Noyan Rona: Çin, yabancı sermaye yatırımları ilk defa Amerika’yı geçti
Garanti Bankası, Şangay Baş Temsilcisi, Noyan Rona, salgının ilk çıktığı yer Çin olmasına, korku yaratmasına, başlangıçta kötü izlenimler edinilmesine rağmen, Çin hükümetinin çok kararlı, etkin, bilimsel tedbirler ile tabiri caiz ise bu hastalığı göründüğü yerde boğduğunu ve Çin’in COVID-19 ile mücadelesin tüm ülkelerin önüne çıktığına dikkat çekti.
Mazars Denge ve DÜNYA Gazetesi işbirliğinde düzenlenen "COVID-19 Sonrası Çin'le İlişkiler" Zirvesi Online Zirvesi
2. Oturum: Çin'in yurt dışı yatırımları ve Çin'deki uluslararası yatırımların seyri
Garanti Bankası Şangay Baş Temsilcisi Noyan Rona:
Çin, yabancı sermaye yatırımları ilk defa Amerika’yı geçti
Çin’deki yatırımlardan söz ederken öncelikle global olarak BM’nin bir araştırmasına bakmamızda fayda var. Bu çalışmaya göre 2020 yılında dünyadaki tüm dış yatırımların toplamı 859 Milyar $, bu rakam COVID-19 nedeniyle bir önceki yıla göre %42 düşüş göstermiş. Yatırımların dağılımına baktığımızda 859 milyar doların 229 milyar doları kalkınmış ülkelere, 630 milyar doları da kalkınmakta olan ülkelere gitmiş. Bu iki rakamda da düşüş var, ama kalkınmakta olan ülkelere giden yabancı yatırımda %12’lik bir düşüş varken kalkınmış ülkelere giden yatırımda %70’e yakın bir düşüş var. Buradan hareketle Çin’e gelen yabancı sermayeye baktığımızda 2020 yılındaki toplam rakam 163 milyar $.
Bu veriyi şöyle kıyaslayabiliriz: Çin ilk defa Amerika’yı geçti. Amerika geçtiğimiz yılda 132 milyar $ da kaldı. Şimdi 2021 yılının Ocak-Nisan dönemine baktığımız zaman Çin’e fiilen gelen yabancı sermaye 2020 yılının aynı dönemine baktığımızda %38,6 oranında artış göstermiş, 2019’daki 4 aylık döneme göre; COVID-19 döneminde Çin’de iki türlü istatistik çıkmaya başladı. Bir tanesi 2020 yılının aynı dönemine, diğeri 2019 yılının aynı dönemine kıyaslanıyor. 2019’a göre %30 artış ile: 397 milyar yuan yani 61 milyar dolarlık bir dış yatırım var.
Şöyle diyebiliriz: 2020’nin ilk çeyreğinde Çin’de çok sert bir düşüş oldu. Yabancı kalkınma, ekonomik bakımdan. Bu dönemde yabancı ülkeler, uluslararası; çok uluslu şirketler bir ara yatırımlarını Güney Doğu Asya’daki başka ülkelere kaydırmayı düşündüler buna ilişkin planlar yaptılar. Bunda bir sebep de salgının Çin’de çıkmış olması. Güney Doğu Asya ülkeleri daha olumlu, ucuz bir ortam sağladıkları için orayı düşündüler ancak şunu hesap edemediler: salgının tüm dünyaya yayılacağı. Öyle olunca, başka ülkeler de en az Çin kadar riskli hale geldi dolayısı ile o planlar tabiri caizse suya düştü ve Çin’in yatırımları yine de devam etti. Bunun sebeplerine gelecek olursak, bu dönemde Çin’e gelen yabancı sermayenin niçin devam ettiğine bakacak olursak, şunları söylemeliyim:
Çin’de Aşının Başarısı
1) Salgının ilk çıktığı yer Çin olmasına, korku yaratmasına, başlangıçta kötü izlenimler edinilmesine rağmen; Çin hükümetinin çok kararlı, etkin, bilimsel tedbirler ile tabiri caiz ise bu hastalığı göründüğü yerde boğdu. Çin’in COVID ile mücadelesi tüm ülkelerin önüne çıktı. Bugün artık COVID’in Çin’de çok az bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. 600 milyon kişinin aşı olduğu ve yıl sonuna kadar nüfusun %80’i aşılanacak. Artık aşılamak hediye ile dağıtılan, promosyonu yapılan bir olay haline geldi. Aşı olanlara yağ hediye ediliyor, hafta sonları otellerde tatil hediye ediyorlar. Bu tabii yabancı sermayenin Çin’e bakışındaki şüpheleri değiştirdi ve olumlu bir yöne sevk ettirildi.
Salgına Rağmen Pozitif Büyüme
2) Çin’e gelen yabancı sermayenin salgına rağmen devam etmesinin ikinci sebebi ise Çin ekonomisinin birinci çeyrekte çok kötü bir düşüş yaşamasına rağmen ilerleyen çeyreklerde toparladığı ve yılı (dünyadaki çok ender ülkelerden biri olarak) pozitif büyüme ile (2.3’lük bir büyüme) ile tamamladı. Bu aşamada da tabii sektörler arasında yeniden üretime geçiş dönemi başladı. Tedarik zincirleri çalışmaya başladı, üretim arttı; tüketim arttı yani ekonomi tekrar rayına girdi diyebiliriz. Bunu yanı sıra dünyada Çin’e rakip olabilecek -tedarik bakımından- ülkelerde COVID nedeni ile üretim bu kadar hızlı gelişmedi, dolayısı ile Çin ayrıştı ve yabancı yatırımların buraya gelmesi için etkin ve olumlu bir ortam yaratmış oldu; tekrar seçenek olmaya devam etti. Bazı ülkeler yatırımlarını “başka yerlere taşıyalım” dediler ve hesap yaptılar ama bu hesap salgının diğer ülkelere yayılması ile suya düştü ve Çin olumsuz olarak etkilenmedi.
