Ege sanayisi, liman bağlantılı altyapı yatırımlarıyla güçlenecek
Türkiye’deki limanlarda 2050 yılı itibariyle elleçlenecek yükün 1 milyar tona, konteyner elleçleme rakamının 35 milyon TEU’ya çıkacağı tahmin ediliyor. Bu da mevcut kapasitenin 2.3 katına çıkması anlamına geliyor. Ege’deki limanlar da bu büyümeden daha fazla pay almak için yatırım bekliyorlar.
Duygu GÖKSU
İZMİR - Ege’de sanayi bölgelerini limanlara bağlayacak altyapı yatırımlarının tamamlanması, mega gemilere hizmet edecek, çevreye uyumlu liman ve ekipmanlar gibi yeni işletmecilik anlayışına uyumla yatırımların hayata geçirilmesi ve Avrupa’ya yeni denizyolu hatlarının kurulmasıyla beraber Ege’nin lojistik konumunun güçleneceği öngörülüyor.
Bir zamanlar Türkiye’deki konteynerlerin yüzde 30’u İzmir Limanı’nda elleçlenirken, bu rakam günümüzde yüzde 3.1’e kadar düştü. Aliağa limanlarıyla birlikte ancak yüzde 15’e çıkabiliyor. Oysa İzmir ve Ege’deki limanların potansiyeli bunun çok ötesinde. 2050’de Türkiye’deki limanlarda elleçlenecek yükün 1 milyar tona, konteyner elleçleme rakamının 35 milyon TEU’ya çıkması öngörülüyor. Bu da mevcut liman kapasitesinin 2-3 katına çıkmasıyla mümkün. Bu noktada Ege’deki limanlar hem kapasite artışı, hem de günün işletmecilik gereklerine uyum için yeni yatırımlar bekliyorlar.
İzmir, 1990’lı yıllara kadar Türkiye’nin dışa açılan kapısıydı. Bunda o dönemin ihraç ürünlerinin çoğunluğunun Ege’de yetiştirilen tarım ürünleri olması yanında, İzmir Limanı’nda büyük etkisi vardı. Fakat, ihraç ürünlerinin çeşitlenmesi ve Türkiye’deki liman yatırımlarının artması bu durumu değiştirdi. Bir zamanlar Türkiye’deki konteynerlerin yüzde 30’u İzmir Limanı’nda elleçlenirken, bu rakam günümüzde yüzde 3.1’e kadar düştü.
Türkiye’de 180 liman ve kıyı tesisi bulunuyor. Bu limanlarda elleçlenen yük son 5 yıldır istikrarlı bir şekilde artıyor. Fakat bu yılın ilk 4 ayında yüzde 9 gerileme var. Projeksiyonlara göre Mega gemilere hizmet verecek, çevreye duyarlı yeşil ve otomasyona dayalı akıllı limanlara ihtiyaç var. Ege’deki limanlarda bu anlamda potansiyelleriyle öne çıkıyorlar.
Şu an mevcut kapasitelerinin tamamını kullanmasalar ve son 4 ayda dünya ticaretindeki gerilemeye paralel olarak taşıma miktarları düşse de Ege’deki limanlar, kapasite artışı, depolama, dijitalleşme, sanayi bölgelerine yönelik demiryolu bağlantıları gibi yatırımlarla ülke ve dünya ticaretinden aldığı payı artırmayı hedefliyorlar.
TCDD İzmir Limanı için Körfez Rehabilitasyon Projesi ile İzmir Körfezi yaklaşım kanalı ve manevra dairesinin taranması, II. kısım mevcut dolgu ve rıhtımının hizmete alınması, 10 –19 numaralı rıhtımların denize doğru ötelenmesi gibi rıhtım düzenlemeleri, limanın ekipman eksiklerinin tamamlanması, antrepo binasının yeniden düzenlenmesi, deprem veya benzer afete karşı liman rıhtımlarının güçlendirilmesi gibi yatırımlar beklenirken; teorik kapasitesi 12 milyon TEU olarak hesaplanan fakat yatırımı şu an ilerlemeyen Kuzey Ege Çandarlı Limanı’nın, sadece kıtalararası bir konteyner aktarma limanı olarak planlanması isteniyor.
