Türk tarımının geleceği Teknoloji Zirvesi'nde masaya yatırıldı
Sağlıklı ve sürdürülebilir gıda, doğayla uyumlu bitkisel ve hayvansal üretim, tarımın teknolojiyle entegrasyonu, tarımda inovasyon gibi konuların ele alındığı 2. Tarım Teknoloji Etki Zirvesi’nde tarımın geleceği masaya yatırıldı.
NURETTİN BAKİ / İZMİR
Tarım 4.0 Teknoloji ve Etki Derneği tarafından bu yıl ikinci kez düzenlenen Tarım Teknoloji Etki Zirvesi, ‘Canlandırıcı Tarım’ ana temasıyla İzmir-İzQ İnovasyon Merkezi’nde gerçekleştirildi. Dünyadan ve Türkiye’den tarım sektöründe tanınmış akademisyen, uzman ve paydaşların konuşmacı ve katılımcı olarak katıldığı 2. Tarım Teknoloji Etki Zirvesi’nde, sağlıklı ve sürdürülebilir gıda, doğayla uyumlu bitkisel ve hayvansal üretim, çiftlikten sofraya tarım-gıda değer zinciri, tarım ve gıda ekonomisi, tarımın teknolojiyle entegrasyonu gibi konu başlıklarına yer verildi.
2 gün süren zirvenin açılışında konuşan Tarım 4.0 Teknoloji ve Etki Derneği Başkanı Sumer Tömek Bayındır, canlandırıcı tarımın sadece çiftçinin üstüne düşen bir iş olmadığını belirterek, “Tarım sadece bir sektör değil, sektörler bütünlüğü, bir sektörler birleşimi ve içinde pek çok farklı disiplini barındırıyor” dedi.
Zirvenin odağının tarıma geniş bir perspektiften bakabilmek olduğunu söyleyen Bayındır, canlandırıcı tarımın sadece çiftçinin üstüne düşen bir iş olmadığını söyledi. Bayındır, “Bu bir toplum meselesi. Çiftçinin payına düşen bir çeşitliliği korumak, sinerji yaratmak, geri dönüşümü sağlamak. Bu da esnek ve dayanıklı olmayı gerektiriyor. Ama esas olan gerçek ve rejeneratif üretimden bahsedecek olursa toplumla çok desteklenen bir şey. Ancak insan ve sosyal değerler çerçevesinde bu işi başarabiliriz. Bir ortak yaratı ve bilgi paylaşım kültürünün olması gerekiyor. Kültür ve yemek geleneğinin de çok önemli etkileri var. Döngüsel ve dayanışma ekonomisi burada çok önemli. Rejenerasyon içinde maalesef istediğimiz o inancı kültürü ve dayanışma ekonomilerini sağlayamıyor olabiliriz. Ama yine de Türk kültüründe bunların yer bulduğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
“Su tükettiği için tarımı eleştirmek yanlış”
Dünyada sulanabilir tarım arazilerine göz atıldığında ülkemizin iyi bir yerde olduğunu belirten Bayındır, “İnsan başına su tüketim konusu daha önemli. Kuzey Amerika'nın, Avrupa’nın Türkiye'yle karşılaştırıldığında kişi başına su tüketiminde ne kadar önde olduğunu görüyoruz. Suyun yüzde 75’inin tarımda kullanıldığı söyleniyor. Ben de keşke yüzde 90’ı tarımda kullanılsa diyorum. Toplam miktarda elbette su tüketimini azaltmalıyız ama tarımı su tükettiği için eleştirmek bana yanlış geliyor. Ülkelerin kullanımlarını şöyle bir baktığımızda örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nin sanayide su tüketiminin ne kadar yüksek olduğunu buna karşılık pek çok Avrupa ülkesinin Türkiye'den iyi durumda olduğunu görüyoruz. Mesela Almanya çok miktarda suyu endüstriyel alanda kullanılırken Türkiye olarak bizim ağırlıklı suyumuz tarıma gidiyor” dedi.
“Tarım sektörü dünyada 1 milyar kişiye istihdam sağlıyor”
Türkiye İş Bankası Tarım Bankacılığı Pazarlama Bölüm Müdürü Zafer Arslan ise tarım sektörünün sadece gıda ihtiyacını karşılamakla kalmadığını, sanayi sektörüne de katkı sağladığını söyledi. Sektörün kendine has dinamiklere sahip olduğunu belirten Arslan, “Dünya nüfusundaki artış, küresel iklim değişikliği, gıda öz güvenliği ve jeopolitik riskler tarımın stratejik önemini her geçen gün daha da artırıyor. Yaptığımız araştırmalarda bunu çok net görüyoruz. Dünya genelinde yaklaşık 1 milyar kişiye tarım sektörü istihdam sağlıyor. Türkiye, ekonomik büyüklük açısından dünyada 17. sıradayken, tarımın milli gelirden aldığı pay sıralamasında 8.’liğe kadar çıkıyor. Tarımın milli gelirden aldığı pay dünya ortalamalarında yüzde 4-4,5 seviyesindeyken, ülkemizde yüzde 6-6,5 seviyelerinde. Küresel ortalamanın üzerinde bir oran bu. İstihdamdan aldığı pay da 5 milyon kişi ile yüzde 15 seviyesinde” diye konuştu.