Çin Dışa Açılmaya Hız Verdi
Diğer bir neden ise, Çin’in bu salgını atlatmasının takiben Çin’deki bütün reform ve dışa açılma sürecinin devam etmesi. Bu bağlamda da her ne kadar ABD ile olan ticaret savaşlarının getirdiği olumsuz bir ortam olmasına rağmen, Çin’de bunu aşabilmek için hem ülkedeki ekonomi politikalarına; dışa açılma politikalarına hız verdi, yabancı sermayenin önündeki bazı engellerin hafifleştirilmesi, eşiklerin düşürülmesi yönünde adımlar attı. ABD etkisini azaltmak bakımından Asya-Pasifik bölgesinde çok önemli iş birliklerine yöneldi. Bunlardan bir tanesi RCP anlaşması. Bu Çin için çok önemli bir etki yarattı, iş birliğine açılması yönünde bunun da sanıyorum bu sene sonunda tamamlanacak anlaşma süresi, Çin için hem yatırım almada hem de yatırım yapmada iyi bir açılım olacağı yönünde. Bunların yanı sıra Çin’in AB ile bir yatırım anlaşması yapıldı -gerçi şu an biraz duraksamada ama- o da dışa açılma, yatırım anlamlarında ekonomik ilişkiler bağlamında Çin’ olumlu bir izlenim verme etkisi yarattı. Tüm bu sebeplerden Çin’e yatırımın devam ettiğini, yatırımcıların gelmeye devam ettiğini; bu sürede de yüksek teknoloji ürünlerine, finans ürünlerine ve hizmetlere yatırım gelmesi bekleniyor. Çin kalkınmasını takiben daha seçici olmaya dikkat ediyor. Artık eski atıl teknolojilerin gelmesinden ziyade, yeni akıllı; çevre dostu teknolojiler ve finans hizmet sektörü bu bağlamda öne çıkıyor.
Çin’de İşletme Maliyetleri Artıyor
Olumsuz olarak: Çin’de artan işletme maliyetleri, işçi ücretlerinde artık, yabancı çalışanlara verilen 2022 yılında bazı kolaylıkların vergi kapsamı içerisine alınması -bu özellikle yabancı çalıştıran üst düzey şirketlere yaklaşık 100 bin dolarlık bir maliyet getireceği hesaplanıyor-. Uygulanması ocak ayında başlanacak, eskiden yabancıların maaşları dışında kendilerine sağlanan çocuklarının okul masrafı, oturdukları evler vb şeyler vergi dışıydı. Şimdi bunların hepsi maaşın üstüne eklenip vergilendirilecek, bu da şirketlere yaklaşık kişi başı 100 bin dolarlık bir ek maliyet getirecek; bu bakımdan yabancı şirketler bunu biraz düşünüyorlar. Uygulaması nasıl olacak yılbaşında göreceğiz. Bir de bazı -küçük- yabancı işletmelerin.
Çin’i İyi Tanımak Gerekli
Çin’de iş yapmak Çin’e özgü bir şey bu yüzden burayı iyi tanımak, iyi bilmek; önceden iş yapmak lazım. Doğru insanlarla doğru zamanlarda bulunmak lazım. Tabii en büyük sorun ilk başta bir lisan sorunu var. Lisanla sadece lisanı kastetmiyorum, aynı lisanı konuşup neyi kastettiğimizi anlamak bakımından da burada değişik ifadeler ile karşılaşmak mümkün. Birincisi lisan problemi, ikincisi ortaklık. İş yapacaksanız hangi şekilde iş yapacaksınız? Yatırım mı yapacaksınız ticaret mi? Yatırım yapacaksanız kendi başınıza mı yapacaksınız yoksa Çinli ortakla mı? Bunların hepsi değişiklik arz eden konular. Ayrıca ticaret yapacaksanız, alıma mı geldiniz, satıma mı geldiniz? Eğer ithalat yapacaksanız sizden iyisi yok! Her şey kolay ve çok güzel, yeme-içme-ürün istediğiniz fiyat her şey güzel. Ama satış yapacaksanız zor! Onun için bunları bilmek için önceden iyi çalışmak gerekli. Özellikle yatırım konusu çok daha karmaşık, uzun süreçli bir konu. Yatırımda nereyi seçeceksiniz, o yörenin size sağladığı kolaylıklar nelerdir; yalnız mı yapacaksınız başka bir şirketle mi yapacaksınız? O şirket devlet şirketi mi olacak, özel şirket mi olacak, yöredeki bir şirket mi olacak; neye ihtiyacı var? Sizin teknolojinizi mi istiyor, paranızı mı istiyor, emeğinizi mi istiyor? Bunların hepsi çok karmaşık, detaylıca araştırılması gereken konular. Bunun için de uzun bir zaman ve yeterli finansman gücünü arkanızda bulundurmalısınız ki Çin’de başarılı olabilin. Çin’de herkes başarılı olabilir ama sebat ederseniz. Sebat etmezseniz burada vur kaç yok! Bir fuara gelip “sözleşme yapıp sattım” demek yok! O fuara 3 yıl 5 yıl gelecekseniz. Şöyle düşünün: sadece Türkiye değil bütün dünya burada rekabet halinde. Ama şu yönden de baktığımızda bütün dünyadan mal alıyor, neden Türkiye’den almasın? Bu bakımdan bizim ülke olarak bir eksiğimiz yok, ama dediğim gibi çok çalışmamız; sebat ve finansman desteği ile bu işleri yapabiliriz.
Mazars Çin, Şangay Yönetici Ortağı, Julie Laulusa:
Çinli İş Kültürlerine Aşina Ekipler Kurulmalı
Mazars Çin, Şangay Yönetici Ortağı, Julie Laulusa “Yatırım süreçlerinde Çinli firmaların hedef ülke ile kültürel farklarını kapatmak ve yerel pazara daha iyi entegre olabilmeleri için, sadece yurtdışındaki orta düzey yönetimi görevlendirmek yerine, Çinli şirketlerin Çin kültürünü anlayan ve dolayısıyla ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilen yerel profesyonellere güvenmesi gerektiğine” dikkat çekti.