Ayrıca bu limanın geniş art alanı ile limanın serbest bölge konsepti içinde endüstriyel bölge, gemi bakım-onarım, tedarik, akaryakıt ikmal gibi özelliklerinin zenginleştirilmesi de talepler arasında. Rüzgar türbini ve kanatları üreticisi firmalar, limanı üretim alanı olarak değerlendirmek istiyorlar. Aliağa’daki limanlar ise karayolu altyapısının ve konteyner araç trafiğinin daha verimli bir hale getirilmesini bekliyorlar.
Ayrıca dünyada liman işletmeciliğinde meydana gelen değişimlere uyum için de yatırımlar gerekiyor. Pandeminin limanlarda büyük darboğaza neden olması, gemilerin daha hızlı yüklenip boşaltılmasını sağlayacak, kapasite eksiğini giderecek, mega gemilere hizmet edecek, çevreye uyumlu liman ve ekipman yatırımına ihtiyaç doğurdu. Öte yandan, dijitalleşme, yapay zeka, blok zinciri gibi yeni teknolojiler, akıllı limanları gündeme getirdi. Türkiye’nin, doğu ve batı arasında bir köprü görevi görmesi dolayısıyla, doğru stratejik adımlarla, gelecekte bir lojistik üssü olma potansiyeli taşıdığı belirtiliyor.
Pandemi sonrası küresel ekonomide yaşanan yavaşlama ve Rusya-Ukrayna savaşının deniz taşımacılığına yaptığı olumsuz etki nedeniyle 2023 Ocak-Nisan döneminde Türkiye limanlarında elleçlenen yük miktarı geriledi. Geçen yıl Ocak- Nisan döneminde limanlarda 4 milyon 252 bin TEU konteyner elleçlenirken, bu yıl ilk 4 ayda bu rakam yüzde 9 gerilemeyle 3 milyon 871 bin TEU’ya düştü.
EGE’DE DÜŞÜŞ YÜZDE 6’DA KALDI
Uzakdoğu’dan gelen konteyner taşımaları ve Avrupa ülkelerine yapılan ihracatın önemli bir kısmı ise İzmir ve Ege Bölgesi üzerinden gerçekleştiriliyor. 2023 Ocak-Nisan döneminde, İzmir limanlarında elleçlenen konteyner 601 bin TEU, elleçlenen toplam yük ise 30 milyon ton oldu. İzmir limanlarında geçen yıl ilk 4 ayda 639 bin TEU yük elleçlenmişti. Elleçlenen konteyner miktarındaki yüzde 6’lık düşüş Türkiye ortalamasının altında kaldı.
Türkiye limanlarında elleçlenen konteynerin yaklaşık yüzde 16’sı, elleçlenen toplam yükün ise yüzde 18’i İzmir ve Aliağa bölgesindeki limanlarda gerçekleşiyor. Geçen yıl Aliağa limanlarında 1 milyon 493 bin TEU, TCDD İzmir Limanı’ndan ise 390 bin TEU konteyner elleçlendi. Her iki limanın toplamı 1 milyon 883 bin TEU’yu buldu.
Bu dönemde ülkemiz limanlarına 5 bin 163’ü Türk bayraklı, 12 bin 449’u yabancı bayraklı olmak üzere 17 bin 612 gemi yanaşırken, Aliağa limanlarına 2 bin 106, TCDD İzmir Limanı’na 507, Dikili Limanı’na 48, Ulusoy Çeşme Limanı’na 395 gemi yanaştı. Ege Bölgesi’ndeki diğer limanlara yanaşan gemi sayısı ise şöyle oldu; Bodrum 263, Güllük 123, Kuşadası 93, Ayvalık 90, Fethiye 61, Marmaris 55. İzmir’den yurtdışı bağlantılı düzenli Ro-Ro araçlarında taşınan araç sayısı Çeşme-Trieste arasında 23 bin 377, İzmir-Sete arasında 580, Çeşme-Sakız Adası arasında 308 oldu.
