Adana iş dünyası Ekonomi yazarları ile buluştu

Adana Genç İş İnsanları Derneği (ADANAGİAD) Başkanı Ali Can Boğa, iş dünyası olarak ekonomik reformlardan kalkınma hamlelerine, sürdürülebilir ve öngörülebilir adımlarla yeni teşvik ve destekleme modellerine ihtiyaç duyduklarını söyledi. 2025’den beklentilerin konuşulduğu ADANAGİAD buluşmasına, Ekonomi yazarları ile birlikte TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez de katıldı. İş dünyası temsilcilerinin soru ve yorumlarıyla katkıda bulunduğu etkinlikte, 2025 yılının olası risk ve fırsatları konuşuldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Adana iş dünyası Ekonomi yazarları ile buluştu

Eray ŞEN / ADANA

Adana Genç İş İnsanları Derneği’nin (ADANAGİAD) ev sahipliğinde yapılan ‘2025 Ekonomisinde Bizi Neler Bekliyor’ konulu toplantı, Ekonomi Gazetesi yazarları ile iş dünyası temsilcilerini buluşturdu. Toplantıda, ekonomi yönetiminin aldığı kararlar  ışığında karşılaşılabilecek olası risk ve beklentiler konuşuldu.

Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz ve Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın konuk olduğu toplantı Sheraton Oteli’nde gerçekleşti. Toplantıya Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Sönmez, Adana Ticaret Odası (ATO) Başkanı Yücel Bayram, Çukurova Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (ÇUKUROVA SİFED) Başkanı Berman Mantı, ADANAGİAD Başkanı Ali Can Boğa ve dernek üyeleri ile iş insanları katıldı. Konuk gazeteciler, katılımcıların sorularını yanıtlarken, Türkiye ekonomisinin artıları ve eksileri farklı boyutlarıyla ortaya konuldu.

ADANAGİAD Başkanı Boğa, konuşmasında son yıllarda yaşanan iç ve dış olaylara bağlı ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Pandemi süreci, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısı, son olarak İsrail'in bölge ülkelerini de içine alan saldırılarının, global ekonomik düzlemde olduğu kadar Türkiye’de de derinden hissedildiğini vurgulayan Boğa, “Çin ve ABD arasında süren gerilimi de dahil ederek söylemek gerekirse, tüm bunların etkilerini ciddi biçimde görüyoruz. Ekonomideki yüksek enflasyonist ortam, sıkı para politikaları, döviz kurunda yaşanan gelişmeler ve ülkemizdeki faiz tablosu tümüyle ele alınması gereken konular” dedi.

Boğa, 2023’ün Türkiye ekonomisinde son 6-7 yıldır tercih edilen makro politikaların yönünün değiştiği bir yıl olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti:

“Ekonomi yönetiminin yeniden geleneksel politikalara dönmesiyle yeni bir sürece girilmişti. Elbette politikalarda yaşanan bu dönüşün etkisini de yaşıyoruz. Risk primleri düşerken, sıkı para politikalarıyla beraber hedef olarak konulan enflasyonla mücadele adımları, finansmana erişimde sorunları da yansıtıyor. Merkez Bankası rezervlerindeki yükselişi, uzunca bir süre ödemeler dengesi baskısı altında kalan ülke ekonomisinin döviz gereksinimini rahatlatmış olabilir ama iş dünyasının bileşenleri olarak bizlerin de hayli sorunları, beklentileri ve istekleri var. Ekonomik reformlardan kalkınma hamlelerine, sürdürülebilir ve öngörülebilir adımlarla yeni teşvik ve destekleme modellerine ihtiyaç duyuyoruz. Belirsizliklerin ortadan kalktığı, risklerin minimize edildiği, öngörünün arttığı, refah seviyesinin yükseldiği bir atmosferin hayati derecede önem taşıdığını vurgulamak istiyoruz.”

Mantı: STK’lar sorunu önceden görüp uyarabilir

Bünyesinde Adana ve Mersin iş dünyasından temsilciler bulunan ÇUKUROVA SİFED’in Başkanı Berman Mantı, bölgesel anlamda atılması gereken adımlar ve buna yönelik başlattıkları çalışmaları anlattı. Adana ve Mersin’de 13-14 derneği bir araya getiren bir federasyon olduklarını, Türkiye’deki 26 bölge federasyonu arasında bulunduklarını aktaran Mantı, “STK’lar çok önemli, çünkü fark edilemeyen bir açığı, kapanamayan bir yarayı STK’lar daha önceden fark ederek, toplumun belli ölçüde izdüşümüne etki sağlamak amacıyla bazı çalışmalar yapmak zorunda” dedi. Mantı, Adana’nın göç sorununa da değinen Mantı, “Nitelikli göç verip, niteliksiz göç alan kentimizde, değerli iş insanlarının Çukurova’da kalması ve kentine değer yaratması, bu kent için üretmesi, kalkınmayı öncelemesi, bizim için çok önemli” diye konuştu.

