Miryana'da hedef, dünyaca tanınan Türk kozmetik markası yaratmak

Doğada yetişen yöreye has tahıl, ot ve baharatların en etkili şekilde nasıl kullanıldığını görerek büyüdüğünü söyleyen Miryana Kozmetik Kurucusu Ersan Gülbahar, bitkisel ürünlere olan merakını faydalı bir alana yönlendirmek için kimyager oldu.  

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Miryana'da hedef, dünyaca tanınan Türk kozmetik markası yaratmak

Duygu GÖKSU

İZMİR - Kozmetikte tüm geleneksel yöntemleri Hataylı babaannesinden öğrenerek büyüyen genç girişimci Ersan Gülbahar; Afyon Kocatepe Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olduktan sonra, çalıştığı Orta Doğu bölgesinde pazarlama alanında kazanımlarını, kimya bilgisi ile birleştirdi, 2016 yılında İzmir’e dönerek 29 yaşında Miryana Kozmetik’i kurdu. Bugün 40’ı aşkın yerli ve uluslararası kozmetik markasına fason üretim yapan Gülbahar, kozmetikte dünyanın tanıdığı bir Türk markası yaratmayı hedefliyor.

Akdeniz bitki örtüsüne sahip ve Amanos Dağları’nda yüzlerce çeşit endemik bitkinin bulunduğu Hatay topraklarında büyüyüp, otlar ve baharatlarla karışım yapmamanın imkânsız olduğunu söyleyen Miryana Kozmetik Kurucusu Kimyager Ersan Gülbahar, “Doğada yetişen yöreye has tahıl, ot ve baharatların en etkili şekilde nasıl kullanıldığını görerek büyüdüm. Hataylılar olarak, zeytinyağımızı, salçamızı, sabunumuzu, göz sürmemizi ve birçok ürünü kendimiz yaparız. Bitkisel içeriklere merakımı faydalı bir şekilde yönlendireceğim kimya bölümünü bitirdikten sonra kozmetik sektörüne girdim. 2016’da şirketimi kurarken, her fikrin çok özel olduğunu biliyordum. Özellikle uçuk kaçık fikirler beni heyecanlandırıyordu. Şu anda 40’ı aşkın yerli ve uluslararası kozmetik markasına üretim yapıyoruz. Bunların arasından yaklaşık 30 başarılı markayı, fikir aşamasından pazara kadar ulaştırdık” diye konuştu.

Anadolu’nun zenginliklerini öne çıkarmayı önemsediğini vurgulayan Gülbahar, “Saç ve cilt bakımı ürünleri üretiyoruz. Kozmetik Türkiye’de büyüme potansiyeli olan bir sektör. Bugün hala dünyanın tanıdığı bir Türk kozmetik markası yok. Biz de buna aday partnerler yetiştirmeye çalışıyoruz. Her girişim başlangıçta, benzer zorluklardan geçer. Deneyimlerimizle bu zorlukları minimuma indirerek doğru adımlarla markalaşmayı gösteriyoruz. Kendi markasını yaratmak isteyenlere sorduğumuz kritik soru şu: ‘Ürününüzü nerede satacaksınız?’ Buradan yola çıkarak formülünden yasal prosedürlerine kadar sorumluluk alıyoruz” dedi.

‘Kozmetik Okulu’nda formülden pazarlamaya eğitim veriyor

Kozmetik sektörüne girmek isteyenlere yol göstermek amacıyla üretimden pazarlamaya kadar her türlü eğitimi vermek üzere Kozmetik Okulu’nu kurduklarını söyleyen Gülbahar, “Kozmetik pazarın ayrıldığı grupları, bu gruplara nasıl etkili hitap edileceği, her grubun artı ve eksi yönlerini, kozmetik sektöründeki deneyimlerimizi sunuyoruz. Eğitimlerimize öğrenciden eczacıya kadar, toplumun her kesiminden insanlar katılıyor” ifadelerini kullandı.

Yılda binin üzerinde Ar-Ge ürünü çalıştıklarını aktaran Gülbahar, “Uluslararası organik sertifika kuruluşlarının denetiminde yüksek kalite prosedürlerine uygun üretim yapıyoruz. GMP sertifikalarına sahibiz. Çalışmalarımızın neredeyse tamamını ürüne dönüştürebiliyoruz. Kozmetik canlı bir sektör, diğer alanlarda olduğu gibi ihtiyaçlar ve talepler hızla değişiyor. Partnerlerimizi sektördeki yeni trendler konusunda bilgilendiriyoruz. Değişimlere ayak uyduruyoruz. Ar-Ge’ye yıllık ciromuzun yüzde 40’ını ayırıyoruz” diye konuştu.

Tüm hammaddeler ‘Eco-label’ etiketli

Üretim ve kullanım aşamalarında diğer ürünlere kıyasla çevreye daha az zararlı olan ürünler için kullanılan ‘eco-label’ sertifikasyonuna sahip olduklarını belirten Gülbahar, “Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak için çevreye zararı en az olabilecek ürünler üretmeye özen gösteriyoruz. Girişimcileri de bu konuda yönlendiriyoruz. Çevreye duyarlı olmakla iyi sonuç almak arasında kalmış tüketiciler için çözümler üretmeye çalışıyoruz. Partnerlerimizin çoğu da çevreye duyarlı üretime yöneliyor. Sürdürülebilirlik konusunu kozmetik sektöründe de yaygınlaştırmak istiyoruz” açıklamalarında bulundu.

“Daha geç kirlenen saç ve cilt hedefliyoruz”

Her gün yeni bir hayal kurduklarını ve bunu gerçekleştirmek için Ar-Ge’ye ağırlık verdiklerini vurgulayan Gülbahar, “Anti pollution, yani geç kirlenme ürünleri üzerinde çalışıyoruz. Dumanı iten, bakterileri uzaklaştıran, cildin ve saçın daha uzun süre temiz kalmasını sağlayacak bir üründen bahsediyoruz. Anti pollution sunarken, aslında tüketicilere daha az su kullanımı da vaat ediyoruz” diye konuştu. Öte yandan, saç ve cilt bakımında kullanılacak prebiyotik ve probiyotiklerle ilgili çalışmalar da yaptıklarını aktaran Gülbahar, “Zararlı bakteri ve virüslere karşı olacak aktifler üzerinde bir çalışma başlattık. Cildin savunma gücünü artırmayı hedefliyoruz” dedi.