Konya kuraklık alarmı veriyor
Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası, sonbahar ve kış mevsiminde beklenen yağışların gerçekleşmemesi nedeniyle ciddi bir kuraklık tehdidiyle karşı karşıya. Mevsim normallerinin altında seyreden yağışlar, ovadaki yer altı su seviyelerini düşürürken, barajlardaki su hacmi de kritik seviyelere geriledi.
MUHAMET YİĞİTOĞLU /KONYA
Türkiye’nin tarımsal üretimdeki en önemli merkezlerinden biri olan Konya Ovası, son yılların en kurak dönemlerinden birini yaşıyor. Sonbahar ve kış aylarının beklenen yağışlardan yoksun geçmesi, bölgedeki su kaynaklarını kritik seviyelere çekerken, yaklaşan yaz ayları öncesinde susuzluk endişesi büyüyor. Mevsim normallerinin altında kalan yağış miktarı, hem yer altı su seviyelerini düşürdü hem de barajlardaki su varlığını ciddi oranda azalttı.
Tahıl ambarı olarak bilinen ovada, çiftçiler susuzlukla mücadele ederken, bir yandan da toprağın altından gelen obruk tehlikeyle yüzleşiyor. Uzmanlar, iklim değişikliği, yağış azlığı ve yer altı sularının aşırı kullanımının obruk oluşumlarını hızlandırdığını belirtiyor. Daha önce ağırlıklı olarak Karapınar ilçesinde görülen obruklar, artık Ereğli, Halkapınar, Emirgazi, Çumra, Cihanbeyli, Kulu, Yunak, Çeltik ve Altınekin gibi farklı bölgelerde de ortaya çıkmaya başladı. Yer altı sularının çekilmesiyle boşalan zeminlerin çökmesi sonucu oluşan obruklar, hem tarım arazilerini yok ediyor hem de can ve mal güvenliği açısından ciddi riskler doğuruyor.
Göllerde ve barajlarda çekilmeler var
Konya'da yapılan güncel ölçümlere göre Türkiye'nin en büyük tatlı su kaynağı olan Beyşehir Gölü'nde su seviyesi yüzde 11 oranında azalırken, kentin önemli içme suyu kaynaklarından Altınapa Barajı'nda ise yüzde 83’lük bir düşüş yaşandı. Altınapa’daki su seviyesi yüzde 11'e kadar gerilerken, şehrin bir diğer önemli su kaynağı Bağbaşı Barajı’nda da su seviyesi yüzde 17 seviyelerinde seyrediyor. Uzmanlar bu tablonun yalnızca içme suyunu değil, tarımsal sulamayı da tehdit ettiğine dikkat çekiyor.
Kuraklık tarımı tehdit ediyor
Konya’da toplam 2.6 milyon hektar alanda tarım yapılıyor. Ancak uzun süredir devam eden kuraklık ve su kaynaklarındaki azalma, tarımsal üretimi ciddi şekilde tehdit ediyor. Karapınar ve Çumra bölgeleri sulak tarımın yapıldığı alanlar olmasına rağmen, bu bölgeler aslında sulu tarıma uygun değil. Çiftçiler, su ihtiyacını karşılayabilmek için artık 450-500 metre derinlikten su çıkarmak zorunda kalıyor. Buna rağmen, su tüketimi yüksek olan mısır ve ayçiçeği gibi ürünlerin ekimi sürüyor.
Kuraklık ve yanlış tarım politikaları nedeniyle, toprağın verimi her geçen yıl azalıyor. Özellikle Karapınar ve çevresindeki bölgelerde görülmeye başlayan çölleşme belirtileri, eğer önlem alınmazsa, bu bölgelerdeki tarımsal üretim tamamen durma noktasına gelebilir.
“Bugün tasarruf etmezsek yarın geç olacak”
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da yaşanan sürecin ciddiyetine vurgu yaparak, kent genelinde su tasarrufu çağrısını yineledi.
Başkan Altay, Altınapa Barajı’ndaki su seviyesinin yüzde 11’e kadar düştüğünü belirterek su tasarrufu çağrısında bulunarak, "Yeni su temin noktaları oluşturmak ve Konya’mızı susuz bırakmamak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Fakat bu konuda hepimizin duyarlı olması ve suyu dikkatli kullanması gerekiyor. Suyun değerini kaybetmeden bilelim. Bugün tasarruf etmezsek yarın geç olacak" dedi.