Çin Ekonomisi Pandemiyle Sınavı
Geçtiğimiz yıl, COVID-19 salgınının etkisiyle dünya ekonomisi ciddi bir durgunluk yaşadı ve küresel doğrudan yabancı yatırım (DYY) 2019 yılına göre %42 düştü. Çin ise salgını hızlı bir şekilde atlatarak 2020'de %2,3'lük pozitif bir GSYİH büyümesi elde eden tek büyük ekonomi oldu. Çin aynı zamanda ABD'yi geride bırakarak dünyanın en çok DYY çeken ülkesi haline geldi ve yatırımlar %4 artarak 163 milyar dolara yükseldi. Çin'in gözle görülür bir karşı eğilim yakalamasının ve salgının ortasında küresel sermaye için çekici yer haline gelmesinin birçok nedeni var: Çin; vergi teşvikleri, istikrarlı istihdam desteği ve finansal kredi desteği dahil olmak üzere, yabancı yatırım yapılan işletmelerin COVID sonrası dönemde Çin'deki normal üretimlerini ve yerel faaliyetlerini sürdürmelerine yardımcı olmak için bir dizi politika izledi.
Sosyal mesafeye ve salgından etkilenen diğer sorunlara yanıt olarak çevrimiçi eğitim ve sağlıkla ilgili sektörler gibi yenilikçi iş modellerini teşvik eden yapısal düzenlemeler yaptı. Çin'in iş ortamında sürekli uyguladığı piyasa reformları, daha fazla açılma Çin pazarındaki yabancı yatırımcılara güven vermiştir.
Yerli ve yabancı işletmeler arasında adil bir rekabet ortamı sağlamak için yeni Yabancı Yatırım Hukuku uyguladı. Hainan Serbest Ticaret Limanı, Şangay Pilot Serbest Ticaret Bölgesi gibi geniş kapsamlı ve öncelikli teşvikler sunan serbest ticaret bölgeleri uygulandı. Kasım 2020'de, Çin ile diğer RCEP ülkeleri arasındaki uluslararası ticareti daha da kolaylaştıracak ve Çin'in ileri teknoloji ve kaliteli ürün ithalatını çeşitlendirmeye ve genişletmeye yardımcı olacak Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklığı (RCEP) imzalandı. 2020'nin ikinci yarısında salgın etkin bir şekilde kontrol altına alındığında, en önemli fuarlardan biri olan 3. Çin Uluslararası İthalat ve İhracat Fuarı (CIIE) planlandığı gibi yapıldı. 6 gün boyunca 650.000 kişi fuar merkezini ziyaret etti. 2020'nin ikinci yarısında salgın etkin bir şekilde kontrol altına alındığında, en önemli fuarlardan biri olan 3. Çin Uluslararası İthalat ve İhracat Fuarı (CIIE) planlandığı gibi yapıldı.
Çinli Firmaların Temel İhtiyaçları
Mazars, Çinli şirketlerin küreselleşmesine yardımcı olma konusunda neredeyse 10 yıllık deneyime sahiptir. Deneyimlerimize göre Çinli firmaların ihtiyaç duydukları destekleri şu şekilde özetleyebiliriz:
1) Yerel iş ortamının iyi anlaşılmasıdır,
2) Çinli şirket ile hedef ülke arasındaki kültürel farkların kapatılması,
3) İhtiyaç duyulan yerde ve zamanda kesintisiz iletişim sağlanmasıdır.
Yerel İş Ortamının İyi Anlaşılması
Çinli şirketler yatırım süreçlerinde sadece yerel ekonomiyi değil, aynı zamanda siyasi istikrarı, mevzuatları ve yatırım politikaları gibi konuları da dikkate almaktadırlar. Örneğin bazı ülkelerde, yabancı sermaye girişinin yasaklandığı veya kısıtlandığı alanlar var. Ayrıca, uyumluluk risklerini önlemek ve hem yasal hem de vergi yapısını öngörebilmek gerekiyor. Yerel muhasebe ve vergi politikalarını anlamalarına ve bunlara uymalarına yardımcı olmak için 60'tan fazla ülkeyi kapsayan Global Çin Hizmetlerimiz ekibimiz bir köprü görevi üstlenmektedir.
Hedef Ülkenin Kültürel Farklarını Kapatmak
Kültürel farkların kapatmak ve yerel pazara daha iyi entegre olabilmek için, sadece yurtdışındaki orta düzey yönetimi görevlendirmek yerine, Çinli şirketlerin Çin kültürünü anlayan ve dolayısıyla ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilen yerel profesyonellere güvenmesi gerekir. Kültürel farklılıkların anlaşılması, Çin'in işletme ve yönetim tarzının ve pazar talebinin anlaşılması için yerel ekiplere Çin kültürü ile ilgili eğitimler verilmeli ve Çin merkez ofisine düzenli ziyaretler yapılmalıdır.
Her Yerde ve Zamanda Kesintisiz İletişim
Son olarak, müşterilerin ihtiyaç duyduğu her yerde ve zamanda kesintisiz iletişim kurmak, uluslararası projelerde hızlı bilgi aktarımı için gereklidir. İletişimi sorunsuz hale getirmek için özellikle Çince konuşan çok kültürlü ve çok dilli uzmanlarla çalışılmalıdır. Yurt dışı projelerinde "24 saat hazır" olan, müşterinin ihtiyaç duyduğu her yerde ve her zaman koordine olarak destek sağlayabilen tek bir irtibat noktası olması gerekir.
Mazars, Çinli şirketlerin globalleşme eğilimini ve “Bir Kuşak Bir Yol” inisiyatifini öngörerek, 2012 yılında Global Çin Hizmetlerini kurdu. Bugün tüm dünyada 60'tan fazla ülkeyi kapsıyor. Müşterilerimizin küresel olarak yatırım yapmalarına yardımcı olmak için yıllardır Çin ile dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz. COVID-19'dan sonra daha karmaşık bir yatırım ortamı bağlamında Çinli şirketlerin, Çin ile hedef ülkeler arasındaki uçurumu kapatmak, yatırım fırsatlarını değerlendirmek ve böylece başarılı bir büyüme sağlamak için yerel düzenlemeler yapabilmelerine ve olası sorunları önceden tahmin etmelerine yardımcı olabilecek ve onlara tavsiyelerde bulunabilecek profesyonel firmalardan tavsiye almaları önemlidir.
