç ediyorum. 12 Aralık’ta 600 dolardan 26 konteyner sevkiyat yapmıştım. Bu ay 3 bin dolara çıkınca hiç ürün göndermedim. Ürün 7 bin dolar, nakliyesi 3 bin 600 dolar. Hatta bu parayı ödemeyi göze alsan bile konteyner yok. Nisan ayında fabrikayı kapatmak zorunda kaldım. Sorun navlun fiyatı. Üstelik konteyner de yok insanlar bu parayı ödese de. Daha az iş yapmaya başlayınca lojistikte maliyeti artırdılar. Konteyner bulma ve navlun fiyatlarında artış son üç aydır iyice yoğunlaştı. Nefes kredisinde muaf tutulduk. Zaten maliyetlerimiz çok arttığı için otomatik olarak kredi dışında kalıyoruz. Yani ciro kaybı yaşamamış gibi oluyoruz.
“PLASTİK ATIKLAR, ÇÖP DEĞİL, KAYNAKTIR”
Kaydem Katı Atıklar Yeniden Değerlendirme / Şirket Müdürü Teoman Arıkan
Sektörümüzün güncel ve önemli iki sorunu var. Bunlardan birincisi plastik üzerinde oluşturulan olumsuz algı, diğeri ise plastik atık ithalatı önündeki engel ve yasaklar. Plastik aslında karbon salınımını düşüren, temiz bir dünya için gerekli malzemelerin başında geliyor. Plastiği doğru kullanmayı, ondan en iyi şekilde faydalanmayı öğrenmek zorundayız. Aslında sorunun kaynağı plastik değil, onu doğru kullanmayan insanlardır. Yani plastik atıklar çöp değil kaynaktır. Plastik geri dönüşüm sanayicileri gerçekten çöp mü ithal ettiler? Yoksa erken harekete geçtikleri için kazananlar olacakken, büyük ve çok uluslu şirketlerin oyuna girmesiyle, ülkemiz için fırsat olan bu alandan; algı, lobi, dezenformasyon, mevzuat ve yeni kanunlar gibi uygulamalarla oyun dışında mı bırakılmak isteniyoruz? Bugün plastik atık dediğimizde, kimyasal geri dönüşüm yöntemi sayesinde plastik, atığın çok ötesinde, değerli kimyasallara dönüşüyor. Yeni sistemi planlayan gelişmiş ülkeler, şu andaki yapıyı revize etmek yerine, sıfırdan bir sistem kuruyorlar. Yeni yasalar, Paris Anlaşması, sıfır emisyon, plastik geri dönüşümünün uzun vadeli finansman kaynaklarına dahil etmek ve yaptırımlar gibi uygulamaları hazırlıyorlar. Yeni kurdukları çok milyon dolarlık fonlarla, vakıfl arla, çevreci örgütlerle kuracakları bu sistemi yönetecekler. Sıfır atık hedefinin en önemli paydaşı olan plastik sektörünü; itibarsızlaştırmak, yasaklarla ve sınırlamalarla önlemeye çalışmak son derece yanlış olur. Umuyoruz ki kanun koyucuları bu hatadan geri dönecektir.
DOĞAYI PLASTİK DEĞİL, İNSANLAR KİRLETİYOR
Sunteks Plastik ve Ambalaj / Genel Müdür Esat Hisarcıklılar
AB’de tek kullanımlık malzeme yasağı süreci Türkiye’den önce başlamıştı. Bizde de sıfır atık projesiyle 2019 yılı itibariyle başladı ve tek kullanımlık poşetler parayla satılmaya başlandı. Sonraki süreçte ise sıfır atık kapsamında, adım adım ithal edilen hurda malzemeler yasaklandı, en sonunda polietilen , etilen polimer atık yasaklandı. Burada işin hem çevresel, hem ekonomik boyutu var. Şunu unutmamak gerekir ki doğayı plastik değil insanlar kirletiyor. Poşet ve diğer malzemeler paralı yapılırsa doğa temizlenecek algısı yaratıldı, tek kullanımlık malzemeye vergiler getirildi. Bu uygulama bir noktada faydalı olsa da geri dönüşüm daha efektif hale getirilmeden sadece ufak çözümler olacak kalacaktır.
Gelişmiş ülkeler atıklarını yerinde ayrıştırma yaparken, bizde geri dönüşümün yüzde 90’ı vahşi geri dönüşüm yani atıkların hepsi çöp sahasına gittikten sonra ve kontamine olup diğer malzemelerle karıştıktan sonra yapılan ayrıştırmadır. Bu malzemeler çok değerli bir atık olup bunun tekrar tekrar kullanılabileceği, halka doğru olarak anlatılmalıdır. Biz aslında 200 dolara getirdiğimiz hurdayı, 4 katı bedelle satan ve net döviz girdisi sağlayan bir sektörüz. Burada algı yönetiminden çıkıp rakamlar üzerinden gidilmesi lazım.