TCDD İZMİR LİMANI, 10 YILDA 8. SIRAYA GERİLEDİ
İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi’nin hazırladığı rapora göre; 1999 yılında ülkemiz limanlarında konteyner yüklerinin %30’u tek başına TCDD İzmir Limanı tarafından elleçlenirken, 2022 yılına gelindiğinde bu pay yüzde 3.1 ile 400 bin TEU’nun altına düştü. 2012’de Türkiye’nin 3. büyük konteyner limanı olan TCDD İzmir Limanı, 10 yıl içinde 8. sıraya geriledi. İzmir limanlarının tümünün, ülke konteyner elleçlemesindeki toplam payı yüzde 15 civarında bulunuyor.
İzmir Limanı’nın artan talebe yanıt verememesi nedeniyle 2010 yılından itibaren Aliağa bölgesinde konteyner limanlarının kuruluşuyla birlikte, Aliağa limanları 10 yılda 1 milyon TEU yük elleçleme rakamını aştı. Geçen yıl Aliağa limanlarında 80 milyon toplam yük, 1,5 milyon TEU toplam konteyner elleçlendi. Raporda, Aliağa’daki iskelelerin yakınlığı, bağlantı yollarının güçlü olmaması ve limanların birbirinden bağımsız faaliyet göstermesinden kaynaklanan koordinasyon eksikliği gibi konuların, bölgenin liman performansını olumsuz etkilediği belirtiliyor.
İZMİR LİMANI’NA YENİ BİR İŞLETME MODELİ LAZIM
İzmir limanlarına ilişkin elde edilen tespitlerin değerlendirilerek, dört temel alana ilişkin müdahale ihtiyacını ortaya koyan İMEAK DTO İzmir Şubesi’nin raporunda; İzmir’in deniz taşımacılığı ve liman hizmetleri özelinde cazibesinin artırılabilmesi için, TCDD İzmir Limanı’nın canlandırılması, Aliağa limanlarının güçlendirilmesi, Çandarlı Limanı’nın imalat ve lojistik entegrasyonu ile çalışması ve İzmir Liman Otoritesi’nin oluşturulması gerektiğine dikkat çekildi.
İzmir Liman Otoritesi’nin oluşturulması hedefinin arka planını, İzmir’in geniş ve aynı zamanda bölge içi rekabetin hakim olduğu bir liman çevresine sahip olması ve dünyadaki önemli limanların liman otoritesi modeli ile etkin biçimde yönetiliyor olması oluşturuyor. Limanın özelleştirilmesi için 2000’li yıllarda başlayan çalışmalar kapsamında 2007 yılında yapılan ihaleyi Türk liman işleticisi Global Yatırım Holding, Çinli liman işleticisi Hutchison, Egeli ihracatçıların oluşturduğu konsorsiyum 1,275 milyon dolar teklifle kazansa da önce açılan davalar, ardından 2008 ABD küresel finansal krizi sonucu limanın özelleştirme süreci tamamlanamadı.
Körfez Rehabilitasyon Projesi ile İzmir Körfezi yaklaşım kanalı ve manevra dairesinin taranması, TCDD İzmir Limanı II. kısım mevcut dolgu ve rıhtımının hizmete alınması, rıhtım düzenlemeleri, limanın ekipman eksiklerinin tamamlanması, antrepo binasının yeniden düzenlenmesi ve deprem veya benzer afete karşı liman rıhtımlarının güçlendirilmesi de yapılması gereken yatırımlar konusunda öne çıkıyor.
İMEAK DTO İzmir Şubesi’nin raporunda, her biri alanında uzmanlaşmış limanların, işbirliği ve yapıcı rekabet içinde kümeleneceği Büyük İzmir Limanı’nın oluşturulmasına vurgu yapılıyor. Ayrıca, altyapı yatırımları 2012’de başlayan ve büyük ölçüde tamamlanan Kemalpaşa Lojistik Merkezi’nin üstyapı işletme hakkının devri sağlanarak, hizmete girmesinin planlandığı, Salihli-Turgutlu-Manisa-Kemalpaşa’daki sanayi bölgelerinin demiryolu ve karayolu bağlantıları ile İzmir Limanı ve Kuzey Ege’deki limanlara bağlantısının sağlanması ile bölge sanayisinin daha rekabetçi hale geleceği vurgulanıyor.