İş Bankası Şangay Baş Temsilcisi Doruk Keser:
Kuşak ve Yol İnisiyatifinin Önemi Artarak Devam Etmekte
İş Bankası, Şangay Baş Temsilcisi, Doruk Keser “Pandemiden güçlü çıkan Çin’in özellikle ABD ile teknolojik alandaki konularda önem kazandığından ve Kuşak ve Yol inisiyatifinin bu konuları da kapsadığından dolayı daha önemli bir konuma geldiğine” dikkat çekti.
Kuşak ve Yol İnisiyatifinin Etkisi
Çin’in yurt dışı yatırımlarında, Kuşak ve Yol inisiyatifini en büyük etken ve çerçeve politika diyebiliriz. Bu inisiyatifi daha kapsamlı ve daha büyük bir çerçeveden çizilen bir strateji gibi düşünmek lazım. Çin’de aslında sadece finansal veya sermaye akımlarından ziyade eskiden ipek yoluyla birlikte kurulan kadim medeniyetler arasındaki kültürel bağlar ve paylaşımların da Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin bir parçası olduğunu düşünebilirsiniz; Çin bunu her zaman öne çıkartıyor.
Pandemide Yatırımların Seyri
Bu yatırımlar pandemiden önce ya da pandemi esnasında kesinlikle durmadı. Hatta pandemiden güçlü çıkan Çin, özellikle ABD ile teknolojik alandaki (buna siber güvenlik, kritik teknolojilerine erişim, tedarik zincirine kopmadan devam edilmesi gibi konularda önem kazandığı için, hatta Kuşak ve Yol bunları da kapsadığı için) daha önemli bir konuma geldi. Bunu somutlaştırmak için üç tane açıdan bakabiliriz: ticaret akımları, yatırım akımları ve Çin’de şirketlerin yurt dışı kontratları.
1. Ticaret Akımları
Kuşak ve Yol’ un asıl baş hat oyuncusu Asya, Batı Çin. Az gelişmiş ülkelerin yatırımlarını arttırmak, ASEAN ülkeleri ile entegrasyon sağlamak. Bu ülkelerin altyapılarının geliştirilmesine ihtiyaçları var, tedarik zincirinin sağlamlaştırılmasına ihtiyaçları var; bu anlamda Çin özellikle ASEAN ülkelerine entegre oluyor. Bunun da en net kanıtını rakamsal olarak şöyle verebilirim: geçtiğimiz yıl Çin’in dış ticareti ithalat/ihracat toplamı %2 büyüdü ancak ASEAN’a bakarsak %7 büyüdü; hatta Vietnam’a bakarsak %20 üzeri büyüdü. Asya ABD’yi ilk kez geçerek Çin’in AB’den sonra en büyük ticaret partneri haline geldi. Yani Çin’in Kuşak ve Yol’da ASEAN’ı entegre etmesi, tedarik zinciri paylaşımı; kopmadan buralarda iç pazarları ile etkileşim sağlaması artarak devam ediyor. Brezilya, Güney Afrika, Afrika ülkeleri, Rusya buralarda pandeminin etkisi ile ticaret geriledi. Yani sorunuza cevap olarak, evet; bazı ülkelerde gerileme oldu ama ASEAN genelinde arttı. Gerilen ülkeler de pandemi ile mücadelede çok iyi savaş vermeyen ülkeler diyebiliriz.
2. Yatırım Akımları
Şu gerçeği her zaman aklımızda tutmamız lazım; Çin’de hala sermaye kontrolleri uygulanıyor dolayısıyla yatırım akımlarında Çin hala ürkek ve korkar. Çin’in uluslararası yatırım pozisyonlarına bakın varlıklarını hala %42 rezervlerde tutuyorlar. Kısa vadeli ve daha likit varlıklarda tutar; hala Çin uzun vadeli stratejik yatırımlarda stok olarak 1 numara değil. Hala çekingen, bu nedenle kurulan yatırım varlık fonları vs. hala aslında pozisyon almakta çekingen davranıyorlar ve ABD’nin senyoraj gücüne göbekten bağlı. Bu sermaye kontrollerini aklımızda tutarsak, 2016 öncesi -10 16 arasındaki- hikâye farklı, 16-20 arası farklı. 2010-16 arasında ciddi bir dışa açılma var, burada %20 ağırlıklı ortalama büyüyor. Çin’in uluslararası doğrudan yatırımları 2010’da 56 milyar dolardan 2016 yılında yaklaşık 175 milyar dolara çıkıyor.Fakat 2016’da rezervler ve değer kaybı, sermaye çıkışlarının (futbol kulüplerine ve turizme yatırımlar oldu) bunlar dikkat çekici boyuta geldi ve borsadaki değer kayıpları, çıkışların azalmasıyla sermaye çıkış kontrolleri çok ciddi bir şekilde tekrar başladı.
Dolayısı ile doğrudan yatırımlar 2016 sonrası ortalama %6 eriyor. Kuşak- Yol yatırımlarını sermaye kontrol gerçeğinden asla ayrı düşünemeyiz.. Fakat 2020 pandemi döneminde, tekrardan büyüme ekseninde dönüyor ve %14’lük büyüme ile tekrardan 133 milyar dolara çıkıyor. Kuşak ve Yol ülkelerinin aldığı pay %13-12 civarındadır yani 18 milyar dolar civarındadır. Buradaki yatırımlar en fazla kapasite için üretim, teknoloji için teknoloji, telekom, bilişim gibi sektörlere gidiyor. Özellikle üretim gibi sektörlerin payı yaklaşık beşte birdir uluslararası doğrudan yatırımlarında.
3. Kontratlar
IPC’lerin aldığı kontratlara bakarsak en büyük kalem aslında burada. Çin, her sene 260 milyar dolara yakın kontrat alıyor. Bunlar biliyorsunuz, hızlı tren projelerinden tutun; şu anda İzmir’de PowerChina’nın verdiği enerji/altyapı/yollara kadar devam ediyor. Burada Kuşak Yol’a yönelik %60’dır, yani Kuşak Yol’un hikayesi en fazla halen Çinli IPC’lerin yüklenici olarak bu ülkelerde aldıkları rollerdir. Bunun da nedeni olarak işte buraların altyapısını güçlendirmek, ihracatı arttırmak, standartlarını belirleyici ülke olmak ve dolayısı ile entegrasyonu sağlamak.
