İthal badem çiftçinin belini büktü, Kahta’da 2 bin hektar alan söküldü

Türkiye’de 2010 yılında başlatılan yerli badem üretim atılımı, ithalatı önceleyen düşük gümrük vergileri nedeniyle zorda. TL’nin döviz karşısındaki değer kaybı ve yüksek üretim maliyeti nedeniyle ithal bademle rekabet edemeyen badem üreticileri bahçelerini sökmeye başladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İthal badem çiftçinin belini büktü, Kahta’da 2 bin hektar alan söküldü

MEHMET NABİ BATUK / KAHTA

Türkiye badem üretiminin tek başına yüzde 25’ini karşılan Kahtalı üreticiler, ithal bademe uygulanan gümrük vergisinde yüzde %15 + ek mali yükümlülük 942/ton uygulaması nedeniyle üretimden uzaklaşıyor.

Yüksek girdi maliyetleri ile üretim yapan badem üreticileri, TL’nin döviz karşısındaki değer kaybı ile birlikte ithal bademle rekabet edemeyince bahçelerini sökmeye başladı. 2023 yılında sadece Kahta’da 2 bin dekar badem bahçesi söküldü. Kahta Sert Kabuklu Meyve Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Sena Yıldırım, ilçede yaklaşık 60 bin dönüm arazi üzerinde 2 milyon adeti aşkın badem ağacı bulunduğunu açıkladı.

Türkiye’deki badem üretiminin yüzde 12’si sadece Kahta’da gerçekleştiğini vurgulayan Mehmet Sena Yıldırım, “İthal bademe uygulanan gümrük vergilerinin düşürülmesi, kur farkları nedeniyle ithal bademin ülkemizdeki payı sürekli artıyor. Geçen yıl 2 bin hektarlık bahçemiz söküldü. Girişimlerimizle büyük sökümü durdurduk. Ancak önümüzdeki hasat döneminde de çiftçilerimiz ürünlerinin karşılığını alamazlarsa çok daha büyük alanlar söküme gidecek. Badem üretiminde ithal ve yerli olarak seçim yapma dönemindeyiz. Eğer ithal bademi önceleyen uygulamalar sürdürülürse yerli üretimi büyük oranda kaybedeceğiz. Geçtiğimiz yıl milletvekillerimizin girişimleriyle ithal bademe uygulanan gümrük vergileri yüzde 15’e çıkarıldı. Ancak bu oran yeterli değil. Yerli üreticilerimiz yüksek girdi maliyetleri ve dövizdeki kur farkı nedeniyle ithal bademle rekabet edecek düzeyde değil. Badem sanayicileri de fiyat avantajı nedeniyle ithal bademe yönelmiş durumda. Badem üreticilerimizin en önemli talebi ithal bademe uygulanan gümrük vergisinin yeniden yüzde 43.50 oranına yükseltilmesidir. Bu oran uygulanırsa hem devletimiz hem kendi çiftçilerimiz kazanacak. Badem üretim alanlarımızda daralma döneminden yeniden genişleme dönemine girecek” dedi.

“Antep fıstığı ve fındıktaki yerli üretim hassasiyeti bademe uygulansın”

Badem ithalatındaki gümrük vergisinin yüzde 43.50’ye çıkarılması taleplerini Tarım Bakanlığı dahil birçok üst kurumla paylaştıklarını ifade eden Mehmet Sena Yıldırım, “Bakanlık yetkilileri yüzde 43.50 oranı uygulandığında ülkeye kaçak badem girişinin artacağı uyarısında bulundular. Bu nedenle talebimize çok sıcak bakmıyorlar. Şuanda fındık ve antep fıstığına da ithalat yasağı var. Ülkemize kaçak fındık veya antep fıstığı girişi oluyor mu? Eğer ithal fıstık ve fındık ülkemize girerse yerli üreticilerimizin ürünleri bahçede kalır. Bu hassasiyet neden badem üreticilerimize uygulanmıyor? Badem ithalatının zorlaşmasıyla birlikte neden kaçak badem girişi olsun? Tarım Bakanlığımızın ithalattaki inadını anlamış değiliz. Bademde net üretici ülke olmamız için yerli üretim belirli bir seviyeye gelene kadar badem ithalatına yüksek gümrük vergileri uygulanmalı. 14 yıldır verdiğimiz emeğin karşılığı bu olmamalı. İthalatçı firmaları önceleyen uygulamalar binlerce badem çiftçisini ve ailelerini yok sayan bir anlayışı temsil ediyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bizim üretimimizi artırarak sanayi yatırımlarına yönelmemiz gerekirken, geldiğimiz noktada mevcut bahçelerimizi söker hale geldik. Depremde 26 üreticimizi aileleriyle birlikte kaybettik. Tek bireyi kalan üreticilerimizin sayısı çok fazla. 6 şubat depreminden önce ilk depremi zaten ithalat lobisi tarafından yaşamıştık. 6 şubat depremi ikinci darbe olarak üreticimizin üzerine indi. Bahçelerimizin bakımları yapılamadığı için verim kaybımız yüzde 40 oranında gerçekleşti. Böyle zor bir süreçte hala ithalatçı anlayışla politika yapıyoruz. Artık geri dönülmez bir noktadayız. Hükümetimizden ithalatı zorlaştıracak yerli üreticinin önünü açacak bir düzenleme bekliyoruz” diye konuştu.

