İzmir, sağlık turizminde yeniden zirveyi hedefliyor

2017 yılında 639 milyar dolar olan dünya sağlık turizminin hacmi 2021 yılında pandemiye rağmen 1 trilyon dolara çıktı. USHAŞ verilerine göre sağlık turizminin Türkiye ekonomisine katkısı 1 milyar dolarken, sağlık turizminin kapsadığı diğer alternatif turizm gelirleri eklendiğinde bu rakam 9,4 milyar dolara ulaşıyor. 

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İzmir, sağlık turizminde yeniden zirveyi hedefliyor

Duygu GÖKSU

İZMİR - Türkiye’de sağlık turizminin başladığı kent olan İzmir, zamanla bu alandaki liderliğini İstanbul ve Antalya’ya kaptırdı. Hinterlandı ile birlikte sahip olduğu doğal kaynakları, kültürel miras birikimi, turizme uygun iklim yapısı ve insan kaynakları ile büyük bir sağlık turizmi potansiyeli taşıyan İzmir, bu sektörde tekrar zirveye oynamayı hedefliyor.

Bölge, ılıman iklimi, şifalı suları, kaplıcaları, şifalı otları, deniz ürünleri ve doğası ile birçok sağlık uygulaması için doğal bir kaynak olma niteliğini koruyor. Öte yandan İzmir, sağlığın teknoloji ile buluştuğu cerrahi alanında da önemli bir merkez olma yolunda ilerliyor. Sağlık turizmini kapsayan çok sayıda alternatif turizm kaynaklarına sahip olan İzmir, kitlesel turizm dışındaki potansiyelini ise yeterince kullanamıyor. Türkiye’de 2021 yılı itibariyle toplamda bin 406 yetki alan sağlık tesisi ve aracı kuruluş bulunurken bunun sadece 115 tanesi İzmir’de bulunuyor.

DÜNYA EGE ile görüşlerini paylaşan İzmir Sağlık Turizmi Derneği (İZSATU) yönetim kurulu üyeleri, İzmir’in sağlık turizminde potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için medikal turizmin yanı sıra alternatif kaynaklarının farkına varması, teşvikleri doğru kullanmasının önemine dikkat çekerken, güç birliği ve kümelenme vurgusu yaptılar. 

Cinel: “İzmir’de wellness potansiyeli yüksek” 

Dernek olarak Türkiye'de, özellikle İzmir’de sağlık turizmi altyapısının geliştirilmesinin, potansiyelinin ve olanaklarının araştırılmasına katkı sağladıklarını ifade eden İZSATU Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Cinel, “Yaşlılar ve engelliler gibi özel kitlelere odaklanarak termal ve sağlıklı yaşam turizmini de teşvik ediyoruz. İzmir'i sağlık turizmi alanında cazibe merkezi haline getirmek için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Sağlık turizmini, medikal, yaşlı ve engelliler ve termal olarak üç ana bileşende düşünebiliriz. 2017’de 639 milyar dolar olan dünya sağlık turizminin hacmi 2021’de pandemiye rağmen 1 trilyon dolara çıktı. Sağlık turizminde medikal ile sınırlı kalmayıp wellness yani kendini iyi hissetmenin büyük payının farkındayız. Buradan hareketle İzmir’de welness için kaynakların çok fazla olduğunu ve potansiyelinin yüksek olduğunu görüyoruz. Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş.’nin (USHAŞ) verilerine göre sağlık turizminin ülkeye katkısı 1 milyar dolarken, sağlık turizmini kapsayan alternatifleri de eklediğimizde ekonomiye katkısı 9,4 milyar dolara ulaşıyor. Ancak dünya genelinde sağlık turizminde 19’uncu sıradayız. Aksak noktalarımızı unutuyoruz” diye konuştu. 

Sağlık turizmi alanında İzmir’in İstanbul’un gerisinde kalmasının en önemli sebeplerinin İzmir’e direkt uçuş olmaması ve yabancı yatırımcının İstanbul’a çekilmesi olduğunu vurgulayan Cinel, “İzmir birçok alanda olduğu gibi sağlık turizminde de ilkleri başardı ancak aradaki çekişmeler nedeniyle bazı kapılar kapanıyor. Önü çok açık ve potansiyeli yüksek olan bu alanda İzmir’deki yatırımcıların kente yatırım yapmasıyla sektör ciddi anlamda ilerleyebilir. İzmir’deki yatırımcılar derneğimize başvurabilir, birikimimizle kurumları birleştirecek ve onlara yol gösterecek gücümüz var. Türkiye’nin de İzmir’in de sağlık turizmi açısından potansiyeli çok yüksek ancak istenilen payı alamıyoruz” değerlendirmelerinde bulundu. 