Öte yandan, Türkiye Liman İşletmecileri Derneği’nin (TÜRKLİM) araştırmasına göre Türkiye’deki limanların yüzde 72’sinin deprem açısından çok yüksek riskli bölgelerde bulunduğu, deprem ve benzeri felaketlerde limanların öneminin göz önüne alınarak, İzmir bölgesindeki limanların güçlendirilmesi gerektiği belirtiliyor.
RO-RO TAŞIMACILIĞI DESTEKLENMELİ
İzmir ile Selanik arasında Ropax (araç ve yolcu taşıyan gemi) seferleri 12 Ekim 2022’de başladı. Bu sürede toplam 941 araç taşındı. Ancak yeterli talep olmadığı için 4 Aralık 2022 tarihinde durduruldu. 2023 yılında İzmir-Tarragona seferleri iptal edilirken, 2 Nisan 2023 tarihinde İzmir Limanı-Fransa Sete Limanı arasında seferler başladı. İMEAK DTO İzmir Şubesi’nin raporuna göre, İzmir ile Avrupa limanlarını bağlayacak hatların sürdürülebilir olması büyük önem taşıyor ve bu nedenle Ro-Ro taşımacılığının desteklenmesi gerekiyor.
YUSUF ÖZTÜRK: “SANAYİYİ LİMANLARA BAĞLAYACAK YATIRIMLAR TAMAMLANMALI”
İMEAK DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, küresel ekonomide enflasyonist baskı sonucu tüketici talebindeki düşüşün deniz taşımacılığını da olumsuz etkilediğini söyledi. Bir yılı geride bırakan Rusya ve Ukrayna savaşının negatif etkilerinin de güçlü şekilde yaşanmaya başlandığını dile getiren Öztürk, “2022 yılında Türkiye limanlarında elleçlenen yük miktarındaki düşüş, bu yıl da devam ediyor. Bir toparlanma için bu yılın ikinci yarısı veya 2024 yılı bekleniyor. İzmir Limanları’nda elleçlenen yük ve konteyner miktarının Türkiye ortalamasından daha yavaş düştüğüne dikkat çeken Öztürk, “Ege önemli bir üretim ve lojistik merkez konumunu sürdürüyor. Sanayi bölgelerini limanlara bağlayacak altyapı yatırımlarının tamamlanması, Avrupa’ya yeni denizyolu hatlarının kurulması, İzmir’in lojistik konumunu güçlendirecek” diye konuştu.
ADEM ŞİMŞEK: “ALTYAPISI DAHA VERİMLİ HALE GETİRİLMELİ”
Aliağa’nın İzmir ve Manisa gibi üretim, ticaret ve ihracatın en aktif olduğu iller başta olmak üzere tüm Batı Anadolu ve İç Anadolu illerinde bulunan sanayicilerin dünya ile bağlantı kurduğu bir lokasyon haline geldiğini söyleyen İMEAK DTO Aliağa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Adem Şimşek, “Aliağa ve limanları son 5 yılda ivmelenerek büyümeye ve daha fazla yük elleçlemeye devam ediyor. 2023 yılının dört aylık performansına bakıldığında elleçlenen net yük 26 milyon 757 bin 131 ton oldu. Bu elleçleme tonajı ile Aliağa limanları yüzde 15,80 pay ile Türkiye’de birinci sıradaki yerini koruyor. Limanlarımızın değerini ve önemini gösteren diğer bir veri ise liman işletmelerimizde işlem gören gemi adedi rakamları. Son 3 yılın ilk 4 aylık verileri karşılaştırıldığında 2021’de bin 803 gemi, 2022’de bin 989 gemi ve 2023’de 2 bin 106 gemi olarak kayıtlara geçti. Bu gemi hareketliliğinden de anlaşılacağı gibi her yıl artmaya devam eden bir görüntü ortaya çıkıyor” diye konuştu.
