SEBKİDER Başkanı: “Serbest bölgelere potansiyelini kullanabilecekleri yeni alanlar yaratılmalı
SEBKİDER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kılınç, Türkiye’de en büyük sorununun sanayi parselleri üretmek olduğunu belirterek, Ege Bölgesi’nin yüksek potansiyelini kullanabilmesi için de doğru planlamalar ve yeni alanlar yaratılmasına ihtiyacı olduğunu söyledi.
Duygu GÖKSU
İZMİR - Yılda 32 milyar dolar ticaret hacmi, 11 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiren ve toplamda 91 bin kişiyi istihdam eden Türkiye’deki serbest bölgeler, daha fazla üretim ve ihracat odaklı yatırım çekmek amacıyla Serbest Bölgeler Kurucu ve İşleticileri Derneği (SEBKİDER) çatısı altında güç birliği yaptı. SEBKİDER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kılınç, SEKBİDER’le birlikte, Türkiye ekonomisinin ihracat, istihdam ve üretim ayağında güçlü bir dinamo görevi gören serbest bölgeleri daha fazla geliştirmeyi ve Türkiye’ye daha çok doğrudan yatırımcı çekmeyi hedeflediklerini söyledi.
Türkiye’de en büyük sorunun sanayi parselleri üretmek olduğunu söyleyen Kılınç, Türkiye’nin lojistik imkanları, yenilenebilir enerji kaynaklarındaki avantajı, insan kaynağındaki gücünü kullanarak potansiyelini ortaya koyabilmesi için doğru planlamalar ve alanlara ihtiyacı olduğunu vurguladı. Kılınç, başta Ege’dekiler olmak üzere serbest bölgelerle ilgili mevcut durum ve atılması gereken adımlarla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Ege Bölgesi’nde planlanan serbest bölgelerdeki son durumla ilgili değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız?
Ege Serbest Bölgesi’nin maksimum doluluğa ulaşmasıyla beraber, bu yıl 122 bin metrekarelik yeni bir gelişme arazisinin katılması kararı Cumhurbaşkanlığı imzasıyla alındı. Genişleme arazisinin altyapı çalışmaları devam ediyor. Bu yıl bu bölgenin de yüzde 100 doluluğa ulaşacağı öngörülüyor. Diğer taraftan İzmir Serbest Bölgesi de yaklaşık olarak yüzde 85 doluluğa ulaştı. İzmir Serbest Bölgesi’nin hemen bitişiğinde, Menemen Belediyesi’ne ait 1,5 milyon metrekarelik yeni bir arazinin serbest bölge olması için ilan açıldı. İhale yapıldı ancak süreçle ilgili bazı belirsizlikler sürüyor. Türkiye’de serbest bölgeler açısından en önemli gelişme ise şu anda, Bergama’da Batı Anadolu Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (BASBAŞ) tarafından kurulan 2,5 milyon metrekarelik Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nin faaliyete geçmiş olması. Bölgede altyapı çalışmaları yılsonunda tamamlanacak. Şu anda yapı ruhsatları ve faaliyet ruhsatları verilmeye başlandı. Çok yakında Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nde yeni firmaları görmeye başlayacağız. Gösterilen ilgi, İzmir’in tercih sebebi olduğunun bir göstergesi.
Batı Anadolu Serbest Bölgesinin kuruluş sürecinde ESBAŞ’ın katkılarını değerlendirir misiniz?
Yeni kurulan serbest bölgenin gelişmesinde en önemli etken, profesyonelce yöneten ve bilgi birikimi yüksek olan bir firmanın bu süreci yürütmesi. ESBAŞ’ın serbest bölgecilikteki bu bilgi birikimi, deneyim ve profesyonellikle birleşince BASBAŞ oluşturuldu. Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nin kuruluşunun tüm aşamaları kurallara uygun olarak ilerliyor. Dolayısıyla, bu tür bölgelerin, serbest bölgecilikte işin uzmanı ve serbest bölge kurma ve işletme deneyimi olan firmalar tarafından kurulup işletilmesi büyük önem taşıyor. Daha önceden de kurulmuş ancak işletilememiş veya kapatılmış serbest bölgelerin varlığı bilgi birikimi ve tecrübenin öneminin en büyük göstergesi.
SEBKİDER, İzmir’i kentin serbest şehir olma hedefine taşır mı?
