'Konfeksiyon üreticilerinin yarısı iflasın eşiğine geldi'
Mersinli konfeksiyon üreticileri, yılbaşında birçok girdi maliyetinin artması sonucu işten çıkarma işlemlerinin hızlanacağına dikkat çekti. Sektör temsilcileri, sektörde faaliyet gösteren firmaların yarısının iflasın eşiğinde olduğunu ancak tekrar ayağa kalkma umuduyla devam ettiklerini belirtti.
AHMET YİĞİT / MERSİN
İthalatçı firmaların daha ucuz ülkelere yönelmesi tekstil sektöründe daralmaya sebep oluyor. Bu yıl yüzde 20 pazar kaybı olduğu tahmin edilen sektörde; temsilciler, asgari ücretin kur artış oranından fazla artması, SGK primlerinde yok denecek kadar indirim olması ve kurun baskılanması gibi birçok etkenin rekabet güçlerini zayıflattığını söyledi. Sektörün eski günlerine kavuşarak tekrar rekabetçi olabilmesi için köklü çözümlerin gerektiğini vurgulayan Mersin Tekstil Konfeksiyon Sanayicileri Derneği Başkanı Ekrem Sağlam, “Sektör, ülkemizdeki ve dünyadaki ekonomik sorunlardan etkileniyor, ana maliyetlerin artması işleri düğümlüyor. Bir ülkede, ihracat için, kur ile işçilik maliyetleri birlikte ilerlemiyorsa sıkıntı başlar. 2023’te işçi ücretlerinin yüzde 102,5 artması, kur artış ortalamasının ise yüzde 25’lerde kalması, sistemde yüzde 75’lik açık oluşmasına sebep oldu” dedi.
“İşçi ücretleri ve döviz kurunun stabil kalması sektöre en büyük darbeyi vurur”
Türkiye’den ürün ithal eden firmaların dünya pazarlarına göre daha pahalı gelen Türk malları yerine daha ucuz ürün buldukları başka ülkelere yöneldiğini aktaran Ekrem Sağlam, dünya genelinde ürün tüketiminin yüzde 8-10 azalmasına karşın, ülkemiz ihracat ortalamasının yaklaşık yüzde 15 düştüğünü aktardı. Ekrem Sağlam, “Dün insanlar ihracat yaparak para kazanırken, bugün işletmelerin kapanmaması için zararına iş yaparak ihracatını sürdürüyor. Kredilerle ya da geri ödemeli desteklerle ayakta durmaya çalışan üreticiler, borç yükünü taşıyamaz hale gelmiş durumda. Emek yoğun sektörün yüzde 50’si batmış durumda ama iflas açıklayıp açıklamama konusunda karar verilemiyor. Çalışan ücretleri ne kadar artırılırsa artırılırsın enflasyon dizginlenmediği sürece sorunun altından kalkmak mümkün olmuyor. Moral ve motivasyondan yoksun çalışanlarımız verimli de olamıyor. Yeni yılda asgari ücrete yapılacak zammı, gider kalemlerinin artması ve döviz kurunun stabil kalması sektöre en büyük darbeyi vurur” ifadelerini kullandı.
“Finansmana erişim ihtimali ortadan kalktı”
Türkiye’nin rekabet ettiği ülkelere oranla 5-6 kat daha pahalı olduğunu aktaran Mersin Serbest Bölge Kullanıcıları Derneği Başkanı Şakir Yılmaz ise üretim maliyetlerini artıran kalemlerin başında yılda iki kere yapılan maaş zamları ve üretim girdilerine gelen zamlar olduğunu belirtti. Şakir Yılmaz, “Yılda 2 defa yapılan maaş zamları, işverenin koşullarını zorlaştırdı. Çalışanlarımız da geçimlerini idame ettiremiyor. Bu şartlarda rekabet etme şansımız yok. Kur üzerinden baskı sektördeki firmaları zorluyor. Döviz kuru 10 puan civarında yükseldiğinde rekabet gücümüz artacak. Hal böyle olunca sipariş almakta güçlük çekiyoruz. Markaların rakip ülkelerden alım yüzde 20 oranda arttırdı. Maaşlarla aynı oranda artan SGK prim ödemelerinin tamamının devlet tarafından ödenmesini bekliyoruz. Mevcut faizler ve rakamlarla finansmana erişim ihtimali ortadan kalktı. İşletmeler böylesi sıkıntılı dönemlerde banka kredileri ile ayakta kalabiliyordu. Eximbank kredilerinin tabana yayılmasını bekliyoruz. Hatırı sayılır kaynaklarla teşvikli bölgeler oluşturmaktansa, hâlihazırda üretim ve istihdam oluşturan şirketlerin ayakta kalması için acilen destek olunmalı” dedi.
“150 yerine 120 kişiyle çalışmaya başladık”
Geride kalan yıllarda, asgari ücrete gelen çifte zamlardan önce 150 kişi istihdam ettiklerini, ancak zamlardan sonra 120 kişiyle çalıştıklarını belirten Mersin Tekstil Konfeksiyon Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Şehmus Düz de şu ifadeleri kullandı: “Siparişlerin azalması, maliyetlerin artması ve her yıl yapılan agresif asgari ücret zamlarıyla beraber rekabetçi gücümü azaldı. Fiyat tutturamaz hale geldik. Döviz kuru enflasyonla aynı oranda artmayınca girdi maliyetleri ile baş edemez duruma geldik. Maliyetleri minimize etmek için personel sayısında azalmaya gidince üretimde zorlanmaya başladık. EYT’li personellerin tazminat yükümlülüğü de artı maliyet oluşturdu. Depremden sonra getirilen vergi işletmeleri zorlarken, ikinci asgari ücret zammıyla beraber işin içinden çıkamaz hale geldik. Artık üretimler gideri karşılamıyor. Yılbaşındaki asgari ücret zammı sonrası sürecin nasıl devam edeceğini ve yerel seçim sonrası nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını bilmiyoruz. Bu konulardaki endişelerle faaliyete devam etmeye çalışıyoruz. İstenen teşvikler verilmezse 2024’te birçok firma kapanabilir. Asgari ücret zam oranına paralel, imalatçı-ihracatçı firmalara devlet desteği bekliyoruz. Asgari ücret zammının ardından döviz artmazsa kapanmanın eşiğine geleceğiz.”