Türkiye’nin genel ekonomik tablosunu bazı verileri baz alarak yorumlayan Mantı, şu değerlendirmeyi yaptı:

“TÜİK 2024 ocak ayı rakamlarına göre ülkemizde yaklaşık 2 milyon 150 bin işletme var. Bunların yaklaşık yüzde 87.5’i mikro işletme; bundan kasıt; sıfır ile 10 milyon lira arasında cirosu var ve 10 kişiye kadar insan çalıştırabiliyor. Aslında, orta gelir tuzağı dediğimiz, işletmelerin kendini büyütememesi dediğimiz şey bu. O yüzden buralara çalışılmalı. Biz bunu dert edindik ve network business artıralım düşüncesiyle çalışma başlattık. Federasyon içerisinde öncelikle ekonomik kalkınmayı önceleyeceğiz.”

“Kart verirken, iş utangaçlığı var”

İş insanlarının karşılıklı iletişimini artırmak istediklerini belirten Mantı, buna yönelik hazırladıkları proje hakkında şu bilgileri verdi:

“Toplantılarda bir araya geliyoruz, kartlarımızı uzatıyoruz ama işlerimizi konuşamıyor ya da detaylandıramıyoruz. Kart verirken iş utangaçlığı var, iş konuşmak ayıp sayıyoruz. O yüzden ‘network business club’ı hazırladık. Dijital anlamda herkesin birbiriyle diyalog haline gelmesi, birbiriyle ilgili kampanya süreçlerini başlatabilmesi ve alışveriş yapılabilmesi için adım attık. Artık bölgesel kalkınma için birlikte iş yapmak durumundayız. Kendi tedarik ağımızı, kendi bölgemizden seçmek diye bir alternatifimiz olsun istiyoruz.”
Berman Mantı, ÇUKUROVA SIFED Business Network Club’ın lansmanını 21 Ekim’de yapacaklarını sözlerine ekledi.

Dr. Oğuz: İş dünyası ‘hayatta kalma kasları’ geliştirdi

Dr. Şeref Oğuz, ekonomide düzeltme yılı olması gereken 2024’ün ‘harcandığını’ ifade ederek, “Bu yılı, Türk iş dünyasını hayatta kalma başarısını gösterdiği bir yıl olarak görüyorum. İş dünyası bu dönemde inanılmaz kas geliştirdi, bunlar ‘hayatta kalma kasları’” ifadesini kullandı. Dr. Oğuz, şöyle devam etti:

“Bu yılı kaybettik, daha majör adımlar atılabilirdi. ‘Kamuya daha fazla nasıl daha fazla gelir elde edebilirim yılı’ oldu. Bu yıl, birtakım olumsuzluklar, ürkek mali adımlar ve düzeltmeye yönelik alınmayan tedbirler ile geçti. Şu anda top çeviren bir ekonomi yönetimi var. İş dünyası da ‘bu faiz ile nasıl baş edeceğim, ihracat yapamıyorum diye düşünüyor.”

“2025’in sandık yılı olacağını düşünüyorum”

Ekonomide yaşanan sorunlu sürecin sonuçlarına değinen Dr. Oğuz, şöyle konuştu:

“Önce yatırımlardan vazgeçtik, vizyonu kaybettik. Sonra da ‘kar’ımızdan vazgeçtik. Geldiğimiz noktada, işçi çıkarmaya kadar dayandık. ‘Düzeltme yılı’ olması gereken 2024 ‘hayatta kalma yılı’ oldu. 2025’de hükümetin anti enflasyonist politikaları sözden öze dönüştürmesi, uygulaması halinde çok da can yanacak. OVP diye bir masal açıkladılar; 2025 yılında büyüme yüzde 4, enflasyon yüzde 17.5 olacak diyor. Buna onlar da inanmıyor. Kamu gelirlerini artırırken ENAG enflasyonu, ödemelerinde TÜİK’in beklenen enflasyonunu kullanıyor. Allah’tan iş dünyasının feraseti var. Türk ekonomisi şu anda sanayiciler ve organize sanayi bölgelerinin yüzü suyu hürmetine ayakta, yoksa biz çoktan bu ülkeyi gömüştük ama onların da dayanma gücü kalmadı. 2025’in ‘sandık yılı’ olacağını düşünüyorum. Bir anayasa talebi var, bir referandum sandığı bekliyorum, çünkü çok fazla dillendirmeye başladılar. Sandık olan yerde geçici bir rahatlama olur, cebinize paralar girer. Asgari ücreti artırırsınız, kaşıkla verirsiniz, sonra onu kepçe ile geri alırsınız.”