Cinel, Ticaret Bakanlığı desteği ile yürütülen, Sağlık Turizmi Hizmet Sektörü Rekabet Gücünün Artırılması (HİSER) Projesi’nin sektör temsilcilerini bir araya getirerek, tanıtımını güçlü bir şekilde yapmasını sağlayacağını ve sektöre büyük katkıları olacağını da sözlerine ekledi. 

Ediz: “Birbirimize rakip değil destekçi olmalıyız” 

İzmir’in sağlık turizminin Balçova’daki termal otelle yola çıktığını söyleyen İZSATU Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, İzmir İl Kültür ve Turizm Eski Müdürü ve İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, “Türkiye’de sağlık turizmi termal turizmle başladı. İzmir, Balçova Termal Otel ile 1990’lı yılların başında öne çıksa da potansiyelini değerlendiremedi. İstanbul ve Antalya bu alanda İzmir’in önüne geçti. Sağlık kuruluşlarımızda çok değerli sağlık çalışanlarımız vardı ancak bu hastanelerin donatıları, araç ve gereçleri yeterli değildi. 1990’lı yıllarda başlayan sağlık turizmi geçtiğimiz 30 yıl içerisinde İzmir’de yeterince gelişmedi, çünkü birçok bölge merkezi yönetimin teşvikleri ve iyi bir planlama ile daha ileriye gitti. Son dönemde ise İstanbul yeterli payı aldığı için yatırımlar İzmir’e kaymaya başladı. İzmir’in teşviklerden yeterince yararlanamadığını söyleyebiliriz. Devlet kuralları belirleyici olmalı, özel sektör de bu kurallar çerçevesinde yatırım yapmalı. İzmir’de sağlık turizmi gelişiyor. Medikal alanda çok modern ve donanımlı hastaneler yapılmaya başlandı. Her geçen gün İzmir’in bu alanda daha da gelişeceğine inanıyorum. İzmir’in en önemli eksikliklerinden biri ise birlikte hareket etmemek. Birbirimize rakip değil, destekçi olmalıyız” diye konuştu. 

Ayaz: “Üçüncü yaş turizminin geleceği İzmir’de” 

2011 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan sağlık turizmi yönetmeliği ile Türkiye’de 16 hastane tayin edildiğini hatırlatan İZSATU Yönetim Kurulu Üyesi, Uzman Doktor Nusret Ayaz, “Bu dönemde kamunun sağlık turizmindeki payı yüzde 15, özel sektörün ise yüzde 85’ti. Özel sektörün payı zamanla yüzde 95’e çıktı. Medikal anlamda çok güzel gelişmeler olmaya devam ediyor” dedi.  

Sağlık turizmini medikal ile sınırlamanın yanlış olduğunu vurgulayan Ayaz, “Medikal, dar ve rekabetçi bir alan. Üçüncü yaş turizmi gibi bakir alanlar var. Özellikle 60 yaş üzerine hitap eden önemli bir kent olarak İzmir’in potansiyeli oldukça yüksek. 65 yaş üzeri insanların ekonomik durumları daha elverişli, zamanları geniş ve arayış içerisindeler. İzmir bunun için oldukça müsait. Sağlık turizmi, ilk etapta medikal gibi algılansa da turizmin yaklaşık 15 başlığını kucaklayabilecek potansiyelde. Golften gastronomiye, inançtan engelli turizmine kadar çok geniş bir alanı kapsıyor. Golf turizmi hem bedenin hem de zihnin kullanılması açısından önemli bir alan. Dünyada çok rağbet görüyor. Potansiyel hastaları hastaneye muhtaç etmeden gruplar halinde tedavi edebiliriz. İzmir’in geleceğinde üçüncü yaş turizmini görüyorum” diye konuştu.

Hisarlılar: “Turizm profesyonelleri sektör değiştirdi” 

Sağlık turizminin canlandığı yıllarda, yaklaşık 15 yıl önce acentelerin geride kaldığını söyleyen İZSATU Yönetim Kurulu Üyesi, Di-Ar Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Hisarlılar, “Hastaneler turist getirmeye başladığında bu işin acenteler tarafından yapılması gerektiğini dile getirdik. Düzenlemeler yapıldı. Ancak acenteler biraz geride kaldı. Sağlık ve turizmin bütünleşmesiyle çok ilerleme kaydedilebilir ancak tam bir bütünleşme sağlanamadı. Antalya bu konuda hızlı hareket etti, otellerle iyi işbirliği yaptılar. İzmir’de de güç birliği sağlanmalı ve konuyu daha fazla gündeme taşımalıyız” ifadelerini kullandı. 

