İZTO Başkanı Özgener: MB para politikası BDDK ile uyumlu gitmeli
İzmir Ticaret Odası Nisan ayı meclis toplantısında konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, 2024 ikinci çeyreğinde, ekonomide enflasyonun ana gündem konusu olmaya devam edeceğini belireterek, ilk çeyrekte enflasyonu aşağı çekecek düzeyde yeterince bir sıkılaşmanın pratikte oluşmadığını, Merkez Bankasının para politikası kararlarının BDDK ile uyumlu gitmesi gerektiğini vurguladı.
DUYGU GÖKSU / İZMİR
Aylık enflasyonun mevsimsellikten arındırılmış olarak 2,5’e düşmesinin beklendiğini ancak 3,16 civarında geldiğini söyleyen İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Tüketici kredilerinin seyrine hala hızlı devam ettiği ve krediler bu kadar hızlıyken enflasyonun düşmesinin maalesef zor olduğunu görüyoruz. Kredi kartları, perakende ve diğer satış verilerinin güçlü seyrini koruduğunu gözlemliyoruz. Ancak, son bir ayda tüketici kredileri ve kredi kartı kullanım hacminin düşme eğiliminde olması vatandaşın da kart harcamalarında enflasyon şartlarında sınırlı ölçüde de olsa daha temkinli davranış göstermeye başladığını işaret etmektedir. Buna karşın ticari kredilerde ise yüzde 66’ya ulaşan faiz oranlarına rağmen belirgin bir artış gözleniyor. Mart ayının son haftası başlayan sıkılaşma trendinin arttığını görüyoruz. Yılın geri kalanında kredilerde daha sert bir daralma sonucunda talep koşullarının 2.çeyrek ile birlikte dezenflasyon sürecine daha fazla katkı vermesini bekliyoruz. Sıkılaşmanın etkilerini ve yılın 2.çeyreğinde makroekonomik koşullar üzerinde etkili olup olmadığını değerlendirip, enflasyon üzerindeki etkisini yakından takip ediyor olacağız” açıklamalarında bulundu.
Hane halkının henüz enflasyon düşüşü konusunda ikna edilemediğini söyleyen Özgener, “Bunun bir kısmı yukarıda bahsettiğim gibi, enflasyonun tahsis etkinliğini azaltması ile ilgili. Ancak önemli bir kısmı da Merkez Bankalarına ve ekonomi politikalarına duyulan güven ile ilişkili. Bu güveni artırmak için, popülist adımlardan kaçınarak, şeffaf ve net politikalar uygulanmaya devam edilmesi gerektiği kanaatindeyiz” diye konuştu.
Kredi ve kur politikalarında karmaşık düzenlemelerin sadeleşmesine devam edilmesini, seçici kredi politikalarında kamu bankaları yerine ihtisas kredi kurumlarının (KGF, yatırım ve kalkınma bankası gibi) daha fazla tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Özgener, “Talep koşullarında beklenen daralmanın ya da başka bir ifadeyle başarılı ekonomik istikrar programının, diğer ülke örneklerinde ve ülkemizde de 2002-2004 döneminde olduğu gibi iflas ve yüksek devir oranları ile devam edebileceğini de unutmamak gerekiyor” dedi.
“Enflasyonla mücadelede asgari ücret belirli olur”
Ekonomik istikrar programının yaratacağı güven açısından, asgari ücretin seyrinin önümüzdeki günlerde en önemli gündem maddesi olacağını ifade eden Özgener, “Sanayide üretim devamlılığı ve enflasyonla mücadele açısından asgari ücret kararı belirleyici olacaktır. Tahsis etkinliğinin azalmasında ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmada, asgari ücretin 2023 başından 2024 başına %100 civarında artmasının etkenler arasında yer aldığını görüyoruz. Asgari ücretin 540 dolar civarında olması, ülkemizde şu ana kadar belirlenmiş en yüksek seviye. İşverene maliyeti ise yol ve yemek ücretleri de dahil edildiğinde yaklaşık 950 dolar civarında. Bu rakamların, ihracatta rekabet ettiğimiz bir çok ülkeden daha yüksek olduğunu vurgulamak isterim. Bu durum ihracat kapasitemiz açısından problem oluşturduğu gibi, biraz önce belirttiğim gibi fiyat belirleme davranışları üzerinde de olumsuz bir etkiye sebep oluyor. İşgücü maliyetleri çok yüksek olduğu için özellikle hizmet sektöründe yüksek fiyat artışları yaşanıyor. Sonuç olarak tüketici seçimlerinde doğru sinyalleri alamıyor. Bu nedenden dolayı, asgari ücretin diğer maliyet ve ücretlere göre normalleşmesi gerekiyor” değerlendirmelerinde bulundu.