Toprağı, bitkiyi ve ekolojiyi koruyan mikrobiyal gübre, GAP bölgesinde kullanılmaya başlandı
Nodozite ve Rhizobium bakterilerini aktif ederek toprak sağlığını ve verimini artıran mikrobiyal gübre Güneydoğu Anadolu bölgesindeki baklagil tarlalarında kullanılmaya başladı. Çiftçiye yüzde 25 ile yüzde 50 arasında verim artışı sağlayan mikrobiyal gübrenin maliyeti ise 100 kilogram tohuma karşı 1 kilogram ve 130 TL olarak gerçekleşiyor.
MEHMET NABİ BATUK / ŞANLIURFA
Tarım ve Orman Bakanlığı Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından üretimine başlanılan mikrobiyal gübreler Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi’nin ardından Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki baklagiller üretiminde de uygulanmaya başlandı. Şanlıurfa’da nohut, kırmızı mercimek ve fasülye üretiminde kullanılan mikrobiyal gübreler azot bazlı gübre kullanımını minimum seviyeye düşürürken, topraktaki yararlı organizmaların sayısına, kalite standartlarına ve çevre kirliği ve toplum sağlığına olumlu yansıyor. Her ürüne ve ekildiği toprağa özel olarak üretilen mikrobiyal gübrelerin ham maddesi ekim yapılan alandan temin edildiği için maliyetinin olmaması gıda enflasyonunun düşürülmesine de önemli katkı sağlıyor.
Resmi verilere göre Türkiye’de yıllık 2 milyon ton azotlu, 900 bin ton fosforlu, 166 bin ton potasyumlu olmak üzere toplamda 3.2 milyon ton kimyevi gübre kullanıldığını anımsatan GAP Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Toprak ve Su Kaynakları Bölümü Yüksek Ziraat Mühendisi Nesibe Devrim Almaca, kayıt dışı kullanımla birlikte Türkiye’nin yüksek tüketim oranına sahip ülkeler arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca gübre fiyatlarındaki artışla birlikte girdi maliyetlerinin de sürekli arttığını bu durumun gıda enflasyonunu derinleştirdiğine dikkat çeken Nesibe Devrim Almaca, “Bilinçsiz ve aşırı gübre kullanımıyla hem toprağımızı zehirliyoruz hem de cebimizi boşaltıyoruz. Kimyasallarla yapılan zirai mücadele uygulamaları toprak kalitemizi olumsuz yönde etkiliyor. Toprağımızda geri dönülemez kalıcı etkiler bırakıyor. Dolaylı olarak da insan sağlığını olumsuz etkiliyor. Ülke olarak yüzümüzü döndüğümüz sürdürülebilir tarımdaki asıl hedefimiz kültürel işlemler elde edilirken verimli, kaliteli, insan sağlığını bozmayan, çevreye etki vermeyen tarımsal üretimi sağlamak. Mikrobiyal gübre de bu alandaki en büyük kozlarımızdan biri olacak. Bu yeni nesil gübreyle toprakta bulunun doğal organizmaları harekete geçirerek kimyevi gübre kullanımını sıfırlayacak düzeye getireceğiz” dedi.
