Aliağa’ya 500 milyon dolarlık yatırım
Çocukluğu babasının inşaat malzemeleri dükkanında geçen Cengiz Elmaağaçlı, ailesi ile Kanada’ya yerleştikten sonra 17 yaşında Anatolia adıyla şirket kurarak seramik ve doğaltaş plakaları pazarlamaya başladı. İlk yılını 1 milyon dolar ciro ile kapattıktan sonra hızlı bir büyüme süreci yaşayan Anatolia, Türkiye, ABD ve Kanada’daki 500 bin m2 kapalı alana sahip depolarıyla faaliyetini sürdürüyor.
İZMİR / EKONOMİ
Aslen Kayserili olup Ankara’da büyüyen Cengiz Elmaağaçlı’nın girişimcilik macerası 17 yaşında Kanada’da başladı. 1995’te bu ülkede Anatolia adıyla şirket kurarak babasının Türkiye’den gönderdiği seramik ve doğal taşları pazarlayan Elmaağaçlı, daha sonra pazarına ABD’yi de ekledi. 2017’de Aliağa’da depo kurarak Türkiye yatırımlarına start veren Anatolia, tam kapasite faaliyete geçtiğinde yatırım tutarı 500 milyon doları bulacak olan porselen seramik plaka üretim tesisinde de deneme üretimlerine başladı. 200 bin metrekare kapalı alana sahip tesiste, 120 x 280 ve 160 x 320 cm gibi büyük ebatlı plakalar ve teknik porselen grubu üretilecek.
Çocukluğundan beri ailesine ait Ankara Rüzgarlı Caddesi’ndeki inşaat malzemeleri satan dükkanda babasına yardım ettiğini dile getiren Anatolia CEO’su Cengiz Elmaağaçlı, “1990’larda ailece Kanada’ya yerleştik. Babam senenin bir kısmında Kanada’da kalıyor, diğer zamanlar amcamla beraber Ankara’daki işlerle ilgileniyordu. Abim ile ben de Kanada’da okuyorduk. Babam emekli olmaya karar verince bizden okula devam etmek ya da işlerin başına geçmek arasında bir tercih yapmamızı istedi. Abim Bekir Elmaağaçlı’nın askerlik çağı geldiği için görev bana düştü ve ben 16 yaşında lise 3’te okula ara verip Türkiye’ye döndüm, dükkanla ilgilendim. 1.5 yıl sonra abim üniversiteyi bitirip Türkiye’ye gelince ben tekrar Kanada’ya döndüm” dedi.
Türkiye’de iş hayatını deneyimleyince okulun kendisine heyecan vermez hale geldiğini anlatan Elmaağaçlı, “Türkiye’de kazandığım deneyim ve gençliğin verdiği heyecanla 17 yaşında Kanada’da şirket kurdum. Bir yandan da okula devam ediyordum. Babamdan bir konteyner karo seramik göndermesini istedim ama o 35 konteyner gönderdi. Üstelik bunlar orada pazarı çok dar olan duvar karolarıydı ve tamamlayıcı ürünleri de yoktu. Depo kiralamak için yaşım tutmadığından benim yerime annem imza attı. İlk konteynerimi 18. doğum günümde indirdim. Bir yandan okula giderken, okul dışı zamanlarda şirketin işleriyle uğraşıyordum. Sonra Türkiye’den yeni ürünler geldi. İlk yıl 65 konteyner mal sattım ve 1 milyon dolar ciro yaptım. İkinci yılda bu işin ailemiz için iyi bir fırsat olduğunu düşünerek abimi de Kanada’ya çağırdık. Kiralama yerine arsa alıp kendimize ait ilk depomuzu kurduk. Ardından kız kardeşim Berrin de bize katıldı. İşi büyütmeye başladık. Türkiye’deki işyerini de amcama devrettik. O hala sürdürüyor” diye konuştu.
Lojistikten tasarıma kendi sistemimizi geliştirdik
Kanada’da işlerin büyümesi ile beraber sürekli yeni depo yatırımları yaptıklarını vurgulayan Elmaağaçlı, “İlk depomuz 400 m2 idi, sonra 3 bin m2’lik kendi mülkümüz olan depoya geçtik. 8 bin, 25 bin, 40 bin, 60 bin derken, şu an Kanada, ABD ve Türkiye’de kapalı depo alanımız toplam 500 bin m2’ye ulaştı. Alım gücümüzle, peşin ödemelerle, navlun ve lojistikte güçlenerek daha uygun koşullarda ithal edip, oradaki diğer ithalatçılara satabileceğimizi gördük. Yerel bir dağıtıcı olmak yerine, üretici ile ithalatçı arasında bir pozisyon geliştirdik. Sektörde ithalatçılar direkt üreticilerden alım yaparlar. Biz, lojistiği çok iyi yönettik, işimizi hep teknoloji üzerine kurguladık, ürün tasarımlarımızı hep kendimiz yaptık. Tasarımdan ambalajlamaya kadar ürünün her detayına çok önem verdik ve böylece üreticiye de katkıda bulunduk. Bu sayede Kuzey Amerika’daki ithalatçıya 4 ay yerine 1 hafta içinde, üstelik üreticilerinkine yakın fiyatlarda ürün sağlayabildik. Bu da hızlı şekilde büyümemizi sağladı” dedi.
