Marco Xu: Ekonomi istikrar kazandıkça Çinli şirketlerin yatırımları artacak

Huawei, Orta ve Doğu Avrupa ve Kuzey Bölgesi Halkla İlişkiler Dİrektörü, Marco Xu “Çinli şirketlerin Türkiye’ye uzun vadeli bir perspektiften bakmalı ve operasyonlarının genişlemesi yönünde çaba yürütmeleri” gerektiğini belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Marco Xu: Ekonomi istikrar kazandıkça Çinli şirketlerin yatırımları artacak

Mazars Denge ve DÜNYA Gazetesi işbirliğinde düzenlenen "COVID-19 Sonrası Çin'le İlişkiler" Zirvesi Online Zirvesi

 3. Oturum: Çinli firmaların Türkiye deneyimleri 

Huawei Orta ve Doğu Avrupa ve Kuzey Bölgesi Halkla İlişkiler Dİrektörü Marco Xu:
Ekonomi istikrar kazandıkça Çinli şirketlerin yatırımları artacak

Türkiye giderek daha açık ve şeffaf bir yatırım ortamı haline geliyor. Bu yüzden artan sayıda Çin şirketinin Türkiye’ye geldiğini ve yatırım yaptığını görüyoruz, Huawei de bunun iyi bir örneği. Huawei olarak yaklaşık 19 yıldır Türkiye’deyiz, ilk başta küçük bir ofisimiz vardı şu anda ise Türkiye’nin önde gelen bilişim teknoloji sağlayıcılarından biriyiz. 

Huawei Türkiye’deki Yatırımları 

Huawei Türkiye’deki müşterileri ve operatörleri ile bilişime, gelişime dönük bir iş birliği kurmaya çalışıyor. 2G, 3G, 4G, 4.5G gibi sabit ve geniş bant geniş cep telefonu alanında yatırımlar yapıyor. Şirketimiz Türkiye’de daha hızlı internete erişimi ve daha hızlı mobil internete erişim konularında yatırımlar yapıyor. 2013’ten bu yana Türkiye’de özellikle kırsal alanlara yönelmeye çalışıyoruz. Kırsalda yaşayan 527 bin insana daha iyi hizmet vermeye ve köyde yaşayan insanlara kablosuz internet erişimi sağlamaya çalışıyoruz. Bunun dışında tabii ki tüketicilere gerek cep telefonları gerek tabletler de satıyoruz. 

Türkiye’ye yatırımlarımıza devam etmemizin bir nedeni de bize bir dizi avantaj sağlanması. Türkiye, son derece yetenekli çalışanlara sahip; çok genç ve yetenekli bir işgücünden bahsetmek mümkün. Huawei en büyük ikinci yazılım Ar-Ge merkezini Türkiye’de kurdu. 30 ülkedeki müşterilerimize buradan hizmet veriyoruz. Hali hazırda bu merkezimizde 780 kişi çalışıyor. Bunların 150’den fazlası mühendis. Burada bir isteğimiz de Türkiye’nin yatırım geliştirme kapasitelerini arttırmak. Bu nedenle Çinli şirketler Türkiye’ye uzun vadeli bir perspektiften bakmalı ve operasyonlarının genişlemesi yönünde çaba yürütmeli. 

5G Teknolojisi ve Planlar

Pandemi döneminde, ağ yatırımlarını ne kadar önemli olduğunu insanların evden çalışmaya başlamasıyla gördük. Dolayısı ile ağ kalitesi ve ağa yapılan yatırımlar oldukça önemli. Bu açıdan Türkiye’nin çok daha iyi bir mobil altyapıya kavuşması gerektiğini, bunu hak ettiğini düşünüyoruz. Özellikle fiber altyapı kritik bir alan burada. 

5G tabii ki önümüzdeki yıllarda çok önemli bir alan haline gelecek, bizim bu alanda küresel bir deneyimimiz var. Çin’de ve Avrupa’daki bu deneyimimizi yavaş yavaş Türkiye’ye de aktarıyoruz. 5G’nin özellikle farklı endüstrilerin dijitalleşmesinde önemli bir rol oynayacağını düşünüyorum. Gerek ulaşım alanında gerek teknoloji alanında dijitalleşmeyi hızlandıracak. Aynı şey imalat sektörü için de geçerli. Türkiye’de çok büyük bir imalat gücü var. 5Gyi kullanarak Türkiye’nin imalat kapasitesini artırabileceğini düşünüyorum. 

Türkiye’de özellikle akıl telefonlara yönelik uygulama geliştirebilmek için, Ar-Ge merkezimizde birden fazla Türk mühendisimiz var ve çok sayıda uygulama geliştiriyorlar. Dolayısı ile Türkiye’de geliştirdiğimiz yazılım kapasitesi ürünlerini başka ülkelere ihraç ediyoruz. Gerçekten dijitalleşme dönemine girdiğimizi düşünüyorum önümüzdeki süreçte. Dijitalleşme Türkiye’nin geleceği için de önemli bir rol oynayacak. Şu an 18’den fazla Türk üniversitesi ile iş birliği içerisindeyiz. Aynı şekilde Türkiye’den öğrencileri Çin’e götürmek, onlara daha derinlemesine deneyim kazandırmak gibi amaçlarımız var. 