Türkiye’nin en önemli ve en büyük firmalarından Socar ve Tüpraş başta olmak üzere demir çelik sektörünün birçok fabrikasının bulunduğu Aliağa’nın, ülkenin demir çelik ihtiyacının yüzde 25’ini tek başına karşıladığını ifade eden Şimşek, “Birçok sektörden çok büyük işletmeler ilçemiz etrafında konuşlandı. Bununla birlikte limanlarımızın olduğu bölgelerdeki lojistik hareketliliğin bir parçası olarak her türlü malın depolama ve antrepo hizmetleri ile ilgili lojistik sektörümüzün değişik paydaşları da ilçe ticaret hacmine önemli katkılarda bulunuyor. Bölgemizdeki tüm limanların özel işletmelere ait olması sebebiyle bölgemizdeki gelişime ve hareketliliğe ayak uyduracak şekilde yatırımlarını planladıklarını ve birçoğunun da planlama doğrultusunda limanları büyütme ve geliştirme işlemlerine başladığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Hem sanayi kuruluşlarının sayıca artması hem de mevcut işletmelerin kapasite artırmasından dolayı Aliağa’nın özellikle karayolu altyapısının ve konteyner araç trafiğinin daha verimli bir hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Şimşek, “Limanlarımızın birbirlerine çok yakın konumlanmasından kaynaklı olarak işletmeler münferit ve bireysel çözümlere yönelmiş durumdalar. Bizler bölgemizin hem coğrafi, hem mimari hem de imar açısından sorunlarının farkındayız. Bu denli gelişen ve büyüyen sanayinin ve liman hareketliliğinin büyük perspektifte çözüme yönelik tüm çalışmalara desteğimizi devam ettiriyoruz. Kısa vadede, bu denli büyük bir problemin çözülme imkanı olmasa bile orta vadede, kurumlar, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleriyle birlikte irade koyarak ülkemizin de hızla artan ihracat ve ithalat hareketine Aliağa’mızı hazırlamak zorundayız” değerlendirmelerinde bulundu.
KEMAL AKBAYIRLI: “BÜYÜK YATIRIMLARA İHTİYAÇ VAR”
Ege Bölgesi limanlarının ticaret hacmi bakımından Marmara Bölgesi’nden sonra ikinci sırada yer aldığını söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Kemal Akbayırlı, “Ticaret söz konusu olduğunda, bölgedeki limanların mevcut altyapı-üstyapı durumu, kapasitesi, yatırımları ve hinterlant bağlantıları değerlendirmek gerekir. Ege bölgesi limanları denildiğinde, büyük şehir olmasının yanı sıra Manisa OSB ve Denizli OSB’nin etkisiyle, akla ilk olarak İzmir limanları geliyor. TCDD Alsancak Limanı ve Aliağa limanları sadece Manisa ve Denizli’den değil, Eskişehir, Kütahya, Isparta gibi şehirlere gelen-giden yük trafiğine ev sahipliği yapıyor. Bu nedenle, çok büyük bir ekonomik değerin giriş ve çıkış noktası olarak faaliyet gösteriyor. TCDD Alsancak Limanı ve Aliağa limanları, 2022’de yaklaşık 6,6 milyar dolar ile ülkenin toplam ticaret hacminin yüzde 20’sini üstlendi. Bu veriler ışığında limanların üstlendiği rol oldukça önemli” diye konuştu.
Ege Bölgesi’nde, İzmir limanları dışında, Ulusoy Çeşme, Güllük Limanı, Bodrum Yolcu Limanı ve Ege Limanı gibi farklı hizmetler sunan limanlar olmasına karşın ekonomik katkı bakımından İzmir limanlarının öne çıktığını dile getiren Akbayırlı, “Limanlar doğası gereği gerek bölgesel gerekse ulusal ekonomiye yoğun katkı sağlıyor. Bu katkının artması limanın gelişimiyle doğrudan bağlantılı. Bir limanın gelişmesi için yatırım gereklidir. Limanda elleçlenen yük hacmi artmalı, rıhtımlanan gemi ebatları büyümeli ve en önemlisi rekabet olmalı. Rekabetin arttığı ortamlarda verilen hizmetin gelişmesi kaçınılmaz olur. İzmir limanları aslında rekabetle büyüme mantığına uygun yapıda. Rekabetçi ortamda limanların gelişimi ekonomiye yapılan katkıyı artırır. Bir liman diğer bölgelerdeki ve ülkelerdeki limanlara karşı ne kadar öne çıkarsa ekonomik katkı da bir o kadar fazla olur” dedi.