Mikrobiyal gübreyle verim yüzde 25 ile yüzde 50 arasında artırılıyor
Mikrobiyal gübre ile sahada yaptıkları deneme ekimlerinden bahseden Nesibe Devrim Almaca, “Tescilli mikrobiyal gübrelerimiz Azotek fasulye, Azotek 1 yeşil ve kırmızı mercimek, Azotek 2 nohut, Azotek 3 fiğ üretiminde kullanılıyor. Yaptığımız deneme ekimlerinde mikrobiyal gübre ile aşılanıp ekilen baklagil tohumları, gençlik döneminde tohumun etrafına aşılanan bakterileri toprağa yayarak nodozite artırımını sağladı. Yani bitki havadaki doğal azotu nodoziteler aracılığıyla toprağa bağladı. Nodoziteler ayrıca Rhizobium bakterilerini etkinleştirerek fosfor, potasyum ve demir çözünürlülüğünün artırılmasını sağlıyor. Bu özelliği sayesinde üretim alanındaki azotlu ve fosforlu gübre kullanımı daha sürdürülebilir oranlara indirgendi. Bitki hasat edildikten sonra bitki yaprakları ve köklerin toprağı iyileştirme ve yararlı organizmaları zenginleştirme süreci de kesintisiz devam ediyor. Hasat oranlarında yaptığımız incelemelerde ise 1 metre kare alandan geleneksel yöntemlerle 69 gram mercimek elde ederken, TSP+Mikrobiyal gübreyle yaptığımız ekimde 147 gram mercimek elde ettik. Aynı alanda optimal kimysasalla yaptığımız ekimden 93.6 gram verim alırken DAP gübresi ve Mikrobiyal gübre uygulamasıyla verim oranımız 80.6 gram oldu. Sadece mikrobiyal gübre ile yaptığımız ekimden ise 117.7 gram verim aldık. Mikrobiyal gübreler kimyasala göre yüzde 20 oranında verim artışı elde etmemizi sağladı. Rhizobium bakterilerinin olmadığı toprakta yapılan ekimlerde ise bu oran yüzde 50’ye kadar çıkıyor” diye konuştu.
100 kilogram tohum için 130 TL gübre maliyeti çıkıyor
Mikrobiyal gübrelerin toprağın içerisindeki doğal bakterilerden üretildiği için herhangi bir üretim maliyetinin olmadığına dikkat çeken Nesibe Devrim Almaca, “Türkiye’de üretilen kimyasal gübrelerin yüzde 90’ının ham maddesi yurt dışından ithal ediliyor. Dolayısıyla kimyasal gübre kullanımı ülkemiz açısından ciddi bir maliyet getiriyor. Mikrobiyal gübrelerimiz laboratuvar ortamında toprağın içindeki organizmalardan üretildiği için lojistik dışında herhangi bir maliyeti bulunmuyor. Bu da mikrobiyal gübrenin cazibesinin artmasına yol açıyor. Şuanda İç Anadolu’daki çiftçiler mikrobiyal gübreye erişmek için sıraya girmiş durumda. Çiftçilerimizi bu ürüne yönlendiren en önemli etken verim ve kalite artışının yanı sıra ucuz olması. Şuanda 100 kilogram tohum için 1 kilogram mikrobiyal gübre kullanılıyor. 1 kilogram mikrobiyal gübrenin maliyeti ise 130 TL’dir. Hedefimiz mikrobiyal gübrenin avantajlarına Güneydoğu Anadolu’daki çifçilerimizin de ulaşması. Bu noktada GAPlı çiftçilerimizin mikrobiyal gübreye erişimini güçlendirecek girişimlerimiz ve hazırlıklarımız devam ediyor” şeklinde konuştu.
Soğuk lojistik zincir şartı özel sektörün ilgisini yavaşlattı
Mikrobiyal gübrenin sadece Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde üretildiğini kaydeden Nesibe Devrim Almaca, özel sektörün de bu alandaki yatırım fırsatlarını yakından takip ettiğini belirtti. Almaca şöyle devam etti: “Mikrobiyal gübre üretiminde maliyet olmamasına karşın lojistik aşamada soğuk zincir lojistiği şartı var. Özel sektör soğuk zinciri sağlayamadığı için bu alandaki yatırımlarını ağırdan alıyor. Özel sektörümüzün de bu alana girmesiyle birlikte bu durum mikrobiyal gübreye erişimi de daha iyi bir seviyeye getirecek. Şuanda çiftçilerimiz taleplerini ekim döneminden en az 2 ay öncesinden Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü’ne bildirmeleri gerekiyor. Burada bir yoğunluk olmasına rağmen kapasite yeterli durumda. Ancak önümüzdeki dönemde çiftçilerimizin mikrobiyal gübre farkındalığının artmasıyla birlikte üretimde yeni yatırımlar hızla gündeme gelecektir.”