Ege, Avrupalı turisti kaybetme endişesi yaşıyor

Türkiye’nin turizmde birinci pazarı Rusya ve pandemide Almanya’nın yerini alarak ülkenin ikinci pazarı konumuna gelmiş olan Ukrayna arasında çıkan savaş, turizm sektörüne pandemiden sonra ikinci darbe oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ege, Avrupalı turisti kaybetme endişesi yaşıyor

Duygu GÖKSU
Osman  Nuri BOYACI / DENİZLİ
Ayşe YILMAZ/AYDIN
Esra SULTAN AZİZOĞLU/BALIKESİR
Hatice AYDOĞAN ÖZSÖKMEN / AFYON
Hulusi DİNCER/UŞAK

Rusya ve Ukraynalı turistlerin gözde tatil bölgesi olmasa da Ege, Hollanda, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere ağırladığı Avrupalı turistleri, lüks otelleriyle dikkat çeken ve fiyat kırması beklenen Antalya’ya kaptırma endişesi taşıyor.

Deniz, kültür, sağlık, inanç, spor gibi çok çeşitli olanaklarıyla yüksek bir turizm potansiyeli barındıran, kuzeyi ve güneyi ile yerli ve yabancı turistler için çekim merkezi olan Ege Bölgesi, 2020 yılında pandeminin başlamasıyla birlikte tüm dünyada olduğu gibi turizmde zor bir döneme girdi. Pandemi yasaklarının bitmesinin ardından 2022 yılına umutla başlayan turizm sektörü, bu defa sezona Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde hazırlanıyor.

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle ziyaretçilerinin yüzde 50’sini kaybetmesi beklenen Antalya’nın fiyat rekabetine girerek Ege Bölgesi’nin turistini çekeceğinden endişe eden sektör temsilcileri, Antalya’da bulunan lüks işletmelerle rekabet edemeyecek olsalar da Ege Bölgesi’nin yerli turist için her zaman cazibe merkezi olduğunu vurguladılar.

Türk turizminin ana pazarı Rusya ve pandemi döneminde ikinci pazarı konumuna gelmiş olan Ukrayna arasında çıkan savaşın Türk turizm sektörünün beklentilerini büyük oranda düşürdüğünü söyleyen Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Bülent Bülbüloğlu, “Pandemide 5 milyona yakın Rus turist ağırladık. 2 milyonun üzerinde de Ukraynalı gelmişti. İki ülkenin savaşması bizim için büyük bir kayıp. Son yılları hep çok sıkıntılı geçirdik. 2022’nin çok iyi geçmesini beklerken daha büyük bir yara alıyoruz. Ukrayna’yı tamamen kaybettik diyebiliriz. Rusya’dan hala umudumuz var. Hedefimiz 7 milyon Rus turist getirmekti ancak şimdiden yüzde 50’sini kaybettiğimizi öngörüyorum. Amerika Birleşik Devletleri’nin yaptırımları ve Rusların alım gücünün düşüyor olması önemli iki neden. Ruble, dolar karşısında ciddi devalüasyon yaşıyor. Gelir düzeyi orta seviye ve altı olan kesim Türkiye’ye gelen Rusların yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Türkiye’ye gelme ve paket turu alma şansları azaldı. Rus turistlerin yüzde 50’sini kaybedebiliriz” ifadelerini kullandı.

Diğer pazarların da savaştan dolayı ciddi oranda etkilendiğini belirten Bülbüloğlu, Avrupa satışlarının bir dönem durma noktasına gelse de toparlanma sürecine girdiğini sözlerine ekledi.