Türkiye’den Beklentiler Neler?

İstikrarlı ekonomi politikaları ve şeffaflığın geliştirilmesi son derece önemli. Ekonomik ortam istikrar kazandıkça Huawei ve diğer şirketlerin yatırımları artacaktır. 



PowerChina Eurasia, Genel Müdür Yardımcısı Dong Junta: 
Uluslararası Projelerde Ekip Ruhu Çok Önemli 

Türkiye’de geçirdiğim beş yılda ilk yaptığım yerli iş kültürünü tanımak oldu. Kadim İpek Yolu’ndan bugüne kadar Çin ve Türk kültürleri arasında benzerlikler mevcut olduğunu biliyordum. Son zamanlarda dışa açılmayla birlikte Çin’in dış dünya ile iletişimi artış gösterdi ve farklı coğrafyalarda yatırımlar gerçekleştirdi. Çin tarafına baktığımızda, gelişme ihtiyacıyla birlikte dışa açılma hedefleri hâlen devam ediyor. Bu süreçte yerel iş kültürünü tanımak çok önem teşkil ediyor.

Salgın Sürecinde Kollektif Bilinç

Bizim şirketimize pandemi ve salgın başladığı günden itibaren, tüm Çinli çalışanlarımız konuyla ilgili görüşlerimizi paylaştık. Salgının ilk zamanlarında yani mart ayında daha dünyaya yayılmadan önce bütün çalışanlarımıza maske temin ettik. Türk çalışanlarımız maske takma konusunda ilk başta pek olumlu yaklaşmadılar. Bu nedenle biz tüm çalışanlarımızla toplantı organize edip salgın ve virüse karşı sınır tanınmaması, pandeminin hiçbir etnik köken farkı tanımadığını; herkesin eşit bir biçimde riske sahip olduğunu anlatmaya çalıştık. 

Karşılıklı Kazanç ve Ekip Ruhu 

Çin menşeili firmalar adına konuşmak gerekirse Türk arkadaşlar ile aynı ortamda bulunduklarında duyduklarım hep Türklerin çok akıllı, işi bilen profesyoneller olduğudur. Önemli olan bir şey kazan-kazan politikasının karşılıklı olması. Bireysel karlılığı elde etmeye çalışırken de güvenilirlik de çok önemli. Ama tabii güvenilirlik, söze bağlı kalınması çok önemlidir. 
Ben burada yaşadığım süreçte bunları da gözlemliyorum. 

Çin menşeili yatırımcılar ve şirketlerin Türk çalışanlara işe aldıktan sonra bir ekip çalışması ve ekip ruhu oluşturması çok önemli. Yabancılar herhangi bir yere gittiği zamanda yerelleştirmesi söz konusu, yerli ilkeleri değerleri uyum sağlamak önemli. Ekip ruhunda aynı yöne bakmamız gerekiyor, farklı yönlere bakarsak ortak noktada buluşamayız. Bu değerlerin farklılıklara saygı duyarak ortaklaşa görüşlerde bulunmak kolay bir şey değil, belki 1-2 günde oluşmayacak belki 10 yıl 20 yıl kadar zaman gerekecek. PowerChina’da aynı şekilde ve diğer Çin menşeili firmalarda da aynı kurumsal ortak kültürü oluşturmaya çalışıyor. Onlar da yıllarca burada yöneticilik yapmış Çinli çalışanlar da Türk arkadaşlar da olumlu şekilde pozitif yaklaşımla iş kültürüne yaklaşması hatta iş kültürünü yansıtması olumlu şekilde yaklaşıp tanıtılması bunlar önemli. 

Türkiye’deki Yatırım Alanları

Türkiye’de bulunduğum beş yıl içerisinde Türkiye’yi ve Türk insanlarını çok sevdim. Türk iş kültüründen çok sevdiğim şeyler var, sektörler var, mesela Türkiye’de tarıma çok olumlu bakıyorum, geleceğinin parlak olabileceğini düşünüyorum, Çin çok büyük bir tarım ülkesi. Tarım alanında daha büyük ortak iş imkanları olabileceğini düşünüyorum. Altyapı çalışmaları da aynı şekilde. Bazı birlikte bulunduğumuz projeler var, bizler Türkiye’de aktif bir şekilde içinde rol almak istediğimiz: denizaltı tünel gibi projeler var. Değerli altyapı projeler konusunda Türkiye de çok güçlü bir taraftır, önemli olan Türkiye-Çin arasında önemli bir zemin oluşturması, ortaklık olması. Türkiye müteahhitlik ve mühendislik konusunda çok güçlü. 