TL’deki değer kaybı yerli badem üreticisini vurdu

Bölgede badem üretimine başlanılan 2010 yılında Türkiye’nin badem ihtiyacının yüzde 85’inin  ithalattan karşılandığını anımsatan Mehmet Sena Yıldırım, o dönem koydukları hedefte yaklaşık 50 yıl sonra diğer kentlerle birlikte net ihracatçı ülkeler arasına girmeyi amaçladıklarını kaydetti. Başkan Yıldırım şöyle konuştu: “Özellikle 2015 ve 2017 yılları arasında badem ekimlerinde altın çağını yaşadık. O dönemde milyonlarca fide toprakla buluştu. Badem ithalat gümrük vergileri 2017'ye kadar %43,2 iken; 31 Aralık 2017’de %15'e düşürüldü. 2019 yılında da ithalattan hiç vergi alınmadı. 2020'de ise tekrardan yüzde 15’e 2021 yılında ise hasada bir ay kala %2'ye düşürüldü. Vekillerimizin girişimleriyle birlikte bu oran yine yüzde 15 düzeyine çekildi. Ancak bu da piyasa koşullarına çare olmadı ve yerli üretim azalırken ithalatımız her geçen yıl arttı. Çiftçimizin yaklaşık 14 yıllık emeği yanlış gümrük uygulamaları nedeniyle çöp olma riski altında. Şuanda ülkemizde yılda ortalama 83 bin ton badem tüketiliyor. 2023’te çiftçilerimiz 23 bin tonluk ithalatı ikame etti. Dövizdeki kur farkları ve düşük gümrük vergileri nedeniyle yerli badem bahçelerimiz söküldüğü için 57 bin ton bademi de ithal ederek milli ekonomimizi 316 milyon dolar zarara uğrattık.”

Mersin gibi liman şehirlerinde ithal badem yerli olarak piyasaya sürülüyor

TÜİK badem üretimi ile ilgili verilerinde ciddi sıkıntılar olduğunu ifade eden Mehmet Sena Yıldırım, ülkede tüketilen bademin 80 bin ton olmasına rağmen TÜİK’in 178 bin ton badem üretim verisi açıkladığını kaydetti. İthal bademin Mersin gibi liman şehirlerinde yasa dışı bir şekilde yerli üretim olarak gösterildiğini ifade eden Mehmet Sena Yıldırım, “Badem üretiminde, ithalatında ve ihracatında birbirlerini tutmayan veriler var. Örneğin Adıyaman’da toplam 12 bin ton badem ürettiğimiz yılın rakamları TÜİK verilerine 39 bin ton olarak girdi. Piyasadaki rakamlar ile TÜİK’in açıkladığı veriler arasında ciddi şişirmeler var. Kendimiz 2023 yılında 23 bin ton badem ürettiğimizi hesaplıyoruz ancak Tarım Bakanlığımız 178 bin ton badem üretimi açıklıyor. Özellikle Mersin’deki üretim rakamları çok abartılıyor. Burada ithal bademin yerli olarak piyasaya sürülmesinin de etkisi var. Ayrıca tüm dünya ülkeleri bademi iç olarak hesaplarken bizim ülkemizde bademi miktarı kabuklu olarak hesaplanıyor. Bademi kabuklu olarak hesapladığınız da iç badem çıkartıldığında 3’te 2 oranında gramaj kaybediyor. Amerika’daki badem üretici birliklerinin istatistiklerinde bile 2023 yılında Türkiye’nin 20 bin ton badem ürettiği yer alıyor. Amerika’dan ülkemize yapılan ithalat ta 50 bin ton olarak gerçekleşmiş. Siz ihracatınızı istediğiniz kadar artırın. Eğer ihracatınızda yerlilik payı düşükse yaptığınız o ticaretin şahıslara çıkar sağlamaktan başka bir faydası olamaz. Ekonomimizin önderi Sayın Mehmet Şimşek’e sesleniyoruz. Bu ülkenin yeni gelirlere ihtiyacı olduğunu sizler söylüyorsunuz. Bu kapsamda yeni vergi düzenlemeleri yapılıyor. Bademe uygulanan ithalat gümrük vergileri de artırılmalı. Bu sağlanırsa hem memleketimizin kasasına daha çok para girer hem de yerli üreticilerimiz piyasa açısından rahatlar” dedi.