Ege’nin teminatı yerli turist

Tüm dünyayı saran pandemi krizi, geçtiğimiz yaz çıkan orman yangınlarının ardından yasakların kalkmasıyla birlikte 2022 sezonuna umutla başladıklarını ifade eden TÜROFED Başkan Yardımcısı ve Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, “Rusya ve Ukrayna arasında savaşın başlamasıyla birlikte rezervasyon iptalleri gelmeye başladı. Birinci ana pazarımız olan Rusya ve pandemide ikinci ana pazarımız konumuna gelen Ukrayna’dan ciddi iptaller söz konusu. Rusya ve Ukrayna’yı takip eden Almanya, İngiltere’den de rezervasyon iptalleri olmaya başladı. Geçtiğimiz sene 2 milyon olan Ukrayna turist sayısını bu yıl savaştan önce 3 milyon bekliyorduk. 2021 sezonunda Rusya’dan gelen turist sayısı 5 milyon olarak gerçekleşmişti. Bu yıl beklediğimiz rakam ise 7 milyondu” diye konuştu.

ABD merkezli finansal hizmet şirketleri Visa ve Mastercard’ın Rusya'daki operasyonlarını askıya almalarından kaynaklı sıkıntıların, ‘mir’ kartı ile üstesinden gelinebileceğini ve bunun Türkiye için bir avantaj olduğunu ifade eden İşler, “Mir-UnionPay kartlarına sahip kişiler Rusya dışında 180 ülkede nakit para çekebiliyor ve alışveriş yapabiliyor. Mir kartıyla alışveriş yapılacak ülkeler arasında Türkiye de var. Bu sistem ambargoya rağmen Türkiye ile Rusya arasındaki ticaretin ve turizmin devamını sağlayacak bir uygulama olacak” dedi.

Turizm sektörünün barış ve huzuru içeren bir alan olduğunun altını çizen İşler, “Savaşın Orta Avrupa’ya yayılması halinde dünya için zaten bir kaos başlar. Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna pazarını kaybetmesi durumunda ise 10 milyar dolar civarında bir kaybı olur. Rusya ve Ukrayna Antalya’ya gelen turist sayısının yüzde 50’sini oluşturuyor. Böyle bir durumda Antalya’da birçok işletme kapanabilir. Açanların çoğu ise İngiltere ve Avrupa ağırlıklı olan Ege pazarından pay almaya başlar. Ancak pandemide de yerli turistin Ege’yi tercih ettiğini gördük. Antalya’da çok lüks işletmeler olsa da özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında hava şartları açısından Ege tercih ediliyor. Öte yandan otelden çıkıldığı zaman şehri yaşamak da yerli turist için çekim sebebi” açıklamalarında bulundu.

Sonuç olarak, savaşın turizmin kaderini belirleyeceğine dikkat çeken İşler, “Pandemi daha çok turizm ve yiyecek içecek sektörüne darbe vurmuştu, imalat sektörü çalışmaya devam etmişti. Şu an yaşanan elektrik ve ithal edilen ürünler nedeniyle turizmcinin maliyeti artmaya devam ediyor. Tüm bunlara rağmen turizmci yüzde 300 artan maliyetleri satışlara yansıtamayacak, çünkü son tüketicinin de alım gücü aynı şekilde artmadı. Aradaki makas açılıyor ve turizmcinin cebinden çıkmaya devam ediyor. Barışla ilgili olumlu sinyaller gelmeye başladı. Barış olacağına inanıyoruz ve en geç Nisan ayına kadar belirsizlik ortadan kalkarsa bu sezonu da kurtarırız” ifadelerini kullandı.

“Muğla’ya gelen Avrupalı turist Antalya’ya kayabilir”

2016 yılından itibaren düşüşe geçen turizm sektörü için 2022’nin tam toparlanma yılı olmasını beklerken, Rusya ve Ukrayna savaşının sektörde endişeye sebep olduğunu söyleyen Dalaman, Ortaca ve Köyceğiz Turizm Otelciler ve Turistik İşletmeciler Birliği Derneği (DOKTOB) Başkanı Yücel Okutur, “2015, Türk turizminin zirveye çıktığı bir yıldı. 35 milyon turist sayısına ulaşmıştık. Irak-Suriye krizi ile Türkiye’nin Avrupa ile olan ilişkilerindeki problemler bir araya geldi. Hollanda, İngiltere ve Almanya’nın tavır almasıyla turizm gelirlerinde düşüş yaşandı. 2016 yılından itibaren her geçen yıl aşağıya doğru bir ivme gerçekleşiyor. 2020 yılında pandeminin de başlamasıyla tüm dünya durdu. Kur artışları turizmci açısından cazip görünse de, turizmci için iki temel unsur olan elektrik ve gıda maliyetleri arttı” dedi.

