Ramazan'ın gülü güllaç
Ramazan’a özel yiyeceklerde sıra güllaçta…
Faruk ŞÜYÜN
Ramazan’a özel yiyeceklere pide ve hurma ile başlamıştık bu kez sıra güllaçta… Ramazan’ın gülü güllaç, bence harika bir buluş. Hem leziz, hem besleyici, hem kalorisi düşük… İftarda damağın aradığı tatlı lezzetini 600 küsur yıldır fazlasıyla doyuruyor… Osmanlı döneminde mısır nişastası ve buğday unu suyla karıştırılarak yufk a haline getirilip kurutulur, öyle saklanırmış. Sofraya getirildiğinde süt ve şekerle ıslatılarak yenilirmiş. Zamanla gülsuyu da eklenmeye başlanmış ve güllü aş, güllaç ortaya çıkmış… Ustası güllaç yaprağını ışığa tutulduğunda arkasını gösterecek kadar şeff af yapıyor; süt, şeker ve gül suyu ilave edilerek hazırlanır hazırlanmaz aynı gün içinde tüketilmesi öneriliyor. Çok zorunlu kalındığında buzdolabında bir gün saklanabiliyor… Malzemeleriyle birlikte servis tabağına koyulan güllaç görünüşte albenili, kalori olarak düşük; besin değeri yüksek bir tatlıya dönüşüyor. Çünkü, üzerindeki kuruyemiş ve meyveler kalsiyum, demir, fosfor, potasyum gibi minerallerin vücuda kazandırılmasını sağlıyor… Ne yazık ki güllaç günümüzde neredeyse bütün tatlıcılarda gül suyu serpilerek servis edilmiyor. Neden olarak gül suyu tadı ve kokusunun çoğu müşteri tarafından sevilmediği söyleniyor. Nasıl “süt”laç sütsüz bir şeye benzemiyorsa, “gül”laç da gül susuz olmaz, lütfen ısrarla isteyelim.