Bu üç ana kalemde de dolayısı ile şunu söyleyebilirim: Kuşak-Yol İnisiyatifi durmadı hatta önemi artarak devam etmekte.
Mataotomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Moiz Zilberman:
Çin’de Yatırım Süreçlerinde Nelere Dikkat Edilmeli?
Çin’de her şeyden önce bir devlet kapitalizmi sistemi var, orda yatırım için bölgelere gittiğiniz zaman çok güzel İngilizce konuşan genç bir kadro sizi her bölgede karşılıyor. Ve size bölgesini satmaya çalışıyor, yani orda yatırım yapın, gelin burada istihdam yaratın diye. Bildiğimiz yatırım teşviklerinin dışında da ücretlerin bir kısmının ödenmesi, kiranın önemli bir süre devlet tarafından karşılanması ya da iade edilmesi gibi. Ancak tabii ilk uyarım şu olacak: teşvik konusunda duyduğunuz her şey doğrudur ama eksiktir. Detaylarını sorun, ne zaman ödeniyor; hangi şartlarda ödeniyor? Bunları çok iyi bilmek lazım. Genç bir kadro ile dediğim gibi karşı karşıya oluyorsunuz, bu tabii çok büyük bir avantaj. Aynı dili konuşabiliyorsunuz. Çinliler çok hızlı inşaat yapıyorlar. Ancak her inşaatın kalitesinin, her bölgedeki her inşaatın kalitesinin aynı olduğunu söyleyemem. Dolayısı ile ona dikkat etmekte yarar var.
Çevre konusunda, en azından bizim bulduğumuz Pinghu bölgesi için söyleyebilirim; hiç de kara bulutların örttüğü, her taraftan dumanların sızdığı bir yer değil tam tersi çevre konusundaki bütün standartlar oluşturulmuş durumda. Hatta şöyle söyleyeyim, bizim yatırımımızda bizi birazcık geciktiren bir konu; bir makinemizin çıktıları nedeni ile bizden istedikleri standartların Avrupa’dan bizim Slovakya’daki fabrikamızda istenen standartlardan, Türkiye’deki fabrikamızda istenen standartlardan daha yukarıda olmasıydı. Bazı konularda esnekler; lokal konularda, federal konularda ama merkezi hükümeti ilgilendiren konularda hiçbir esneklik beklemeyin. Çok önemli bir avantaj: batılı bütün büyük üreticileri, en azından bizim sektör için ben söyleyebilirim, herkes orada; herkesin orda temsilcileri var. Fabrikası var, montaj elemanı var. İstediğinizi bulabiliyorsunuz ve doğru hizmet veriyorlar.
Buna karşılık mesela dezavantaj olarak söyleyeceğim şey: gümrük. İthalatta gümrük işleri oldukça uzun sürüyor, çok fazla vergi istiyorlar. Yurt dışına para göndermek, bütün dekont; bütün vergileriniz tamamen yerinde olsa bile 15 gün sürüyor... Bir de son olarak altını çizmek istediğim bir şey, dikkatli olmak gereken bir şey: genellikle bizler yurt dışında bir yatırım yapıp şirketimizi o yeni şirketin ortağı haline getirdiğimiz zaman, koyduğumuz kapitalden sonrasını borç olarak göndeririz ki orası para kazandığında bize o borcunu geri ödesin. Çin’de maalesef ki böyle bir şey yok. Sizin yatırım planınızı istiyorlar ve inceliyorlar. Koymanız gereken kapitali hesaplıyorlar, onlara mutabık kalmanız gerekiyor. O parayı kapital olarak kullanabiliyorsunuz, hiçbir zaman Çin’deki yatırımınıza, iştirakinize borç para gönderemiyorsunuz. Bu çok önemli. Ve başta taahhüt ettiğiniz tamamını ödemediğiniz sürece de herhangi bir teşvik alamıyorsunuz ve kâr dağıtımı da yapamıyorsunuz. Bunları çok sıkı kurallara bağlamış durumdalar. Bunları bilmenizde yarar var.
Pandemi Sonrası Çin’de İç Pazar
Pandeminin global tedarik zincirinde Çin’in yerini etkilemesi konusu çok tartışılan bir şey. Özellikle ilk başlarda Çin dışarı çıkacak, bizler kazanacağız şeklinde şey söylendi ama ben pek öyle düşünmüyorum. Çin’de inanılmaz büyük bir iç pazar var. Bunu dünyanın hiçbir pazarı ile kıyaslayamazsınız. Ama Çin ekonomisinin genel olarak büyüme hızını biliyoruz ki eskisi kadar hızlı büyümeyecek, ekonomiyi soğutabilmek için biraz daha normal büyümeye ihtiyaçları var. Dolayısıyla bu iç pazar varken kökenine bakılmaksızın Dünya’daki her üreticinin orada yatırım yapacağını, fabrika kuracağını öngörüyorum.
Yurt dışına, yani tedarik zincirinin bir parçası olarak Çin’in dışına satış yapanlar belki bundan ilk başta biraz daha etkilenebilirler. Ama ben onların da oradan çıkacaklarını zannetmiyorum çünkü o kadar büyük bir iç pazara mal verme imkânı varken bu riski almayacaklardır. Şu anda, dünyada tabii pandemiden dolayı; ekonomilerin küçülmesi, dış ticaretin azalması nedenleri ile ulaştırma fiyatlarında büyük bir yükseliş var. Bu negatif bir etki yaratıyor Çin açısından. Ancak unutmayın ki öyle bir globalleşti ki bundan önceki 20 yıllık dönemde dünya, özellikle otomotivde dünyanın her yerinden her yerine parça gidiyor.
Hadi vazgeçtik yerli yapacağız diyelim, Trump’ın söylediği gibi sadece Amerika’da üreteceğiz vs. Bunlar hayal bile değil, artık söz konusu değil, mümkün değil; hiçbir sektör ayakta kalamaz. Ancak şunu da söylemem lazım, bu Çin’de yatırım yapma sorusu ile de bağlantılı bir konu. Çin’de her şey ucuz değil artık. Böyle bir şey yok.