Acentelere istedikleri satış fiyatlarını yansıtamadıklarını söyleyen Okutur, “Acenteler yüzde 10’luk bir artışı bile kabul etmiyorlar. Döviz kurlarındaki artış maliyetleri etkilemeye devam ediyor. Turizmci gelecek için pek umutlu görünmüyor. Antalya’ya gelen turistlerin büyük çoğunluğu Rusya ve Ukrayna’dan geliyor. İki ülkeden 7 milyon civarında beklentimiz vardı. Antalya, işletmelerin boş kalmaması için Muğla bölgesinin turistlerini çekmek için çalışmalar yapabilir. Muğla’da daha doğal ve sürdürülebilir bir turizm şekli mevcut. Yine de fiyat düşürüldüğünde Avrupalı turistin Antalya’ya kayma riski var” diye konuştu.

“Manisa ve İzmir yarışma yerine dayanışmalı”

Manisa ve İzmir’de turizmin gelişmesi için birbirine çok yakın olan bu iki kentin birlikte düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi, Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Pala, “İki şehir, arada doğal güzelliklerin bulunduğu bir büyük kentin iki parçası gibidir. Manisa sanayide ve tarımda gelişmiş olmasına karşın turizmde yeterli gelişmeyi sağlayamadı. Manisa’nın doğal, tarihi, kültürel ve mitolojik zenginlikleri var. Spil Dağı bunlardan biri. Salihli Sardes, Alaşehir St. Jean Kilisesi ve Akhisar Thyateira gibi İncil’de adı geçen 3 kiliseye sahip olsa da, Manisa bunu yeterince değerlendiremiyor. Pandemi nedeniyle zaten yeterince gelişmeyen turizm iyice durdu. Manisa’da zaman zaman zaman turizmin gelişmesi için çalışmalar yapılsa da değişen yönetimler nedeniyle çalışmalara süreklilik kazandırılamadı” diye konuştu.

Manisa’nın batısında Yuntdağı’nda başlatılan turizm çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Pala, “Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK), Zafer Kalkınma Ajansı ve AB’den hibe desteği almak için Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifi’nin hazırladığı beş projenin beşi de kabul edildi ve uygulandı. Bu bir Türkiye rekoru. Turizmin gelişmesi için projeler hazırlanmalı ve uygulanmalı. Obasya adı sadece bölgemizde değil tüm ülkede ve yurt dışında ilgi görmeye başladı. Manisa’da zenginliklerin değerlendirilebilmesi için, İzmir ve Manisa’nın ortak çalışmalara yönelmesi ve ortak projeler geliştirmesi şart. Bu iki kent yarışma yerine dayanışma yapmalı. Tarımın ve turizmin gelişmesi için, devlet desteği şart. Yapılabilir ve sürdürülebilir projeler desteklendiğinde, Manisa turizmden pay almaya devam eder” dedi.

Denizli umudunu Avrupa, Uzak Doğu ve iç turizme bağladı

Türkiye’nin önemli turizm destinasyonlarından biri olan Denizli’de sektör Ukrayna-Rusya Savaşı’nın kısa sürede sona ermesi umudunu taşıyor. Ukrayna pazarından beklentisi kalmayan sektör, bu kaybı AB ülkeleri, Uzak Doğu pazarı, gurbetçiler ve yerli turist ile telafi etmek istiyor.

UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde bulunan beyaz cennet Pamukkale, inanç turizminde önemli merkezlerden bir olan İncil’de adı geçen Kutsal Haç Kilisesi’nin bulunduğu Laodikya antik kenti, doğal güzellikleri, alternatif turizm güzergahları ve 19 antik kenti ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken Denizli, turizmde 2022 yılında rekorlar bekliyordu. 2019 yılında 2 milyon 580 bin turistin ziyaret ettiği Pamukkale, pandemiyle geçen 2020 yılını 625 bin, tedbir ve yasakların gevşetildiği 2021 yılını ise 1 milyon 250 ziyaretçi ile kapatmış ve en çok ziyaret edilen ören yeri olmuştu.  Pandemi tedbirlerinin birçok ülkede kaldırılması nedeniyle, Uzak Doğu, Rusya, Ukrayna, AB ülkelerinden ciddi bir turist akışı bekleyen işletmeler, Ukrayna-Rusya arasındaki gerilimin savaşa dönüşmesiyle büyük bir şok yaşadı.  Turizm sezonunun hazırlıklarını ve tedarik anlaşmalarını yapan turizm tesisleri Ukrayna-Rusya Savaşı’nın kısa sürede sona ermesi umudunu hala kaybetmiş değil.

Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği Başkanı Gazi Murat Şen, turizm sektörünün 2022 yılına büyük umutlarla girdiğini, ancak Ukrayna-Rusya Savaşı’nın tüm beklentileri alt üst ettiğini belirterek, “Şu an bu yıl nasıl bir sezon geçireceğimizi kimse bilmiyor. Turizmde ülke olarak en büyük iki pazarımız Rusya ve Ukrayna’ydı. Ukrayna’dan bu sezon hiçbir şey beklemiyoruz. Geçen yıl 5 milyon Rus turist gelmişti, bu yıl 7 milyon turist bekliyorduk. 45 milyon turistin yaklaşık 10 milyonu bu iki ülkeden geliyordu. Ukrayna pazarının açığını İngiltere kapatabilir. Savaş kısa vadede biter ve uçak krizi de çözülürse Rusya’dan beklediğimiz rakamlara ulaşabiliriz. Denizli özelinde ise pandemi nedeniyle geçen yıl kapanan Uzak Doğu pazarının açılması,  İngiltere başta olmak üzere AB ülkelerinden gelecek turist sayısının artışı ve yerli turist ile bu kaybı telafi edebiliriz. Pazar çeşitliliğimizin olması Pamukkale bölgesi için bir avantaj.  Turizm sektörü 2011 yılından beri ülkemizde ve dünyada yaşanan birçok olumsuzluk nedeniyle sıkıntı yaşadı. Sadece 2014 ve 2019 yıllarını iyi geçirdik. Sektör olarak kırılgan bir noktaya geldik. Turizme kesinlikle pozitif ayrımcılık yapılmalı, sektör teşvik uygulamaları ve uygun kredilerle desteklenmeli” diye konuştu.

TÜRSAB Pamukkale Yürütme Kurulu Başkanı Turan Köseoğlu ise, savaşın sektörün umutlarını kırdığını belirterek, “Yine de çok kötümser olmak istemiyoruz. Savaşın kısa sürede barışla sonuçlanmasını umuyoruz. Pamukkale olarak iyimser tahminle bu yıl 2 milyon ziyaretçi hedefliyoruz. Avrupa pazarı, gurbetçiler ve yerli turistte beklentimiz yüksek” değerlendirmesini yaptı.

Kuşadası’nın Avrupa’dan beklentisi yüksek

2022 yılında Kuşadası ve genel olarak Türkiye turizmden oldukça iyi bir sezon beklediklerini ancak Ukrayna – Rusya krizinden sonra belirsizliğin hakim olduğunu söyleyen Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı ve Kuşadası Otelciler ve Yatırımcılar Derneği (KODER) Başkanı Tacettin Özden, Kuşadası’nın da 2019 sezonuna yakın bir sezon geçirip geçirmeyeceğinde Rusya – Ukrayna krizinin belirleyici olacağını belirtti.

