“Alman şirketleri, Türkiye pazarının çekiciliğinin farkında”

Türkiye’nin en önemli ticari partnerlerinden biri olan Almanya’nın en yoğun çalıştığı kentlerden biri de İzmir. 650 dolayında Alman sermayeli firmaya evsahipliği yapan, geçen yıl bu ülkeye 1.5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren İzmir, gelecekte daha yoğun işbirlikleri yapacak birpotansiyel barındırıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Alman şirketleri, Türkiye pazarının çekiciliğinin farkında”

Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) Başkanı Dr.Markus C.Slevogt, İzmir‘in, Avrupa, Asya ve Ortadoğu pazarına rahat erişim sağlayan stratejik konuma sahip bir liman kenti olması, gelişmiş yatırım altyapısı arasında yeralan teknoparkları, organize sanayi ve serbest bölgeleri, genç ve donanımlı işgücüne sahip modern yaşam standartları ile Alman firmaları için tercih sebebi olduğunu ifade etti.

İzmir, son yıllarda lojistik altyapısına yapılan yatırımlarla cazibesini artırdı. Yerli ve yabancı yatırımcılar için Türkiye’deki en önemli adreslerden biri haline gelen İzmir, Alman yatırımcılardan da ilgi görüyor.Alman şirketlerinin Türkiye pazarının çekiciliğinin farkında olduklarını dile getiren Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) Başkanı Dr.Markus C.Slevogt, özellikle orta ölçekli Alman işletmeleri için Türkiye'nin önemli bir satış pazarı ve yatırım yeri olduğunu belirtti. Slevogt, İzmir’in de Alman yatırımcılar için yaşam tarzından, eğitim altyapısına, lojistik olanaklarından köklü ticaret yapısına kadar pek çok avantaj barındırdığını dile getirdi.

Türkiye ve Almanya‘nın köklü ve yakın tarihi bağlarla birbirine bağlı olduğuna dikkat çeken Slevogt, “Örneğin Türkiye’de Bosch’un hikayesi 1910’da, Siemens’in hikayesi 1856’da başladı. Almanya, halihazırda Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı konumunda. Hatta iki ülke arasındaki işbirliği 2021 yılında daha da gelişti. Bu sayede ülkelerin ikili ticaret hacmi, korona küresel salgınına rağmen, 41,1 milyar dolarlık rekor bir değere ulaştı. Almanya, 7 bin 600’den fazla Alman veya Alman sermaye katılımına sahip Türk şirketle, Türkiye’deki yabancı şirketler arasında Suriye’nin ardından ikinci sırada yeralıyor. AyrıcaAlmanya, Türkiye’deki en büyük yatırım hacmine sahip ülkelerden biri ve yatırımlarının süresi anlamında öncü konumunda” diye konuştu.

“İzmir muazzam bir potansiyel sunuyor”

İzmir’de faaliyet gösteren Alman sermayeli firma sayısının 650 civarında olduğunu ifade eden Slevogt, “2021 yılında İzmir’den Almanya’ya 1.5 milyar dolar ihracat yapıldı. Bunun artacağını düşünüyoruz. İzmir köklü bir ticaret yapısına, cazip iş koşullarına, yüksek bir yaşam standardına ve hoş bir iklime sahip. İzmir aynı zamanda Ege'de önemli bir ulaşım merkezi. Alsancak Limanı, Türkiye'nin en büyük ikinci konteyner limanı. Gelişmiş otoyol bağlantıları ile İstanbul ve Ankara'ya rahat ulaşım sağlanıyor. Bu, bir çok yerli ve yabancı şirketin de zaten kullandığı muazzam bir potansiyel sunuyor“ dedi.