Güldağ: Özel sektörün de kamunun da yükü artıyor

Ekonomi YK Başkanı Güldağ, Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapıp yapmayacağı konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:

“Benim aldığım izlenime göre, şubatta bir faiz indirimi yavaş yavaş gelecek. Merkez Bankası zaten son verdiği kararla kasımın kapısını kapattı, aralık da zor görünüyor. Özel sektörün de kamunun da faiz yükü artıyor.  Bir an önce enflasyonu düşürerek, buradaki maliyetleri aşağı çekmekten başla hiçbir şansımız yok.”

Ekonomi yönetiminin önümüzdeki süreçte hangi politikaları uygulayacağının, hala bir soru işareti olduğunu ifade eden Güldağ, şunları kaydetti: “Birikmiş riskler dediğimiz hikaye, bir hata değildi, tercihti, onu kavramak lazım. Türkiye ekonomisi için kötü oldu, ayrı mesele ama bilinçli bir politikaydı. Şimdi de farklı bir politika izleniyor? Neden, çünkü çok ciddi bir şekilde ödemeler dengesi krizini, ‘döviz bitti’ krizini yaşayacaktık. O görüldüğü için şu anda bir numaralı hedef, dışarıdan para getirmek. Dışarıdan para getirip, buruda dengeleri biraz daha oturtmak ki; bence 2025’te sandık gelirse, koşulları çok zorlu görüyorum. Ortamda hiç seçim gelebilecek bir durum yok. Kurlardaki baskı 2025 boyunca sürecek. Çünkü o, dışarıya dönük bir denklemin de önemli parçası. Bunu hem enflasyonu düşürmek için kullanıyorlar, hem de dışarıdan para gelmesi, ‘carry trade’ denkleminin sürebilmesi için kurların üzerinde baskı yapmaya devam edecekler gibi görünüyor. 2025’in en azından ilk dört ayı sıkıntılı geçecek. Sanayici, üretici, çiftçi, hepsi bu süreci sıkıntılı geçirecekler. Para, destek vermeyecekler. Ama önümüzdeki mayıstan sonra bir kredi hazırlığı olabilir diye düşünüyorum.”

Güldağ, 2025 yılını yatırım bütçesini dikkate alarak şöyle yorumladı: “Asıl bakılması gereken yer yatırım bütçesi; 2024’te 1 trilyon 590 milyar liraydı, 2025’te ise 1 trilyon 570 milyar lira. Yani bu senenin bile altında görünüyor. Bu da yatırımlarda ciddi bir frene basıldığını gösteriyor.”

TORKONFED Başkanı Sönmez: Sivil toplum bir akademidir

TÜRKONFED yaklaşık 20 yıl önce kurulurken, ADANAGİAD’ın da bunda lokomotif derneklerden bir tanesi olduğunu anlatan Sönmez, “Ben de kurulduğu günden bu yana bu camianın içerisindeyim, her zaman söylerim; ADANAGİAD bir akademi ve bu akademinin içerisinde olmak lazım. Sivil toplum bir akademi, her yerde bunun içerisinde olmak lazım” dedi. Sönmez, sivil toplumun güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Özellikle 15-30 yaş arasındaki çocuklarımızı Genç TÜRKONFED adı altında topluyoruz. Ayrıca, eğitimi çok konuşmamız lazım. Ne yazık ki ezberci ve yeni çağdan kopuk bir eğitim sistemi ile gidiyoruz” ifadesini kullandı.

TÜRKONFED’in kurulduğu dönemde beş federasyon, ve yaklaşık 40 dernekten oluştuğunu vurgulayan Sönmez, “Bugün 31 federasyon 26 bölgede tamamıyla örgütlenmesini tamamlamış ve 370’e yakın derneği, 100 bin şirketi temsil eden bir kurum haline geldi” bilgisini verdi.
Sönmez, Ekonomide Nobel Ödülü alan Daron Acemoğlu’nu kutlarken, şu yorumu yaptı: “Aslında Nobel’i aldığı konuya baktığımızda, söylenecek sözün son nokta olduğunu düşünüyorum.”

 

Şehirler