Özden, “Savaş önümüzdeki 1-2 ay içerisinde biterse, bu pazarlardaki kaybımızın bir kısmını toparlayabiliriz. Diğer pazarlarda da iyi başlayan rezervasyonlarda yavaşlama olsa da iptal yok. Avrupa, İngiltere ve Balkan ülkelerinden iyi rezervasyon alacağımızı düşünüyorum. Bu yaz 2021 sezonundan daha iyi bir sezon geçireceğiz” diye konuştu.

Turizm sektörünün 54 sektöre katma değer yarattığını, sektörün girdilerinin yüzde 99 oranında ülkede kaldığını vurgulayan Özden, “Turizm, ithalata dayalı olmadığı için çok daha özel bir sektör. Turistin geldiği yerde, gelir tabana yayılıyor. Küçük esnafın tamamı faydalanıyor. Dolayısıyla turizm geliri olan bölgeler kalkınıyor. Aynı zamanda turizm sektörü ülkeler için barış elçisi ve kültür değişimi görevini de üstleniyor. Turizm sektöründe çalışanların vizyonu, genel kültürü ve hayata bakışı olumlu yönde gelişiyor” dedi. 

Kuşadası’nın turizm, tarım ve inşaat sektörü ile büyüyen bir ilçe olduğunun altını çizen Özden, “Pandemiden sonra özellikle konut sektöründe villa talebi ciddi şekilde arttı. İnşaat sektörü ile turizm sektörünü bir denge içerisinde beraber büyütebildiğimiz sürece, ilçe bundan karlı çıkarak, pozitif büyüme sağlıyor. Bu villaların birçoğu yabancılar tarafından satın alındığı için ilçeye harcama kapasitesi yüksek bir kitleyi de getiriyor. Bu da ilçe ve ülke ekonomisine olumlu katkılar sağlıyor” ifadelerini kullandı.

Kuzey Ege için güç birliği çağrısı

Binlerce yıllık geçmişi olan tarihi bir dokunun içinde filizlenmiş eşsiz doğal güzellikleri ve üst üste var olmuş kültür katmanlarını konuklarına cömertçe sunan bir turizm destinasyonu olan Kuzey Ege, bugüne kadar turizmin vazgeçemediği arkeolojik, doğal, tarihi ve kültürel kaynak değerleri varlığını korumasına, hijyenik ve sağlık açısından güvenli bir ortam oluşturmasına, sahte veya taklit olmayan, dürüst ve şeffaf tüm turizm ürünlerini sunmasına, ekolojik ve sosyal sürdürülebilirliği sağlamış olmasına, destinasyondaki genel güvenliği korumuş bulunmasına ve bölgeye ait olağanüstü bir mutfak kültürüne sahip olmasına rağmen turizmde istenileni yakalayamadı.

Deniz, kum ve güneşin nihai ürün olmayıp turizmin hammaddesi olduğuna dikkat çeken Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Soykan, “Asıl turisti bu alana çekecek aktiviteleri sunmak önemli. Turizmde aktiviteleri ve tanıtımı gereği gibi yapamazsanız bu değerler Kuzey Ege’nin potansiyelinin ötesine geçemez” dedi.

Kuzey Ege’de turizme ivme kazandırabilmek ve kentlerin değerlerini ön plana çıkararak potansiyellerini değerlendirebilmek için önerilerini paylaşan Soykan, “Her şeyden önce Foça, Çandarlı, UNESCO dünya miras listesindeki Bergama, Dikili, UNESCO dünya miras listesi yolundaki Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Ayvacık ve Ezine ilçelerinin (hatta Midilli) işbirliği ve güçbirliği yapması gerekiyor. Turizm Master Planı hazırlanması kaçınılmaz. Gelecekte Türkiye’nin yıldızının Kuzey Ege olması arzu ediliyorsa böyle bir turizm master plan çalışmasında turizmin tüm paydaşlarını kapsayacak planlama çalışmalarının gerçekleşmesi gerekli. Turizm master planı olmadan, hedef kitle belirlemeden hedef kitleye özel tanıtım ki mümkünse dijital tanıtım yapılmadan bu kaosun içerisinden kurtulmak mümkün değil. Dünyada ve ülkemizde turizm gelişmelerini yakından izleyen turizmciler de bilir ki artık dünyada birkaç turizm fuarı dışında turizm fuarları önemini kaybetti. Bu yüzden de destinasyon tanıtımlarımda ‘turizm atlası’ diyebileceğimiz dijital pazarlamaya en kısa sürede geçmek ve sosyal medyayı kullanmak bir zorunluluk. Böyle bir girişim için kısa, orta ve uzun vadeli planların yapılması yerinde olur” dedi.