Mevsim normallerinin altındaki yağış miktarının, bölgedeki barajların doluluk oranlarını olumsuz etkilediğini vurgulayan Başkan Altay, "31 ilçemizde hava durumunu anlık takip ediyoruz. Kuraklığın etkileri her geçen gün daha fazla hissediliyor. Hafif bir kar yağışında bile sevincimiz artıyor ancak su kaynaklarımız hızla tükeniyor. Eğer suyumuzu dikkatli kullanmazsak yaz döneminde su kesintileri kaçınılmaz olabilir" ifadelerini kullandı.
STK’lardan uyarı: Acil önlem alınmalı
Kuraklık ve su kıtlığına karşı alınacak önlemler konusunda yerel yönetimler, çiftçiler ve ilgili kurumlar arasında daha güçlü iş birliği yapılması gerektiği vurgulanıyor. Eğer su tasarrufu sağlanmaz ve doğru tarım politikaları uygulanmazsa, Konya Ovası’nda tarımsal üretimin geleceği büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilir.
Kuraklık tehdidinin Konya’nın tarımsal üretimini doğrudan etkilemeye başladığını belirten sektör temsilcileri, özellikle buğday, arpa ve mercimek gibi ürünlerde rekolte kaybı riskiyle karşı karşıya olduklarını ifade ediyor.
İklim değişikliği ve kuraklığın sadece Konya’nın ve Türkiye’nin değil tüm dünyanın bir sorunu olduğunun altını çizen Karatay Ziraat Odası Başkanı Rıfat Kavuneker, küresel ısınma sebebiyle dünyanın bir yerinde kuraklık varken başka bir yerinde sel felaketleri görülebildiğini söyleyerek, “Tıpkı savunma için oluşturulan NATO gibi, insani yardım için kurulan Dünya Sağlık Örgütü gibi kuraklık ve iklim değişikliği için de bir kurum oluşturulmalı. Böylece dünyanın neresinde olursa olsun iklim değişikliği ile ilgili bir durumda müdahale edilebilsin” dedi.
“Masada değil sahada çözüm aranmalı”
Kuraklıkla alakalı problemlerin masa başında konuşmakla çözülemeyeceğini, söyleyen Kavuneker, “Karatay Ziraat Odası olarak, kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte çalışmalar yürütüyoruz. Konyamızda tarım ve hayvancılıkla ilgili platformumuz kuruldu, gerekli mercilerle görüşmelerimizi devam ediyor. Çünkü sorunların masa başında değiş sahada çözüleceğine inanıyoruz. Konya’da susuz tarıma geçilmesi için en az 15 yıl lazım. Bu geçiş ise yavaş yavaş ve çeşitli modellerle yapılmalı. Çiftçinin suyu hoyratça kullandığı ile ilgili bir algı var. Hiçbir çiftçimiz illa sulu tarım yapacağım, mısır ekeceğim demiyor. Artık ne vahşi sulama ne azgın sulama var. Zaten bu yöntem çiftçinin de işine gelen bir yöntem değil. Çiftçimiz sulama konusunda oldukça bilinçli. Selçuk Üniversitesi’nden hocalarımızla, Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerinden yetkililerimizle beraber köy köy dolaşarak çiftçilerimize çeşitli eğitimler veriyor, teknik ve pratiği sahada birleştiriyoruz. Teknolojiyi takip ederek daha az masrafla daha iyi verim nasıl alırız onun peşindeyiz. Çiftçimiz sektörde gelecek görmediği halde su tasarrufu yapıyor, devlet planlamalarını destekliyor, gerektiği kadar su kullanıyor. Bir su tasarrufundan bahsediyorsak bu sadece çiftçilerin değil herkesin görevidir. Çiftçi de sanayici de vatandaş da topyekûn bu tasarrufa katılmak zorundadır” şeklinde konuştu.
Tahıl ambarı Konya’da buğday harici 13 stratejik ürünün de yetiştirildiğini söyleyen Kavuneker, devlet tarafından uygulanan programlarında çiftçiler tarafından harfiyen yapıldığını belirtti. Rıfat Kavuneker, “Ovaya suyun getirilmesi için dış havzalarda kışın boşa akan suları ekolojik dengeyi de bozmadan Konya Havzasına yönlendirmemiz lazım. Ağaçlandırma ve suni gölet çalışmalarıyla yağış çekmemiz lazım. Ayrıca kapalı havzalardaki sulardan elektrik üretmekten vazgeçerek bu suyu tarıma kazandırmamız gerekiyor” dedi.
“Kuraklık konusunun üzerinde durmaya devam etmeliyiz”
Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar da kuraklığın sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yaşanan bir problem olduğunu vurgulayarak, “Son yıllarda yaşanan iklimsel farklılıklar küresel ısınmaya neden oluyor. Yağışlardaki ve hava sıcaklıklarındaki dengesizlikler, ani iklim değişiklikleri de küresel ısınma kaynaklı hadiseler. Yağışların azalması ya da dengesiz gelmesi de elbette tarımda verimi düşürüyor. Kuraklık tehlikesine karşı, az suyla ya da susuz tarım nasıl yapılır, hangi bitkilerden verim alınır sorularının cevapları düşünülerek düzeltme yapılabilir” dedi.