Avrupa’da badem bahçeleri yüzde 125 hibeyle kuruluyor

Yerli badem üreticilerin rekabet gücünü artırmak için özel destek programlarına ihtiyaç olduğunu da kaydeden Mehmet Sena Yıldırım, Avrupa ve Amerika’daki badem destek programından örnekler vererek şöyle devam etti: “Önceki yıllarda Hırvatistan’da yaptığımız incelemelerde sunulan devlet desteklerini görünce oldukça şaşırmıştık. Hırvatistan Hükümeti, badem bahçesi kuranlara Lüksemburg Cetveli üzerinden yapılan projelere ciddi destekler veriyor. Kağıt üzerinde proje maliyetinin en az yüzde 75’ini devlet hibe ediyor. Traktöründen, işleme tesislerine, bahçenin düzenlenmesinden, fidanlarına, temel üretim maliyetlerine kadar tüm yatırım projeleri en az yüzde 75 devlet desteği alıyor. Bu destekler yüzde 75 seviyesinden yüzde 125’e kadar çıkabiliyor. Çünkü bu projelerin maliyeti Lüksemburg Cetveli üzerinden hesaplanıyor. Lüksemburg ile Hırvatistan arasındaki yatırım maliyetleri bir değil. Hırvatistan yatırım anlamında daha düşük maliyetli olan bir ülke olarak öne çıktığı için projelerde çiftçilerin nakit ihtiyacı da sağlanmış oluyor. Sonuç olarak Hırvatistan hükümeti üretim ve sanayi entegrasyonu bulunan projelere neredeyse sıfır maliyetli bir yatırım fırsatı sağlıyor. Tüm bunlara ek olarak çiftçilerin finansal açıdan güçlü olmaların için 4 yıl ödemesiz, yılda binde 19 maliyetli 10 yıllık özel krediler sunuluyor. Ayrıca konvansiyonel sistemler kullanırsanız hektara 1.000 euro yeni nesil ekolojik sistemler kullanırsanız hektara 2.000 euro destek veriyor. Ayrıca devlet temel girdileri de yüzde 50’sini ana paradan devlet sübvanse ediyor. Bu tarz bir üretim modelini zaman kaybetmeden ülkemiz badem üretimine kazandırmalıyız” diye konuştu.  

Yüzde 24 protein oranıyla geleceğin gıda ürünleri arasında yer alıyor

Kahta’daki badem üretiminin uygun toprak ve iklim koşulları nedeniyle 2010 yılında Birleşmiş Milletler tarafından İsviçre’nin sağladığı fonlarla başlatıldığını anımsatan Mehmet Sena Yıldırım, bu sayede 2017 yılına kadar Türkiye’nin badem ithalatının da her geçen yıl azaltıldığını söyledi. Başkan Yıldırım, şunları söyledi: “Dünyada Prunus webbii olarak bilinen yabani badem ağaçları bölgemizde doğal olarak yetişiyor. Adıyaman Kahta otoyolunun çevresindeki ağaçların büyük bir kısmı yabani bademdir. Badem yapılan akademik çalışmalarda dünyanın en lezzetli ve sağlık gıdası seçildi. İçerisinde yüzde 24 oranında protein barındırıyor. Ayrıca kanser önleyicisi olan oleik asitte yüzde 79 orana sahip olduğu ortaya çıktı. Sofralık tüketiminin yanı sıra süt ve ezme olarak da kullanılıyor. Badem’in faydalarının yayılması ile birlikte bu alandaki sanayileşme ve Ar-Ge projelerinin sayısında ciddi bir artış var. Ülkemizde de badem tüketimi ile ilgili farkındalık artıyor. Taleplerde ciddi bir artış var. Badem helvası, kurabiyesi ve çeşitli unlu mamullere olan ilgi her geçen gün yükseliyor.  Bademin yan ürün olarak kullanıldığı pek çok yöresel lezzetimiz coğrafi işaret tescili alıyor. Ancak biz artan ihtiyacı ithal ürünle çözerek yüksek katma değeri başka ülkelere kazandırıyoruz. Çiftçilerimiz de bahçelerini söküp başka alanlara yöneliyorlar.”  

Rakamlarla Türkiye’nin badem piyasası:

· Türkiye’nin toplam badem üretim alanı: 470 bin dekar

· Türkiye’nin toplam badem ağacı sayısı: 18 milyon

· Ton başına yerli badem fiyatı: 8 - 9 bin dolar

· Ton başına ithal badem fiyatı: 7 – 8 bin dolar

· Türkiye’nin 2023 yılı yerli badem üretimi 23 bin ton

· Türkiye’nin 2023 yılı badem tüketimi 83 bin ton

· Türkiye’nin 2023 yılı badem ithalatı: 60 bin ton

· Türkiye’nin en büyük badem ithalatçısı: Amerika (50 bin Ton)

· Türkiye’nin ithal badem maliyeti: 316 milyon dolar

· İthal bademe uygulanan gümrük vergisi: Yüzde 15