Bölgenin ulaşım avantajlarına değinen Soykan, “Kuzey Ege’de Balıkesir Kocaseyit Havalimanı nitelikli havayolu eksikliğini giderdi.  2018’de Çandarlı otoyolunun bitmesi ve İstanbul yoluna bağlanması, 18 Mart’ta açılan Çanakkale 1915 Köprüsü ile birlikte Kuzey Ege’nin daha rahat ulaşılabilir hale gelmesinin avantajları Kuzey Ege’yi tam bir çekim ve cazibe merkezi yapmasa da katkısı olacağı açık” diye konuştu.

Kuzey Ege’nin kitle turizminin dışındaki eğilimleri yakalayacak bir yaklaşımın sergilenmesinin önemini anlatan Soykan, “Son iki yılın trendi haline gelen karavan turizminin önemli noktalarından birinin Kuzey Ege olmaması için bir neden yok. Karavan ve glamping (lüks çadır-bungalov) turizmi ile doğada zengin turisti ağırlayıp, katma değeri yüksek turizm yapmak mümkün. Bunun için Kuzey Ege kritik bir başlangıç noktası olabilir. Kuzey Ege’de bir çok yerde karavanlar kendilerine tanımlanmış, alt yapısı olan alanlar olmadığı için, genelde çevremizi ve özelde de sahillerimizi veya rekreasyon alanı gibi yerlerin park yerlerini işgal ediyor ve tabi ki kirletiyorlar. Sektörde tüm ilgi grupları bilir ki turizmde en önemli kriter sürdürülebilirliktir. Hatta sürdürülebilir turizm yapmak istiyorsanız bunun da başlıca anahtarlarından biri de ekoturizm denilir. Oysa sadece eko turizmde değil tüm turizm seğmentlerinde sürdürülebilir olmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

Afyon ve Kütahya, Büyük Taarruz’un 100. yılına hazırlanıyor

 

Pandemi devam etmesine rağmen sezona iyi başladıklarını ve doluluk oranlarının iyi beklendiğini ifade eden Zafer Turistik Otelciler ve İşletmecileri Derneği (ZAFTODER) Başkanı Ali Gümüşhan, savaş olgusunun bölgeyi etkilediğini söyledi.

Ekonomik gelişmeler, artan pahalılık, enerji maliyetlerindeki yükselişin ardından bu gelişme olumsuzluk gibi görünse de en kısa zamanda normale dönüşün olmasını beklediklerini belirten Gümüşhan, “Şartların normale dönmesi halinde, Ramazan Bayramı ile birlikte bölgemizde ciddi bir hareketlenme bekliyoruz. Afyonkarahisar ve Kütahya bu yıl Büyük Taarruz’un 100. yılını kutlayacak. Bu kapsamda bölgede pek çok etkinlik yapılacak. Gurbetçilerimizin Türkiye’ye gelişi, Afyon’un tatil bölgeleri güzergâhındaki konumu, Zafer Havalimanı’nda yurt dışı seferlerin başlaması, Afyon’da yıl boyunca yapılacak büyük çaplı festival ve etkinlikler, futbol sezonunu kapanması ile birlikte otellerimize kamp için gelecek 90’a yakın futbol kulüpleri ve turizme yeni açılan Frig Vadisi bölgeye canlılık ve hareket getirecektir. Geçtiğimiz yıl yapılan festival ve etkinlikler oldukça ses getirmiş ve Afyon’un tanıtımına katkıda bulunmuştu. Bu yılda Akdeniz ve Ege’den sonra termalin sağladığı avantajlarla bölgemiz gözde tatil merkezi olmaya hazırlanıyor” diye konuştu.

