Buğdayın maliyeti ile alım fiyatı arasında yüzde 20’lik makas var

Mardin TSO Başkanı Hatip Çelik, TMO’nun fiyat müdahalesi ile birlikte hububat fiyatlarındaki gerilemenin sürdüğünü belirterek, buğdayın maliyeti ile piyasadaki alım fiyatları arasında çiftçilerin aleyhine yüzde 20 oranında bir makas oluştuğunu aktardı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Buğdayın maliyeti ile alım fiyatı arasında yüzde 20’lik makas var

MEHMET NABİ BATUK / MARDİN

Mardin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hatip Çelik, kent ekonomisinin temelinin tarım sektörü olduğunu vurgulayarak, sektörü daha ileriye taşıyacak stratejilere ihtiyaç olduğunu kaydetti. Kentin lokomotif ürünlerinin ise buğday ve mısır ürünleri olduğunu belirten Hatip Çelik, yaklaşık 3 milyon dekarlık tarım arazilerinin 2 milyon dekarında hububat üretimi yapıldığını dile getirdi. Şehir genelinde her yıl ortalama 2 milyon ton mısır, 1 milyon ton da buğday üretildiğini aktaran Başkan Çelik, “TMO’nun fiyat müdahalesiyle birlikte buğday fiyatları maliyet altı oranlara geriledi. Yüksek üretim kapasitesinin yarattığı rekabet ortamında en büyük mağduriyeti maalesef yine çiftçilerimiz yaşıyor. Buğday üretiminde piyasadaki fiyatlarla maliyet oranları arasında yüzde 20’lik bir açık var. Çiftçi kar etmezken, aracıların bu kadar yüksek kar elde etmesi kabul edilebilir bir durum değil. Eğer emtia fiyatlarını artıracak önlemler alınmazsa buğdayda önümüzdeki sezonda üretimde gerileme yaşanacak. İlimizde 50’yi aşkın un fabrikamız var. Türkiye’nin en yüksek değirmen kapasitesine sahip ili Mardin’dir. Türkiye un ihracatının yüzde 38’ini tek başına ilimiz gerçekleştiriyor. Buğday çiftçisi küserse sanayicilerimizin ham madde açısından maliyetleri daha da artacak. Unun yanı sıra bulgur ve makarna sanayicilerimiz de ciddi zarar görecek” uyarısı yaptı.

GAP Projesindeki sulama kanalları inşaatı hızlı ilerlemiyor

Mardinli çiftçilerin yer üstü sulama kaynaklarına sahip olmadığı için en büyük gider kaleminin yer altı suyu kullanımına bağlı enerji maliyetleri olduğunu dile getiren Hatip Çelik, maliyet oranlarının azalabilmesi için GAP Projesi’ndeki sulama kanalı yatırımlarının hızlıca tamamlanması gerektiğini kaydetti. GAP projesi tamamlandığı taktirde çiftçi maliyetlerinin yarı yarıya azalacağına dikkat çeken Başkan Çelik, “GAP Kalkınma İdaresi Başkanlığımızdan yapılan açıklamada 2024 yılının sonuna kadar kentimizde 50 bin dönümlük araziyi sulayacak kanalların yapımının tamamlanacağı duyuruldu. 2026 yılında ise kentteki tüm sulama kanallarının inşaatının tamamlanacağını belirtiyorlar. Sahada çalışmalar devam ediyor. Ama beklediğimiz hızda değil. Tamamlanan gölet inşaatlarımızdan su verimi alamıyoruz. 1980’lerde başlayan kangren haline gelen GAP Projesinin artık tamamlanmasını bekliyoruz. Uluslararası anlaşmalar mı yatırımların önünü tıkıyor bilmiyoruz. Yatırım bütçesi olarak ta herhangi bir sorunun olduğunu düşünmüyoruz. Dünyanın en büyük barajlarına, köprülerine ve otoyollarına imza atmış bir ülkenin GAP gibi sosyolojik, ekonomik bir kalkınma hamlesinin 45 yıldır uzatılmasına anlam veremiyoruz” diye konuştu.

Çiftçi alternatif ürünler için GAP’ın bitmesini bekliyor

GAP projesinin tamamlanmasıyla birlikte çiftçilerin sulama suyuna daha sürdürülebilir maliyetlerle erişeceği için yüksek katma değerli ürünlerin üretiminin hızla yaygınlaşacağını belirten Hatip Çelik, “Şuanda yılda en fazla 2 ürün hasadı gerçekleştirebiliyoruz. Eğer sulama sorunumuz çözülürse bu sayıyı 3’e çıkarmakla kalmayıp doğru bir planlama ile ülkemizin dış açığı bulunduğu tarım ürünlerinin üretimine de yönelebiliriz. Çiftçilerimizin enerji maliyeti kar oranlarını düşürdüğü için teknoloji ve dijital tarım sistemlerinden yararlanamıyorlar. GAP projesiyle birlikte tarım teşkilatımızın bölgemizde yetiştirilebilecek alternatif tarım ürünleri ile ilgili yol gösterici çalışmalarla ilgili hazırlıklara şimdiden başlamasını bekliyoruz. Toprağımıza ve iklim şartlarımıza uygun olan bir ürün deseni oluşturup çiftçilerimizi bilgilendirmeye başlamalıyız. Bu alanda bir saha araştırması kentimizde yok. Bu konunun çiftçilerimizin ve kar hırsıyla üretim yapan tohum şirketlerinin insafına bırakılmamalıdır. Son dönemlerde soya fasulyesi, lavanta ve yer fıstığı ürünlerinde küçük üretimler başlamış durumda. Bu ürünlerde kısmi başarılar elde ediyoruz. Ancak bu süreci daha profesyonel yöntemlerle desteklemeliyiz” şeklinde konuştu.

Yüksek yeraltı su kullanımı nedeniyle bölgede obruk oluşma riski artıyor

Şuanda çiftçilerin kullandığı yer altı su derinliğinin 600 metreye kadar indiğine dikkat çeken Hatip Çelik, kentin jeolojik altyapısının bu durumdan olumsuz etkilendiğini belirtti. Bölgedeki obruk oluşma riskinin her geçen gün daha da arttığını ifade eden Çelik, şunları söyledi: “Mardin’de son açılanlarla birlikte kuyu sayısı 10 bini aştı. Yer altı suyu derinlik oranı 600 metrelere kadar indi. Bazı bölgelerimizde obruk oluşma riski de her geçen gün artıyor. Suların çekilmesiyle yer altı oluşan boşluklar nedeniyle bölgemizdeki fay hatlarının tetiklenmesinden çekiniyoruz. Ayrıca yüksek su kullanımı nedeniyle rakımı yüksek bölgelerimizdeki tarım faaliyetlerimiz olumsuz etkilenmeye başladı. Özellikle meyve bahçelerimizde kurumalar sürüyor. Derik’teki zeytin bahçelerimizde ayrıca Ömerli ve Yeşilli de kiraz ve üzüm bahçelerimiz kuruyor. Bahçe ürünlerindeki verim oranlarımız sürekli düşüş eğilimi gösteriyor. Bahçe alanlarımız için artık tünelin son çıkışındayız.”

 

 

Şehirler