Serbest şehir, fikir olarak çok güzel ancak bir şehrin serbest olabilmesi için önceden planlanması gerekiyor. Şehrin alt yapısının da bu hedefe göre düzenlenmiş olması önemli. Bir serbest şehri serbest yapan içerisindeki unsurlar. İzmir’de üç serbest bölgenin olması bize zaten İzmir’in aslında serbest bölgeler açısından oldukça avantajlı bir şehir olduğunu gösteriyor. Serbest şehir, sınırları önceden belirlenerek Türkiye’de yapılabilir. Serbest bölgelerin ülkeye ve şehre kattıklarını hep birlikte görüyoruz. Tüm serbest bölgelerin, bulunduğu şehrin ihracatına, istihdamına, yüksek teknoloji üretimine, teknoloji transferine katkısını rakamlar da açık şekilde ortaya koyuyor.
Ege’deki serbest bölgeler üretime yönelik olmalarıyla ön plana çıkıyor. Yeni planlanan serbest bölgeler için bir örnek niteliğinde diyebilir miyiz?
Serbest bölgeler kurulurken ilk başlarda ticari faaliyeti gösteren firmalara da teşvikler sağlanmıştı ancak 2004’te yapılan kanun değişikliğiyle sadece ticaret yapan firmaların vergi istisnası ortadan kaldırıldı. Serbest bölgelerin kuruluş amacı, istihdam yaratmak, yüksek teknolojili üretim yapmak ve ülkeye doğrudan yabancı yatırımcı çekilmesini sağlamak. Şu anda Türkiye’deki 19 serbest bölgenin tamamı üretim ağırlıklı. Özellikle üretiminin yüzde 85’ini ihraç eden firmaların serbest bölgelere gelmesi sağlanıyor. Ege Serbest Bölgesi, 5,3 milyar dolarlık ticaret hacmi ve 25 binin üzerinde bir istihdamıyla örnek teşkil ediyor. Tüm serbest bölgelerin yıllık 32 milyar dolarlık ticaret hacmi, 11 milyar dolarlık ihracat ve 90 binin üzerinde istihdamın sağlanmış olması bölgelerin önemini bize gösteriyor. Üretim olmadan, ticaretle bu rakamlara ulaşmak mümkün değil. Aynı zamanda, serbest bölgelerde faaliyet gösteren dış kaynağın en önemli avantajı Türk mimar, mühendis, yönetici ve çalışanlarıyla bu başarılara ulaşması. Biz artık sadece ürün değil, yetişmiş insan gücü de ihraç etmeye başladık. Bu durum hem üzücü, hem de gurur verici. Öte yandan yetişen insan kaynağı organize sanayi bölgelerine de gidiyor.
SEKBİDER’in Türkiye ve Ege’ye sağlayacağı katkıları değerlendirir misiniz?
Yeni bir serbest bölge kurulurken, BKİ- Bölge Kurucu ve İşletici firmaların bu süreci tek başına yürütmesi ve tamamlaması oldukça meşakkatli. Bütünsel bakış, ileriye yönelik planlı çalışmalar, yeni gelişme alanlarının tasarlanması, kamu ile birlikte istişare edilerek planlamaların yapılması çok önemli. Serbest bölge kuruluş süreci kolektif bir çalışmayla hem ülkeye hem de bölgeye büyük fayda sağlar. Yeni kurulacak serbest bölgelerde sahip olduğumuz bilgi birikimini aktaracak yetiye sahibiz. Bunu başardığımızda tüm bölgelere çarpan etkisiyle pozitif fayda sağlanacak. En büyük amacımız, katma değeri daha üst seviyelere getirmek. Türkiye, insan kaynakları, lojistik, yenilenebilir enerji kaynakları açısından çok büyük bir potansiyele sahip. Ancak potansiyelimizi ortaya çıkaracak alana ihtiyacımız var. Şu anda Türkiye’deki en büyük sorun sanayi parselleri üretmek.
Kalkınma için planlama çok önemli
Sadece serbest bölgeler veya organize sanayi bölgeleri için değil tüm yapılar için önceden planlamaların önemini bugün görüyoruz. Planlamalar zamanında ve doğru yapılırsa Türkiye’nin kalkınma planlarında öngördüğü büyüme hedeflerine çok daha hızlı ulaşılabilir. Bunun önemini vurgulamaya devam edeceğiz. Güçlü bir sanayimiz var, sanayicimiz üretmek istiyor. Buradaki istek ve arzuyu karşılayacak altyapı ihtiyacı büyük. Bölge kurucu ve işleticilerin en büyük faydası sanayiciye arazi ve bina kiralama olanağı sağlaması. Yatırımcı, doğrudan üretime başlayabiliyor, bu da kendisine en az iki yıl kazandırıyor. Bu avantajlar değerlendirilmeli. Birlikte çalışmaya hazırız.