DEGİAD Başkanı Kemal Sözkesen: “Dövizle borçlanan firmalar hedging stratejilerini gözden geçirmeli”

Türkiye ekonomisinin enflasyonla mücadele ve büyüme hedefleri arasında sıkıştığını dile getiren DEGİAD Başkanı Kemal Sözkesen, iş dünyası açısından bu sürecin temkinli büyüme, etkin risk yönetimi ve mevcut fırsatları değerlendirme dönemi olduğunu ifade etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
DEGİAD Başkanı Kemal Sözkesen:  “Dövizle borçlanan firmalar hedging stratejilerini gözden geçirmeli”

DENİZLİ / EKONOMİ

Kurlar belirli bir bantta sabitlenmiş görünse de seçim sürecindeki politik belirsizlikler ve global gelişmelerin yeni dalgalanmalara neden olabileceğini belirten Denizli Genç İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Sözkesen, özellikle dövizle borçlanan firmaların hedging stratejilerini gözden geçirmelerinin önem arz ettiğini vurguladı.

2025’te ekonomisinin ilk çeyrek görünümünü değerlendiren Sözkesen, “ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan’da ABD dış ticaretindeki gümrük vergisi oranlarını açıklamasının ardından, ülkeler arasındaki karşılıklı hamleler, dünya ticaretinde daralmalara ve küresel ekonomik büyümeyi yavaşlatmaya yol açması beklendiği için finans piyasalarında düşüşlere sebep oluyor. Trump yönetiminin Türkiye’ye uyguladığı gümrük vergisinin 10 puan arttırılması diğer ülkelere kıyasla düşük kaldığından aslında borsa için olumlu bir gelişmeydi ve eğer iç siyasetin yarattığı olumsuz ortam olmasa BIST 100 Endeksi’nin Trump yönetiminin vergi kararından etkilenmemesi hatta olumlu etkilenmesi beklenirdi. Ancak Borsa İstanbul’da Trump’ın kararlarından ziyade iç siyasetteki gelişmelerden kaynaklı 3 hafta içinde endeks yüzde 12’den fazla değer kaybı yaşadı” dedi.

 2024 yılı Nisan ayında 210 baz puan seviyesindeki Türkiye’nin CDS priminin, 7 Nisan 2025 itibarıyla 319,78 baz puan seviyesine yükseldiğini hatırlatan Sözkesen, “Bu artış, siyasi belirsizliklerden kaynaklanıyor. Bu durum, Türkiye’nin borçlanma maliyetlerinin artmasına, yerel ve yabancı yatırımların azalmasına ve ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açabilir. TC Merkez Bankası, enflasyonla mücadele kapsamında 2025 yılı itibariyle faiz oranlarını kademeli olarak indirmeye başladı. 2025 yıl sonunda faiz oranlarının %35 civarına düşmesi bekleniyor ancak bu, enflasyonun seyrine ve kurdaki istikrara bağlı. İş dünyası açısından bu süreç, nakit akışının sıkı kontrolünü, finansal maliyetlerin optimizasyonunu ve şirket içi verimliliğin arttırılmasını zorunlu kılıyor” diye konuştu.

 

 

Dolar kurunun 38 TL, Euro kurunun 41,90 TL seviyesinde olduğunu, TL’de kontrollü bir değer kaybı yaşandığını ifade eden Kemal Sözkesen, “Kur belirli bir bantta sabitlenmiş görünse de seçim sürecindeki politik belirsizlikler ve FED faiz indirimi gibi global gelişmeler yeni dalgalanmalara neden olabilir. Özellikle dövizle borçlanan firmaların hedging stratejilerini gözden geçirmeleri önem arz ediyor. Türkiye ekonomisi 2025’e enflasyonla mücadele ve büyüme hedefleri arasında sıkışmış bir dengeyle başladı. İş dünyası açısından bu süreç; temkinli büyüme, etkin risk yönetimi ve mevcut fırsatları değerlendirme dönemi. Nakit akışlarına daha sıkı odaklanmak, dijitalleşme ve verimlilik artırıcı yatırımları gündeme almak, ihracat potansiyeli olan ürün ve pazarları araştırmak, çevresel, sosyal, yönetimsel ve sürdürülebilirlik kriterlerini geleceğe hazırlık olarak değerlendirmek bu noktada çok önemli” görüşünü paylaştı.

“İhracatçı sipariş almakta zorlanıyor”

 TÜİK’in Mart 2025 verilerine göre yıllık enflasyonun %38,10 seviyesinde olduğunu söyleyen Sözkesen, “Fakat iş dünyasındaki maliyetlerde enflasyon çok daha yüksek seviyelerde hissediliyor. Yüksek hizmet enflasyonu ve kur geçişkenliği de kalıcı risk unsurları olarak karşımızda. TÜİK verilerine göre Ocak–Mart 2025 dönemi ihracatta olumlu bir seyir gösteriyor ancak ihracatımızda artış görünse de sanayi kapasite kullanım oranlarımız geçtiğimiz yıla göre 1,8 puan düştü. Ürün fiyatlarımız arttığı için ihracat rakamlarımız yükselse de yurt dışı piyasalarda ihracatçımız sipariş almakta zorlanıyor ve üretim adetleri düşüyor. Türkiye’nin işsizlik oranı %8,2 seviyesinde, ancak genç işsizlik oranı %15 olarak devam ediyor. Nitelikli iş gücü açığı ve kayıt dışı istihdam hâlâ büyük sorunlar arasında yer alıyor. İşverenler yeni istihdamdan çok mevcut kadroyla verimlilik artışı üzerine odaklanıyor. Ayrıca maaş baskısı, asgari ücretteki artış ve SGK prim yükleri işletme bütçelerini zorluyor” diye konuştu.

 “Adil bir hukuk sistemi ekonomik gücü artırır”

DEGİAD olarak son günlerde ekonomi ve iş dünyasını olumsuz etkileyen gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini vurgulayan Kemal Sözkesen, “Bu süreçte, toplumsal huzurun, birlik ve beraberliğimizin korunmasının en büyük önceliğimiz olduğuna inanıyoruz. Güçlü bir ekonomi ve sürdürülebilir kalkınma için en temel unsur, hukukun üstünlüğü ve tarafsızlığıdır. Adil bir hukuk sistemi, Türkiye’nin ekonomik gücünü artıracak, yatırımcı güvenini pekiştirecek ve iş dünyamızın uluslararası rekabet gücünü yükseltecektir. Farklı görüş ve düşüncelere sahip olsak da hepimizin ortak amacı, Türkiye’nin refahı ve istikrarı. Ekonomik ve sosyal dengelerin korunması, tüm vatandaşlarımızın huzur ve güven içinde yaşaması ortak arzumuz. DEGİAD olarak, içinde bulunduğumuz bu zorlu dönemde toplumun tüm kesimlerinin sağduyulu bir şekilde hareket etmesini diliyoruz” dedi.

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Şehirler