Çin’de İş Yaparken Dikkat Edilecek Konular
Çinliler pazarlığa çok açıklar, orası Almanya değil, Amerika da değil. İnanılmaz pazarlık yapabiliyorsunuz, dolayısı ile bence akıllı bir imalatçı Çin’de varlığını sürdürerek ve maliyetlerini kontrol ederek buradan imalat yapmaya ve dağıtım yapmaya devam edebilir.
Çin’de yapacağınız kontratları çok çok dikkatli yapmanız lazım. Hard currency ile mi yapacaksınız, Yuan’dan mı yapacaksınız yani alım satım arasındaki dengelere göre, satın alacağınız şeyi nerede kullanacağınıza göre ve hangi currency ile satacağınıza göre bunu da çok dikkatli bir şekilde belirlemeniz lazım. Ulaştırma fiyatlarının şu anda bir sorun olduğu gerçek ama pandemi sonrası Dünya ekonomisi çok hızlı bir büyüme yaşayacak, o sırada ulaştırma fiyatları yine rekabetle düşecektir.
Burada bir tek Yuan’ın değerlenme riski var. Böyle bir risk var. Bu tabii ki Çin’in alternatif avantajını negatif etkileyecektir. Ama ben bunun da yatırımların Çin’den çıkacağını, Çin’in global tedarik zincirinin dışında kalacağını ya da daha az pay sahibi olmasına yol açacağını sanmıyorum. Makro olarak bakarsak Çin dünyanın fabrikası haline geldi. Yanlış bilmiyorsam dünya sınai üretiminin %22’si şu anda Çin’de yapılıyor.
Son olarak şunu söylemem lazım, artık Çin’den Çin malı alamıyorsunuz o eski “Çin malı, ucuz mal” bitti. Ama bazı şeyler vardır küçük tüketim eşyaları, bir dolar marketleri vs. onlar ayrı bir konu. Ama sanayiden bahsediyorsak öyle bir şey yok, çok kaliteli üreticiler var.
Biz yıllardır Çinli bir kalıpçı ile çalışıyoruz -orada hiç fabrika kurmak aklımızın ucundan geçmediği zamanlarda bile-, İtalyan kalıpçılarımızın üçte bir fiyatından veriyorlardı, şimdi yarı fiyatından biraz daha pahalı hale geldi ama nasıl memnun olduğumuzu söyleyemem ki biliyorsunuz İtalyanlar kalıpta ne kadar iyidir.
Yani dolayısıyla Çin bildiğimiz Çin değil. Dikkatli olmak, özenli olmak şartıyla çok doğru yatırımların yapılabileceği bir ülke. Ama öyle kuralsız vs. bir yer değil, bütün kurallar var. Bazı şeyler demin söylediğim gibi abartılmış durumda. Dolayısı ile ciddi yatırımcının bence büyük para kazanabileceği, büyüyebileceği bir yerdir.
Standardprofil İç Denetim Lideri Kemal Tapkan:
Çin’deki Hızla Değişen Yasal Mevzuatları Takip Etmeliyiz
Standart Profil otomotiv alanında faaliyet gösteren Çin, Bulgaristan, Fas, Güney Afrika Cumhuriyeti, Türkiye’de toplam 7500 kişiye yakın bir istihdam sağlayan bir firmadır. Çin’de de yaklaşık 10 yıldır faaliyet gösteriyoruz ve %100 Çin pazarına satıyoruz. Çin önemli bir pazar olarak görünüyor. Dünya otomotiv üretime baktığımız zaman %30-35’ini Çin’in karşıladığını görüyoruz, tabii çok dalgalanma oluyor otomotivde çeşitli gelişmelerden dolayı ama bunun yine %30-35 civarında bir kısmı Çin’de satılıyor. Bu enteresan bir istatistik, dünyada 18-20 tane orijinal üretici varken Çin’de 48-50 tane var şu anda baktığımızda Çin daha bakir bir pazar olarak kabul edilebilir bu bakımdan.
Türkiye’de kurulmuş bir firma olarak Avrupa’daki pazar payınızı %20’den %21’e çıkartmak için rekabet altında çok çaba sarf ediyor firmalar, bunun getirisini de düşündüğümüzde, kar oranlara baktığımızda; katma değeri ortada. Ama Çin’de %1’lik Pazar payından %5’e çıkmak hakikaten çok kıymetli bir katkı sağlayabiliyor şirketlere.
Özellikle Çin’de yatırım yapmayı hedefleyen şirketlere yalnız olmadıklarını belirteyim. Özellikle büyükelçiliklerimiz çok destek oluyor şirketlerimize. Ticaret bakanlığımızın orda ticaret müşavirlikleri mutlaka bir sorunuz olduğunda size cevap veriyorlar. Hatta önerim hangi şehre yakınsanız oranın müşavirliğini ziyaret edin çünkü çok kıymetli bilgiler elde edebiliyorsunuz.
Çin İş Kültürünü Bilmenin Katkısı
Bir de Mazars’ın ben katkılarının altını çizmek istiyorum çünkü şöyle Çin’de büyük bir organizasyonları olduğu gibi, Türkiye’de de çok büyük bir organizasyonları var ve Çin Masası bulunuyor. Dolayısı ile bazen bazı hizmetleri iki taraftan birden almanız gerekiyor. Mazars bu noktada çok katkı sağlıyor. Mesela çalışanlarımızı ve expatlarımızı Çin’e göndereceğimiz zaman Mazars’dan bir eğitim aldırıyoruz. Bu eğitim teknik bir eğitim değil tabii ki, Çin’de nasıl yaşanır? Çin’de kartvizit nasıl verilir? Nasıl selamlaşılır? Çay seremonisi nedir? E-mail yazarken nelere dikkat etmek lazım? Bunlar dikkat edilmesi gereken önemli şeyler.
