İftar vakti
İftar vaktinde eskiden 40 çeşit iftariyeliğin bulunduğu masalar kurulduğunu anlatırdı büyükler…
Faruk ŞÜYÜN
İftar vaktinde eskiden 40 çeşit iftariyeliğin bulunduğu masalar kurulduğunu anlatırdı büyükler… Bizimkinde o kadar çok çeşit olmazdı, ama hurma, yeşil ve siyah zeytin, pastırma, reçeller, beyazpeynir, sucuk, kışsa evde yapılmış turşuların bulunduğu iftar sofrası, top saatinden 10-15 beş dakika önce mutlaka hazır olurdu. İftar vaktini sofrada oturarak beklemek sevaptı… Top atılır, mahyalar yanar; radyoda, “İstanbul için iftar vakti” anonsu ve akşam ezanının arkasından “Tanrım senin için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim, senin rızkınla orucumu açtım” diye başlayan dua dinledikten sonra oruçlar açılırdı. Annem, iftariyeliklerin azıcık tadına bakılmak için olduğu konusunda uyarırdı… Bütün gün aç kaldıktan sonra sofraya saldırmamak gerektiğini söylerdi… “Ay sonunda kilo alırsan, orucun sevabı azalır!” diyenler de vardı… İftariyeliklerin tadımı sonrası sofraya çorba gelir, afiyetle içilirdi… İftariyelikler ve çorba sonrası midenin rahatsız olmaması, ilk yenilenleri öğütülmeye başlaması için bir ara verilmesi önerilirdi… Zaten, “akşam namazının kazası olmaz!” denildiğinden iftariyeliklerle kifaf-ı nefs yaptıktan sonra hemen eda edilen namaz, bu arayı sağlardı… Ramazan’ın gülü güllacın da bulunduğu sofradan kalktıktan sonra çaylar içilir, mevsim meyveleri servis edilirdi…