Satışların yüzde 95’i Kuzey Amerika’ya
Şu an ürün tedariğini Türkiye yanında, Hindistan, Çin, Malezya, Endonezya ve Vietnam’dan yaptıklarını dile getiren Elmaağaçlı, “Kanada ve ABD’ye senelik 30 bin konteynere yakın ithalatımız var. ABD’ye satışa 2000’lerin başında başladık, ilk depomuzu da 2017’de açtık. 40 bin m2’lik depo alanımıza ikinci yılımızda 100 bin m2 daha ekledik. Şu an satışlarımızın yüzde 95’lik kısmını bu iki pazara, kalan kısmını da Avrupa ve Ortadoğu’ya yapıyoruz. Türkiye’deki depomuzu 2017’de kurduk. Kanada ve ABD geniş coğrafyaya sahip ülkeler. Her limana, her ana merkeze depo açmak yerine, depolarımıza uzak noktalara buradan servis vermeyi amaçladık. Aliağa’daki 40 bin m2’lik depomuz lojistik merkez olarak çalışmaya devam ediyor” dedi.
Türkiye’de kurdukları ekibin çok başarılı olduğunu ve Kuzey Amerika’da zorlandıkları finans, bilişim teknolojileri, tedarik zinciri gibi departmanları buraya kaydırdıklarını belirten Cengiz Elmaağaçlı, “Hedeflediğimiz ürün teknolojisi ve üretim kabiliyetinin mevcut tedarikçilerimizde hatta dünyada olmadığını görünce yeni bir aşamaya geçmeye karar verdik. 5 yıl önce Türkiye’de olmayan, dünyada da üretici sayısı çok sınırlı olan ürün gruplarının imalatını yapmak için hazırlıklara başladık. 2 yıl önce de temelimizi attık. Şu an en büyük 60 x 120 cm ebadında ürün satarken, yeni tesisimizde 120 x280 ve 160 x 320 cm gibi büyük ebatlı plakalar ile teknik porselenler üreteceğiz. Bunlar yüksek katma değerli ürünler. Tedarikçilerimizin rakibi olmayacağız. Tesisimiz, ürün portföyünde olduğu gibi üretim teknolojisi olarak da benzersiz. Hammadde hazırlama ve stoklaması tamamen otomatik yapılıyor. Kutuya girene kadar ürüne hiç el değmiyor” dedi.
İlk etap 250 milyon dolara maloldu
200 bin m2 kapalı alana sahip tesiste birinci hatta deneme üretimine başladıklarını ifade eden Elmaağaçlı, “Önümüzdeki günlerde ilk ürünleri pazara sunacağız. Eylül sonunda İtalya, Kasım ayında İstanbul’da düzenlenecek fuarlarda ürünlerimizi sergilemeyi hedefliyoruz. 2. ve 3. hatların montajı da bu yıl sonuna kadar bitecek. 250 milyon dolara mal olacak bu 3 hatta yıllık toplam 10 milyon m2 üretim hedefliyoruz. İşin gelişimine ve pazarın durumuna göre 3 yıl içinde hat sayımızı 9’a ulaştıracağız. Bu hatlar tamamlandığında yatırımın maliyeti 500 milyon doları bulacak. Şu an 300’ü Kanada ve ABD’de olmak üzere 500 kişiye istihdam sağlıyoruz. İlk 3 hattımız devreye girdiğinde bu rakam 600’ü, tüm hatlar devreye alındığında da 800’ü aşacak. Burada üreteceğimiz büyük ebatlı seramikler daha çok mutfak tezgahlarında kullanılıyor. Muadili olduğu kuvars, mermer, granit, MDF gibi ürünlere göre çizilmeme, sıcağa dayanıklılık, hijyenik olma, sınırsız tasarım alternatifi gibi avantajları olduğundan pazarı giderek büyüyor. 2 senedir ürün tasarımları üzerine çalışıyoruz. Şimdiye kadar dünyada yapılamayan metotlarla bu tarz ürünleri başka bir seviyeye çıkarabileceğimizi düşünüyoruz” diye konuştu.
Platin LEED Sertifikası alacağız
Tesisin çatısına güneş enerjisi santrali (GES) kuracaklarını vurgulayan Elmaağaçlı, “Tek çatı üzerinde 200 bin m2 GES uygulaması dünyada da çok nadir. Bu sene içinde montajlara başlayacağız. 21.5 MV’lık enerji üretimiyle ilk 3 hattın tüm elektrik ihtiyacını buradan karşılayacağız. Atık suyun geri kazanımı ile ilgili bir yatırımımız var. Tüm su ve katı atıklarımızı, havadaki toza kadar geri dönüştüreceğiz. Yeşil binalara verilen LEED Sertifikası’nı platinum yani en üst seviyeden almayı planlıyoruz. Ayrıca tesisimizi bu işin inovasyon ve Ar-Ge’sinin de yürütüldüğü bir merkez haline getirmek istiyoruz” dedi.