Çin’de Çevre Mevzuatları
Çin’de bazı kararlar çok hızlı alınıyor. Mesela 2013 yılında ben ilk Çin’e gittiğim zaman gökyüzü griydi. Mavi gökyüzü görmekte çok zorlanılıyordu. Birkaç yıl bu böyle gitti. Ama bizi ticaret müşavirimiz uyarmıştı dediler ki çevre ile ilgili çok önemli mevzuatlar geliyor, çevreye çok dikkat etmeniz lazım. Biz de dedik ki “biz kirlilik üretmiyoruz, üretimimiz kontrol altında”. Onlar da bazı eyaletlerden endüstri çekileceğini, başka eyaletlere taşınacağını söylediler. Dolayısı ile biz bir fabrikamızı kapatmak zorunda kaldık. Burayı çok kısa süre içerisinde kapatmak zorunda kaldık ama Çin devleti bize birçok farklı alternatif sundu. Daha az gelişmiş veya gelişmekte olan bir şehirde -Wuhan’a yakın- bize, bizim ihtiyaçlarımıza göre, 25 bin m2’lik bir üretim tesisi yaptılar. Tüm tabii destek üniteleriyle birlikte yaptılar bunu, büyük bir teşvik paketi sundular.
Üretim ekibimizin istihdamı konusunda destek oldular, uzun bir müddet kira geri ödemesiz tahsis ettiler fabrikayı, ciro arttıkça nakit ve diğer teşvikler konusunda bizi bilgilendirdiler ve tabii vergi avantajları da sağladılar. Şunu da söylemek lazım hakikaten bazı konularda ben çok rasyonel görmüyorum, bu kadar destek neden diye düşünüyorum; ekonomik bir bakış açısı ile bana çok feasible gelmiyor. Ama Şangay başkonsolosumuz bana tamamen rasyonel bir karar olduğunu. “Sizin gibi global bir firma bu bölgeye gelecek, yan sanayi yaratacak, istihdam yaratacak ve teknoloji getirecek; yerel yönetim için bundan daha anlamlı bir yatırım olmaz” dedi. Dolayısı ile böyle teşvikler var ve araştırmanız gerekiyor.
Salgının Çin’deki Yatırımlara Etkisi
Çin’deki yatırımlardan söz ederken öncelikle global olarak BM’nin bir araştırmasına bakmamızda fayda var. Bu çalışmaya göre 2020 yılında dünyadaki tüm dış yatırımların toplamı 859 Milyar $, bu rakam COVID-19 nedeniyle bir önceki yıla göre %42 düşüş göstermiş. Yatırımların dağılımına baktığımızda 859 milyar doların 229 milyar doları kalkınmış ülkelere, 630 milyar doları da kalkınmakta olan ülkelere gitmiş. Bu iki rakamda da düşüş var, ama kalkınmakta olan ülkelere giden yabancı yatırımda %12’lik bir düşüş varken kalkınmış ülkelere giden yatırımda %70’e yakın bir düşüş var. Buradan hareketle Çin’e gelen yabancı sermayeye baktığımızda 2020 yılındaki toplam rakam 163 milyar $.
Bu veriyi şöyle kıyaslayabiliriz: Çin ilk defa Amerika’yı geçti. Amerika geçtiğimiz yılda 132 milyar $ da kaldı. Şimdi 2021 yılının Ocak-Nisan dönemine baktığımız zaman Çin’e fiilen gelen yabancı sermaye 2020 yılının aynı dönemine baktığımızda %38,6 oranında artış göstermiş, 2019’daki 4 aylık döneme göre; COVID-19 döneminde Çin’de iki türlü istatistik çıkmaya başladı. Bir tanesi 2020 yılının aynı dönemine, diğeri 2019 yılının aynı dönemine kıyaslanıyor. 2019’a göre %30 artış ile: 397 milyar yuan yani 61 milyar dolarlık bir dış yatırım var.
Şöyle diyebiliriz: 2020’nin ilk çeyreğinde Çin’de çok sert bir düşüş oldu. Yabancı kalkınma, ekonomik bakımdan. Bu dönemde yabancı ülkeler, uluslararası; çok uluslu şirketler bir ara yatırımlarını Güney Doğu Asya’daki başka ülkelere kaydırmayı düşündüler buna ilişkin planlar yaptılar. Bunda bir sebep de salgının Çin’de çıkmış olması. Güney Doğu Asya ülkeleri daha olumlu, ucuz bir ortam sağladıkları için orayı düşündüler ancak şunu hesap edemediler: salgının tüm dünyaya yayılacağı. Öyle olunca, başka ülkeler de en az Çin kadar riskli hale geldi dolayısı ile o planlar tabiri caizse suya düştü ve Çin’in yatırımları yine de devam etti.
Bunun sebeplerine gelecek olursak, bu dönemde Çin’e gelen yabancı sermayenin niçin devam ettiğine bakacak olursak, şunları söylemeliyim:
Çin’de Aşının Başarısı
1) Salgının ilk çıktığı yer Çin olmasına, korku yaratmasına, başlangıçta kötü izlenimler edinilmesine rağmen; Çin hükümetinin çok kararlı, etkin, bilimsel tedbirler ile tabiri caiz ise bu hastalığı göründüğü yerde boğdu. Çin’in COVID ile mücadelesi tüm ülkelerin önüne çıktı. Bugün artık COVID’in Çin’de çok az bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. 600 milyon kişinin aşı olduğu ve yıl sonuna kadar nüfusun %80’i aşılanacak. Artık aşılamak hediye ile dağıtılan, promosyonu yapılan bir olay haline geldi. Aşı olanlara yağ hediye ediliyor, hafta sonları otellerde tatil hediye ediyorlar. Bu tabii yabancı sermayenin Çin’e bakışındaki şüpheleri değiştirdi ve olumlu bir yöne sevk ettirildi.
Salgına Rağmen Pozitif Büyüme
2) Çin’e gelen yabancı sermayenin salgına rağmen devam etmesinin ikinci sebebi ise Çin ekonomisinin birinci çeyrekte çok kötü bir düşüş yaşamasına rağmen ilerleyen çeyreklerde toparladığı ve yılı (dünyadaki çok ender ülkelerden biri olarak) pozitif büyüme ile (2.3’lük bir büyüme) ile tamamladı. Bu aşamada da tabii sektörler arasında yeniden üretime geçiş dönemi başladı. Tedarik zincirleri çalışmaya başladı, üretim arttı; tüketim arttı yani ekonomi tekrar rayına girdi diyebiliriz. Bunu yanı sıra dünyada Çin’e rakip olabilecek -tedarik bakımından- ülkelerde COVID nedeni ile üretim bu kadar hızlı gelişmedi, dolayısı ile Çin ayrıştı ve yabancı yatırımların buraya gelmesi için etkin ve olumlu bir ortam yaratmış oldu; tekrar seçenek olmaya devam etti.