TÜRSAB Dumlupınar Bölge Temsil Kurulu Başkanı Bilal Şenel de, “Turizm her türlü risk algısından en hızlı etkilenen sektör. Bu riskleri önceden tahmin etmek zor. Dünyada ve Türkiye’de ya da bölgesel bazda yaşanan sorunlar karşısında en hızlı aksiyon alabilen sektörde turizmdir. Turizm sektörü krizlere alışkındır ve krizi lehine çevirebilmenin yollarını arar. Bu nedenle Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Ukrayna-Rusya savaşı, yaşanan ekonomik sorunları en az hasarla atlatmaya çalışacağız. Umudumuzu kaybetmedik. Yıl boyunca bölgemizi tanıtacak çalışmalar yaptık. Acentalara info turlar düzenledik ve hala devam ediyoruz. Şartları normal kabul ederek rutinimizi bozmuyoruz. Ramazan ayı ile birlikte yaz boyunca bölgenin tatilciler için sunduğu fırsatları ortaya çıkaran organizasyonlar belediyelerimiz, Valilik ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlar ile STK’ların iş birliği ile yapılacak. Otellerimizde ve diğer işletmelerimizde doluluğumuzu hedeflediğimiz noktaya getirmek istiyoruz. Turizm değeri her geçen gün artan Afyon’da yerli ve yabancı turist sayımızı artırarak bu krizin teğet geçmesini öngörüyoruz” açıklamalarında bulundu.

Uşak 2022’yi turizm yılı ilan etti

Uşak’ta Sebaste Antik Kenti’nde kazı çalışmalarına başlanacak ve Blaundus Antik Kenti’nde devam eden kazı çalışmalarında kullanılmak üzere kazı evinin yapımı tamamlanacak. Uşak’ın 2022 yılını turizm yılı ilan ettiğini söyleyen Uşak Valisi Funda Kocabıyık, ildeki turizm gelişmelerini paylaştı.

Kocabıyık, “Banaz Hamamboğazı Turizm Alanı bakanlıktan proje desteği aldı. Sebaste antik kentinde kazı çalışmalarına başlanacak. İl Kültür Turizm Müdürlüğü koordinesinde Baltalı Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği işbirliği ile ‘Gelenekten Geleceğe Uşak Yarenleri’ projesi kapsamında 12 ay boyunca çeşitli kurumlarda yaren geceleri düzenlenecek. Blaundus Antik Kenti’nde devam eden kazı çalışmalarında kullanılmak üzere kazı evinin yapımı tamamlanacak” diye konuştu.

Uşak’ın düşman işgalinden kurutuluşunun 100.yılı münasebetiyle MEB ve Uşak Üniversitesi işbirliği ile öğrencilerin Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi derslerinin müzede yapıldığını belirten Kocabıyık, “2022 Uşak Aile Yılı kapsamında kütüphanede çocuklar ile ailelerinin birlikte katıldıkları okuma etkinlikleri yapıldı. Okum etkinlikleri, Uşak İl Kültür Turizm Müdürlüğü ‘Uluslararası Yayıncılık Fikir Maratonu’nda finale kaldı. Banaz Halk kütüphanesi, Birleşmiş Milletler’den finansman desteği aldı ve Türkiye’de ilk Agro Kütüphanesi’ne (Agro Tarımsal Turizm Kütüphanesi) dönüştürülerek hizmet vermeye başladı. Uşak İl Özel İdaresi’nce Zafer Kalkınma Ajansı finansman desteği ile Clandras’ta, Doğa tarih bir arada, Karahallı’da projesi yürütülüyor” dedi.

Şehirler