Kurumsal ruh sağlığı: Çalışan psikolojisine yapılan yatırımın geri dönüşü

Psikolojik destek yalnızca bireyin kendini iyi hissetmesini sağlamaz. Aynı zamanda şirkete bağlılığı artırır, performansı yükseltir ve devamsızlığı azaltır.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kurumsal ruh sağlığı: Çalışan psikolojisine yapılan yatırımın geri dönüşü

Uzm. Psk. Ezgi Zeynep Dalkürek

Bazen sabah işe gelen bir çalışanın yüzüne bakmak yeterlidir. Gülümsemiyor ama suskun da değil. Yorgun ama anlatmıyor. Aslında her şey yolunda gibi... Ama değildir. Çünkü iş yerlerine her sabah sadece insanlar değil; stres, kaygı ve tükenmişlik de geliyor. İş hayatının dinamikleri değişiyor. Teknoloji gelişiyor, talepler artıyor, roller çeşitleniyor. Ama bu değişimin ortasında çoğu zaman ihmal edilen bir şey var: Çalışanın ruhsal iyilik hâli. Oysa tam da bu alan, kurumların gerçek gücünü ve sürdürülebilir başarısını belirliyor.

Ruh sağlığına destek, şirketlere katlanarak dönüyor
Gallup’un son verilerine göre, çalışanların %44’ü gün içinde stresle, %40’ı ise kaygıyla baş etmeye çalışıyor. Yani ekiplerimizin neredeyse yarısı, içsel yüklerle performans göstermeye çalışıyor. Bu tabloyu değiştirmek mümkün. Üstelik hem insani hem de stratejik açıdan. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre, ruh sağlığına yapılan her 1 dolarlık yatırım, şirkete ortalama 4 dolar olarak geri dönüyor. Deloitte’in analizlerine göre bu oran bazı durumlarda 5 kata kadar çıkabiliyor. Bu destek sadece moral verici değil; aynı zamanda doğrudan verimlilik ve maliyet konularında da şirketin lehine işliyor.

Tükenmişliği sessizce izlemek, en büyük kayıptır
Bir çalışanın gözlerinin altındaki yorgunluk, dalgınlığı ya da eski neşesinden eser kalmaması… Bunlar çoğu zaman göz ardı edilir ama aslında ciddi bir tükenmişliğin işaretidir. Ve ne yazık ki bu süreç genellikle sessizce ilerler. Psikolojik destek programları uygulanan şirketlerde tükenmişlik oranlarında %35’e kadar azalma gözlemleniyor. Bu yalnızca sayı değil; ekip uyumunun, kurum içi iletişimin ve çalışan bağlılığının güçlendiğinin bir göstergesi.

Bu destek neyi değiştirir?
Psikolojik destek yalnızca bireyin kendini iyi hissetmesini sağlamaz. Aynı zamanda şirkete bağlılığı artırır, performansı yükseltir ve devamsızlığı azaltır. Sayılar bunu açıkça gösteriyor:
● %80’e varan verimlilik artışı: Desteğe ulaşabilen çalışanlar işine daha iyi odaklanıyor.
● %78 sadakat oranı: Yan haklar arasında terapi hizmeti bulunan şirketlerde çalışan bağlılığı güçleniyor.
● 1:4 yatırım geri dönüşü: Ruh sağlığına yapılan her yatırım, minimum 4 kat kazançla dönüyor.

Şirketler nereden başlayabilir?
Bazen küçük bir adım, büyük değişimlerin habercisidir. Şirketlerin ilk adımı atması için dev projeler hazırlamasına gerek yok. Etkili ve insani çözümlerle çok şey mümkün:
● Erişilebilir Danışmanlık (EAP): Çalışanların iç destek kanallarına kolayca ulaşabilmesi.
● Psikoeğitim ve Atölyeler: Duygusal dayanıklılık, stres yönetimi, mindfulness gibi konularda bilgilendirici içerikler.
● Açık İletişim Kültürü: “İyi değilim” diyebilen çalışan, güvende hissediyor demektir. Bu güvenin olduğu yerde sadakat de güçleniyor.

İş yerinde psikolojik güvenliğin gücü
Gözlemlediğim şey şu: Gerçek başarı, sadece KPI’larla ölçülmüyor. Çalışanların fikirlerini özgürce paylaşabildiği, hata yapmaktan korkmadığı, zorluklarını gizlemediği bir ortam… İşte bu ortam, hem bağlılığı hem üretkenliği doğuruyor. İçten, şeffaf ve destekleyici bir kurum kültürü; yalnızca bugünün değil, yarının da yatırımını yapar. Çünkü kendini güvende hisseden insan kalır, katkı sunar ve kurumla birlikte büyür.

Sonuç: İyi hissettiren şirketler, iyi sonuçlar alır
Ekonomik belirsizlikler, teknolojik dönüşümler ve iş modellerindeki esneklik... Evet, hepsi günümüz dünyasının bir parçası. Ancak tüm bu değişimin ortasında, hâlâ en değerli unsur insan. Ve insanın da ihtiyacı olan şey belli: Görülmek, duyulmak, anlaşılmak. Bugün bir kurumun en büyük rekabet avantajı, çalışanına sağladığı psikolojik güven ve destek olabilir. Çünkü huzurlu bir çalışan sadece görevini yapmaz; kurumuna bağlanır, orada kalmak ister ve kendini ait hisseder. Bana göre asıl büyüme, insanın iyi hissettiği yerde başlar.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Şehirler