Bazı ülkeler yatırımlarını “başka yerlere taşıyalım” dediler ve hesap yaptılar ama bu hesap salgının diğer ülkelere yayılması ile suya düştü ve Çin olumsuz olarak etkilenmedi.
Çin Dışa Açılmaya Hız Verdi
Diğer bir neden ise, Çin’in bu salgını atlatmasının takiben Çin’deki bütün reform ve dışa açılma sürecinin devam etmesi. Bu bağlamda da her ne kadar ABD ile olan ticaret savaşlarının getirdiği olumsuz bir ortam olmasına rağmen, Çin’de bunu aşabilmek için hem ülkedeki ekonomi politikalarına; dışa açılma politikalarına hız verdi, yabancı sermayenin önündeki bazı engellerin hafifleştirilmesi, eşiklerin düşürülmesi yönünde adımlar attı. ABD etkisini azaltmak bakımından Asya-Pasifik bölgesinde çok önemli iş birliklerine yöneldi. Bunlardan bir tanesi RCP anlaşması. Bu Çin için çok önemli bir etki yarattı, iş birliğine açılması yönünde bunun da sanıyorum bu sene sonunda tamamlanacak anlaşma süresi, Çin için hem yatırım almada hem de yatırım yapmada iyi bir açılım olacağı yönünde. Bunların yanı sıra Çin’in AB ile bir yatırım anlaşması yapıldı -gerçi şu an biraz duraksamada ama- o da dışa açılma, yatırım anlamlarında ekonomik ilişkiler bağlamında Çin’ olumlu bir izlenim verme etkisi yarattı.
Tüm bu sebeplerden Çin’e yatırımın devam ettiğini, yatırımcıların gelmeye devam ettiğini; bu sürede de yüksek teknoloji ürünlerine, finans ürünlerine ve hizmetlere yatırım gelmesi bekleniyor. Çin kalkınmasını takiben daha seçici olmaya dikkat ediyor. Artık eski atıl teknolojilerin gelmesinden ziyade, yeni akıllı; çevre dostu teknolojiler ve finans hizmet sektörü bu bağlamda öne çıkıyor.
Çin’de İşletme Maliyetleri Artıyor
Olumsuz olarak: Çin’de artan işletme maliyetleri, işçi ücretlerinde artık, yabancı çalışanlara verilen 2022 yılında bazı kolaylıkların vergi kapsamı içerisine alınması -bu özellikle yabancı çalıştıran üst düzey şirketlere yaklaşık 100 bin dolarlık bir maliyet getireceği hesaplanıyor-. Uygulanması ocak ayında başlanacak, eskiden yabancıların maaşları dışında kendilerine sağlanan çocuklarının okul masrafı, oturdukları evler vb şeyler vergi dışıydı. Şimdi bunların hepsi maaşın üstüne eklenip vergilendirilecek, bu da şirketlere yaklaşık kişi başı 100 bin dolarlık bir ek maliyet getirecek; bu bakımdan yabancı şirketler bunu biraz düşünüyorlar. Uygulaması nasıl olacak yılbaşında göreceğiz. Bir de bazı -küçük- yabancı işletmelerin.
Çin’i İyi Tanımak Gerekli
Çin’de iş yapmak Çin’e özgü bir şey bu yüzden burayı iyi tanımak, iyi bilmek; önceden iş yapmak lazım. Doğru insanlarla doğru zamanlarda bulunmak lazım. Tabii en büyük sorun ilk başta bir lisan sorunu var. Lisanla sadece lisanı kastetmiyorum, aynı lisanı konuşup neyi kastettiğimizi anlamak bakımından da burada değişik ifadeler ile karşılaşmak mümkün. Birincisi lisan problemi, ikincisi ortaklık. İş yapacaksanız hangi şekilde iş yapacaksınız? Yatırım mı yapacaksınız ticaret mi? Yatırım yapacaksanız kendi başınıza mı yapacaksınız yoksa Çinli ortakla mı? Bunların hepsi değişiklik arz eden konular.
Ayrıca ticaret yapacaksanız, alıma mı geldiniz, satıma mı geldiniz? Eğer ithalat yapacaksanız sizden iyisi yok! Her şey kolay ve çok güzel, yeme-içme-ürün istediğiniz fiyat her şey güzel. Ama satış yapacaksanız zor! Onun için bunları bilmek için önceden iyi çalışmak gerekli. Özellikle yatırım konusu çok daha karmaşık, uzun süreçli bir konu. Yatırımda nereyi seçeceksiniz, o yörenin size sağladığı kolaylıklar nelerdir; yalnız mı yapacaksınız başka bir şirketle mi yapacaksınız? O şirket devlet şirketi mi olacak, özel şirket mi olacak, yöredeki bir şirket mi olacak; neye ihtiyacı var? Sizin teknolojinizi mi istiyor, paranızı mı istiyor, emeğinizi mi istiyor?
Bunların hepsi çok karmaşık, detaylıca araştırılması gereken konular. Bunun için de uzun bir zaman ve yeterli finansman gücünü arkanızda bulundurmalısınız ki Çin’de başarılı olabilin. Çin’de herkes başarılı olabilir ama sebat ederseniz. Sebat etmezseniz burada vur kaç yok! Bir fuara gelip “sözleşme yapıp sattım” demek yok! O fuara 3 yıl 5 yıl gelecekseniz. Şöyle düşünün: sadece Türkiye değil bütün dünya burada rekabet halinde. Ama şu yönden de baktığımızda bütün dünyadan mal alıyor, neden Türkiye’den almasın? Bu bakımdan bizim ülke olarak bir eksiğimiz yok, ama dediğim gibi çok çalışmamız; sebat ve finansman desteği ile bu işleri yapabiliriz.