Çinli Expatların Türkiye Deneyimleri

Çinliler ve Türkler aslında çok açık görüşlü insanlar. İstanbul rahat yaşanabilecek bir yer, Türkiye’de birçok yerde kaldım. Pasifik, Sri Lanka gibi yerlerde de yaşamıştım. Yaşam ortamı, yemek, ya da diğer alanlarda geniş ferahlık ortamı bütün dünyada Türkiye çok iyi bir konumda. Çin’de yaşayan Türklerin ve sizlerin hikayelerini de duydum. Gündelik hayatta çok büyük sorun olduğunu düşünmüyorum. Çin’de en son ne zaman peşin para kullandığımı hatırlamıyorum. Çin online ödemelerde çok dijitalleşti. Ben de umuyorum ki Türkiye’de ileride aynı Çin gibi cep telefon ile ödeme konularında daha da gelişecektir. Umarım Türkiye’de bu yıl ya da seneye sadece cep telefonu ile seyahat edebilirim. 



Türkiye Finans Direktörü Korkut Durgun: 
Uzun Vadeli İş Birliklerine Odaklanın

Çin’le olan ticarette kültürel farklılıklar, buna hakimiyet ve dikkat etmek oldukça önem arz ediyor. Bu noktada gerek toplantılarda olsun gerek iş yapış biçimlerinde olsun bunu sürekli göz önünde bulundurmak gerekiyor. Türkler ve Çinliler arasında aslında pek çok kültürel ortak nokta da mevcut: karşılıklı hediyeleşmek, güven esaslı ilişki her şeyin başında oldukça önem arz ediyor. Dolayısı ile bunları bilmek hem sağlıklı hem de verimli ilişkilerin oluşturulmasına zemin sağlıyor. Çinliler ile iş yaparken özellikle iş toplantılarında bu dengeleri muhakkak göz etmeniz gerekiyor. Güven iş yaparken oldukça önemli, aynı zamanda sabırlı olmak da gerek. 

Örneğin toplantılarda Çinli iş insanları her ne kadar sizin bir önerinizi ya da teklifinizi kabul etmeyeceklerse bile direkt reddetme yoluna gitmiyorlar. Bunun yerine bunu tekrar değerlendirelim, tekrar düşünelim, daha sonra değerlendirelim şeklinde cümleler kurmayı tercih ediyorlar bu da size şunu öğretiyor. Bu süreçte sabırlı olmanız gerekiyor, toplantılarda iyi hazırlıklı olmanız gerekiyor. Çinliler ile çalışırken bu iş sadece bankalar üzerinden yürümüyor bilakis tamamen beşerî ilişkiler ve kültürel hakimiyet ile yürüyor. Çinlileri ne kadar iyi tanıyorsanız o derece başarılı yürütüyorsunuz süreçleri, o derece sonuç odaklı gidebiliyorsunuz; mevcut problemleri çözebiliyorsunuz, bu sebeple kültüre hâkim olmak oldukça önemli. 

Regülasyon Farklarına İyi Çalışın 

Çin ile iş yaparken şurası önemli: bakış açıları hep kısa vadeli ya da bir defalık ticaretten ziyade orta ve uzun vadeli düşünülüyor. Dolayısı ile bu noktada kültürel entegrasyon, bu kültürün taraflarca bilinmesi, buna uygun hareket edilmesi çok önem arz ediyor. 

Ben Huafon Dış Ticaret’in kuruluşundan beri buradayım, kuruluşunda da yer aldım. Kuruluş kararı alınırken, teorisi hazırlanırken; pratiğe dökülürken baya bir tecrübe edindim bu konuda. Dolayısı ile beyaz yakalılara çok iş düşüyor, maalesef ne kadar organize olursanız olun, plan yaparsanız yapın, hayat bambaşka, realite bambaşka her zaman sürprizlerle baş başa kalabiliyorsunuz.

Mesela küçük bir anımı paylaşmak isterim burada. 2015 Yılında Çin’e ilk gittiğimde toplantılarda bütün detaylarına kadar konu görüşüldü, bütçeler dahil planlandı. Biz Çin’den dönüp şirket kuruluş işlemlerine başladık. En son tescil aşamasındayken hiç beklemediğimiz bir şey ile karşılaştık. Türkiye Cumhuriyeti kanunları uyarınca, herkese malumdur, şirketin kayıtlı sermayesini ilgili mercilere yatırır; blokeye alır akabinde şirketi tescil işlemi tamamlanır, şirket kurulmuş olunur.

Fakat bir öğrendik ki Çin hükümeti ile tamamen karşı karşıyayız. Onlarda önce tescil evrakı veriliyor, sermayenin transferine izin vermiyorlar. Kilitlendik kaldık bir anda. Ama ne yaptık? Ben dahil birkaç arkadaş şirketi tamamen kendi imkanlarımızla asgari sermaye tutarı ile şirketi kurduk; sonrasında tescil evrakı Çin’e gönderdik ve sonrasında planlana sermayenin gelişi sağlayıp sermaye artışına gittik. İşte bu noktada örnek olsun diye anlattım bunu, beyaz yakalılar bu noktada önem arz ediyor. 

 

 

Özel Dosyalar
Bu konularda ilginizi çekebilir