Devlet politikalarından da bahseden Taşpınar, “Tarım Bakanlığı’nın başlattığı üretim planlamasıyla ilgili münavebe sistemi yavaş yavaş uygulanmaya başladı. Önümüzdeki süreçte daha da etkili şekilde uygulanacak. Ortadaki problemleri biraz da olsa çözecek fakat bu konunun üzerinde durmaya devam etmemiz gerekiyor. Hububat ihracat ve ithalat politikalarımız son yıllarda çok iyi yönetilerek ülkemiz için karlı bir hale getirildi. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin uyguladığı ithalat kısıtlamaları, üreticinin faydasına oldu. Akabinde bizlerin de daha az su tüketen bitkilere yönelmemiz gerekiyor. Fazla su tüketen bitkileri ithalat yoluyla da temin edebiliriz” şeklinde konuştu.
Mevcut ekim alanlarında çalışmaların devam ettiğini belirten Taşpınar, 2025 yılında iklimsel faktörler el verdiği sürece buğdayda 22-23 milyon ton arası rekolte beklendiğini de sözlerine ekledi.
“Çiftçilerimiz ziraat mühendislerinin tavsiyelerine uymalı”
Konya’nın, 2,6 milyon hektarlık tarım alanıyla, Türkiye’nin toplam tarım alanın yüzde 11.2’sini kapsadığını belirten Konya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Burak Kırkgöz ise ovadaki hububat ekiminin bu yıl arttığını ve yaklaşık 1,2 milyon hektarda hububat ekimi yapıldığını söyledi.
Giderek kendini daha fazla hissettiren iklim değişikliğinin Konya’nın en büyük problemi olduğunu vurgulayan Kırkgöz, “Yer altı sularındaki çekilmeler sulu tarım alanlarında ki kuyularda suların azalmasına ve bu alanlarda doğru sulama yapılamamasından kaynaklı bir takım verim düşüklerine neden olabilmekte. Çiftçilerimizin sulu tarım yaptıkları bölgelerde mutlaka kuyularını kontrol ettikten sonra ekim yapacakları ürünleri belirlemelidirler. Kuraklığa karşı uygun ürün seçimi ve doğru tarımsal metotlar kullanılmalıdır. Ziraat mühendislerinin tavsiyelerine kesinlikle uymaları gerekmektedir” dedi.
“Yağışların azalması ciddi su çekilmelerine sebep oldu”
Yağışlardaki azalmayla hububat ekiminin Kasım-Aralık döneminde yapıldığını bu sebepten de bitki çıkışlarında herhangi bir problem yaşanmadığını söyleyen Kırkgöz, “En çok yağışı aldığımız Aralık, Ocak ve Şubat aylarında bu yıl çok az bir yağış aldık. Maalesef uzun yıllar ortalamasının yaklaşık yüzde 30 altında geçtiğimiz yıla göre ise yüzde 40 altında bir yağış miktarı oldu. Yağışların az olması kapalı bir havza olan Konya havzasında yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızda çok ciddi anlamda su çekilmelerine neden oldu. Lakin büyük bir kısmı hububat ekili olan Konya ovasında ara ara yağan yağışlar şu ana kadar hububatlarda herhangi bir olumsuzluk oluşturmadı. Hububat alanları için kardeşlenme ve sapa kalkma dönemi olarak tabir ettiğimiz Mart ve Nisan ayları rekoltenin belirlenmesinde de oldukça önemli olan bu dönemlerdeki yağışlar yeterli olursa hububat alanlarında bir problem oluşturmaz diye düşünmekteyiz” şeklinde konuştu.
Suyun etkili kullanılması ile ilgili devlet çalışmalarının devam ettiğini belirten Burak Kırkgöz, “Çiftçilerimizin her geçen gün kuraklığa dayanıklı tohum arayışı artmakta. Özel sektör araştırmacı kuruluşlar ve TAGEM’lerde özellikle kuraklığa dayanıklı çeşitler çıkarmak için sürekli çalışmalar yürütmektedir. Yapılan çalışmaların daha da artırılması gerekiyor. Özellikle Konya Ovasına dış havzalardan suyun getirilmesi artık elzem hale geldi. Aksi halde bir çok ürünün üretiminde lider olan Konyamızda sadece bir kaç ürün dışında ürün yetiştirilmesi imkansız hale gelecektir” ifadelerini kullandı.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.