Limanlarda rekabetçi üstünlük sağlamak için günümüzde sıkışıklık, hinterlant bağlantıları, altyapı ve üstyapı elemanları, hizmet kalitesi ve ilişki yönetiminin önemli rol oynadığını ifade eden Akbayırlı, “Tedarik zincirlerinin belki de en çok önemsediği iki konu maliyet ve zaman yönetimi. Tedarik zincirlerinin önemli bir halkası olan limanlarda sıkışıklıkların azaltılmasına yönelik planlamaların yapılması, elleçleme ekipmanlarının hızı ve altyapının yeterliliği gemilerin ve yüklerin limanda geçirdiği atıl süreyi minimize eder. Sıkışıklığın az, liman etkinliğinin yüksek olduğu limanlara uğrak yapan konteyner hatlarının sayısı ve servis sıklığı artar, hatta rakip limanlardan kaymalar yaşanabilir” diye konuştu.
“Demiryolu ağının genişletilmesi limanların cazibesini artıracak”
Hinterlant bağlantılarının kuvvetli olmasının, demiryolu ağının kapsamının limanın cazibesini arttıracak diğer önemli unsurlardan olacağını aktaran Akbayırlı, “Demiryolu taşımacılığı karayoluna kıyasla çok daha ekonomik ve çevre dostu olduğu için tedarik zincirlerinin maliyet azaltma ve çevresel sürdürülebilirlik hedefleriyle doğrudan örtüşüyor. Bu nedenle, demiryolu yatırımlarının ve demiryolu bağlantılı kuru limanların etkinliklerinin arttırılması bölgedeki limanların cazibesini katlar. Demiryolu ağının geliştirilmesi kadar teşvik unsurlarının kullanılması ve kara taşımacılığından uzaklaşılması önemli. Baktığımız zaman dünyadaki çağdaş limanların pek çoğunda iç suyolu bağlantısı veya gelişmiş demiryolu bağlantısı var” değerlendirmelerinde bulundu.
“Çandarlı Limanı’nın katkısı çarpıcı olabilir”
İzmir limanlarının sağladığı katkının hissedilir ölçüde artması için büyük yatırımlara ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Akbayırlı, “TCDD Alsancak Limanı’nın durumundaki belirsizlik ve Aliağa limanlarının art alanlarının kısıtlı olması nedeniyle yatırımlar da sınırlı kalıyor. Ege Bölgesi’ndeki limanlar arasında katkı potansiyeli en yüksek olanı Çandarlı Limanı. Yaklaşım yolu, manevra alanı, derinlik, art alan, hinterlant bağlantıları gibi unsurlar bakımından en potansiyelli liman ve dünyadaki emsalleriyle rekabet edebilecek noktada. Çandarlı Limanı projesi hayata hızlı bir biçimde geçirilebilseydi, COSCO firmasının Pire Limanı’na yaptığı yatırımların çok daha fazlası Çandarlı Limanı’na yapılabilirdi. Yine de Çandarlı Limanı, aynı potansiyeli taşıyor. Doğru hamlelerle bölgesi için hatırı sayılır yatırımlar çekebilir” ifadelerini kullandı.
Küresel liman operatörlerinin bu bölgenin potansiyelinin farkında olduğunu vurgulayan Akbayırlı, “Bu liman operatörlerinin ilgisi, hem know-how hem de prestij açısından son derece önemli. Bu konuda önümüzde MIP Mersin Liman’ı doğru bir örnek olarak yer alıyor. MIP Mersin Limanı bölgesine son 10 yılda ciddi katkılar sağladı. Çandarlı Limanı’nın yaratacağı ekonomik katkı MIP Mersin Limanı’ndan çok daha çarpıcı olabilir. Bölgesel ekonomide mekansallık yığılma etkisini beraberinde getirmesiyle önemlidir. Mersin’e kıyasla İzmir hinterlandı çok daha fazla yığılma etkisine sahip. Böylelikle, verimlilik ve düşük maliyet doğal olarak gelişir. Çandarlı Limanı’nın sağlayacağı ölçek ekonomisi ve mevcut yığılma etkisi, limanı çok daha cazip hale getirerek, çarpan etkisiyle beraber yarattığı doğrudan ve dolaylı istihdam sayesinde, bölge ekonomisine muazzam katkı sağlar. Ancak, yeni kurulan bu büyüklükteki bir limanın sahası ve bağlantıları inşa edilmeden önce, demiryolu bağlantılarının, lojistik merkezlerin ve kuru limanların eş zamanlı olarak planlanıp inşa edilmesi gerektiğini de unutmamalıyız” diye konuştu.