Kitlesel turizm açısından sezonun bittiğinde tatil beldelerinin sağlık turizminde verimli şekilde kullanılabileceğini vurgulayan Hisarlılar, “Özellikle pandemide evde sıkılmış olan üçüncü yaş grubu için bu dönemde özel paketler yapılabilir. Turizm çok kan kaybediyor. Birçok turizm profesyoneli başka sektörlere geçti. Türkiye’nin bu insanlara, insanların da çalışacakları ve istihdam edilecekleri alanlara ihtiyaçları var. Daha fazla zaman kaybetmeden çalışmalarımızı hızlandırmalıyız” değerlendirmelerinde bulundu. 

Coşkun: “Sağlık otelleri için dışarıdan sağlık hizmetine izin verilsin” 

Medikal turizmde İzmir’in İstanbul’u geçemeyeceğini ancak sağlık turizminin kapsadığı diğer alanları İzmir’de öne çıkarmak gerektiğini söyleyen ABC Sağlık Hizmetleri Yönetim Kurulu Başkanı, İZSATU Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alpaslan Coşkun, “İstanbul’a gelen direkt uçuşlar, ilin yatak kapasitesi gibi farklılıklarımız var. İzmir otellerine de sağlık oteli olma konseptini getirebiliriz. Sağlık oteli içerisinde bazı tıbbi işlemlerin de yapılabilmesi gerekiyor. Bu nedenle sağlık otelinin kriterlere uyum sağlaması ve imkânlarını artırması lazım. Sağlık uygulamaları ile ilgili bir tebligat var. Buna göre, işlemlerin otel bünyesinde yapılması gerekiyor. Otel işletmecileri bu alana çok fazla girmek istemiyor. Otele bu izin veriliyorsa, otelin dışarıdan bu hizmeti almasına da olanak sağlayacak şekle getirilmesi lazım” dedi. 

Türkiye’nin halk arasında kullandığı alternatif tedavilerin de pazarlamasını yapılabileceğini belirten Coşkun, sülük tedavisi, hacamat gibi imkanların pazarlanarak marka haline getirilebileceğini sözlerine ekledi.

Kapukaya: “İzmir teşvikleri iyi kullanmalı” 

İZSATU Kurucu Üyesi, Mali Müşavir ve Bağımsız Denetçi Veysel Kapukaya, İzmir’in sağlık turizmi için ciddi potansiyele sahip olduğunu belirterek, bu alanda verilen devlet teşviklerinden doğru şekilde yararlanılırsa İzmir’in atağa geçebileceğini söyledi. Türkiye’nin sağlık turizmi alt yapısının ve donanımının oldukça iyi olduğunun altını çizen Kapukaya, “Sağlık turizmi için gelen turistler, kitlesel turizm için gelen turistin beş katı döviz bırakıyor. Ülkeden çok memnun şekilde ayrılıyor. İzmir’de de bu alanda ciddi gelişmeler var. Tedavi olmak için gelen turist sadece tedavi olup dönmüyor. Hem tatil yapıyor hem tarihi yerleri geziyor. İstanbul bunu başarılı bir şekilde yapıyor. Üstelik sağlık turizminin hiçbir ithal girdisi yok. Öte yandan sağlık otellerinin, yılın 11 ayında doluluk garantisi var. Ülkeye gelen dövizin tamamı Türkiye’de kalıyor. Hem dernek olarak hem de bireysel olarak firmalara bu konuda destek veriyor ve kendilerini bilgilendiriyoruz” ifadelerini kulandı. 

Teşvik yönünden devletin il il ayırmasının söz konusu olmadığını ifade eden Kapukaya, teşviklerin her yerde aynı olduğunu, İzmir’de de teşvikleri iyi kullanan hastaneler olduğunu belirtirken, “Hastaneler birbirinin rakibi değil, bu alanda da kümelenme gerekiyor” dedi. 

2021 yılı itibariyle İzmir’deki yetki alan sağlık tesisleri ve aracı kuruluşlar 

 Devlet Hastanesi                                                                   19

Kamu Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi                                     4

Özel Hastane                                                                           22

Üniversite Hastanesi                                                             3

Tıp Merkezi                                                                            10

Dal Merkezi                                                                              5

Özel Muayenehane                                                               25 

Özel Poliklinik                                                                         6

Özel Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği                                   18

Özel Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi                                        1

Konaklamalı Fizik Tedavi Rehabilitasyon Merkezi     2

Aracı Kuruluş                                                                         17

TOPLAM                                                                                  132

 

Şehirler