Alman Dış Ticaret Odası olarak, Alman ekonomisinin resmi temsilcisi olduklarını vurgulayan Slevogt, iki ülke ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını vurguladı. Organize ettikleri ekonomi toplantıları, imza etkinlikleri, kariyer günleri, insane kaynakları toplantıları, delegasyon gezileri, IHK Konuşma Günleri, B2B görüşme platformları ile iki ülke iş dünyası temsilcilerine yeni temaslar kurma veya mevcut olanları geliştirme fırsatı sunduklarını anlatan Slevogt, şunları söyledi: “İzmir, Avrupa, Asya ve Ortadoğu pazarına rahat erişim sağlayan stratejik konuma sahip bir liman kenti olması, gelişmiş yatırım alt yapısı arasında yer alan; teknoparkları, organize sanayi ve serbest bölgeleri, genç ve donanımlı işgücüne sahip modern yaşam standartları ile Alman firmaları için tercih sebebi.”

Türkiye umut veriyor

Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadede çok umut verici bir pazar olmaya devam ettiğini hatırlatan Slevogt, “Alman şirketleri Türk pazarının çekiciliğinin farkında ve bir çok Alman şirketi yeni yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Özellikle orta ölçekli Alman işletmeleri için Türkiye'yi önemli bir satış pazarı ve yatırım yeri olarak görüyoruz. Büyüyen, genç, iyi eğitimli, uluslararası rekabet gücüne sahip bir nüfus mükemmel stratejik konumu ile birleştiğinde, bu da ülkenin diğer bir avantajı. Buna ek olarak, Türk pratik becerisi ve esnekliği, Alman açık sözlülüğü ve organizasyon yeteneği ile çok iyi uyum içinde. Etkileyici sayılar bunun bir sonucu. Türkiye’de 140 bin kişi istihdam eden, 8 bine yakın Alman sermayeli şirketi faaliyet gösteriyor” diye konuştu.

Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın, Alman ve Türk hükümetlerinin girişimiyle Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından1994 yılında kurulduğunu söyleyen Slevogt, “AHK Türkiye, Alman ve Türk şirketleri için ilk temas noktası. Ortak projelerin hayata geçirilmesini ve ikili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini ve genişletilmesini amaçlıyoruz. Almanya’daki ve Türkiye’deki tüm üyelerimizin ekonomik faaliyetlerini, iş ağı, eğitim, çıkarların korunması alanları ve yeni eklenen yeşil dönüşüm alanından oluşan dört ayaklı stratejimiz ileAHK Türkiye aracılığıyla destekliyoruz” bilgilerini verdi.

Türkiye, pandemide global lojistik pozisyonunu geliştirdi

Ülkeler arasındaki ikili ticaret hacminin, 2020’de dünya genelindeki korona küresel salgını nedeniyle azalsa da 2021 yılında rekor bir değere ulaştığını anlatan Slevogt, “Türkiye korona küresel salgını nedeniyle tedarik zincirleri konusunda bir takım zorluklarla başetmek zorunda kalmış olsa bile, coğrafi konumu ve nitelikli, genç iş gücü ile global lojistik konum olarak pozisyonunu geliştirdi. Böylece bazı şirketler, istikrarlı tedarik zincirleri anlamında, üretim tesislerini ve lojistik merkezlerini, diğer ülkelerin yanı sıra Çin’den ve Hindistan’dan Türkiye’ye kaydırma kararı aldı. AHK Türkiye olarak her yıl, World Business Outlook İlkbahar ve Sonbahar olmak üzere iki kapsamlı üye anketi gerçekleştiriyoruz. Üye ülkeler, 2021 sonbaharında düzenlenen son World Business Outlook anketi çerçevesinde, diğer konuların yanı sıra, büyüme engeli olarak korona küresel salgını nedeniyle lojistik ve tedarik zincirlerinde yaşanan sorunları değerlendirmeye devam etti. Bunun aksine üye şirketler, ticari durumlarını ve işlerindeki gelişimi, genelde olumlu olarak tanımlıyor. Sonuçolarak, aynı yılın ilkbaharında gerçekleştirilen ankete göre, yatırımların ve istihdamın artacağını öngörüyorlar” görüşünü dile getirdi.

Şehirler