“ÇANDARLI, SADECE KONTEYNER AKTARMA LİMANI OLMAMALI”
Bir devlet projesi olarak 1970’li yıllardan itibaren Türkiye’nin gündeminde olan Kuzey Ege Çandarlı Limanı Projesi için 2011’de dalgakıran yatırımı yapıldı, 2013’te yap-işlet yöntemiyle ihaleye çıkarıldı, ancak yeterli teklif gelmediği için ihale iptal edildi. İMEAK DTO İzmir Şubesi’nin hazırladığı raporda, Ege Bölgesi’ndeki konteyner limanı kapasitesi ve kullanım oranı olan 4 milyon 250 bin TEU’ya karşılık 2 milyon TEU dikkate alındığında, teorik kapasitesi 12 milyon TEU olarak hesaplanan Kuzey Ege Çandarlı Limanı’nın, sadece kıtalararası bir konteyner aktarma limanı olarak planlanmaması gerektiğine dikkat çekiliyor. Geniş art alanı ile limanın serbest bölge konsepti içinde endüstriyel bölge, gemi bakım-onarım, tedarik, akaryakıt ikmal gibi özellikleri zenginleştirilmesi öneriliyor. Rüzgar türbini ve kanatları üreticisi firmalar, limanı üretim alanı olarak değerlendirmek istiyorlar. Limanın konteyner elleçleme kapasitesinin ise arz-talep doğrultusunda birer milyon TEU’luk etaplar halinde artırılması gerektiği belirtiliyor.
DENİZ TURİZMİNİ CANLANDIRACAK YATIRIMLAR ARTIYOR
İzmir’de 6 olmak üzere, Ege kıyılarındaki yat limanı ve tesisi sayısı 40 civarında. İzmir’de mevcut yat limanları şöyle; Setur Çeşme Marina, IC Çeşme Marina, Teos Marina, Alaçatı Marina, İzmir Marina ve Foça Oasis Marina. Deniz turizminden daha fazla gelir elde etmek yeni yatırımlar ise; 330 yat kapasiteli Çeşmealtı Yat Limanı, 700 yat kapasiteli Şifne Yat Limanı, 550 yat kapasiteli Şakran Yat Limanı ve 500 yat kapasiteli Bayraklı Yat Limanı olarak planlanıyor.
Yat turizminin gelişmesine bağlı olarak, önemli bir yat imalat merkezi konumunda bulunan bölgemizde, Aliağa’da Çaltılıdere’deki Tekne ve Yat İmalat Bölgesi’nin bin 200 dönümde altyapı yatırımı ise devam ediyor. Bu bölgenin önemli bir ihracat ve istihdam merkezi olması bekleniyor.
İzmir’in kruvaziyer turizm potansiyeli de yüksek. Güvenlik endişesi ve pandemi nedeniyle İzmir seferlerini iptal eden kruvaziyer gemileri, 2022 yılından itibaren seferlere yeniden başladı. Yolcular için modern bir kruvaziyer terminali, daha fazla geminin yanaşacağı parmak iskele ihtiyacına dikkat çekilen İMEAK DTO İzmir Şubesi’ni raporunda, yolcuları İzmir’in merkezine taşıyacak tur rotaları için çalışmalar yapılması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, İstanbul’da yapılması planlanan yeni bir kruvaziyer limanı ve Ukrayna-Rusya savaşının sona ermesinin İzmir’e daha fazla geminin uğrak yapmasını sağlayacağı ifade ediliyor.
İzmir’deki konteyner limanlarının kapasiteleri
Liman Kapasite (bin TEU)
-------------- --------------------------
TCDD İzmir 1.000
Nemport 750
Ege Gübre 1.000
Socar Terminal 1.500
Toplam 4.250